hesabın var mı? giriş yap

  • 13.yüzyılın başlarında çaka bey'in kardeşi tonyukuk kaptan komutasında 3 kadırga dolusu türkmen cebelitarık'ı geçerek irlanda denizi'nde korunaklı yapısını beğendikleri man adası'na çıkarlar ve bir koloni kurarlar. ardından gelen moğol istilası, anadolu selçuklu devleti'ni yıktığından zaman içinde bu koloni ile irtibat kesilir. bu küçük türkmen kolonisi yüzyıllarca kah irlandalıların kah ingilizlerin baskısı altında inim inim inler ancak türkmenliklerinden ödün vermez. nihayet adam gibi bir lider yüzyıllar sonra bu bir avuç türkmene yardım elini uzatır ve aile efradı ile beraber maaşlarından arttırdıkları 3-5 kuruşu göndererek adadaki türkmen varlığının devam etmesini sağlar.

  • 80'li yılların başında beşiktaş'a çok büyük bir miktarda nakit hibe ederek beşiktaş'ı ayağa kaldıran ve bunu yaparken yönetim kurulunda dahi olmayan büyük beşiktaşlı erdoğan demirören'in frankenstein'a benzettiğim oğlu, iyi bir beşiktaşlı.

    yıllar sonra gelen edit: iyi bir beşiktaşlı olduğu konusunda bizleri şüpheye düşürmüş insan.

    daha bi yıllar sonra gelen edit: ben de bu adama "iyi bir beşiktaşlı" demişim ya, ağzıma sıçsınlar benim. 19 yaşında yazıp da 26 yaşımda pişman olduğum çok şey var ama bu bi başka mına koyim. acı çekiyorum resmen.

    en son edit: olm adam fenerbahçeli çıktı lan?

    en bi son edit: erdoğan demirören için söylediklerim de içime kaçmış bulunmakta. hayırlı olsun.

  • eskiden arkadaşlarla sahile sohbet etmeye giderken markete uğrayalım da bir şeyler alalım derdik.

    o bir şeyler şimdi yılbaşı paketi olmuş işte.

  • yemek pişirmede altın kuralı unutmuyoruz: iyi yemek iyi malzeme ile yapılır.

    evet anlayacağınız üzere tüketici olarak pirinç seçmeyi bilmiyoruz. teknik ne kadar iyi olursa olsun pirinç seçmeyi bilmiyorsanız iyi pilav yapamazsınız. hadi tekniği bırak reyonda yer alan bazı pirinçlerde kalıntı olduğunu söylediğim halde umursanmıyorum.

    - son kullanma tarihine baktığınızı ve açıkta satılan pirinçleri zaten almadığınızı varsayarak diğer başlıklara geçiyorum.

    - öncelikle farklı boydaki pirinç tanelerinden uzak duruyoruz. farklı boydaki pirinç tanelerinin yapıları da farklıdır. farklı su çekme kapasitesine sahiptir. biri yumuşarken diğeri diri kalabilir. biri tane tane olmuşken diğeri çamur olabilir. eşit görünüm, eşit boyut önemli.

    - boyları aynı ama renkleri farklı olur mu? maalesef olmaz. yarısı beyaz yarısı şeffaf olduğunda yine üstteki sorunu yaşıyoruz.

    - tebeşirleşmiş pirinç demek olgunlaşmadan toplanmış pirinç demektir. genelde açıktan çuvalla satılan pirinçlerde karşılaşırım. bu arada siz mesaj atmadan ben söyleyeyim"-tebeşirleşmiş pirinç olgunlaşmamış pirinç değildir, toplandığı bölgedeki hava koşullarından dolayı pirinç tebeşirleşir" diye bir görüş de vardır ama benim için farketmez. tebeşirleşmiş pirinç dayanıksız pirinçtir. çabuk kırılır. mazisi ile ilgili kafa karışıklığı bizi ilgilendirmiyor. almıyoruz.

    - çeltikler uygun nemli ortamda toplanmadığında (nem yüksek olması durumunda) tanelerde bozulmalar oluşur. hani farklı renk diyorduk ya yukarıda. işte fermente olan pirinçlerde sararmalar oluşur. (hani dolaptaki kavanozda bir yıl kalan pirinçlerden bahsediyorum) pirinç kavrulduktan sonra acımsı bir koku meydana gelir. sararmış pirinç kalitesiz ya da kalitesini kaybı yaşamış pirinçtir.

