ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
afgan nişanlımın tırnağı olamazsınız
-
afgan'ın nişanlısı bile övebilecek tek şey olarak alman pasaportunu layık görüyor bizim ülkenin yarısı da bu alt ırkı din kardeşimiz diye 10 senedir besliyor, karılarının kızlarının taciz edilmesine gıkını çıkarmıyor. ben gawat olmayan eski türkiye'yi özledim.
koltukta uyuyan sevgiliyi odaya taşırken düşürmek
-
-ya salak mısın sen?
-aşkım vallahi elimden kaydın
-ne demek elimden kaydın ya hasta
-bak iyilik edelim dedik kötü olduk iyi mi?
-resmen başım ağrıyor
-migrenin mi?
-yok salaklığın
-hadi, başa döndük yine...
allahım canımı al da kurtulayım. sakarlık dediğin ne noktalara kadar ilerleyebiliyor şaşırıyorum bazen. koltukta uyuyakalmış sevgiliyi, romantizm, aşk adamlığı adına; sarsmadan, bomba imha ekibi amiri gibi kavrayıp; odaya, tertemiz yatağımıza taşıyayım, yatağa koyunca uyanır, uyanınca da bu ilgi karşısında duygusallaşıp kesin beni arzular diyerek çıklan yolda sevgiliyi yatak odası ile salon arasındaki o daracık koridorda elinden kaçırmak da neyin nesi? hayır kız düştükten sonra üstüne basmayayım diye sıçrarken kızın koluna takılmak, darbenin ve kolunu ezmenin acısıyla bir anda uyanan nazlı yarin seni zeybek oynar bir halde görmesi nasıl izah edilir.
neden aşkım hadi yatağa geçelim, uyuyorsun bak demek varken 60 kiloluk sevgiliyi kucaklayıp odaya taşıyabileceğini düşünmek ve sonuç odaklı hareket ederken asıl mevzuyu elden kaçırmak da neyin nesi? dünya üzerinde, komik videoları saymazsak kaç kişi vardır böyle yapan? biz kaç kişiyiz sevdiceği odaya taşırken yere düşürüp üzerinden geçen?
-bak aşkım vallahi kazaydı
-gülüyordun ama
-ya ne gülmesi seni ezmeyeyim derken
-bi de ezseydin
-olur mu hiç, yere düşen sahibini at bile çiğnemez
-salaksın yemin ediyorum
-kolun iyi mi?
-acıyor
-bastım ya ondandır
-aa sahi mi? embesil
arda turan ve volkan şen'in teravih namazı kılması
-
ben de öss'ye girmeden önce gitmiştim 2005'te. ama çalışmadan olmuyor abi, ne bileyim, önce çalışmak lazım ...
ülkelerin birey olarak karşılıkları
-
japonya - en ön sırada oturan gözlüklü öğrenci.
hülya avşar'ın simit polemiğine cevabı
-
kalan ömrünü bir simide muhtaç geçirmesini dilediğim bir adet saray soytarısı beyanı.
edit: sıfat eklendi.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: sabri mi messi mi deseler hiç düşünmeden sabri
1. derim çünkü düşünsem sabri demem
türkan şoray'ın aslında güzel olmaması
-
katıldığım önermedir. herkes her insanı aynı ölçüde güzel bulmak zorunda mıdır? toplumda ne bu mecburiyet anlamadım gitti doğrusu. ayrıca bana çok da soğuk gelen kadındır.
''aaa öyle deme?'' , ''ama sultan o'' neye göre sultan? o zamanki toplumda verilmiş bir unvan işte. bana sorsalar ben sultan unvanını (bkz: gülşen bubikoğlu) 'ndan yana kullanırdım.
türkiye'de 19.00'dan sonra herkesin eve kapanması
-
bir türkiye gerçeği.
saat 19:00'dan sonra;
- herkes evine kapanır,
- sokaklarda araba park edebilecek yer bulunmaz (herkes evde çünkü)
- toplu taşıma araçları; caddeler, sokaklar bomboş olur,
- insanlar tv'nin karşısına geçip program izler,
- yetişkin çocuklar odasına geçip nette takılır,
- kimi müzik dinler,
- kimi yalnızlıktan dem vurur,
- kimi işini düşünür,
- kimi sevgilisini..
aslında herkes asosyaldir.
sosyal olmak; pazar günü avm'ye gitmektir.
