hesabın var mı? giriş yap

  • ne yani sırf geçmişte sarhoş direksiyona geçip hamile bir kadının ölümüne sebep oldu diye sonra beraber girdikleri evden metrelerce yükseklikten hayatının baharında bir genç kız şaibeli şekilde sert zemine düşüp öldü diye tutuklu mu yargılanacaktı? tamam bilirkişi kazayla düşmesi mümkün değil diye rapor vermiş ama yine de bu acımasız olduğunuz gerçeğini değiştirmiyor. olay öncesinde şiddet uyguladığını itiraf etmesi ise fiziksel olarak kendisinden zayıf insana el kaldırabilecek kadar şerefsiz adinin teki olduğunu değil sadece birazcık şiddete karşı zaafının olduğunu gösterir.

    ulan bu adam yoldan geçen bir siyasinin birkaç kilometrelik konvoyuna tepki mi göstermiş, tüm ülkenin emeği milyarlarca dolar para nereye gitti diye mi sormuş, sosyal medyadaki eleştirisine zorlaya zorlaya devlet büyüklerine hakaret suçu mu isnat edilmiş, madencilerin hakkını mı savunmuş, türbede elleri arkadan bağlanmış şekilde mi gezmiş de lince başlamışsınız hemen? bu saydığım suçların failleri ellerini kollarını sallaya sallaya gezerken bu garibana mı gücünüz yetiyor? o kadar kötüsünüz ki inanıyorum tahliyesini de babasının fabrikatör olmasına bağlarsınız şimdi... kötü kalpli insanlar...

  • dünyanın en muhteşem dedektifi sherlock holmes’ü bizlere kazandıran bir acayip adam, yazar sir arthur conan doyle’un hayatından satırbaşlarını paylaşmak gerekirse:

    -spiritüalizm yani ruhçuluk görüşüne sahipti. hatta joseph conrad, cecil rhodes ve earl haig gibi tanınmışların ruhlarıyla konuştuğunu iddia etmiş.

    -yaşadığı dönemde hiç popüler olmayan kayak sporu ile ilgiliymiş. öyle ki isviçre'de kayak sporunun yapılmasının popüler hale gelmesinde büyük payı varmış.

    -71 yaşında kalp krizi nedeniyle vefat etmişitr. kalp krizi esnasında karısıyla evinin bahçesindeymiş ve elinde çiçekler varmış. karısına son sözü "sen harikasın" olmuş.

    -george bernard shaw ile titanik hakkında anlaşmazlık içine düşmüşler. shaw, olayların aşırı derecede dramatize edildiğini ve halkın gerçekleri incelemek yerine felaketi dramatik bir destan olarak gördüğünü açıklamış. doyle ise shaw'ın halkı hakkında yanlış düşündüğünü söylemiştir.

    - `cottingley perileri` resimlerini gördükten sonra perilerin varlığına inanmaya başlamış.

    -jurassic park için ilham kaynağı olmuştur. sherlock holmes dışında diğer türlerde de kitaplar yazmıştır. bunlardan birisi de kayıp dünya adlı dinozorlar hakkındaki bir kitabıdır. jurassic park'ın yaratıcısı michael crichton filmin kaynağı olan kayıp dünya kitabının ismiyle doyle'a saygı duruşunda bulunduğunu açıklamış.

    -edinburgh üniversitesi'nde tıp fakültesinde okumuş. orada `dr. joseph bell` ile tanışmış. yani sherlock holmes karakterine ilham olacak kişiyle. bell’in dahiyane akıl yürütme becerisi, hastalıkları teşhis ederken kullandığı yöntemler, bir dedektifin kullanabileceklerine oldukça yakınmış.

    -üniversitedeki üçüncü yılında, balina avcılığı yapan bir gemide cerrah olarak görev almış.

    - "sir" ünvanını sherlock holmes'u yarattığı için değil boer savaşı'na katıldığı ve hizmet ettiği için almış ve şövalye olmuştur.

    kaynak:
    -openculter
    -conandoyleinfo
    -chicagotribune

  • sonbaharı seven insan.
    ben severim. evi sevmekle ilgili olabilir mi acaba? böyle havalarda peluş terlikler, pijamalar, sıcak çikolata, çay ya da nescafe ve kitap, dergi, gazeteler vardır. ben de bunu çok seviyorum işte.

