hesabın var mı? giriş yap

  • ölü yemeyi bilmem de, yamyamlık mantıklı zaten.

    şöyle ki; hem insan sayısını azaltarak fazla nüfusa, hem de yeni bir besin kaynağı ekleyerek açlığa karşı bir çözüm.

    buradaki tek soru; kimlerin yeneceği. daha önce de yazmıştım bir yerlere, burada şu mantık yürütülmeli; biz genel olarak ot obur canlıları yiyoruz biliyorsunuz sindirim sistemimiz buna daha elverişli. dolayısıyla veganları yiyelim derim ben.

  • bu adamın hikayesi suriyeli ailelerin çektikleri zorluklar hakkında yapılmış röportaj serisinin sadece biriydi. röportajlarda bütün suriyeliler çektikleri sıkıntılardan ve gördükleri muameleden de bahsediyorlardı. bu adamın hikayesi tutunca başkan obama bu adamı ve ailesini abd'ye aldığını sosyal medyadan duyurdu.

    türkiye gibi milyonlarca suriyeliyi ülkeye doldurur ve hepsini sefil koşullarda yaşamaya mahkum edersen işte hem ülkene aldığın suriyelilere yaranamazsın, hem kendi vatandaşının tepkisini alırsın, hem de ülke dışında eleştirilirsin. ama başkan obama aradan bir tane cımbızla çekince insanlık yapmış olur. ingiltere 50bin mülteciyi 5 senelik bir süreçte gıda/barınma sorununu çözecek şekilde alacağını duyurduğunda insanlık yapmış olur. sen 3 milyon suriyeli ülkene gelişigüzel doldurarak türkiye'nin demografik haritasını değiştirirsin ama ne suriyeli'lere ne kendi ülkenin vatandaşına ne de dünyaya yaranamazsın. stratejik derinliğiniz için tebrikler.

  • "benim naçiz bedenim elbet bir gün toprak olacaktır" diyen birini mumyalamak,
    "beni görmek demek yüzümü görmek demek değildir" diyen birinin resimlerini her yere asmaktır.

  • koskoca digiturk. türkiye'nin en büyük dijital platformu. cep telefonumuzdan bile faturalarımızı ödeyebildiğimiz, uçak bileti alabildiğimiz, telefon tarifelerimizi değiştirebildiğimiz, yemek söyleyebildiğimiz dönemde üyelik iptalini sadece faks yoluyla kabul ediyor. sebep?

  • - tikaaaaaaat firlatmaya hazirlaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaan
    - haziriz komutanim!
    - uuuuuuuuuuuuuuuuuuuuc ikiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii...........
    - noldu komutanim?
    - bilmiyorum.. general bi dur dedi
    ......
    - tikaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaat firlatmaya hazirlaaaaaaaaaaaaaaaaan
    - haziriz komutanim!
    - uuuuuuuuuuuuuuuuuuc ikiiiiiiiiiiiii........ hay!
    - yine nooldu komutanim?
    - bilmiyoruuum.. yine dur dedi..
    - allah allaaaaaaaah
    - sus.. konsantrasyonu bozma.. emir bekliyoruz surda yukardan
    - peki komutanim
    - tikaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa-
    - allaalalalalalallalalalalalalalalaaalalaaaaa
    - durun! durun lan! dureagh (ezer gecerler)
    - sikmisim lan emrini, klostrofobik olacaktik

    (disarda)
    - halil! naptin! eyvaaaaaaaaaah
    - bilmiyorum necla.. hersey bi anda oldu

  • 1942-43 amerikan-japon savaşlarının baş üssüdür.

    amerikan bilim adamları tarafından çözülen, jn25 ile şifrelenmiş telsiz mesajları, pearl harbor baskınından sonra iyice coşan japon kuvvetlerinin amerikaya yeni bir saldırı hazırlığı içinde olduğunu ele verir. yine de saldırılacak noktanın şifreli mesajlar içinde bile "mi"*adıyla şifrelenmesi amerikan subaylarının saldırı noktasının neresi olduğu konusunda bir türlü emin olamamasına sebep olmuştur. bunun üzerine saldırının midway adasına yapılacağından şüphelenen amerikan pasifik kuvvetleri generali, midway garnizonundan, sularının azalmakta olduğunu belirten bir mesaj göndermesini ister.

    bir kaç gün sonra japonların şifreli mesajları arasında saldırılacak bölgenin suyunun bitmek üzere olduğunu belirten bir notun geçmesiyle, saldırılacak bölgenin midway adası olduğu kesinlik kazanır.

    bütün amerikan donanması ada çevresine yığılır ve baskın yapmak isteyen japonlara karşı bir baskın hazırlanır. yine de adaya saldırmakta olan dört uçak gemisine karşı amerikalıların üç uçak gemisi vardır ve telsiz mesajlarının çözülmesinin fazlaca zaman alması, amerika'nın enformatik üstünlüğünü de kullanmasına engel olmaktadır. amerikan generalleri japonların ne zaman, nereye, nasıl saldıracağını biliyor olmalarına rağmen savaşı kimin kazanacağını kestirememektedirler. hatta yazışmalar incelendiğinde, amerikan amirallerinin savaşın kazanabileceğine inanmadığı söylenebilir.

