hesabın var mı? giriş yap

  • heyecanlandırmayandır. bakın asıl star wars'u bozmadık demek için her bölümde ana seriden bir kahraman oynatmakla olmuyor o iş. bu bölümde de luke ölür heralde artık. olmuyorsa zorlamayın kardeşim ya. tadında bırakın bir işi de. bırakın star wars hafızamızda anakinli, darthlı, leialı, obi wanlı kalsın.

  • şili'den bildiriyorum, benim böyle bir rüyam vardı. yumruğum dünya, diğer elimle hangi noktaya dokunursam oraya gidebileceğimi bildiğim. o rüyayı hatırlayıp bi tuhaf hissettim. şimdi ikisini birleştirip gözümü kapatıp neresi denk gelirse ordaymışım gibi düşünüyorum teşekkürler radyo garden, teşekkürler dünya.

  • akşamdan kalma bir sersemlik sonucunda kendi çıkardığı yangında ölen alkolik bir annenin ve on üç yaşında iken onu terk eden bir babanın oğlu olan oscar ödüllü bir aktör. bu bilgilerden yola çıkarak anne ve baba göstergesi olan gezegenlerin (güneş ve ay) haritasında problemli olabileceğini düşünebiliriz. gerçekten de öyle, literatür yine sarsılmadı.

    placidus ev sistemine göre güneş ve ay, gene hackman'ın haritasında 12. evdeler. peki 12. eve düşen anne ve babadan hayır gelir mi? çok olası değil, en azından bir koruma da yoksa. bu zamana kadar 12. evde güneş'i ve ay'ı olanlardan çok iç açıcı hikayeler duymadım. ne de olsa on ikinci ev karmik bir ev, çilekeş bir ev. insanı biraz da ruhsal açıdan olgunlaştıran bir ev. bu olgunlaşma sürecinin gereklilikleri de haliyle ruh ezici olabiliyor. on ikinci eve 'ruhun ezildiği bir ev' de diyebiliriz bu bakımdan. ışığın çıkması için bir şeylerin ezilmesi gerekiyor demek ki.

    tüm burç ev sistemine göre ışıkların (güneş ve ay) dispozitörü olan gezegen satürn oluyor bu durumda. yani güneş ve ay'ın bulunduğu burcun (kova) yönetici gezegeni satürn, tüm burç ev sistemine göre yine 12. evde. eskiler, 12. eve düşen satürn'ün kişiye bela çıkaracağını söylemişler. bu durumda bu uğursuz enerjinin aileyi, anne (ay) ve babayı (güneş) ilgilendirdiğini görebiliyoruz. beni takip edenler retorik sorularıma alışıktırlar. kendimi tekrar etme pahasına tekrar sorayım: denk mi geldi?

    niye astrolojiyi seviyorum (bu gerçek bir soruydu)? işte bu yüzden. kader dile gelir, kul da bunu duyarsa insan bundan nasıl etkilenmez ki? ben şahsen çok etkileniyorum. devam edelim case'imize, durum bir hayli karışık. babasının onu terk etmesi var. bir de annesinin bu şekilde ölmesi, daha doğrusu kendi kendini bitirmesi. hakikaten çok satürn-plüton vari bir deneyim bu. bununla ilgili ilginç bir aspekt de mevcut. hackman'ın doğum haritasında ay (annenin evrensel göstergesi) dışında, asıl anneyi simgeleyen gezegen oğlak burcundaki merkür'e çıkıyor (yine satürn'e bağlı bir gezegene geldik). merkür de çok ilginç, natal mars ile birleşmiş. astrolojide mars demek 'kaza' demek, 'yangın' demek. bir de bu harita bir gündüz haritası. yani mars daha da yıkıcı bir gezegen ve annenin göstergesinin yanında duruyor. annesi talihsiz bir şekilde bir yangında hayatını kaybediyor. semboller realite ile ne kadar iç içe değil mi? ayrıca merkür'ün natal plüton'a da karşıt durduğunu söylemeliyim. çok travmatik ve dönüştürücü bir açı gerçekten.

