hesabın var mı? giriş yap

  • bir gün dursun temel’ e sorar;

    -“temel senin iki tane atın olsa birini bana verir misin?”
    -” veririm.”
    -” peki iki tane araban olsa birini bana verir misin?”
    -” veririm.”
    -” iki tane evin olsa birini bana verir misin?”
    -” veririm.”
    -” canımsın… peki iki tavuğun olsa birini bana verir misin?”
    -” vermem.”
    -” haydaaa..! neden?”

    -” çünkü iki tavuğum var…

  • kompleksli bir kadın. programlarına kültür, eğitim ve yaşam olarak kendinden aşağıda olan insanlar çıktığı için, bunların arasında kendini entelektüel ve bilge sanıyor. insanlara tepeden bakıyor, narsisizm belirtileri taşıyor.

  • 23 yaş henüz hayatın başıdır. 40 sene boyunca istenmeyen bir işi yapmaktansa, 36 sene istediğin bir işi yapmak çok daha mantıklıdır. maddi ve manevi engel yok ise hiç düşünmeden yapılması gerekendir.

  • türk televizyon tarihinin en iyi yapımıdır.

    bu dizi 2003-2005 arasında yayınlanıp sona ermiştir.
    öyle bir dizidir ki mirası 15 senedir yenmiş, yine de bitirilememiştir. vizyonsuz mirasçıları tarafından ırak, filistin, gladio, vatan, muro vs. derken sanırım 5 film, bir de üzerine 300 bölümlük pusu dizisi çekilmiş. hala da ayda bir kurtlar vadisi yeniden başlayacak haberlerini ve heyecanla bekleyen takipçilerini görüyorum. bunca rezalete ve sömürülmeye rağmen bitmeyen kurtlar vadisi itibarı, ilk 97 bölümün kalitesinin kanıtıdır.

    --- spoiler ---

    izlemeyeni, spoiler'ı vs. kalmamış bir dizidir ya yine de usuldendir
    --- spoiler ---

    şaşmaz'ın torpili, mafya, racon, silah, şiddet... bunlar klişe eleştriler.

    aşağıdaki sinopsisin derinliği ve kalitesi türk televizyonlarında eşsizdir.

    bu toprakların fransız ihtilali niteliğinde olan, 1908 hürriyet devrimiyle kişilik kazanan ittihatçı vatanseverliğini 21. yüzyıla taşıyan bir yapım. nitekim senaryomuzun kilit ismi, aslan akbey, kuşubaşı eşref'in torunu. (bkz: eşref sencer kuşçubaşı)
    o zamanlar yepyeni bir rüzgar olan ak parti iktidara yeni gelmiş. amerika, ırak işgaline girişmiş. akp'nin ilk icraatlerinden birisi meclis'ten 1 mart tezkeresini geçirmeye çalışmak. 1 mart tezkeresi'ne dair (bkz: #114891234). hikayemizin kötü adamı, ortadoğu baronu, bu tezkerenin geçmesi için lobi çalışmaları yapmaktadır -ki ölümü de bu konudaki başarısızlığının bedeli olmuştur-. dizinin o dönemde korkmadan bu kadar açık şekilde 1 mart tezkeresi sürecini ele alması ve anlatış biçimi, akp'nin amerikan hizmetkarı olduğunu anlatmaktadır.
    bu hikayedeki topraklarımızın kaderini belirleyen politik olaylardan yalnızca bir tanesi. susurluk kazasından, abdi ipekçi cinayetine kadar işlenmeyen konu yok.

    dram yönünün kuvveti ise bambaşka. kosova'da görev yapan bir istihbarat mensubu, ali candan, yeni bir operasyon için ülkeye geri çağırılır. ameliyatla kimlik değiştirerek mafya'nın içine sızacak, ve karahanlı'nın suç örgütünü çökertmeye çalışacaktır. bu bile tek başına hikayeye yeterli dinamiği sağlayabilecekken, görevi veren aslan akbey'in karahanlı ile şahsi husumeti olması, aslında karahanlı'nın oğlu olan ali'yi çocukken kaçırıp gözetiminde yetiştirip, bu göreve hazırlıyor oluşu ve seyircinin bunu yavaş yavaş öğrenişi mükemmel işlenmiş bir senaryodur.

