hesabın var mı? giriş yap

  • --- spoiler ---

    "yaklaşık 20 sene kadar önce komikaze.net sitemde, kendi içeriklerimin yanında dünyadan sanatçıları ve eserlerini de tanıtmak amacıyla bir süre karikatürler yayınladım. "
    --- spoiler ---

    karikatürden adamın imzasını keserek tanıtmış arkadaş..

    karikatürün orijinali

    bu da erdil'in sitesinde "sanatçıyı tanıtmak için" (!!!) yayınlanan sanatçının imzası kesilmiş versiyonu.

  • 2005 yilinda okumak icin almanya'ya geldigimde ilk 12 ay icinde yaklasik 15 kilo almistim. türkiye'ye döndügümde 1 hafta bu konusulmustu. ondan sonraki yillar hep o ayarda seyretti. artik sisman bir insandim. bu gercegi kabullenmis ve pek de takmaz hale gelmistim. gerci ara ara "la azcik zayiflasam ne güzel olur" filan diyip bi iki günlük diyetlere tabii ki ben de basvurdum.

    en fazla 106 kilo oldugumu hatirliyorum. o dönem yaptigim ve yedigim seylere bakiyorum da sanki kendime kilo alma programi yapmisim ve onu itinayla uyguluyorum.

    aslinda kilo vermek istiyordum ama bir neden bulamiyordum. beni gören herkesin "olm biraz dikkat et, damarlarin yagla dolmustur senin simdi, allah muhafaza" nevinden ikazlarina alismistim.

    artik cevremde, kilolu, sevimli, tombul ismilo olarak kabul görmüstüm. cogu arkadasimin kilo verirsem bu sevimliligin gidecegini iddia ederek motivasyonumu kirdiklari da vakidir.

    neyse efendim, günlerden bir gün, bir bayanla tanistim. konustuk, anlastik. sevgili olduk yani. aradan aylar gecti kilolarimla ilgili tek bir sey söylemedi. acayip uyuz oldum. kendisi zayif bir insan. hatta anneme göre acilen biraz kilo almasi lazim gelen bir kisiydi. buna ragmen bana bir kere bile "biraz kilo versen iyi olur" cinsinden tek bir kelam etmedi.

    2011 yilinin eylül ayinda nisanlanmaya karar verdik. 2011'in nisan ayinda istanbul'da arkadaslarla otururken "olm nisan da var, artik ben kilo vereyim" dedigimde atilan kahkahayi su anda bile duyabiliyorum. "görürsünüz olm, türkiye'ye döndügümde dal gibi olucam" diyerek iclerinden bir tanesiyle takim elbisesine iddia'ya girdik. eylül'e kadar 80'e inmeliydim.

    ben nisan ayinda almanya'ya döndüm. o ay hic bir sey yapmadim ancak mayis ayindan itibaren yedigime, ictigime dikkat etmeye basladim. asitli icecekler, sekerli meyve sulari, cikolatalar, sekerlemeler, pizzalar, dönerler...

    bunlari neredeyse sifira indirmistim.

    ilk iki ay varsa yoksa salata, corba, tavuk.. bol bol su, bitki caylari..

    veee tabii ki hareket. isemeye gitmeye bile üsenen ben artik her gün 50 ila 80 dakika arasinda yürüyüs yapiyordum. yürüdükce aciliyor, acildikca kendimi cok daha iyi hissediyordum.

    zayiflamanin ilk emarelerini kilik kiyafetimde gördüm. pantolonlarim artik emanet gibi duruyordu üzerimde. t-shirtler, atletler vs..

    artik cok daha rahat hareket ediyordum. özellikle namaz kilarken rükularda, secdelerde hic zorlanmiyordum.

    suratim kücülmüstü. bileklerim, baldirlarim incelmis, göbegimin büyük kismi yok olup gitmisti.

    ramazan boyunca neredeyse her gün corba, salata, az miktar tatli ve bol bol su bu hale gelmemde kilit rolü oynamisti. pek tabii ki yürüyüslerim.

    hafif tempolu, 1 saati askin yürüyüsler..mümkün mertebe yokuslara vuruyordum kendimi. eve geldigimde kan ter icindeyim. harika bir duygu.

    29 agustos'ta istanbul'a indigimde beni gören herkes resmen soka girdi. 4 ayda 99 kilodan 77 kiloya inmistim. tam 22 kilo.

    annem haric herkes sevindi.. sismanken basimin etini yiyen, her telefon görüsmesinde nasilsin demeden kac kilosun diye soran annem resmen üzüldü ya.. derhal 85 kiloya cikmam gerektigini söyledi. babam da hemfikirdi ama umrumda degildi acikcasi. zira bu keyfi tatmistim artik. hafif olmak! ne müthis bir seymis. kalbim o gün bugündür bir kere bile hizli hizli atmadi (kiloluyken ara ara bir ritim bozuklugu oluyordu)

    beni gören herkes bu "mucize"yi konusuyordu. mahalle'de olay olmustu nerdeyse. esnaf'tan, akraba'ya herkesin diyecek bir seyi vardi. cok mutluydum. arkadaslarimdan bazilari önceleri biraz garipsedilerse de zamanla alistilar.

    iddia'ya girdigim arkadasim takim elbiseyi aldi. 1 ay bunun geyigini yaptik. o da hostu.

    eylül'ün 3'ünde nisanim oldu. pek tabii ki kiz tarafi da epeyce sasirmisti.

    nisan'dan sonra mersin'e gittim, kerebic, tantuni, künefe derken 81-82 kilo oldum. o kadar kiloyla tekrar almanya'ya döndüm su anda hala öyleyim.