    4 haziran 1942 de harekete geçen jopan (evet, yanlış yazdım) birlikleri amerikan donanmasının bölgede olduğunu farketse de hava üstünlüğünü kullanarak amerikan donanmasını yarıp adaya ilerlemeye devam eder. amerikan uçak gemilerinden kalkan avcı uçaklarıyla, japon uçakları arasında şiddetli bir çatışma başlar. ne var ki adaya ilerlemeye çalışan donanma japon savaş tarihinin belki de en büyük hatasını yapar ve yüksek irtifada uçup güvenliği sağlamakla sorumlu olan uçakları zaten japon üstünlüğüyle devam eden alçak irtifa savaşına kaydırır. aynı dakikalarda yüksek irtifada neler olduğunu görmek için havalanan bir grup amerikan pilotu birazdan tüm pasifik savaşının kaderini değiştireceklerinden habersizdir.

    çok yüksek irtifada tek bir japon uçağı bile kalmaz, ne var ki az önce havalanan amerikan bombardıman uçakları, sisli havadan da faydalanarak, japon donanmasına yüksek irtifadan yaklaşmaktadır. yüzlerce düşman uçağının oluşturduğu bariyerin üstünden tek bir japon uçağıyla bile karşılaşmadan geçen 12 bombardıman uçağı, dakikalar içinde kendini japon donanmasının göbeğinde bulur. uçaklar japon uçak gemilerine doğru dalış yapıp uçak gemileri üzerine bomba bırakmaya başlar.

    japon donanması 12 amerikan uçağını, gemilere sabitlenmiş hava savunma toplarıyla rahatlıkla püskürtebilecek güçtedir. üstelik devasa büyüklükteki savaş gemilerinin gök yüzünden bırakılan bir kaç bombayla batması kesinlikle beklenmemektedir. ne var ki inen uçaklara daha hızlı hizmet verebilmek için tüm yakıt ve cephanesi güverteye çıkarılmış olan japon uçak gemileri, düşen ilk bombalarla saniyeler içinde alev topuna döner ve uçak gemilerinden 3 tanesi 5 dakika gibi komik bir sürede batar. amerikan deniz kuvvetlerinden daha güçlü olan japon donanmasının omurga gücü yüzlerce uçak, pilot ve on binden fazla askeriyle birlikte dakikalar içinde imha edilir. ertesi gün kaçmaya çalışan son uçak gemisi de japon yönetiminin, okyanus imparatorluğu hayalleriyle birlikte sulara gömülür. bu çarpışmadan sonra tüm uçak gemilerini ve deneyimli pilotlarıyla birlikte 250 kadar uçağını kaybeden japon deniz kuvvetleri savunmaya geçer. bu saatten sonra japonlar denize iki uçak gemisi daha indirse de uçaklarını ve deneyimli pilotlarını kaybettikleri için, okyanusta bir daha dikiş tutturamayacaktır. saldırı sırası şimdi amerikadadır.*****

  • 4 küsür dakikanın nasıl geçtiğini anlayamadığım efsane video.

    10 dakika bile olsa izlenirdi. endüstriyel futbol öncesini ve 80-90 neslinin izleyerek büyüdüğü efsanevi futbolcuları konu alan bir dizi serisi çekilse tadından yenmez.

  • bence çevirinin en güzel kısmını

    “mirror mirror on the wall, who’s the fairest of them all?” u (ayna, duvardaki ayna, kim en “beyaz”?)

    “ayna ayna söyle bana, benden güzel var mı bu dünyada?”

    diye çevirerek yapmıştır.

    aşırı ırkçı ögeler barındıran bu masal ülkemizde standart bir peri masalı olarak yer alıyor ve küçücük çocukların beynine en azından bir de güzel olmak için illa beyaz tenli olmaları gerektiği saçma kompleksini kazımıyor.

    yine karbeyaz yerine pamuk prenses diye çevirmek de odak noktayı eski avrupanın beyazlık eşittir asalet sevdasından uzak tutmuş.

    bu çeviriyi yapan adam ya da kadını tekrar tebrik ediyorum. çevirinin gurusudur bana göre kendisi.

  • ikinci el otomatik araba alınmaz,
    almanya'da tuvalette 5 dakika geçirsen bile şef geliyor , bir şeyin mi var diye soruyor.,
    gelibolu'ya gittiğinde rehber olacak, anlatacak,
    bim güzellemesi,
    toprak her zaman para.
    iki ev alcan, birini kiraya vereceksin. oh mis.
    adamlar, bizim ülkemizde bizden iyi tatil yapıyor.
    adamların parası değerli abi.
    kim alıyor lan bu evleri?
    avm'ye gitsen her yer dolu.
    kredi çekmeden para biriktirilmiyor.
    piyasada para dönmüyor.
    evi 3 yıl önce x fiyata aldım, şu anda y verseler satmam.

    lan oğlum çıldıracağım artık aynı sohbetlerde aynı muhabbetleri duymaktan. nasıl bir ülke olduk lan biz? lan herkes aynı. sırf bu cümlelerle hayatını bitiren var. burda bile bunları sanki ilk kez yazılıyormuş gibi yazanlar var.