hesabın var mı? giriş yap

  • askerde yazıcı olan bilgisayar mühendisi bir asker arkadaşımdan naklen;

    aynı odada komutan 1 ve komutan 1'i ziyarete gelen komutan 2 arasında, yazıcı arkadaşım hakkında geçen diyalogtur.

    komutan 1: bu arada, seni bizim yazıcı arkadaşı görmedin di mi daha önce? bu bizim mustafa.. kariyerini duysan aklın şaşar..
    komutan 2: hadi ya neymiş, temiz çocuğa benziyor zaten, ehe he..

    (mustafa burada kulak kesilir)

    komutan 1: bu adam öss'de ilk 100'e girmiş, boğaziçi'nde bilgisayar mühendisliği okumuş, amerika'da master yapmış, dönmüş doktora yapmış.. programcılık üzerine kitapları var lan bi sürü hem de..

    (mustafa burada sırıtır)

    komutan 2: deme yav, sen de kaptın di mi hemen çocuğu çakaal..
    komutan 1: öyle valla, egzel tablosu filan yaptırıyom işte.. neyse mustafa, bırak sırıtmayı da sen bize ordan iki çay kap bakayım, hadi..

    (mustafa burada dumur ama çaresiz)

    (bkz: askerde yazıcı olmak)

  • konu hakkında yeni ve çarpıcı bir video daha yayınlanmıştır.
    slaughterbots - if human: kill()

    video, çetelerin ve terörist grupların düşmanlarını öldürmek için yapay zeka destekli robotları kullandığı bir geleceği konu alıyor. insanlar birlik olmaz ise "slaughterbot"ların (katliam robotu) insanlardan daha büyük bir tehdit oluşturacağı konusunda uyarıyor.

    birleşmiş milletler, insanları hedef alan otonom silahların yasaklanmasını ve diğer silah türlerini sınırlandırmayı tartışmak üzere 13 aralık 2021'de toplandı. görüşmeler 17 aralık 2021'de sonlanacak.

    videoyu hazırlayan future of life institute (yaşamın geleceği enstitüsü) bu toplantı öncesinde yapay zeka destekli drone sürülerinin arkasındaki teknolojinin bu katliam robotları aracılığı insan toplumuna zarar verebileceği konusunda uyarıyor ve birleşmiş milletler'i bu tip robotları yasaklamaya davet ediyor.

    videoda gösterilen senaryoların gerçek hayattaki versiyonları da mevcut tabii ki. hatta bunlardan biri bizim ülkemizden.

    mart 2020'de türk yapımı kargu-2 insansız hava aracı insan hedefe yönelik ilk otonom saldırıyı gerçekleştirmiştir. "kargu-2 iha'nın katil robotlar çağını başlatması" başlığında bu konuyu uzun uzun tartışmışız.

    kasım 2020'de israil istihbaratı, iran'ın nükleer programının önemli isimlerinden mohzen fakhrizadeh'i uzaktan kumandalı bir makineli tüfek kullanarak öldürmüştür. makineli tüfek, silahı hedeflemek için yapay zeka kullanıyor ve fakhrizadeh'in konvoyunu vurmak için bir operatörün komutu ile kamera beslemesi arasındaki 1.6 saniyelik gecikme süresini yapay zeka aracılığı ile gidermiştir.

    2020'de yapılan abd ordusu birliği toplantısında ghost robotics, tüfek silahlı dört ayaklı bir insansız hava aracı sergilemiştir.

    video tüm karamsarlığına rağmen umut verici bir son ve mesaj ile bitiyor. birleşmiş milletler "slaughterbot"ları yasaklamak üzereyken birbirini öldürmek üzere olan iki insan silahlarını bırakarak "slaughterbot"un kendilerini öldürmesini önlüyor ve birleşmiş milletlerin yasak kararı ile sonlanıyor.

    videonun sonundaki durumun gerçekleşmesi, sürmekte olan, konvansiyonel silahlar sözleşmesinin gözden geçirilmesi için yapılan altıncı konferansa bağlı.

    videoyu yayınlayan yaşamın geleceği enstitüsü ve uluslararası kızılhaç komitesi (icrc) gibi kuruluşlar devletlerin güç kullanımında yeterli insan kontrolü ve yargısının korunacağı, yasal olarak bağlayıcı kurallar getirilmesini talep ediyorlar.

