hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi

  • oyun komutu cok basit olan fulbolcu,

    if burak yilmaz yilmaz bos,
    pas burak yilmaz
    else
    pas yandaki adam

    ekleme: arkadaslar selcuk'ta oyun sirasinda gözlemlenen 3 saniye gecikmenin sebebi de bu program. su komutu calistirmasi 3 saniye aliyor. komut cökerse selcuk da cöküyor ve arkasini rakibe dönüp faul yapiyor. olay bundan ibaret.

  • bankaların kredi kartı sisteminden kâr elde etmesini sağlayan kişilerin yaptığı eylemdir.

    kredi kartı, bankaların alışveriş için verdiği ve nakit ödemeden alışveriş yapmanızı sağlayan bir finans aracıdır. banka kartından temel farkı ise kartlara özel kampanyalar ve taksitle alışveriş yapabilme imkanı tanımasıdır.

    çeşit çeşit finansal araç vardır günümüzdeki sistemde ama bilmeniz gereken tek şey emeksiz yemek olmadığı ve olmayacağıdır. mesela,

    karşılıksız para basılarak iç borç çevrilirse, veya banka ya da özel şirketler kurtarılırsa o aslında sizin cebinizdeki paranın değer kaybetmesi demek olur ve enflasyon yaratır. enflasyon bir bakıma devletin vergilerle alamadığını aşırı borçlanmayla almasına benzer.

    bu sadece bir örnekti. kredi kartı da buna benzer. kazancınız kadar harcadığınızı düşünelim. kredi kartlarının birçok avantajından faydalanıyorsunuz demektir. özellikle son zamanlarda güçlü enflasyona maruz kalan türk lirası karşısında 6/12 ay taksite alışveriş yapma imkanı sizin enflasyon üzerinden kazanç sağlamanız demektir.

    ya da akaryakıt veya market kampanyalarını ele alalım. çoğu zaten yapmak zorunda olduğunuz bu harcamaları kredi kartıyla yapınca kampanyasına göre ekstra bonus kazanıyorsunuz. önceki maddeden farklı olarak burada pazar payını artırma açısından özel şirketin de pazar payını artırma şansı oluyor ama yine de sizin bu işten kazancınız var.

    en başta da dediğim gibi finansal enstrümanları çeşitlendirmek tamamen sizin hayal gücünüze kalmış. ama tek bir basit gerçek var ki o da katma değer üretimi olmadığı sürece herkesin kazanmasının imkansız olmasıdır.

    bu gerçekten hareketle şu soruyu soralım.

    kredi kartı borcunu eksiksiz ödeyen biri olarak ben kazanıyorum, banka kazanıyor alışverişi yaptığım şirket kazanıyor. mesela akaryakıt şirketi bana bedava akaryakıt vermek zorunda kalıyor.

    iyi de bu akaryakıtın parasını kim ödüyor hiç düşündünüz mü?

    banka ödese, bir yerden sonra kampanya düzenlemeyi bırakırdı. yakıt şirketi ödese bu adam deli mi bedava akaryakıt dağıtsın?

    işte bu akaryakıtın parasını başlıktaki eylemi yapan arkadaşlar ödüyor.

    sistem şöyle işliyor. kredi kartını kullanmayı bilmeyen arkadaşlar borcunu ya eksik ödüyor ya da asgarisini ödüyor. böylece borcuna piyasa normalinin üzerinde bir faiz işliyor. ne kadar faiz işleneceğini ise tcmb belirliyor. her ortalama fonlama faizi değişikliğinde tcmb bu faizleri yeniden belirliyor.

    kısa vadede bu borç birikmesi bankaya kâr ettirmez ama borçlanma faizi ile birlikte borç günün sonunda ödendiğinde kâr ettirir. burada önemli olan borcun faiziyle birlikte ödeneceğinden emin olurken, uygulanabildiği kadar yüksek faizi uygulayacak sistemi kurabilmektir. işte asgari ödeme gereksinimi burada devreye girer.

    bankaların en sevmediği kredi kartı müşterisi sırasıyla,
    asgarisini bile ödeyemeyip takibe düşen < kart borcunun tamamını vadesinde düzenli ödeyen < sürekli asgarisini ödeyip borcuna faiz bindiren ama bir süre sonra borcunu kapatan müşteridir.

    yani genel kanının aksine, kredi kartı borcunu düzenli ödeyen müşteriyi bankalar sevmez. hele hele aylık ortalama ödemesi kart limitinin yarısı bile etmeyen müşteriyi hiç sevmezler. eğer limite yakın aylık ortalama harcamanız varsa arayıp limit artıralım mı derler veya saçma sapan kart kullanım ücreti keserler ve size haber vermezler. fark ederseniz arayıp iptal ettirmeye çalışırsınız.

    onun da hikayesi ilginçtir. siz kart borcunuzu sektirmeden ödeyip, bir de bütün bonus kampanyalarından faydalanan bir tipseniz banka size aidat keser. ararsınız, iptal ettirmezler. siz de madem öyle kartı iptal ediyorum dersiniz. zaten buna ısrar etmeyen bankanın da istediği budur. adamlar sizden alenen zarar ettiği için kurtulmak istiyorlar. bunun için de kart aidatını kullanıyorlar.

