hesabın var mı? giriş yap

  • chinese restorantlarda sushi satilmamasi gerektigini bilmeyen ana-kiz icerir.

    bi ogrenemediniz, sushi cin degil japon mutfagi. -10000 ile ugurlayalim kendilerini

  • dövmekle az bile etmiştir. kendini kurtarmak için başkasını riske atanın hakkı kötektir. adam ceza yese bi allah'ın kulu sahip çıkmaz. artı mühürü kesmişler adamın başı sadece bundan dolayı bile belaya girebilir. show tv boş yapma

  • aslında özgüven eksikliğinin en kötü yanı kendini kötü görmek değil, diğer herkesi mükemmel görmektir. en boktan, en saçma insan bile size göre sizden iyidir.

  • dünyanın sayılı ekonomileri arasındayız, pandemide başka ülkere tonla yardım gönderebiliyoruz, savaştan kaçan suriyeli - afgan milyonlarca göçmene kucak açacak gücümüz var ama ülkemiz yanarken bakın altını koyu yapıyorum ülkemiz... pamuk eller cebe sayın halkım.

    gerçekten bravo. imanla başlayıp ıban ile bitiriyoruz yıllardır.

  • şu zor günlerde en çok ihtiyacımız olan sevgi insanı.

    hikayeme gelince;

    25 senelik hayatımda ilk kez bugün rastladım kendisine. okul harcını yatırmak maksadıyla koyuldum yola. çeşitli genişlik ve derinlikteki su birikintilerinin üzerinden atladım, sağından solundan dolandım. amacıma ulaşmak için önümde sadece 15 metrelik bi mesafe kalmıştı. gel gelelim 15 metrelik bu mesafenin sol tarafında duvar, sağ tarafında ise, ortasında şu zamana kadar gördüğüm en heybetli su birikintisini barındıran, tek tük arabaların geçtiği bi yol vardı. kaldırım da en fazla 40cm genişliğinde.

    o esnada pda'ime --objective update-- mesajı geldi: -ekmek al!!*

    daracık kaldırım üzerinde ilk 5 metreyi sorunsuz olarak yürüdüm. önümde koskoca bi 10 metrelik mesafe vardı daha. o sırada köşeyi hızla bi araç döndü. panikledim. kaçacak hiçbir yerim yoktu. hiç bu kadar çaresiz kaldığımı hatırlamıyorum. eğer o hızla gelmeye devam ederse donuma kadar ıslanıcam. duvarla bütün oldum, gözlerimde dehşet ifadesi... artık sadece o sürücünün insafına kalmıştım. zaman yavaşlamıştı o an sanki, bütün algılarım keskinleştiğini hissettim hatta bi ara uzay geometrisinden 1-2 alan formülü bile hatırlar gibi oldum. aracın su birikintisine varmasına bir kaç metre kalmıştı ki artık gözlerimi kapadım. ne olduysa o an oldu işte. ıslanmamıştım... gözlerimi açtım. araba yavaşlamış, içindeki şoför ise bana bakıp gülümsüyordu. gülümsedikçe etrafa ışık saçıyordu adeta. zaman normal seyrine döndüğünde arkasından bakakaldım öylece. medeniyet dediğin böyle bir şey olsa gerek dedim içimden. gittim harcı yatırdım. eve giderken de ekmeği unuttum...

    bu nasıl bir empati yeteneğidir a güzel insan

    (bkz: yağmurlu havada su sıçratan şoförler)

  • “sevdiğiniz işi yaparsanız, bir gün bile çalışmazsınız.”

    tam bir polyannacılık örneği, adı üzerinde iş işte, tamam işimizi sevelim(ben çok seviyorum) , ne kadar sevebiliriz ama? sahilde biranla pineklemekten daha keyifli hangi iş olabilir? söyleyiniz bana.

  • türk rock müziğinin zirvelerinden birisi olan şarkıdır. grup müziği nedir nasıl yapılır ders niteliğindedir. barış manço şubat 1982 tarihli “tvde 7 gün” dergisine şarkının hikayesini, ne anlatmak istediğini şu şekilde paylaşmıştır:

    "dönence dünyanın iki ayrı kutbundaki meridyenlerdir. ve hiçbir zamanda birlikte olamazlar. insanın doğasında da iki zıt kutup vardır. bu kendisinde olmayanı arama içgüdüsüdür. örneğin kış mevsiminde yazın gelmesini bekler yazın da kış mevsimini ararız. insanlar hiç bir şeyin tamamına sahip değillerdir. her şeyin yarısını yaşarlar. örneğin 12 saat geceyi 12 saat gündüzü yaşıyoruz. ama 24 saat boyunca gündüzü veya geceyi yaşayamıyoruz. yani devamlı bir beklenti ve umut içinde yaşayıp duruyoruz. bu beklenti ve umudunda bir sonu yok dönüp duruyor.

    işte tüm bu düşüncelerin ışığında dönence doğdu. şarkının müziğini kurtalan ekspres'ten bas gitarist ahmet güvenç ve tumba ritmdeki celal güven isimli arkadaşlarım yaptı. aslında “dönence” yoruma açık bir parça. çünkü bizim dinleyici kitlemiz çeşitli kesimlerden oluşuyor. bu çeşitli kesimlerden gelen insanlarda bu parçadan kendilerine göre bir sonuç çıkarıyorlar. zaten arzu ettiğimiz bu soyut parçadan herkesin arzu ettiği somut sonuçları çıkarmasıdır.

    "simsiyah gecenin koynundayım yapayalnız bekliyorum
    uzaklarda bir yerlerde güneşler doğuyor
    görüyorum dönence….."
    bu sözlerle insanların beklentilerini vurgulamaya çalıştım. geceyi yaşayan bir insanın gündüze olan özlemini dile getirdim. çünkü insanlar her gece aynı duyguları duyuyorlar..

    "kupkuru bir ağacın dalıyım yapayalnız
    uzaklarda bir yerlerde bir şeyler kök salıyor
    biliyorum dönence…."
    burada insanlardaki tatminsizliği ve olmayanı arama duygusunu açıklamaya çalıştım. devamlı gelecekte olacakları umut ederek yaşayan insanları yani…..”

    aynı şekilde trt’de katıldığı programda dönencenin hikayesini kendisinden dinlemek isteyenler için:
    https://youtu.be/3jaer6jsws4

  • ağır provokasyondur.

    hesabı sorulmalıdır.

    chp de kendini şamar oğlanına çevirtmesin iyice. namussuzca atılan iftiraların üzerine gidin, o soytarılara haddini bildirin artık! ne bekliyorsunuz?