    özetle birinin öldürülüp öldürülmeyeceğinin kararını yapay zekaya bırakmak yerine insan yargısına emanet etmemiz gerektiğini belirtiyorlar. bunun sağlanması için de bazı tür otonom silahların tamamen yasaklanması gerektiğini ve kalanların kullanımının da katı bir şekilde düzenlenmesi gerektiğini belirtiyorlar.

    eye in the sky filminde birinin ölümüne karar verip vermemenin bir insan için ne kadar zor olduğu konusu işleniyor. bu kararı yapay zekaya bırakmak faydadan çok zarar getirebilir zira yapay zekaya insani duygular yüklemek mümkün değildir.

    george mason university'den zachary kallenborn, "otonom drone sürülerinin otonom silahların en riskli türlerinden biri olduğunu ve otonom nükleer silahların kullanımına sebep verebileceğini" söylüyor.

    otonom silahların kontrolünü kaybetme ihtimali ile nasıl başa çıkabileceğimizi öğrenmek ancak kullanımlarına ilişkin yasak ve kısıtlamalar aracılığı ile kullanım hızını yavaşlatarak gerçekleşebilir.

    insanlık, kimyasal ve nükleer silahlar gibi kitle imha silahlarıyla nasıl başa çıkacağını, icatlarından yüz yıldan fazla bir süre geçtiği halde çözebilmiş değildir. bu tür silahların kullanımının yasaklanması erişimi zorlaştırmış ve yayılmalarını oldukça yavaşlatmıştır. benzer bir uygulama otonom silahlar için de yapılabilir.

    kaynak: popular mechanics

  • "bir daha kolay kolay cesaret edemem" diyerek listesini yaptığım ve paylaşmak istediğim şarkılardır.

    emrah - unutabilsem
    söz: şükrü kekevi / beste: emrah ipek
    90'lı yıllarda çocuk olmanın bir getirisi olarak bu şarkıların birçoğu kulağımıza çalınmış ve hatta ilk duyduğumuzda afallamamıza sebep olmuştur. arabesk kültürüne ne kadar uzak olursak olalım bir kısmıyla adını koyamadığımız bağlar dahi oluşmuştur. mesela listemin başında yer alan unutabilsem şarkısı, lise 1'deki canım sıra arkadaşım seven'in* hatırasıdır. çünkü babamı kaybetmiş olmam sebebiyle bir radyo kanalını aramış ve ismimi vererek bir şarkı isteğinde bulunmuştu. hangi şarkıyı isteyeceğini ise bilmiyordum ve çalarken çok duygulanmıştım.

    metin şentürk - sitem
    söz: sezen aksu / beste: onno tunç
    "bu yangın benle ölünceye dek yaşasın varsın, dünyanın en son günü sen beni arayacaksın." kısmıyla hafızama kazınmış olan şarkıdır. bu şarkıyı sadece bu dizeleri için sevdiğimi bile söyleyebilirim, çünkü çaresizliğini kabullenişi öyle güçlüdür ki sevdasında yalnız bile olsa sevgisine sarılmıştır. metin şentürk ise yorumuyla bunu bambaşka bir yere taşımıştır.

    hakan taşıyan - doktor
    söz: şakir askan / beste: murat şenpınar
    hakan taşıyan'ın derbeder ve iflah olmaz bir âşık olduğunu düşündürmüştür her zaman. çünkü şarkının sözleri kendisine ait olmasa da sanki kendi yazmışçasına hissederek söylemiştir. bu türde dinlediğim şarkılar arasında, sanırım ki arabeskin tanımına en çok uyan eserlerden biridir. tek düze ve basitçe yazılmış gibi duran sözlerinde adeta kora düşüp tutuşmuş bir kalbin ağırlığı vardır.

