ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
amber heard
-
davayı kaybederse örnek teşkili bakımından dönüm noktası olabilir, cidden benzersiz bir dava oluyor. ama bi şekilde kazansa bile, kendi reputasyonunu bitirdi, yani her şey ortada videolu kanıtlı, nasıl kameraya oynadığı, nasıl yalan söylediği, nasıl kocasını aldattığı, nasıl şiddet uyguladığı, nasıl adaleti yalan delillerle kandırmaya çalıştığı.. bunlar uzar karının vukuatları bitmiyor. daha kötüsü gerçekten şiddete uğrayan kadınların ilerideki hak arama proseslerini riske soktu. korkunç bir kadın, korkunç bir iki yüzlü, korkunç bir sosyopat.
beyoğlu'daki plakçının tahliyesinin istenmesi
-
nasıl bir ülkede yaşadığımızın kısa özeti gibidir. adamın dükkanında olay çıkarıyorlar, dayak atıyorlar ve ertesi gün ekmek teknesi elinden alınıyor. bu kadar hoşgörülü bir ülkeyiz.
2 yıllık mı 4 yıllık mı mezunusun diye soran kız
-
sorusunu 7 yıllık diye cevaplayıp şok ettiğim kız.
edit: debe'den selamlar, takip ettiğim ve yönlendireceğim bir kampanya yok üzgünüm. varsa hayırlı bir şey paylaşayım.
edit 2: tıp okumadım, öğretmen de değilim. 4 senelik fizik bölümüyle 7 yıl mücadele ettim.
bootleg
-
bir bakıma büyük bir kültür hizmetidir. büyük sanatçıların efsanelerinin dolgu taşlarıdır adeta. onların, gıyablarında onların ağzından anlatılmasıdır bir bakıma.
metallica, iron maiden vb. steril grupları bir kenara koyarsak, canlı performansında yeniliklere açık pek çok sanatçı ve grubun yayınlamasına ticari olarak imkan bulunmayan pek çok eşsiz an, bootleglerle günümüze ulaşmıştır.
misal bir leonard cohen'i, bir pink floyd'u, bir black sabbath'ı, bir led zeppelin'i bootlegleri olmadan takip ederseniz, hep bir parça eksik kalırsınız.
şeyma subaşı'nın sevgilisinin milyarder olmaması
-
kardeş sen bu araştırmacı yeteneğini şeyma için heba etme bak. memlekette çözülmeyi bekleyen onca dert var hazır, bi el atıver.
yazdığı müthiş roman haksızca reddedilen tatlı kız
-
-hiç üzülme duygucum şimdi senin için başlık açıcam.
........
........
-bak
+aa tatlı kız da demişsin :)))
buse terim
-
yediğini içtiğini, evinin köşesini bucağını, nişanını, düğününü, balayını, hayatıyla ilgili her türlü detayı 7 milyar insanın bir tıkla ulaşabileceği şekilde paylaşan kişilerin olumsuz yorum aldıklarında mağduru oynamasını son derece iki yüzlü buluyorum.
buse terim de onlardan biri.
teşbih hata kaldırmaz ama hisselerini halka açıyorsan düştü çıktı diye ağlamayacaksın.
buray'ın kılık değiştirip metroda şarkı söylemesi
-
kılık değiştirmesine gerek olduğunu düşünmediğim şarkı söyleyen.
dexter'dan akılda kalanlar
üç camili ve 53 mescitli üniversite
-
daha 3 ay önce, iktisadi ve idari bilimler fakültesi'nde kablosuz internet olmayan, kablolu internetin bağlı olduğu tek bilgisayarın da bir takım aksaklıklar yüzünden internete giremediği üniversite.
yerler filan hep parlak granit ama, valilik binası gibi.
