ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
koca insan olup hala yapılan şeyler
-
annem marketten gelince bir heyecanla poşetleri karıştırıyorum benlik bişey var mı diye. akranlarım çoluk çoçuğa karıştı.
yazın bittiğinin anlaşıldığı anlar
-
hemingway'in bu anlardaki hüznü anlatan bir kitabı var, ismi "çatallara veda". 400 sayfa falan, nasıl bi içlendiyse artık.
istanbul'daki martı problemi
-
neredeyse entry bitene kadar scooter sandığım problem.
türk insanının kavga öncesi kibar konuşması
-
"bak ben olabildiğince kibar davrandım ama adam dinlemedi"diyebilmek ,iç huzura kavuşabilmek ve rakibine "ben bu konuda çok deneyimliyim asabi olamadan da olaya girebilirim " mesajını vermek amacıyla kullanılan çaktırmadan posta koyma taktiği.
-arkadaşim bir dakikani alabilir miyim?
-bak güzel kardeşim.
-dinle şeker abicim.
-dayicim hiç dilemiyosun ama...
-gözünü sevdiminin......... ibnesiiiiii
-anuna kodumununn........
kilo vermek
-
4 ayın sonunda 39 kilo vermemi, dolabımda bir bahar temizliği ile kutladım bugün.
dolabımın yaklaşık %70i çöpe gitti bugün. kalanların yarısı da atmaya kıyamadıklarım, birine veririm dediklerim ve bol da olsa daha giyiliri olan şeyler. üstüme normal olan kıyafetim çok az. iç çamaşırından ayakkabıya kadar her şey çöpe gitti. (ayaklarım da ufaldı biraz, şişi indi zaar) şu an sadece iki çift ayakkabım var. biri spor ayakkabım, diğeri de kışlık botlarım. ayağıma giymeye çorap yok. hepsini attım. kıçıma giymeye don kalmadı sadfghfdfs hepsi çöpte. kabanlar, kazaklar, ceketler, elbiseler, pantolonlar, pijamalar... hepsi gitti.
kelimenin tam anlamıyla, üstüme giyecek hiçbir şeyim yok. iyice kıvama gelene kadar alışveriş yapmamaya karar vermiştim üstelik. ama artık dondur çoraptır alıcaz mecbur. buna rağmen, aşırı mutluyum. işte kilo vermek böyle bişey.
niye kıyafetlerini çöpe attın diye darlayanlar için edit: size ne arkadaş, size ne? ister çöpe atarım ister saklarım istersem yakarım istersem makasla kırpık kırpık yaparım yaa, babamın oğlu musunuz arkadaş "niye çöpe attın birine versene" diye hesap soracak kadar? ki zaten kalan kıyafetlerin bir kısmını "birine vermelik" olarak ayırdığımı belirtmişim. ki o birine vermelikler, hiç giyilmemiş olanlar. millet sırf fakir diye benim giye giye sündürdüğüm kıyafetleri kabul etmek zorunda mı? donumdan çorabıma her haltımı attığımdan bahsediyorum, eleman mesaj yazıyor niye birine vermedin diye. eski donumu mu vereyim lan bu kadar mı sapıksınız? manyak mısınız arkadaş? çok meraklıysan git sen dolabındaki eskilerini ver bi fakire. emin ol yer bezi yapıyorlar.
birine hayır yapılacaksa, gidilip yeni alınır verilir. "al ben bunları giydim giydim paraladım, şimdi de sen giy" diye giyilmiş kıyafet verilmez insanlara. ayıp denen bişey var yaa...
öğretmenden işitilen en komik azarlar
-
- yavrum; çenen açık, pencere açık cereyan yapıyor, çeneni kapa...
arctic hysteria
-
daha çok kuzey kutbunda yaşayıp, karla gereğinden fazla haşır neşir olan insanlarda görülür.belirtilerinden bir diğeri de anlamsız kelime tekrarlarına dayanan ekolali* hastalığıdır.
date'e çıktıklarını puanlayan anne ve kızı
-
videoya baktığımda, nafaka veren abiye acıdım.
başka sözüm yok.
dövme yaptırılası sözler
-
iki isveçli arkadaşımın sorduğu bir soru: türkçe dövme yaptırmak istiyoruz anlamlı felsefik birşeyler var mı diye.yaklaşık yarım saatlik açıklamadan sonra isveç'e rebecca ve mikaela'yı kürek kemikleri arasında hat sanatıyla yazılmış ''ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol'' dövmesiyle yolcu ettim.
lozan'ı zafer diye yutturmaya çalışıyorlar
mars'ta bulunan suyu içen sorumsuz astronot
-
dünyaya ayak bastığında ilk sözü şu olmuştur: "allah insanı susuzlukla terbiye etmesin."
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
elinde oyuncak şırınga, o doktor ben hasta, oynuyoruz:
- baba aç kolunu! domuz gribi aşısı yapacağım!
- tamam.
- pıst*. geçmiş olsun. şimdi de omzunu aç.
- tamam.
- pıst. geçmiş olsun.
- bu ne aşısıydı?
- bu da omuz gribi aşısı. hahahahahahaha!
çalışan evli eşlerin maaşlarını ayrı tutmaları
-
ben : erkek
eşim: kadın
ilk evlendiğimizde mecbur paraları birleştiriyorduk.. çünkü her orta direk türk genci gibi evlenirken çektiğimiz kredilerin borçları vardı. o zamanlarda gelirlerimiz birbirine yakın rakamlardı. eşim maaşı yattığında maaşının büyük bir bölümünü bana verir, ben kendiminkiyle birleştirir borçları öder, evin diğer giderlerini falan hallederdim.
şimdi evleneli 6 yıllık bir süreç geçti. ben iki kez terfi aldım. eşimin maaşıyla benim maaşım arasında belirgin fark oluşmaya başladı. artık ondan hiç para almıyorum. hâlâ evin bütün ödemelerini ben yapıyorum. araç giderleri, kredi kartları sağlık sigortaları vs. hepsini ben ödüyorum. eşim ise kazandığı parayı ne yapıyor bilmiyorum. tek bildiğim eve hergün kargo geliyor. sanırım eşim trendyol'a çalışıyor.