  • ayni soruyu california'lilar da sormus yillar once. o yuzden konutlarin ezici cogunlugunu ahsap yapmaya, sadece depreme dayaniklilik raporu alabilecek dayaniklikta binalari betonerme yapmaya karar vermisler.

    bugun california'da evlerin cogu ahsap, yollarin cogu da betondur (asfalt sicaktan eridigi icin).

  • eğer yanlış anımsamıyorsam yıllardan 1995. parlak bir ilkokul sürecinin ardından ortaokul serüvenine adım atmışım. fakat bulunduğumuz kasabada ortaokul yok ve bu nedenle okula parası aylık olarak ödenen bir minibüsle gidip geliyorum. gidiş-geliş nereden baksan 2 saat gibi bir zaman alıyor. yani okul epeyce uzak. ee okul süresine ulaşım süresini de ekleyince koskoca bir gün yapıyor. sabah çıkıp ta akşam evde olabiliyorum. içinde yetiştiğim ailemin kemikleşmiş bir harçlık kültürü hiç yoktu. günlük olarak her şey, annemin hazırladığı bir beslenme çantasından ibaretti. işte ben yine böyle bir günde o güzelim beslenme çantasını minibüste unutmuşum. kıpkırmızı domatesim, peynirim ve üstüne yumurta sarısı sürülüp kızartılmış ekmeğim uçtu gitti. okul her öğlen 1 saat yemek paydosu verir, yakın olanlar evlerine falan gider, karınlarını doyurur gelirlerdi. sınıf arkadaşlarımdan birinin evine gidip karnımı doyururum diye plan kuruyorum kafamdan; ama gel gör ki utancımdan kimseye ben de geliyim mi diyemedim. hayatta planlanan her şey uygulamaya dönüştürülemiyor ne yazık ki. hayatın gerçekleri çok farklı.

    okul yemek saatine girdi. giden gitti. ben de çarşıya çıktım. avare avare dolanıyorum sokaklarda. karnım da iyice acıkmaya başladı. çocuk bünyesi işte. cebimde de çok ufak bir madeni para var. belki 2 ya da 3 sakız falan alınabilir. o değerde bir para. gözümü karartıp nolursa olsun diyerek bir fırına girip parayı uzattım ve ekledim:

    - buna ne kadar ekmek olur abi?

    önce fırıncı dayı beni baştan aşağı bir süzdü ve"buna ekmek olmaz aslında; ama ben sana yarım ekmek veriyim" dedi. süper bir gelişme. uzattığım parayı da "koy onu cebine" diyerek almadı.

    siz şimdi o yarım ekmeği yiyip okula gittiğimi sanıyor olabilirsiniz; aslında benim de amacım buydu; ta ki okula giderken yol üstündeki dönerciyi görene kadar. olay bu ya dönerciye gidip yarım ekmeğimi göstererek "bu kadar param var. acaba ekmeğimin arasına sade kıvırcık koyar mısın" diye sordum. adam güldü "olur tabii" dedi. ne güzel iş lan. işin ilginç yanı bu da bozukluğumu almadı. "para istemez" dedi.

    evet kepaze bir durum. resmen dilencilik yapmış gibi olmuşum ey sözlük. ama ben bu süreçte hep samimiydim. hep paramla bir şeyler yapmaya çalıştım. eee adamlar almadıysa benim suçum mu?

  • -456 buyrun.
    -istanbulda oturan japon bir arkadaşımın telefon numarasını öğrenebilir miyim??
    -tabi buyrun-
    -yoshimitsu tabakasan
    -kodlar mısınız acaba
    -tabi. şimdi bi kare var içinde güneş gibi birşey var.......

  • açıkçası karma pek de umrumda değil. ben istediğimi yazamayacaksam ne işim var burada. isteyen eksilesin bana ne aq.