    - ucunda siyah nokta olan pirinçte umarım mikrobiyal aktivite olmuştur. umarım diyorum çünkü eğer mikrobiyal aktivite olmamışsa ucunu böcek yemiştir. benim için ikisi de aynı şey ama ne bileyim işin içine böcek girince yüz felci gibi bişey geçiriyorsunuz. siyah noktalısını almayın işte.

    - evet. üzerinde kırmızı çizgiler olan pijamalı pirinçler var. çeltik fabrikada işlenirken kabuğu ayıklanmamış demek bu da. bu pirinçler kepeği alınmamış pirinçler olarak geçerler ve çoğu yerde kusurlu pirinç olarak gösterilirler. bana göre herhangi bir kusurları yoktur hatta vitamin ve mineral açısından daha besleyici oldukları bilinir. yalnızca su çekme kapasiteleri diğer pirinçlere göre farklıdır. deneme yanılma yöntemiyle bunu da ayarlayabilirsiniz.

    buraya kadar lezzetli yemek yeme isteklileri için yazdık. son paragrafı temiz ve adil gıda tüketimine kafayı takanlara ayıralım: bakanlık şu anda pirinçlerde kurşun kalıntısından başka bir şey araştırmıyor ama söylentiler yayılıyor. (bkz: kadmiyum) satın aldığınız pirincin nereden geldiğini öğrenmenizi ve bu konuda özellikle ergene havzasından elde edilen pirinçlere dikkat etmenizi öneririm.

    #95111366 burada "-yumurta bile kıramıyorum" diyen birinin bile kolayca yapacağı tarifi yazmıştım. şimdiye kadar bunu uygulayıp yapamayanı görmedim.

    #22109580 burada da diğer püf noktaları var işte.

    pirincimizi seçmeyi de öğrendik. geriye kullanılan suyun ph değeri kaldı sanırım.

  • sürahiyle vazoyu ayıran tek şey kulptur.

    demek insanlara tutabilecekleri bir kulbunu sunmazsan, çok çok içine bir çiçek koyup masanın üzerinde öylece bırakır seni rahatsız etmezler. ama tutunmaları için kulpların kolların olursa, bugün suydu, yarın meyve suyuydu seni doldurur taşırır, mutfakla yemek masası arasında dolaştırırken elbet bir gün de yere düşürüp kırarlar..

    hastasıyım düz mantığın.

  • iddiaları vs biraz geç de olsa izledim.

    arada ben de her normal insanın yapması gerektiği gibi kendi yazdığından şüphelenen, arada "belki de ben yanlış biliyorumdur" diyen biriyim. kendimi yanlış bulduğum gidip düzelttiğim vakidir.

    ama okullarda cüzdanından atatürk resmi düştüğü için 15 yaşındaki çocuğa mobbing uygulayan "abiler" beni hedef almaya başladıysa herhalde doğru yoldayım diyorum.

    siyasi partilerle benim pek bir işim olmaz. benim şahsi önderim mustafa fehmi kubilay'dır. tarikatlara, irticaya, yobazlara ve bunların şakşakçılarına bir gıdım yol vereceğine dik durup başını vermeyi tercih etmiş olan subaydır. bu ülkenin kurtuluşuna giden ve artık unutulmakta olan o yol kubilay gibi insanların başları ile döşelidir.

    o yolda benimkinin de olmasından şahsen gurur duyarım.

    kendimi savunmayacağım. benim yazdıklarım ortadadır. zaten sayı olarak çok da fazla bir yazı yok, isteyen gider okur ve ne anladıysanız odur.

