hesabın var mı? giriş yap

  • son yayınladığı video ile şu entry'de belirttiğim hususların neredeyse aynılarını vurgulamış, hatta okuduğuna da emin oldum. yanında olduğunu sandığı iskender, mehmet vs. gibi adamları şutlamış, ilyas'a da baya içerlemiş. *

    ben savaş cebeci'den hiç hazzetmeyen bir insanım. 70 kilo bir dövüşçü tarafından ringde patates edilmesini izlemek için güzel para verir, elimde popcorn'um ile tezahürat yaparak keyif alırdım. ancak bu demek değil ki; şu olaylar çerçevesinde bu durum kaan kazgan'ı haklı yapar.

    kaan kazgan öncelikle aşırı çiğ bir insan. efendi görünüşüne, güzel diksiyonuna aldanmayın. yüzü hiç belli etmese de bu adam 29 yaşında ve 29 yıldır abisi murat kazgan'ın gölgesi altında kalmış bir çocuk. 2015 yılına kadar, rezalet organizasyonlarda, toplam sadece 4 maça çıkabiliyor. tahmin edilebileceği gibi bu 4 maçın tamamını da kaybediyor ve 2015 yılında 0 galibiyet 4 mağlubiyet karnesi ile mma'i bırakıyor. bu arada kaybettiği kişiler de öyle büyük şampiyonlar, güçlü rakipler vs. değil. birazdan vereceğim sherdog linkinden kaybettiği sporcuları da inceleyebilirsiniz. çoğu, mağlubiyet sayısı galibiyetinden fazla olan, 7-8 maç yapıp piyasadan çekilmiş isimler.

    2019 yılında ise mma'e geri dönmeye karar veriyor ve bu kötü karnesini temizlemek için 3 yılda 6 maç yaparak 6 galibiyet alıyor. bu maçlar, yine rezalet organizasyonlarda yapılmış, no-name afgan&iranlı adamlara 200-300 lira ateşlenerek ayarlanan maçlar. *

    bütün bunlara rağmen kaan'ın herhangi bir ciddi mma organizasyonu tarafından kaale alınması ve davet edilmesi mümkün değil. 45 gün öncesine kadar toplam 10k takipçisi olan, instagram fotoğrafları 250-300 like alan bir kişi kendisi. bir aralar youtube'a girmeyi denemiş; 2 sene evvel baya videolar çekmeye başlamış, ama orada da istediği hype'ı yakalayamamış ve ilgi çekememiş.

    peki 45-50 gün önce ne oldu? kaan bir story paylaşarak "mevcut menejerlik şirketimle ayrıldım! herkesin haberi olsun! verdiği sözleri tutmayan adamlar ve satamayacağı hayalleri pazarlayanlar bana lazım değil!!! yeni tekliflere açığım" şeklinde bol capsli ve yazım hatalı bir bildiri yayınladı. bundan 4-5 gün sonra ise birden sosyal medya aktivitesi aşırı derecede arttı. delimine, goril faruk vb. isimler ile videolar çekmeye başladı. aynı zamanda da kendisine soru-cevap yapıyormuş şeklinde çekilen bir videoda savaş cebeci'nin 4 sene önce "beni 70kg adam dövemez" iddiası sorularak sanki durumdan habersizmiş gibi savaş ile bir trash-talk'a girmesi ayarlandı. bunların hepsinin başarılı bir ajans operasyonu olduğunu, bu işlerden az çok anlayan herkes farketmiştir. bu operasyona, savaş cebeci'ye zaten ezelden beri kıl olan jahrein ve kadir hoca gibi isimler de gönüllü şekilde yardımcı oldular.

    bunların belirli bir program dahilinde geliştiği, amacın kaan'a sosyal medya'da görünürlük kazandırmak olduğu çok belliydi. savaş da aslında bunu anladığı için "benim üzerimden prim yapamazsın, varsa 50k doların beklerim" şeklinde bir blöf attı ortaya. kaan kadar olmasa da, savaş da bu durumdan ufak bir hype kazanmıştı ve hoşuna da gidiyordu. gerçekten bir kavga durumu olmayacağını düşündüğü için vitesi hiç düşürmedi, yanına topladığı 30-40 tane ergen ile "neredesin caney?" videoları çekmeye devam etti. oysa ki kaan için bu işin tamamlanması; ancak savaş'ı çok açık şekilde kanını akıtarak, paralize ederek, rezil ederek dövmekten geçiyordu ve bunu yapmaktan da çekinmedi.