    diğer yandan ise yüz ve kimlik değiştiren ali'nin yine ailesinin ve sevgilisi elif'in çevresinde olması, onlarla yakınlaşması harika bir dramadır. ali/polat aslında çok mutludur. liseden sonra elif'in ve ailesinin yanında geçirdiği süre toplam 1 sene bile değildir. ancak şimdi başka bir kimlikle de olsa, her gün onlarladır. nişanlısı elif'in, en yakın arkadaşı hikmet'in, annesinin, babasının her gün ali'yi özleyerek acı çekişini görmesi, polat'ın onlara ali'yi hatırlatarak daha çok acı vermesi, ancak bu zorlu göreve dayanmasını sağlayan sevdiklerine yakın olmaktan da bencilce vazgeçemeyişi, aslan akbey ile bu konudaki çatışmaları...

    diğer yandan ise okumuş, vatansever, vicdanlı bir devlet görevlisi olan ali candan'ın acımasız mafya babası polat alemdar kimliği altında ezilip ölüşünü izleyişimiz. yakın arkadaş olduğu küçük bir kabadayı olan çakır'ı normalde asla atmayacağı adımları atması için manipule ederek onunla beraber yükselmesi ve bu uğurda aslında çakır'ı adım adım ölüme yaklaştırması. polat olmasa çakır tetikçiliğini yapar, laz ziya'nın damadı olarak belli bir koruma altında ufak tefek mafya işleriyle yaşar giderdi. polat'ın sinsi yönlendirmeleri, gaz verişleri ile ilk bölümlerde defaatle tombalacı, testere ve kılıç tarafından dillendirildiği üzere çakır normalde yapmayacağı şeylere kalkıştı hep. sanırım çakır'ın ölümüyle ali candan'ın da öldüğünü gördük. aslan akbey ile polat'ın bir binanın çatısındaki efsane tartışması'nda ali candan ölmüş ve artık polat alemdar olmuştu. öyle ki finalde kimliğini açıkladıktan sonra dahi annesi, babası, hikmet'i ona hep polat demiştir.

    spoiler- - 57. bölümde bir detay dikkatimi çekti. aslan akbey'in ölümünden sonra, abdülhey ve polat aslan'ın evinde bıraktığı defteri bulur, o sırada evi basan polislerden kaçmaya başlarlar. iki polis polatları kovalarken, polat dayak yiyen bir kadın görünce dayanamaz durur. kadını döven adam bıçak çeker. o sırada polatla aradaki farkı kapatan polise, hiç yoktan ortaya çıkan bir araba çarpar. diğer polis arkadaşı da ona yardım etmek için durur. o sırada polat kadını döveni öldürüp kaçmaya devam eder. eğer o arabaya polise çarpmasaydı polat yakalanacaktı. bu arabanın açıklaması hiç yapılmadı. şimdi benim anladığım kadarıyla, dizinin gidişatının tapınakçılara döndüğünün ilk işareti bu sahnedir. çünkü dizinin sonunda, tapınakçıların polat'a hep yardım edip önünü açtığını öğreniyoruz. sahne toplasan 3 saniye idi ama seyirci olarak bizim ilk gördüğümüz yardım bu olsa gerek. tapınakçılar polat'ı hep takip ediyordu. o gece bile. kadına yardım etmek için duracağını anlayınca, yakalanmaması için polislere araba çarpmasına sebep oldular bir şekilde. (ya arabayı kullanan onların adamıydı -çünkü kaçıyor- ya da elif'in arabasına yaptıkları gibi sistemden frenleriyle falan oynadılar) çünkü planları polat'ın yükselmesiydi. yükselttiler. kumarhane ofise çevrildikten çok sonra duvardaki tablolarda polat kendisini yükselttiklerinin mesajını farkediyordu. buradan varacağım sonuç ilk 55 bölümden sonra dahi hikaye kaliteli- iyi kurgulanmıştı. haftalık bölüm çekilmiyordu. 57, finalden 40 bölüm öncesi ve finale hazırlık. bu dizi çok iyiydi.

