ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
titanic'teki rose türk kızı olsaydı olabilecekler
-
türk kızı başlıkları yine hortladığına göre özgecan'ı unutma evresine geldik anlaşılan. neyse bir dahaki tecavüz/cinayete kadar hadi hep birlikte türk kızlarının ne kadar kezban olduğunu çeşit çeşit başlıkta inceleyelim.
dans kursuna gideceklere tavsiyeler
-
- öncelikle hangi dans türlerinden hoşlandığınıza ve hangilerinin eğitimini
almak istediğinize karar verin.
- bir kursa başlamadan önce mutlaka kurs mekanını görün.
- eğitimini gördüğünüz dansın hangi stilde verildiğini mutlaka sorun.çünkü
çoğu dansın farklı farklı stilleri vardır.siz bir yerde başladığınız eğitime
başka bir yerde devam etmek istediğiniz zaman tekrar başa dönmek zorunda
kalabilirsiniz.
- kursa deneme teklif edin veya bir dersi izlemek isteyin.her iyi dans eden
kişi iyi eğitmen değildir.öğretmek farklı bir yetenek türüdür ve her
dansçıda bulunmaz.
- sınıfların , eğitmenin sizinle yeteri kadar ilgilenebilecek sayıda olup olmadığına
bakın.
- kursların seviye seviye ayrılmış olmasına dikkat edin.tüm kursları başlangıç
seviyesi olan yerlerde genelde tekrarlama sorunu
vardır.
- eğitmenlerin çift olması her zaman avantajdır.bir sorun olduğunda çoğu kişi
hemcinsiyle dans etmekten hoşlanmaz.(özellikle erkekler)
- kurs size pratik imkanı sağlıyor mu araştırın.dans gecelerine
gidemiyorsanız ya da pratik yapamıyorsanız öğrendiğiniz dansı çok fazla
ilerletemezsiniz.
- son olarak öğrendiğiniz dansları araştırın.bilgi her zaman aldatılmayı
önleyen en büyük faktördür.
vanuatu ile türkiye arasında vize anlaşması
-
adını bile yazmak için 2 defa baktım amk. ilk defa duyuyorum ülkeyi. avustralya ’nın 1750 km doğusunda, gidiş 3 ay falan sürüyor sanırım.
"vanuatu ile türkiye arasında turist vizesi anlaşması yapıldı. türkler vanuatu'yu artık vize almadan ziyaret edebilecek."
dışişlerimizi bu başarısından dolayı kutluyorum. şimdiye kadarki tek ve en büyük başarıları bu sanırım.
haberin altından bir yorum:
"hayaldi gerçek oldu. bravo başbakana nasıl öderiz hakkını :)) ülke zaten hep tatil yapacak yer sorunu yaşıyordu özellikle asgari ücretliler."
25 temmuz 2021 çin türkiye voleybol maçı
-
skordan bağımsız belki de abartıyorum bilmiyorum ama bütün sporcularımız çok güzel değil mi? yani fiziksel güzellikten bahsetmiyorum, hepsinin yüzüne bakınca “ne kadar iyi bir insana benziyor” diyorum içimden istisnasız. hareketlerde, mimiklerde en ufak bir kibir, kendini beğenmişlik hissetmiyorum. birbiriyle olan iletişimlerine baktığımda o kadar samimi ki kimseyi birbirinden ayırt edemiyorum. takım olmak, aynı hedefe bütün olarak yürümek bu olsa gerek. gerçekten skordan bağımsız gurur duyuyorum. şu pazar sabahı ekstra duygulanmış bile olabilirim.
gurbetçi akp'li kızın tarihi ayarı
-
skeç herhalde. gerizekalıyı yada beyinsizi canlandırmaya çalışıyor. çok başarılı bence.
ekmeğin fiyatı 4 tl'ye çıkabilir
-
devletimizin pandemi döneminde alınan kilolara önlem olarak ekmeği bıraktırma çabasıdır.
ama siz kötü niyetliler hemen enflasyon falan der ortalığı bulandırırsınız. içiniz fesat.
hannibal barca
-
fil sürmesi, 2.000 öküzün boynuzuna dal bağlatıp, ateşe vererek sahte bir ordu gibi düşmanın üzerine salması bir yana, biyolojik savaşın ilk örneklerinden birini gerçekleştirmiş bir askeri taktik dehasıdır.
roma ordusu ile yaptığı zama muharebesi’nde yenilse de, hannibal, halen aranan bir taktik dehası ve komutandı. bu nedenle gönüllü olarak sürgüne çıktığında hizmetlerini kiralamak için başta selevkos imparatorluğu olmak üzere ermenistan ve bitinya'da sarayda askeri danışmanlık yaptı.
bitinya kralı prusias tarafından donanma komutanı yapıldıktan kısa bir süre sonra pergamon (bergama) kralı eumenes ii'in dev filosu ile çarpışmak zorunda kaldı.
hannibal, kralın da teknelerden birinde olacağını biliyordu ancak hangi gemide olduğunu bilmiyordu. krala bir mesaj gönderen hannibal, elçilerinden kralın gemisinin hangisi olduğunu öğrendi. (teslim olacağını mı söylediler de gemiyi söylediler bilemiyorum... aksi pek akıllıca gözükmüyor.)
