hesabın var mı? giriş yap

  • tüm anatomik özellikleri ile istediği takdirde tam bir ölüm makinesine dönüşebilen canlıları "eğitilirse çok tatlı, ay ben kaç tane besledim hiç böyle değildi, her şey eğitim onlar dünyanın en tatlı köpekleri" şeklinde savunan modelleri tekrar gün yüzüne çıkarmış köpektir.

    arkadaşım madem uysal, sevimli, canayakın, evinde ve dışarıda huzur içinde besleyebileceğin bir köpek sahibi olmak niyetin, gider buna uygun milyon tane köpek cinsinden birini alırsın. iki dakika samimi olup itiraf edemiyorsunuz asıl gerçeği. böyle kas yığını, çenesini kaya parçalamakta kullanabileceğiniz köpekleri elinizde hayvani tasmalarla gezdirmek hoşunuza gidiyor, insanların size hayranlıkla baktığını, sizden çekinip saygı duyduğunu falan zannediyorsunuz. sokakta bu tip köpekleri gezdirenlerin alayında bu "poz" var çünkü. çok büyük çoğunluğu da aynı zamanda sporla, vücut geliştirmeyle uğraşan tipler ki böyle köpekleri normal güce sahip bir insanın zaptedebilmesi zaten mümkün değil.

    adam mantığı, izanı olmayan ve çok rahat biçimde öldürme kabiliyetine sahip bir "hayvan"ı eğittiğinden bahisle içimizin tamamen rahat olması gerektiğini iddia ediyor. gidip tüm parasını lamborghini'ye, ferrari'ye yatıran adamın "abi bu arabayla basmazsan hız yapmıyorsun zaten; ben de hızı, gösterişi, dikkat çekmeyi seven adam değilim, konforu için biniyorum bu arabaya" demesi kadar ikiyüzlü şu tavırlarınız.

    iki dakika lan sadece iki dakika dürüst olun.

    edit: tamam sakinim dedikten sonra bir iki agresif kelimeyi törpüleme ihtiyacı hissettim, bu arada entry'i başlıktaki entry'lere fiziksel referans içeriyor gerekçesiyle ispiyonlayan arkadaş kimse en fizikselinden öpüyorum kendisini böyle kafaları ben de yaşabilsem keşkem.

  • bankalar ile çalışan, master ve visa ile anlaşması olan şirketimize visa denetmeni gelmiştir, gıcık bir adamdır, şirket binasını a'dan z'ye inceler, en üst katta yemekhane ve büyük teras bulunmaktadır, yemekhanenin terasa açılan kapılar cam kapıdır.

    denetmen sorar: bu kapılar geceleri kilitleniyor mu?
    bizim güvenlik amiri: hayır kilitlenmiyor,
    d*: bu terasa teröristler ya da hırsızlar helikopter ile inebilirler kapını kilitli olması gerekmekte.
    g.a.*: adamlar terasa helikopter ile inip kapılar kapalı diye geri mi dönecekler?
    d: mavi ekran.

  • genellikle dogumdan sonraki üç ay içinde, bazen de doğumdan sonraki ilk yili takiben ortaya çikan durum. her ne kadar "dogum sonu" dense de dogum öncesi ve sirasinda da ortaya çikabilmekte aynı zamanda. hasta, depresyonun tipik belirtileri olan üzüntü, moralsizlik, kendine güvende azalma, kötümserlik, aglama sikayetlerinden yakınır. tablo ağırlaşmadan müdahele edilmesi önerilir.

  • islam'ın, imanın şartları gibi... çekilmesi usulden ve zaruri birkaç kare var. bunları çekmeyene fotoğrafçı demiyorlar cemiyette.

    - çürümüş ahşap eski ev fotoğrafı
    - ekstra buruşmuş yaşlı fotoğrafı(portre)
    - buruşuk yaşlıyı iş yaparken gösteren bir fotoğraf,
    - gün batımında şehir manzarası,
    - varoş mahalle karesi
    - ufak, pis, sümüklü erkek çocuk fotoğrafı(böyle bana yardım edin gibi objektife baktırarak)

  • dekanla telefonda konuştuktan sonra kapatırken "öptüm" demek. şu an hislerimi anlatmak için hazır hissetmiyorum.

  • bir süredir bende de olmuş olan ama giderek de kurtulmaya başladığım sıkıntı.
    sonra bunu kendime dert edip çevreme de sorduğumda hemen hemen bütün arkadaşlarımdan da aynı sorundan muzdarip olduklarını duydum.

    hemfikir olduğumuz konu akıllı telefonların insanlarda ciddi ciddi konsantrasyon sorunu yarattıkları.

    bunu fark etmek ve sorunu çözmeyi istemek çok önemli.
    ben kısa bir sürede bu sorunu çözmeye başladım.
    nasıl mı?
    akıllı telefonumda facebook uygulamasını kaldırdım. daha doğrusu facebook'tan çıktım.
    biraz rahatlama oldu zihnimde. bir arkadaşım ise facebook'a her baktığından sonra çıkış yaparak bu sorunu çözmüş. "her seferinde tekrar tekrar şifre girmenin zorluğuna katlanmamak adına günde ancak bir kere giriş yapıyorum,eskiden her dakika facebook'a bakmak için elim telefona giderdi" diyor.
    bir haftadır telefonu yanıbaşımda tutmuyorum. çünkü telefon cidden fiziksel alışkanlığa da yol açıyor,sigara alışkanlığı olan insanlarda elin istemeden ağza gitmesi gibi, el telefona gidiyor çünkü.
    telefonu artık yanımda tutmuyorum. bu da bir ölçüde beni rahatlattı.

    dün babamdan evlerinde bulunan akılsız telefonu aldım. sim kart olayını çözer çözmez onu kullanmaya başlayacağım.
    bu sabah bunun ilk adımı olarak, telefonumdan whatsapp , instagram gibi uygulamaları da kaldırdım.
    telefonu artık sadece konuşma ve sms amacı ile kullanacağım. çünkü gerçekten akıllı telefonlar insanın aklını alıyor.

    eline ne geçti diye soracak olursanız, söyleyeyim, bu hafta yeniden kitap okumaya başladım. aklıma telefon gelmeden ve elim telefona gitmeden çok ciddi iki belgeseli izledim. (bkz: samsara) (bkz: baraka)

    sanırım doğru yoldayım.

    edit: bkz eklemesi