    ibrahim erkal - unutmayacağım | insafsız
    söz ve beste: ibrahim erkal
    hafızamda en çok yer etmiş olan ibrahim erkal şarkılarıdır. ne zaman denk gelsem rahmetli ibrahim erkal'ın çok duygulu bir insan olduğunu düşünmüşümdür. ayrıca unutmayacağım'ın introsu da en güzel arabesk introları arasına girebilecek kadar iyidir. ''unutma unutulanlar unutanları asla unutmazlar'' sözü ise parçaya dair en çok hatırlanan kısım olabilir.
    insafsız'daki ''kapıldım bir kere seyrine sevdanın, nefes bile almadım'' cümlesini ise her zaman çok yaralayıcı bulmuşumdur. zaten her şeyiyle çok depresif bir şarkıdır.

    emrah - belalım benim
    söz: şükrü kekevi / beste: emrah ipek
    bu şarkı da tıpkı unutabilsem gibi şükrü kekevi tarafından yazılıp emrah tarafından bestelenmiş. bu şarkı adını koyamadığım değişik bir keder duygusu uyandırıyor içimde, yine insanı üzmek için yapılmış arabesk parçalarından biri.

    selami şahin - ben sevdalı sen belalı
    söz ve beste: selami şahin
    bu listedeki en güzel şarkı olabilir fakat ne var ki tamamen arabesk midir ondan emin olamadım. selami şahin'in yorumu olsun, söz ve bestesindeki 'tutkulu âşık hissi' olsun gerçekten çok kıymetlidir.

    cengiz kurtoğlu - seviyorum
    söz ve beste: sezgin büyük
    bu şarkının ''duyanlara duymayanlara'' ile başlayan kısmını, metin şentürk'ün doymadım doyamadım şarkısının nakaratına o kadar benzetmişimdir ki, ikisinin de aynı şarkı olduğunu sanıyordum. arabeskçiler daha iyi bilir ama 'arabesk budur' denilebilecek eserlerden biri olduğunu düşünüyorum. zaten "seviyorum" kelimesinin arabesk hali ancak böyle olabilirdi.

    orhan gencebay - dil yarası
    söz ve beste: orhan gencebay
    beste olarak oldukça güzel bir armoniye sahip olan bu nostaljik şarkının kulaklarıma yer etmiş olmasının en büyük sebebi sanırım annemdir, çünkü annem kendisini pek severdi.

    neşe karaböcek - yağmur ağlıyor
    söz: neşe karaböcek / beste: mustafa kaya
    ve anısı annemden gelen bir başka şarkı. neşe karaböcek'i çok seven annem sayesinde bu şarkıyı ben de sevmiştim. ama o kadar kederli ki neşe hanımın yumuşacık sesi bile bu kederi hafifletmeye yetmiyor, her ''kıymetini bilemedim'' diyişi insanın kalbini acıtıyor.

    ferdi tayfur - sen de mi leyla
    söz ve beste: ferdi tayfur
    çöldeki bahtsız bir bedevi gibi hissettiren bu şarkının arabesk kelimesinin hakkını fazlasıyla verdiğini düşünüyorum. bir de ismindeki leyla'dan ve de mecnun'un ferdi tayfur hayranlığından ötürü bana leyla ile mecnun dizisinin eski zamanlarını hatırlattığını söyleyebilirim. zaten o kadar da aşina olmadığım bir şarkı olmasına rağmen listeye eklemiş olmamın sebebi de sanırım bu diziden duyup hatırlamamla ilgili. hatta hazırladığım youtube listesine bu şarkının geçtiği leyla ile mecnun sahnesinden bir klip de ekledim.