    bir de aslan'ın çakallığından bahsetmek istiyorum. polat aslan'ın vasiyetini okuduğunda, aslan'ın ona söylediği şu; seni karahanlı'nın oğlu olarak yutturmaya çalışacağız, sen de öyle davran. yani burada bile söylemiyor polat'a kendisinin kaçırıp yetimhaneye yerleştirdiğini. o zaman devlet'e düşman olur belki diye korkuyor olabilir. diyor ki sen öyleymiş gibi davran imparatorluğunu yık. hele diziyi ilk izleyen seyircilerin üst üste yaşadığı karmaşalar ve polat'ın efe karahanlı olduğunun doğu bey vasıtasıyla keşfi gerçekten çok iyi işlenmiş.

    oyunculuklar, karakter ağırlıkları, diyolagların etkileyicilikleri bambaşka bir başlık. ara ara yazıp tamamlarım devamını. şimdilik bu kadar.

    beni en çok üzen şey ise, kurtlar vadisi efsanesinin mirasçılarının itibarını yemeye doymayışı. kurtlar vadisi ismini kullanarak yapılan rezalet işlerin bu efsane ile bir tutulması.

  • halen evrimi aynı canlının doğumu ve ölümü arasında gerçekleşen bir süreç sanan sığırların ataları nasıl hayatta kalabilmiş?

  • dünyada üzülecek çok daha fazla şey varken umrumda olmayan ayrılıktır.

    bu ülkede 16 milyon kişi açlık sınırının altında yaşıyor. ekonomi hariç her şey konuşulsun istiyor birileri. o ayrıldı, bu barıştı.

    bu ülkenin tek gündemi "ekonomidir" nokta.

  • doktor beyin sabrına hayran kaldım. kadının çevresindeki herkese sabırlar diliyorum.

  • bir insan yanılgısı denebilir. en son ayrılanılan kişiye benzer özelliklerde kişi olmadığı sürece bir şey hissedilmeyeceği sanılır. oysa ki tamamen subjektif bir yanılsamadır.

    aslında durum limbik sistemdeki haz noktalarının oluşturduğu saplantı ile ilgili. size o kişi olmadığı sürece normalde duyacağınız kadar haz duyamacağınız sinyalini alıyorsunuz.

    mesela, neden zaman en iyi ilaçtır denir? çünkü beyin bir kayıt sistemine benziyor. siz yeni anılar yaratamaz ve mevcut hatırları geçmişte bırakamazsanız, canınızı en çok yakan anı size en yakın anı oluyor. oysa ki yeni anılar yaratabilirseniz, geçmiş uzaklaşır ve o en kötü anı güzel şeylerin başlangıcı olur. kısaca bu gibi durumları bitiş değil, başlangıç gibi düşünmeniz doğru olandır.

    beyin bir süreden sonra öyle bir yapılanacak ki sizin için o anı trajik bir olaydan, arkadaşlarınıza eğlenerek anlatacağınız komik bir olaya dönüşecek. öyle bir an gelecek ki o kişi, sizin canınızı en çok yakan kişi bile önemsizleşecek. onu gördüğünüzde en ufak duygu hissetmeyeceksiniz.

  • bir arkadaş:

    "istedikleri kadar aerodinamik,termodinamik,akışkanlar,dinamik anlatsınlar. uçak gördüm mü, koca demir havada nasıl duruyor derim."