  • "memleketim" olmasi bunda pay oynar mi bilemem ama turkiye'deki sehirler icinde istisnasiz en sevdigim sehirdir ve turkiye'de yasasaydim kesinlikle burada yasardim. cocuklugum buyuk olcude burada gectigi icin gecen gun biraz da merakla google earth vasitasiyla antalya'nin sahillerine bakayim dedim ve kucuklugumde hatirladigimdan cok daha farkli bir sehirle karsilastim. sonra sehrin sahil seridi boyunca bazi "fotograflar" cekerek sehirde son yillarda gerceklesen ranti ve talani belgelemek istedim. bu sekilde hazirladigim 2003 ile 2015 arasindaki sahil seridini karsilastiran 57 sayfalik belge su linkten gorulebilir: https://goo.gl/onuumg (edit: telefondan baglananlar icin alternatif link: http://docdro.id/kluetv4 -yuklenmesi 20 saniye kadar surebilir).

    adamlar sahil seridi boyunca bos bulduklari her yere tesis dikmisler. iki otel arasindaki ufacik bosluklara bile yeni oteller dikilmis. bunun takipcisi olup seneye 2016 uydu goruntuleri ortaya cikinca onlari da eklemeyi dusunuyorum. aslinda baslangic olarak 2003 yerine 1995 filan alsak cok daha kapsamli sonuclar elde edebilirdik ama google earth'in antalya'daki uydu fotograflari en fazla 2003'e kadar gidiyor. 90'li yillarin uydu fotograflarina bakma sansimiz olsaydi verilen zararin gercek boyutunu gorebilirdik.

    bununla birlikte yine google earth vasitasiyla bir de hesaplama yapmaya calistim. antalya'nin toplam sahil seridinin ne kadarinin otellere ait ne kadarinin halka acik oldugunu tespit etmek icin uydu goruntulerini inceledim ve google earth vasitasiyla cesitli olcumler yaptim. antalya'nin toplam sahil seridi 650 km civari ve bunun 228 km'lik kismi kumsallardan ve plajlardan olusurken geri kalan kismi kayaliklardan olusuyor. bu 228 km'lik kisminin da 110 km'lik kismi yani %48'i otel ve cesitli isletmelerin arka bahcesi seklinde ayrilirken hemen dibinde otel olmayan ve "halka acik" oldugunu soyleyebilecegimiz seridin toplami 117 km. yani antalya'daki plaj ve kumsallarin yarisi otellere ayrilmis durumda. bu kotu bir sey gibi gozukmeyebilir ama bundan 10-15 sene onceki uydu fotograflarina baktigimizda bu oranin %70-30 seklinde oldugunu goruyoruz. bu hizla giderse antalya'da oteller tarafindan el konulmamis hicbir plaj ve kumsal kalmayacak gibi.

    ayrica bu is sadece sahilin boyutu degil kalitesine de bakiyor. antalyalilarin yasadigi, halkin rahatca ulasabilecegi, toplu tasimayla veya yollarla rahatca ulasilabilecek yerlerdeki plajlar genelde oteller tarafindan kapatilmisken etrafinda otel olmayan plajlar genelde kus ucmaz kervan gecmez yerlerde veya ulasilmasi cografi olarak cok zor yerlerde. tabi ki hesaplamalarimda bazi hatalar olabilir. ornegin otellerin kapattigi plajlara halkin parayla veya parasiz bir sekilde girip giremedigimi bilmiyorum. ayrica etrafinda otel olmayan plajlarin da halka acik olup olmadigini tam olarak bilmiyorum. bunlar tamamen tahmine dayali hesaplamalardi ama ufak bir hata payiyla yaklasik sonuclar aldigima inaniyorum.

    bir de su var, antalya'nin batisina gidildikce ve mugla'ya yaklasildikca otel sayisi gittikce azaliyor. bunun sebebini merak etmiyorum desem yalan olur. neyse, merakimi yenemeyip boyle bir arastirma yaptim ve sonuclarini paylasayim dedim. bu konuda merakli olan baskalari da varsa umarim islerini gorur.

    kisaca konuya donmek gerekirse antalya dunya'nin en guzel sehirlerinden biri ama daha uzun yillar boyunca boyle kalabilmesi icin koruma altina alinmasi lazim.

    edit: ozelden gelen bilgilere gore antalya'daki tum plajlar uzerinde otel olsa da olmasa da kanunen halka acikmis.

  • attan düşen birini biliyorum ve onun mustafa kemal atatürk olmadığından çok eminim.

    tanım: başlıkları engellenmesi gereken troll zırvası