    başta atıf yaptığım entry'de belirttiğim gibi kaan, kazandığı bu hype'ı hemen instagram reklamları için kullanmaya başladı. 5 gün içerisinde boktan metin2 oyun sitelerinden tutun sapanca muhafazakar bungalow evlerine, baran kalaycı'nın supplementlarına, sperm kalitesi ve libido arttırıcı ürünlerine (lol) dek şu anda yapmadığı reklam kalmadı. yine aynı şekilde 5 gün içerisinde 5-6 farklı youtube kanalı ile videolar çekti ve -buraya dikkat- masstige digital ailesi ile çalışmaya başladığını duyurdu.

    kısacası savaş cebeci, maalesef büyük resmi göremedi. bu işi, abd'deki youtuberlar vs. dövüşçüler kavgası şeklinde bir event'e dönüştürerek 3-4 ay hazırlanıp güzel bir para kazanabilirdi, bu şekilde rezil de olmazdı. şu anda hem dayak yediğiyle kaldı, hem de rakibinin 30 senedir beceremediği kariyer basamaklarını tırmanma fırsatını kendi elleriyle teslim etti. en çok da buna üzülüyordur muhtemelen.

    ne diyelim, herkese bol şans.

  • “liboş/şakirt köşe yazarlığı yasaklansın” kampanyasıyla işi büyütüyorum

    kendisini gazeteci olarak görmeyin, gerçek yüzü budur bu herifin. onun yaptığı gazeteciliği vasıfsız herhangi birisi de yapabileceği için sokak röportajı gibi gerçekten g.t isteyen bir işi kıskanmaktadır.

    bak ahmet, zaten sana ve yaptığın işe duyulan saygı sıfıra yakın, boş boş konuşup kendine laf söyletme.

  • -uçağa hiç binmemiş biri olarak söylüyorum- uçak yolculuğu yaparken hiç dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama yolcu camlarının altında delik vardır.

    bu deliğin adına havalandırma deliği denir ve şunu sağlar;

    iç ve dış camlar arasındaki basınç farklılıklarını gidermek için iç cama küçük bir delik açılmıştır.

    -bu delik normal çalışma şartlarında iki tabaka arasındaki basıncın eşit olmasını sağlamaktadır. ancak, dış tabakanın hasar görmesi durumunda önemli bir basınç kaybına sebep olacak kadar büyük değildir.

    -ayrıca bu delik iki tabaka arasında yoğunlaşmayı ve sislenmeyi önlemeye yardımcı olur.

    kendileri şöyledir: görsel
    görsel

  • işyerinde ilk gun hatunun elinde uzerinde 2010 yazan ve uzay figurleri olan kitap görülür. içimden 2001*'i herkes bilir de bu hatun 2010'u okuyorsa "tam benim kafadan" diye geçiririm.
    -2001'i mi daha cok begendin 2010'u mu?
    -anlamadim..
    -arthur c. clarke'in kitabi degil mi su?
    -yoo, 2010 yili ajandasi

  • başlıkta bütün anahtar kelimeler ile aradım bulamadım. yarar mı yarmaz mı bilmem ama benim için birazdan yazacağım fıkra türk mizahının mihengi nasreddin hoca fıkralarının en güzelidir . gerek içerdiği zamanın ruhunu yansıtan öğeler (akçe tahtası, gölge kadı gibi), gerek türkçemizdeki güzel bir deyime (odun kırıcının hıh deyicisi olmak) selam çakması, gerekse espri anlayışı olarak çok hoşuma gider.

    fıkramız şöyle:

    günlerden bir gün akşehir kadısına iki adam başvurmuş. kadı şikayetlerini sormuş. adamlardan ilki "kadı efendi bu adam biriyle odun kırmak için 100 akçeye anlaştı, bu adam odunu kırdı, ben de yanısıra 'hıh' dedim. bu 100 akçede benim de hakkım var, hakkımı vermiyor" demiş. kadı bakmış adam hak konusunda ısrarcı, ne dese adamı ikna edemiyor, demiş "karşı odada gölge kadı var, o böyle işleri benden iyi bilir". geçmişler karşı odaya gölge kadı nasreddin hoca tabiki. durumu anlatmışlar. nasreddin hoca "bana bir akçe tahtası getirin" demiş. hoca odun kıran adamdan 100 akçeyi almış, odun kıran adamı odadan çıkarıp "hıh" diyen adam odada iken 100 akçeyi akçe tahtasına vura vura, sesli sesli saymış. sonra odun kıran adamı odaya alıp 100 akçeyi vermiş. hıh diyen adama da dönmüş "para odun kırana gitti, sesi de senin oldu. adalet yerini buldu" demiş

  • oha bu adam ntv'de program mı yapıyo lan. senin ben yayın akışını ntv. üç günlük bebelere mi kaldın sen yazık.
    tanım: değil yüzüne ismine tahammül edemediğim şey.