adamlarına, bulabildikleri tüm zehirli yılanları, kil çömleklere doldurmalarını emretti. en hızlı gemilerini bu yılan dolu çömleklerle doldurtan hannibal, çömleklerin, fırlatabilecek mesafeye kadar yaklaştıktan sonra eumenes'in gemisine fırlatılmasını emretti.
fırlatılan çömlekler ilk başta zararsız sanılsa da kısa sürede eumenes'in gemisi yılanlar tarafından istila edildi. kral eumenes, bu durum karşısında çareyi muharebe alanını terk etmekte buldu ve lidersiz kalan filosu, sayıca çok daha üstün oldukları hannibal'a yenildi.
kaynak: 1, 2, 3
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
- deney yapacağım baba. bana bir bardak su ve üç buz getirir misin?
- tamam.
- şimdi de beş tane bebe bisküvisi getir.
- tamam.
- bisküvileri ye.
- ama tokum...
- yemen gerekiyor çünkü bana kırıntı lazım.
- elimle ufalasam?
- olmaz. bana gerçek kırıntı lazım.
- peki. (yiyorum) al bakalım kırıntıları.
- şimdi deneyimizde önce suyun içine buzları koyuyoruz...
- evet...
- sonra da buzlu suyun içine kırıntıları döküyoruz.
- peki...
- şimdi de bekliyoruz.
(birkaç dakika bekledikten sonra)
- şimdi de suyun tadına bakıyoruz.
- tamam...
(sudan bir yudum alıyor, yüzünü buruşturuyor, büyük bir ciddiyetle yorumda bulunuyor)
- iğrenç ve soğuk.
21 mart 2018 tsk hizbullah çatışması
-
ne renkli coğrafya lan bir giriyorsun her ideolojiden adamla çatışıyorsun.
counter strike serverı gibi şerefsizim.
hoşlanılan kızın bir sıcak bir soğuk davranması
-
sizi pastorize etmeye cali$tigini gosterir.
ilk kimin aklına geldiği merak edilen şeyler
-
haydi buğdayı sapından çöpünden ayırdın, taşla da ezdin un yaptın da bunu mayalandırıp sıcak bir yerde pişireyim diye nasıl düşündün ya?
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
eğer yanlış anımsamıyorsam yıllardan 1995. parlak bir ilkokul sürecinin ardından ortaokul serüvenine adım atmışım. fakat bulunduğumuz kasabada ortaokul yok ve bu nedenle okula parası aylık olarak ödenen bir minibüsle gidip geliyorum. gidiş-geliş nereden baksan 2 saat gibi bir zaman alıyor. yani okul epeyce uzak. ee okul süresine ulaşım süresini de ekleyince koskoca bir gün yapıyor. sabah çıkıp ta akşam evde olabiliyorum. içinde yetiştiğim ailemin kemikleşmiş bir harçlık kültürü hiç yoktu. günlük olarak her şey, annemin hazırladığı bir beslenme çantasından ibaretti. işte ben yine böyle bir günde o güzelim beslenme çantasını minibüste unutmuşum. kıpkırmızı domatesim, peynirim ve üstüne yumurta sarısı sürülüp kızartılmış ekmeğim uçtu gitti. okul her öğlen 1 saat yemek paydosu verir, yakın olanlar evlerine falan gider, karınlarını doyurur gelirlerdi. sınıf arkadaşlarımdan birinin evine gidip karnımı doyururum diye plan kuruyorum kafamdan; ama gel gör ki utancımdan kimseye ben de geliyim mi diyemedim. hayatta planlanan her şey uygulamaya dönüştürülemiyor ne yazık ki. hayatın gerçekleri çok farklı.
okul yemek saatine girdi. giden gitti. ben de çarşıya çıktım. avare avare dolanıyorum sokaklarda. karnım da iyice acıkmaya başladı. çocuk bünyesi işte. cebimde de çok ufak bir madeni para var. belki 2 ya da 3 sakız falan alınabilir. o değerde bir para. gözümü karartıp nolursa olsun diyerek bir fırına girip parayı uzattım ve ekledim:
- buna ne kadar ekmek olur abi?
önce fırıncı dayı beni baştan aşağı bir süzdü ve"buna ekmek olmaz aslında; ama ben sana yarım ekmek veriyim" dedi. süper bir gelişme. uzattığım parayı da "koy onu cebine" diyerek almadı.
siz şimdi o yarım ekmeği yiyip okula gittiğimi sanıyor olabilirsiniz; aslında benim de amacım buydu; ta ki okula giderken yol üstündeki dönerciyi görene kadar. olay bu ya dönerciye gidip yarım ekmeğimi göstererek "bu kadar param var. acaba ekmeğimin arasına sade kıvırcık koyar mısın" diye sordum. adam güldü "olur tabii" dedi. ne güzel iş lan. işin ilginç yanı bu da bozukluğumu almadı. "para istemez" dedi.
evet kepaze bir durum. resmen dilencilik yapmış gibi olmuşum ey sözlük. ama ben bu süreçte hep samimiydim. hep paramla bir şeyler yapmaya çalıştım. eee adamlar almadıysa benim suçum mu?