    işte arabesk müzik diyince benim aklıma gelenler de böyle oldu. araştırırken bulduğum birkaç parça ise zaten bir şekilde bildiğim şarkılardı. oturayım da arabesk müzik dinleyeyim demem (çünkü aralarında iyi yapılmış işler olsa da çekilecek acı değil) ama liste yapmayı çok seven ve melankolik yönü ağır basan bir dinleyici olarak da listesini yapabilecek kadar fikrim vardır. ama bundaki en önemli etken bir 90'lar çocuğu olduğum içindir. yani bu parçaların hafızamda bir yerlerde kayıtlı olması, eski dönemde yapılan şarkıların taşıdığı ruh sebebiyledir (sonrasında arabesk dünyasında ne oldu hiçbir fikrim yoktur mesela) ve o dönemlerin bıraktığı iz de zaten başlı başına bir sebeptir. bu yüzden de arabesk falan fark etmez dedim ve başlığa denk gelmişken -ve hazır içimden de gelmişken- özenli bir şekilde yazıp paylaşmak istedim. her ne kadar teması kederli bir yazı olduysa da umarım sıkılmadan okuduğunuz keyifli bir entry olmuştur.

    iyi dinlemeler ve sevgiler...

    travmatik nağmeler seçkisi
    ve youtube listesi

  • birkac sene once bodrum'da bazi beach clublarda lahmacun ayran'in 50 tl olmasi hayretle tartisiliyordu.

    ak parti ve recep tayyip erdogan size buyuk bir hizmet yapti. siz bodrum'a maca kizi'na gidemiyorsunuz diye oranin fiyatlarini size getirdi.

  • evet bi efsanevi nesilde daha beraberiz. pazardan annesine zorla aldırdığı civcivi maksimum 1 ayda pert etmiş nesilin ta kendisi işte bu. ben en az 10 tane aldırmıştım mesela hepsi de hakkın rahmetine kavuştu ergenlik dönemlerini atlatamadan. neden böyle oldu bilmiyorum.

  • dolandiranin degil, dolandirilanin linc yedigi ülkede, tekrar tekrar „umarim linc yemem“ yazmis baslik sahibi. olaydan daha aci bu bana göre.

  • mugla'dir

    kur'an kursuyla, pub ayni sokakta.
    kimse kimsenin sacina basina orucuna karismaz.
    insanlar cok daha sakin ve oturakli.
    ataturk'u de sever, orucunu da tutar.

    bir izmirli olarak soyleyeyim, kesinlikle izmir degildir.

  • çekimlerinin çoğu basmane'de gerçekleştiren sağlam bir zeki demirkubuz filmi. bir sahnesi çok komiktir. derya alabora haluk bilginere der ki:
    "-işim var şu çocuğa bak biraz..."
    haluk bilginer der ki:"tamaammm.."
    derya alabora haluk bilginer'i uyarır:"sakın kaybetme ha. dalgınsındır sen."
    bunun üzerine haluk bilginer der ki:"çakmak mı lan bu?"
    işte bu ufak diyalog yönetmenin ne kadar iyi bi gözlemci olduğunun minik ve mizahi bir kanıtıdır.
    (bkz: en sık kaybedilen şeyler)

    bunun yanı sıra fimde bir kır sahnesi vardır ki, haluk bilginer'in 7 dakikayı aşan tiradıyla unutulmazlar arasındaki yerini almıştır. bekir* bir yandan cigaralağını çeker, bir yandan hastalıklı bir aşkın ve hayatın geride bıraktığı 20 seneyi anlatır yusuf'a *. olağanüstüdür... tek kelimeyle olağanüstü...

  • bazı gerçekleri ortaya çıkarmış kızlardır. "a, ne tatlı yaşlı amca. eski istanbullu" diye yer verdiğiniz adam bu resimdekilerden biri olabilir. sorsan "biz beyoğlu'nda takım elbisesiz gezmezdik" diyecek.