hesabın var mı? giriş yap

  • linteki videonun 2:20 saniyesinde çatlak şanzel isimli biri "doktor öldürdüm çünkü babaannemin ameliyatında %99 değil, %100 hatalıydı. babaannemin ölümüne sebep oldu." diyor.

    bazı şeyler vardır ki ya iyidir, ya kötüdür.

    ortası, orası, burası yoktur!

    armağan çağlayan, bu kötü! videoyu yayından kaldır.

    kaldır ki, iyi insanların içi daha fazla acımasın.

    kurgucunuzda mı demedi? "abi burayı keselim ya" diye...

  • fregoli sanrisi farklı insanların kimliklerine bürünerek kendisini taciz eden bir şahsın varlığına inanan bir bireyin bulunduğu durumun adıdır. bu psikolojik rahatsizliktan mustarip olanlar, kendilerinin dışında bir takım insanların gerçek değil de kopyalar olduğu inancını taşırlar. onlara göre, bulundukları çevredeki bir takım insanlar zaman zaman kötü niyetli bazı kişi ya da kişiler tarafindan canlandırılan kopyaları ile değiştirilmektedir. bu tacizciler, yüzlerini değiştirebilirler, başka kimliklere bürünebilirler, karşınıza kimi zaman postacı, kimi zaman hemşire, kimi zaman da kapı komşunuz şeklinde çıkabilirler. gelen gazeteci çocuk mu, yoksa ezeli düşmanını bir başka görüntüsü mü hiçbir zaman emin olamazsınız. iste bu kimlik yanılgısına fregoli sanrısı adı verilir. hastaligin ismini aldigi fregoli ise onemli bir italyan aktorudur. (bkz: leopoldo fregoli)

  • bugün bir arkadaşla konuşurken 24 yaşında evli olan birini biraz garipsedik. gel gelelim bu yaş eskiden evlilik için erken bir yaş gibi gelmiyordu insanlara. artık insanlar, en azından eğitimli insanlar önce evlenip sonra düzen kurma fikrinde değiller gibi. önce düzen kurup sonra evlenmek istiyorlar. zaten tek başına da rahatlıkla ayakta durabilen, düzenini kurabilen birisi evlilik fikrine çok da büyük arzu duymuyor.

    günümüz toplum yapısında, avrupa'nın pek çok yerinde de bu hala böyle, evli olmadan sahip olunması zor olan şey çocuk. halkın büyük bölümünün çiftçilik yaptığı dönemde çocuk aileye katılacak yeni iş gücü demekti ve bu yüzden erken evlenip çok çocuk sahibi olmak önemliydi. şimdi maaşlı çalışan insan kimin için iş gücü sağlayacak? bu bakımdan çocuk sahibi olmak da eskisi kadar arzulanan bir şey değil.

    bunlar göz önüne alındığında evlenmek isteyen insan havuzunda ciddi bir daralma var. havuz dar olduğu için istenen insanı bulmak daha zor olduğu gibi insanlar artık kendi kıymetlerini daha fazla biliyorlar ve daha seçiciler. bu da uygun bir insan bulmayı zorlaştırıyor.

    şu ana kadar saydıklarım genel durum. bunun yanında kişilerin tuhaf davranışları da var. her insan doğal olarak evleneceği insanın kendisine değer vermesini ister. fakat bazı kişiler buna tek taraflı bakıyor ve kendisine değer verene aynı değeri vermiyor, sonrasında karşısındaki insan kendisiyle evlenmek istemediğinde suçlu o oluyor. tüm iyi niteliklerin bir insanda toplanması imkansız. örneğin maddi durumu iyi olan bir insanın babadan zengin değilse hareketli bir hayatı olması zor. çünkü muhtemelen buna vakit bırakmayan bir işte çalışıyordur. fakat bir bakıyorsun evlenmek isteyen kişi istiyor ki hem evleneceği insanın maddi durumu iyi olsun hem de onunla maceradan maceraya koşsun. çelişen istekler olunca doğal olarak karşılanması da o oranda zor oluyor.

  • hep diyorum ver parasını tut müşahit, yoksa eğer yeterli yapılanman, bilmem kaç milyar lira seçim yardımı alıyorsun 80% oy aldığın beşiktaş kadikoye fln iki bayrak az as, git sandığa parasıyla adam yerleştir.

  • teee ne zamanlar yurduma walkman denen gavur icadi ilk geldiginde tek tip kulagin ustune oturan sungerli tiriskadan kulakliklarla tanismistik. simdi ise zrilyon cesit kulaklik var, secmesi zor. ben de bir turlu dogru kulakligi bulamayan ukteci arkadasim ve ayni sorundan muzdarip diger arkadaslarima biraz yardim etmeye calisacagim.

    yukarida bahsi gecen turde kulakliklari ancak havayollari ucakta muzik dinlemek/film izlemek icin verdiginde mecbur kalinca kullaniniz, onun disinda kafaya oturmayisi ve sesin cogunu kaybetmeye yolacisi sebebiyle tercih etmeyiniz.

    diger tur kulakliklari kulagin icine yerlestirilen ve kulagin disinda kalan diye ikiye ayirabiliriz.