    bu haritada kişinin babasını da arayalım. daha doğrusu arasak da çok bulabileceğimiz bir gezegen değil, özellikle kişi için. zira babanın göstergesi olan gezegen jüpiter'e çıkıyor. jüpiter hackman'ın haritasında zararda olduğu ikizler burcunda, retro harekette. retro da bilhassa gezegen asaletsizse sıkıntı çıkarır. yani harita "babandan sana hayır yok" demiş. devamı da var. gene hackman'ı gösteren gezegen, yani yükselen yöneticisi satürn (kendisi de çok yaşlı bu arada, 1930 doğumlu. satürn yaşlı arketipini de gösterir) ile babanın signifikatörü (göstergesi) olan planet arasında tam 150 derecelik bir açı var. astrolojide 150'lik açı birbirini görememeyi ve bağlantısızlığı anlatır. baba evi terk edip gidiyor neticede. harita sahibi onu göremiyor, tanıyamıyor. daha sonra babası hackman'ı ziyarete gelmiş ama anlatılana göre kendisi karavanından çıkmamış. tam anlamıyla çalışmış bir 150'liliğimiz var gördüğünüz gibi. yine şaşırmadık. doğum saati kesin olunca harita nasıl dile geliyor değil mi? böyle böyle alıştım işte ben de bu arketip diline. gökler konuşur, sen de duyarsan bir daha dinlemeyi nasıl bırakabilirsin ki?

  • siz olayı yanlış anlamissiniz arkadaslar. vergi veriyorsunuz, devlet de jest olarak size sigara hediye ediyor. daha neyin tatavasini yapıyorsunuz anlamadım.

  • temel, hac farizasını yerine getirmek üzere eşi fadime'yi de yanına katıp kabe'ye gitmiş.

    sıra şeytan taşlamaya gelince fadime kocaman taşları alıp iblise fırlatıyor. her seferinde daha büyük bir hınçla koca koca taşları alıyor, "kör gözüne şeytan" diyerek fırlattıkça fırlatıyor.

    elinde taş kalmayınca ayakabısına eğilip çıkarıyor.

    tam fırlatacakken temel yetişip kolundan tutuyor ve sinirli bir şekilde, "sen ne yapıyorsun?" diye soruyor.

    panikleyen fadime, "şeytan taşlıyorum ne yapacağım?" diyebiliyor ancak.

    aldığı cevaptan tatmin olmayan temel iyice hiddetleniyor: "ula manyak mısın kadın? sen bunun kim olduğunu biliyor musun?"

    fadime, "kim olacak şeytan iştee" deyince önce "ya sabır" çekiyor, sonra hafiften kulağına eğilip akıl vermeye başlıyor:

    "ula gözünü seveyim beni çıldırtma! taşladığın şeytan bir zamanlar allah'ın en sevgili meleğiymiş. yarın onların arası düzelir, biz kötü oluruz. sen her ihtimale karşı taşları ölçülü at!"

    ...................

    belki daha önce burada yazılmış bir fıkra olabilir ama çalıştığım kurumda 15 temmuz darbe girişimi sonrası fetöcü olduğu için khk ile atılan vatandaşların bir bir geri döndüğünü ve çalışmadığı döneme ait maaşları da faiziyle aldığını görünce (ki kendileri net fetöcüydü) bu fıkrayı bir anımsamak, anımsatmak istedim. hatta dur bununla ilgili bir de başlık açayım.

    (bkz: fetöcülerin memuriyetlerine bir bir geri dönmesi)

  • enteresan diyaloglara ve enstantanelere yol açabilir.

    bir kere 11 tane birçoğu uzman olan 30 yaş üstü doktorun bulunduğu sahada kendini mental açıdan yetersiz görüyorsun.maça başlarken takımın orta sahanın 2 yönünü de oynamaya çalışan dinamik zencisi olarak buluyorsun kendini.* sonra yapılan meslek espirilerine falan bakınca mevkin bir anda forvet arkasına doğru kayıyor. insanın özgüveni geliyor bir anda.

    adam mesela kadın doğumcuymuş maç esnasında öğrendim.gol kaçırdı arkadan mesleğinin hakkını ver. şu deliği bul artık diye tepkiler geliyor. adamın teki kilolu bi doktor amcaydı koşu yoluna pas attım , benim nabzım çok yükseliyor koşamıyorum öyle pas atma dedi bana. adam koşamıyor ama halı saha maçına gelmiş. gerçekten de hiç koşmadı. öyle sergen gibi alex gibi az koşuyor anlamında demiyorum gerçekten koşmuyor , yürüyor.

    düşen birisi olsa hemen teknik müdahaleler, basit olayı enine boyuna değerlendirmeler halı sahada görmeye alışık olmadığımız abartılı fairplay hareketleriyle maçı viran eylediler. maç baklavasınaydı kazanan takımdan 3 tanesinin trigliseridi yüksekmiş yemediler.yiyenler de lan ben şimdi bunu yerim gece rahat durmam hahahahah tarzı diyaloglara girdiler. hulen dedim çok bilmek de
    iyi değil. esnaf amcalarla yapacaksın maçı herifler kalp tansiyon şeker hepsinin kombinleyip gelmişler haberleri yok. devre arasında da sigaralarını yakıyorlar, paketi çoraplarına sıkıştırıp giriyorlar maça.