    önümüzdeki eylül'de ise dügünüm var; bu kez hedef 73 kilo.. ama kimse iddia'ya girmeye cesaret edemedi.

  • evi arayıp, evdeki yaşlı insana, "polis olduğunu, ilçede kuyumcu soyulduğunu, kuyumcuyu soyan çarşaflı kadının kimlik düşürdüğünü, kimliğin aradığı kişiye ait olduğunu, eve polis geleceğini ve evdeki altınları arayıp, el koyacağını" söylemiş olan dolandırıcının telefonu.

    bu iti, emniyet binasına gidip polise şikayet ettim, ancak sizin de başınıza gelebilir diye buraya yazıyorum. bu dolandırıcı itin telefon numarası internet'te kayıtlı olsun. geri arandığında ulaşılamıyor diyor. emniyetteki polis de zaten, "bu tiplere siz değil, onlar size ulaşabilir" dedi.

    bu it, polisim diyerek yaşlı insanları dolandırmaya çalışıyor. nasılsa artık, aradığı kişinin kimlik ve adres bilgilerine de sahip. senin, benim gibi adamlar yemez, ancak siz evde yokken annenizi, anneannenizi, halanızı, teyzenizi, dedenizi, vb. dolandırabilirler.

    ilçe emniyeti bir şey yapamam diyor. buradan türkiye cumhuriyeti savcılarına ve bu telefona servis hizmeti veren şirkete sesleniyorum; bu telefonun sahibinin peşine düşün, insanları dolandırmadan yakalayın. telefonun sinyal verdiği yeri tespit etmek, şahsa ulaşmak zor olmamalı.

  • yani kendisinin saçmaladığını düşünen biri olarak belki iyi taklit yapmıştır da gülerim diye düşünerek izledim. onu da becerememiş.

    bu teyze altın portakal alıyorsa memlekette cidden oyuncu kalmamış demektir. eh güzellik yarışmasından çıkanın malkoçoğlu gibi setlere daldığı ülkede bu nihat bilmemne gibi tipler de en iyi oyuncu oluyor işte.

  • edit: güzide bir yazarımızın başlığı başıma kalmış!

    bi defa olur anlarım. var çevremizde böyle bir iki istisna. ama yazdığın gibi "birkaç" defa başına geldiyse demek ki sen erkeklerin sana ilgi duymasına aç, arkadaşlarınla arandaki mesafeyi belirleyemeyen bir ilgi şeysisin (sansürlü). hoşuna gidiyor erkekleri kuyruğunda gezdirmek.

    "onun yerinde olsa ilişki için arkadaşlığı çöpe atmazmışmış "(yazarın direk cümlesinden alıntı). bayılıyorum bu evrenin merkezindeyim sanrısında olanlara. adam sevmiş alooo adam arkadaş başlamış ama sonra sevmiş ya." çok samimiydik, hep birlikteydik,herkes sevgili sanıyodu bizi" diyerek belli etmişin kendini. çocuk sana yürümüş sen de hayvan gibi anlamışsın durumu hoşuna gitmiş ses etmemişsin. çekip de bi kenara kardeş bak bende böyle bi durum yok ona göre dememişsin. napsın açıldıktan sonra hala peşinde gezip egona hava mı bassın?
    bir de böyle tipler var mk ya. reddeder. günlük ilgi istihkakını alamaz rahatsız olur. "hayırdır küs müyüz?". ya neyiz, ilgi arsızı dallama. kanka mı olalım? adam nasıl nefret ettiyse senden artık nerdeyse okulu bırakacakmış... başlık sahibi uyuz olduğum kız tipi. bak bak daha ben reddettim de ondan oldu diyor.

    fav sonrası edit: umut kardeşimize umut olalım!(bkz: #66869149)

  • zeka geriliği detected. cilveli reprezant, 6-7 kazanıyorlar. nasıl bu kadar kafanızda karikatürize ediyorsunuz? para mevzusundan başlarsak çok para kazansak doktorlar da çok paracı dersiniz, az para kazansak "kim lan bu doktorlar 5 bin liralık adam işte" diyorsunuz. kazancımızdan ne istiyorsunuz anlamıyorum ama isteseniz de istemeseniz de aç kalmayacağız. ayrıca hepi topu bir yıl içinde bir kaç kere reprezantlar ilaç sundu hepsi de erkekti ve verdikleri tek şey ışık kaynağı ve kalemdi. ve özgüveninizin kaynağı da var ayrıca, ve bu ne para ne pul ne de makamdan ileri geliyor. bugün 16 yaşında kalbi duran çocuğu hayata ben döndürdüm. geldiğinde kalbi atmayan kızı ben yaşattım. al sana özgüvenimin kaynağı. ben insan hayatı kurtarıyorum, ben insanların ağrılarını acılarını kesiyorum, ben hayatımı başka insanların hayatına adadım ve bunun da hem madden hem de manen karşılığını görüyorum. benim hastalarım bana, hiç tanımadıkları adama kurbanın olayım, allah razı olsun diyor. bu da bana yetiyor. aklınız almıyor ama biz doktorlar bu dünyanın şanslı seçilmiş kişileriyiz. kusura bakmayın. karşımızda kompleks yapıyorsanız bu sizin sorununuz.

    (bkz: haters gonna hate)

  • abdülhamit e laf edenler hakkında soruşturma açılan ülkede cumhuriyetin ikinci cumhurbaşkanına laf atmak serbest. laf atanları toplasak inönü nün tırnağı etmezler