    kulagin icine gecenler cok basit, iki ufak ustu ince sunger kapli parcayi kulak deliginize yerlestiriyorsunuz. bunlar -eger hareketli bir spor yapiyor, zip zip ziplamiyorsaniz, basasagi durmuyorsaniz- dusmezler zirt pirt. (bir de kulak arkasina gecen sabitleyicisi olanlar var, bunlar pek rahat olmuyor, kulagin ust kismini acitabiliyor. sabitleyicisi kafa uzerinden olanlar icin asagiya...)
    ses de direk kulak deliginize gelir kulak ici kulakliklarinda. mis gibidirler. yillardir kullandigim cesit budur. ama bunlarla ilgili sorun su: surekli kullanildiklari icin zaten incecik olan kablo bu kulak parcasi (earpiece) ile birlestigi yerde zayifliyor cekistire cekistire kullanildikca. once cizirti, sonra temassizlik, sonra da mefta oluyor. israrla sony kulakliklar alip bu sorunla karsilastim, sonunda bir phillips aldim ve onda kaldim. tepe tepe kullaniyorum kac yildir, bana misin demedi. oyle ozel bir kulaklik degil, siradan, o kadar siradan ki bir model numarasi falan da yazmiyor ustunde ki buraya yazayim. fazla para da bayilmadim, kesinlikle tavsiye ederim.

    bu kadar reklam tanitim pazarlama yapiyoruz, tuketici haklarini cignemeyelim, risklerden bahsedelim. kulak ici kulakliklarin diger kulakliklara nazaran daha fazla isitme kaybi riski tasidigi soyleniyor -kulagin icinde oldugu icin. ozellikle yuksek sesli muzik dinleyenlere "demedi deme!" demek istiyorum. gerisi size kalmis (ben pantera mantera dinledim, hala duyuyorum, 10 yil sonrasini bilemem.)

    gelelim kulak disi cesitlere. bunlarda daha bir cesitlilik var. cesitliligin ana sebebi ise kulagin disinda kalan bu kulak parcalarini nasil orada tutacagiz sorusunun pek cok cevabi olmasi. bazilari bas ustunden oluyor, digerleri enseden dolasan bir sekilde sabitleniyor. bu kulakliklarla ilgili sorun fazla yer kaplamalari --ve kulaklik dedigin sey gerektiginde cirt diye cebine sigabilmeli. enseden dolasan tipi bu yuzden hic tavsiye etmiyorum, cunku katlanir versiyonunu gormus degilim (ayrica da kulagin ustunden geliyorlar o yuzden yukaridaki acitma sorunu yasanabilir). kafanin uzerinden dolasan (saca tac takmis gibi oluyor hani) versiyonunun katlanabilirleri var, bayagi kuculuyorlar. durup durup kafadan alna veya arkaya dogru kaymasalar fena degiller aslinda. yalniz kafada sabit durabilme ve hacim(tasinabilirlik) ters orantli gibime geliyor.

    kulak disi cesitlerde favorim gurultu ekarte edici (noise cancelling) kulakliklar. bunlari pek cok marka uretiyor, pilotlarin kulakliklarina benziyorlar, kulaklari sanki yarim dairemsi bir kulak parcalarinin icine aliyorlar. bunlarda muzik dinlemek harika, ses kalitesi ve detay kulak ici kulakliklara gore cok daha iyi. ama iki sorun var: 1. iriler, maksimum katlanabilir versiyonlari bile cebinize sigmaz (belki palto cebine sigar). 2. gercekten dis gurultuyu izole ettikleri icin disarida kullanmamanizi tavsiye ederim, trafige ve etrafinizdaki insan guruhuna tepkilerinizi azaltacak cunku, tehlikeli olabilir. ben sahsen sadece ev/ofis'te kullaniyorum noise cancelling kulakligi. bunun icin birebir: gurultu yapan, devamli telefonda konusan ev/is arkadaslariniz varsa artik yoklar. (benim kullandigim panasonic, bir sure sonra kulaklarimin kizarmasi disinda sikayetim yok. tavsiye ederim ama piyasada daha iyileri de bulunabilir diye dusunuyorum.) bunlar biraz daha pahalica onu da belirtmek lazim.

    kulaklik alirken dikkat edilecek hususlardan en onemlisi rahatliginiz ve kulak sagliginiz konusunda ne derece pimpirikli oldugunuzdur. bunun disinda dogru kulakligi ararken 1. nerede kullanacaginiz, 2. ne tur muzik dinleyeceginiz, 3. butceniz, 4. kulaklarinizin buyuklugu(!), 5. hacim konusunda tercihiniz (ille de cebe mi girsin, yoksa cantama atarim mi), 6. muzik dinlerken ne kadar hareketli olacaginiz ve unutmus olabilecegim daha pek cok faktoru goz onunde bulundurmak gerekiyor. kolay gelsin!

  • + canım ben atlıyorum, aşağıda görüşürüz :)
    - peki.
    + hayda, noldu şimdi ya?
    - bir şey yok. iyi atlayışlar.
    + ya noldu? atlayacağım atlayamıyorum. neye bozuldun?
    - önemli değil. atla sen, sonra konuşuruz.
    + aşağıdan, "atla yoksa oksijenin bitecek" diyorlar atlamam lazım.
    - gözünde hiç değerim yok, değil mi?
    + ne alakası var, nereden çıkardın şimdi bunu?
    - o kadar yüksekten twit atarken oksijenin bitmiyordu ama :s
    + ona mı takıldın sen şimdi? görmemişim mesajını, kapsüle binerken telefonu sessize almıştım.
    - boşver, atla sen bak milyonlar seni izliyor.
    + bak içim rahat değil ama atlamam lazım, sonra konuşalım tamam mı?
    - boşver, konuşacak bir şey de yok zaten...