(bkz: türkiye)
pınarbeyli köyü canlı yayını
-
bakınız yaşını başını almış, kariyer sahibi adamım. açtım izliyorum... zira şu an memlekette gördüğüm en normal şey pınarbeyli köyündeki durağanlık olsa gerek.
ekonomisi, politikası, magazini, tacizi, tecavüzü, şiddeti derken memleket olarak lağım çukurundaymışçasına bir hayat yaşıyoruz.
sanırım muhterem bir arkadaşımız biraz trollemek, biraz da köyündeki bu inovatif hareketi bizlerle paylaşmak adına hepimizi bir nebze gülmeye davet etmiş.
kendisine saygı duyuyor ve iştirak ediyorum...
2 nisan 2015 cumhuriyet gazetesi açıklaması
-
uğur mumcu'nun gazetesine yakışan duruşta bir açıklama.
"önce yayın yasağı geldi.
adliye baskınını, dünya televizyonları gösterdi, bizim televizyonlar veremedi, gazetelerin çoğu da vermeye çekindi. yetmedi.
başbakan’ın talimatıyla, savcı’nın rehin fotoğrafını kullanan gazeteler cenaze törenine alınmadı.
yetmedi: fotoğrafı kullanan gazetelere soruşturma açıldı.
yetmedi; başbakan o fotoğrafı kullanan gazetelere “ahlaksız” dedi. “bundan sonra herkes dikkat edecek” diyerek de yeni baskı yasalarının sinyalini verdi.
hemen söyleyelim: o da yetmez.
çağımızda hiçbir haber, başbakan talimatıyla gizlenemez.
bir gazeteye hangi fotoğrafın basılacağına başbakan karar veremez.
o karar, gazetecilere aittir. ve demokrasilerde en iyisi, herkesin kendi işini yapmasıdır; kimsenin tehditle, hakaretle medyayı korkutmaya, hedef göstermeye kalkışmamasıdır.
kendi güvenlik zafiyetini perdelemek için basına yayın yasağı koymak, aynayı taşlamaktır; hiç işe yaramamış bir faşizan tavırdır.
başbakan basını ahlaksızlıkla suçlamadan önce, adalet sarayı’ndaki adaletsizliğin, korunaksızlığın, fiyasko operasyonun hesabını vermelidir.
“patronlarına da söylüyorum” demişler.
cumhuriyet’in patronu yok.
bunu patronlarına söylesinler."
edit: link eklendi.
http://www.cumhuriyet.com.tr/…uriyet_e_islemez.html
yeni neslin iş hayatından beklentileri
-
(bkz: ben müdürüm demenin alternatif yolları)
anlamaman çok normal :) zira senin gibilerden anlayış benzeri bir şey beklemiyoruz.
işte saat sabah 5'te başlık açan böyle gizli işsizler daha bunun gibi birçok konuyu anlayamadan bu dünyadan göçüp gidecekler.
şartlara bak:
sabah 7'de işbaşı
asgari ücret
yol parası yok
her gün tıraş olunacak
haftada bir gün tatil olacak
ve sana çalışmaya gelenlerin neredeyse hepsi para kazanmaya çok ihtiyacı olduğu için çalışmaya geliyor, yani gıda işine olan aşkından değil
kaçınız kaç çalışanınızı gerçekten insan yerine koyacaksınız? kaç çalışanınız için aa, dur ya, bunun da bir hayatı, beklentileri vardır diyip düşünmektesiniz?
bir de utanmadan, işe başlar başlamaz size para vermiyoruz, siz elde edeceksiniz denmiş :)
çalışıp çabalayıp elde edeceğiniz de % 2 zam :)
arkadaş patron para vermedikten sonra ben nasıl elde edeyim?
ne insanlar var şu dünyada, adam sabah 5'te kalkmış, kariyerini anlatıyor!
sabah 7'de kalkamam diyen arkadaşı da, sakallarımı kesemem diyen arkadaşı da, cumartesi çalışamam diyen arkadaşı da alınlarından öpüyorum. allah şu adam gibilerin işinden daha hayırlısını nasip etsin size.