28 ağustos 2014 pfdk'nın volkan'a verdiği ceza
-
bir fenerbahçeli olarak çok az bulduğum ceza. aziz yıldırım'ı hapse atmıyorsunuz; volkan'a, emre'ye şöyle okkalı cezalar vermiyorsunuz. yeter artık amk kurtarın bizi şu adamlardan.
araştırma görevlisi olunca dağcı ayakkabısı giymek
-
araştırma görevlisi olduğu andan itibaren;
a) danışman hocasının kadrolu kölesidir. bina içi, binalar arası hatta kampüs dışı, araştırma görevlisi oluşuyla ilgili/ilgisiz her tür ayak işine koşturmakla mükelleftir.
b) tez izleme komitesindeki diğer hocaların da emir eridir. danışman hocasının yüklediği kadar olmasa da, onların "rica ettiği" her tür işi seve isteye yapmak, sağa sola gitmek zorundadır.
c) bölümdeki diğer hocalar da denk getirebildikleri anlarda ona iş yüklemekte beis görmeyeceklerdir. zira ülkedeki en güçlü dokunulmazlık profesörlere verilmiştir ve zavallı genç akademisyenimizin tüm kariyeri bu hocaların çoğunluğunu oluşturacağı veya etki altına alacağı jürilere bağlıdır.
d) hocalar genelde bilirkişilik, ödenekli projeler, danışmanlıklar gibi, asli görevleri olan eğitim/öğretimden çok daha mühim(!) işler peşinde olduklarından, derslere girmekte pek de istekli olmayacaklar ve araştırma görevlimize "hadi sen gir de bugün bir uygulama yapın" falan diyeceklerdir. sınav zamanları gelince de hocalar sınıfa, amfiye 5-10 dakika uğrar, kalan 1 hatta bazen 2 saat boyunca ise araştırma görevlileri ayakta sınavı takip ederler.
ezcümle; akademik hayatında, iç mekan - dış mekan ayrımı olmaksızın, yaya olarak en fazla kilometreyi araştırma görevlisi olduğu süre boyunca kat edeceği, en çok ayakta kalacağı süre de bu döneme denk geleceği için dayanıklı ve rahat bir ayakkabı seçmek zorundadırlar.
ne yapaydı? makosen mi giyeydi?
quadruple double
-
hakeem olajuwon 3 mart 1990 houston rockets golden state warriors macinda 29 sayi, 18 ribaund, 10 asist, 11 blok ile de bunu yapsada daha sonra yaptigi asist sayisi 10 yerine 9 olarak duzeltildigi icin resmi olarak ikinci kez bu olayi gerceklestirememistir.
müzik enstrümanı satışlarının tamamen durması
-
profesyonel müzisyenler aletlerini çok uzun süre kullanır. misal harun tekin hep aynı fender gitarı çalıyor. asıl satışları yeni başlayan gençlere yapıyor mağazalar. son zamanlarda telefonun herkesin zamanını doldurması sebebi ile pek müzikle uğraşan da yok gibi. diğer yandan 2. el müzik aleti piyasası çok hareketli ve avantajlıdır. ben mesela akustik gitarımı bir kızdan aldım. sıfır fiyatı 3000 lirayken ben 1200 liraya aldım ve neredeyse sıfırdı zaten. heves edip alanların %80'i mesafe alamayıp hevesi de geçince aza çoğa bakmadan satıyor.
256 yaşında ölen adam
-
okumaya üşenenler için söyleyelim, gençlik sırrı gotu kola'ymış. manidar.
http://healthyfoodforever.com/…ecrets-to-the-world/