    tabii her aidat olayı böyle değil. kimi kesildiğini fark etmiyor ve ödüyor. bu kişilerden gelir elde etmek için herkese aidat kesiyorlar. arayıp itiraz edenlere bonus yüklüyorlar.

    bddk bu yüzden kredi kartı aidatlarıyla ilgili net bir karar veremiyor. ne tamamen ortadan kaldırabiliyor, ne de bankaların suistimal etmesini engelleyebiliyor.

    asgari borç ödeme zorunluluğunun nedeni ise sistemin patlamasının önüne geçebilmek. asgarisinin bile ödenmemesi hem sizin kredi sicilinizi bozup diğer bankaların da size kredi/kredi kartı vermemesine yol açıyor, hem de asgarisi bile ödenmeyen borcun dünyanın faizini de bindirsen geri ödenmeme riski asgarisi ödenene göre daha düşüktür.

    özetle banka ister ki, sizin borcunuz sürekli artsın ve ona faiz bindirsinler ama siz hiçbir zaman borcunuzu ödeyemeyecek hale düşmeyin, yani en azından asgarisini ödeyin. bu yüzden, işi gücü olmayan kimselere kredi kartı kolay kolay verilmez. aylık sabit geliri olan beyaz yakalıya ise rahat rahat verirler. borçlansın ki gelecekteki gelirinden de banka kazanabilsin.

    bu zamana kadar dolar bol, türk lirası değerli ve faizler düşüktü. bu nedenle para değersizdi. ama artık faizler yükseliyor, yakında işsizlik de artacak. dolayısıyla bankaların ölmeden borcunu ödeyebilecek müşterileri de azalacaktır. bunun önüne ise sadece artan gecikme faizleriyle geçemezler. hatta ancak asgarisini ödeyebilen insan gecikme faizi arttı diye bu kötü alışkanlığından da vazgeçmez.

    bu nedenle aslında gecikme faizleri arttıkça,

    1) kartla taksit opsiyonlarının kısıtlanması: zira enflasyon arttıkça banka kur farkından zarar edebilir.

    2) bonus kampanyalarının azalması: hem işsizliğin artışı, hem pazarın küçülmesi nedeniyle ne firmalar ne de bankalar bonus kampanyasına ihtiyaç duyarlar, en azından daha az duymaya başlarlar.

    3) en önemlisi, harcama kontrolü olmayan kart müşterilerinin borç ödeyememe riskinin ekonomi stagflasyona girdikçe yükselmesi

    gibi nedenlerden ötürü asgari ödeme tutarlarının düşük faiz ortamlarının aksine yükseltilmesi gerekecektir. öte yandan bu adım zaten daralan tüketim nedeniyle hem vergi gelirlerinde hem de halkın mutluluğunda bir azalmaya yol açacağından dolayı uygulanması yerel seçimlerin sonrasına bırakılabilir.

  • bir grup abazan gencin bornova anadolu lisesi'nin bahcesinde yanyana dizilmek suretiyle cok afedersiniz "am" yazmasi. ust katlardan kendilerini farkeden ogrencilerin gulmekten yerlere yatmasi. bahcedeki ogretmenlerin olan bitene anlam verme cabalari...

  • 1.5 milyon euro istiyorlar. 1.5 milyon... aklıma vakıflara aktardıkları 350 milyon geldi. allah sizin belanızı versin. tez zaman da versin. şerefsizler, şu adamlara 1.5 milyon euro aktarmamışlar.milyonları ölüme terk etmiş şerefsizler. allah belanızı versin

  • - şimdi ismail saymaz ben şunu anlamıyorum...
    -hocam, bakın... şunu anlamıyorum...
    -ya orası tamam da, ben şunu anlamıyorum...

    anlamıyor.

  • tesadüfen internette gezerken gördüğüm fakat daha sonra düşününce (o zamanlar çocuk olsam da) hatırladığım bir dönemin sansasyonel haberlerinden biriydi; hande ataizi'nin 1998 yılında aylık 40 milyar (şimdinin 40 bini) kazanıyorum demesi.
    çeyrek asır önce hande ataizi'nin kazandığı aylık ücreti, bunca enflasyona rağmen ben hala kazanamıyorum.

  • bugünün iç sıkan haberlerinden biri olmuş. adam atlamıştır, sen çarpmışsındır orasını bilemeyiz de adam yerde yatarken kezban sıkılma ifadesiyle telefondan e-maillerini kontrol etme hareketi nedir be ablam?

    http://gundem.milliyet.com.tr/…/1839142/default.htm

    (bkz: kezban trafikte)

    ek:
    kadına hakaret edilmesini doğru bulmuyorum fakat görüntü ne kadın ne erkek için etik.

    birisi yerde can derdiyle uğraşırken (hele bu yaralanmada bizim de payımız varsa durum daha vahim) gidip o benim önüme atladının derdine düşülmez.

    belki toplum olarak kadından daha duygusal bir tavır beklediğimiz için de tepki büyüyor olabilir ama burada kilit nokta şu: kadın çevredeki "sağlık" görevlilerine adamın nasıl da önüne atladığını anlatma derdinde. burada bir cinsiyet rolü yok; şunu ne erkek yapar ne kadın...

    akabinde gazeteciye gösterdiği "küçük dağları ben yarattım" tavrı da durumu daha itici hale getiriyor ve oklar kendisine çevriliyor haliyle.