hesabın var mı? giriş yap

  • bir sözlü sınav: cumhuriyetle demokrasi aynı şey midir?
    - yok hocam diildir, mesela adında cumhuriyet olduğu halde çin halk cumhuriyetinin yönetimi demokrasi diildir
    -aferin, nasıldır peki yönetim orda?
    -bilindiği gibi çin, imparatorlukla yönetilmektedir
    (o sıralar son imparator filmi oynamaktadır)

  • aşının faz 3 çalışmaları daha önce de belirtildiği gibi türkiye, endonezya ve brezilya'da devam ediyor. her ülkede çalışma o ülkenin bilim insanları kontrolünde sürüyor. haklı tereddütler de var ancak varsayımlarını kesin bilgi gibi paylaşanlar maalesef salgın sürecini uzatmaktan başka birşey yapmıyorlar,

    çin'de neden faz 3 yok savı yanlış zira çin'de bu aşı kullanıma açıldı, ancak uygulama batı standartlarına uygun ve kontrollü olmadığı için haklı olarak kabul görmüyor,

    bildiğim kadarıyla türkiye pfizer aşısı almak istedi ancak aşı geliştirme sürecinde ödeme yapan avrupa ve abd öncelikli, üretim kapasitesi sebebi ile şimdilik 1 milyon gönderilecek bize, burada nüfusundan fazla sipariş veren isviçre gibi ülkeler var maalesef (2 doz olarak hesaplandığında adamlar nüfuslarının iki katından fazla aşı sipariş etti)

    çin aşısının ilk sonuçları antikor seviyesi düşük olmakla birlikte yan etki tarafında güvenli olarak değerlendiriliyor, koruyuculuk faz 3 sonrası ortaya çıkacak. bu değerlendirmeler batı bilim insanlarının değerlendirmeleri. zaten ciddi yan etki beklenmiyordu zira eski teknikle geliştirilen inaktif virüs aşısı bu

    brezilya'da faz 3 bir ara askıya alındı, ölen doktorun plasebo grubunda olduğu belirlendi ve çalışma devam etti ve bitmek üzere, brezilya bu aşıdan 46 milyon sipariş etti ve ilk parti ülkeye ulaştı

    çin aşısının ucuz olduğu doğru değil, pfizer aşısı 20 usd. geçen hafta siparişimiz için doz başına 25 usd ödedik çin aşısına, ilk parti 10.000.000 doz. burada avrupa birliği ve abd nin hibe adı altında pfizera daha faz 2 de ödeme yaptığını hatırlatmak lazım

    çin aşısı tabiki ideal seçenek değil ancak mevcut durumda iyi seçeneklerden biri

    şunu unutmamak lazım en iyi aşı bile toplumda çoğunluğa uygulanmadıkca bir işe yaramaz, bu sebeple önyargıları bir tarafa bırakıp kendi bilim insanlarımızın değerlendirmelerine güvenmek zorundayız.

    şahsen hem pfizer hem sinovac için faz gönüllü başvurusunda bulundum, geçen cuma coronovac faz 3 e dahil oldum. yani çin aşısı eğer placebo değilsem bana uygulandı.

    faz 3 sonuçlarına göre karar verirsek hepimiz için daha iyi olacak, maalesef salgında herkes kendi kararlarından mesul değil, birimizin yanlışı hepimizin hayatını mahvedebilir. lütfen önyargı ve paranoyalarınızı bir tarafa bırakıp mümkünse yurtdışı yayınları takip edin. burada kaos ve kötü haber ilgi çektiğinden hem basında hem bu mecrada hep bunlar pompalanıyor

    aşının milliyeti olmaz, etkinliği, koruyuculuğu, yan etkisi olur.

  • topkapı'dan bekar olarak bindiğim, tuzla'ya varınca evli ve elimde bir çocukla indiğim otobüs hattı. iner inmez tuzla ilköğretime yazdırdık tabi çocuğu.

  • kıskançlık
    diğerlerini bilmem de benim burcumla ilgili söyleyebileceğim en önemli şey kıskançlık olur. ama sevdiğime karşı. sevdiğini kıskanmaktan bunaltır terazi kadını. kıskanınca gözlerinden alevler çıkar o derece. damarlarında hisseder o kıskançlığı. hayattan soğur. yanındaki 10 yıllık arkadaşı olsa bile fark etmez. illa ayırmaya çalışıyordur. kesin onu sevmiyordur veya sevdiğinde gözü vardır falan filan.

    gözü sende
    bunun haricinde sevdiğine kafayı taktığı için etrafında dünya yakışıklısı adamlar olsa gözü görmez. sürekli iltifat etseler kulakları duymaz.

    kime bakar nasıl bakar
    henüz sevdiği biri yoksa sevdiği adamı kendiyle ilgilenenlerden seçer genellikle. ilgilenen derken bi bakışını gülüşünü yakalamıştır. onu bi tek kendine yaptığına inanır sever o adamı. çabuk sever. çabuk aşık olur. aşka inanır.

    genel manada konuşması gülüşü gözleri güzel adam kombinasyonundan çok etkilenir. konuşma derken onla güzel konuşacak. bazen de bi tek o varmış gibi davranıcak filan. bu yüzden diyorum ya yakışıklı olması gerekmiyor. güzel kokuyorsa bağlanır. neyse işte genelde böyle adamlara takılır.

    ilgi beklentisi
    ilgi görmeye bayılır. ilgisizlikten dolayı soğur ve uzaklaşır. efsane gıcık olur ilgisiz adama. adam seviyorsa sürekli ilgilenmek durumundadır. ilgisizlik durumlarında gözü başkasına kaymaz ama onu kıskandırmaya çalışabilir.

    çok yakışıklı adam sadece arkadaşıdır
    sevdikleri genelde çok yakışıklı adamlar değildir. çok yakışıklılar herkesin beğenisini kazananlar ilgisini çekmez. kıskanç çünkü katlanamaz herkesin beğendiği adama. arası iyidir ama hep friendzone'lar onları. onlara sevgilisini nasıl sevdiğinden bahseder. dışardan bakanlar ortamların hoş çocuğuyla nasıl böyle samimi olduğuna şaşırır. aralarında bişey var bile sanar. imalarda bulunur hatta kıskanırlar. rahat rahat arar konuşur çağırır, muhabbet eder, tersler, dalga geçer.vs. çünkü o sadece arkadaşıdır bu yüzden istediği gibi davranır.

    sevince saçma davranır
    kafayı taktığı adama da hiç o kadar rahat davranamaz. hatta genelde saçmalar. yersiz hareketlerine kendi de anlam veremez. sonra günlerce düşünür üzülür. hatayı hep kendimde arar. onu hep melek sanar. gözünde büyütür abartır ilahlaştırır.

    sevmedin ve bittin
    sevilmediğini anladıysa öyle bi hisse dahi kapıldıysa 5 saniye fazladan beklemez. o saniye konuyu kapatır. vazgeçer. ama sevildiğini sanıyorsa o adam canına okusa hayatı zindan etse vazgeçmez.

    vazgeçme meselesi
    vazgeçtiği adamı pat diye unutur yeni aşklara yelken açar. arkasına bakmaz. dünyaları önüne serse umursamaz. bi kez sevilmediğini hissettiği an bi daha güvenemez o adama. inanamaz. sevmeye devam edemez.

    erkekten beklentisi
    sevsin belli etsin yanında olsun. ilgilensin. her dışarı çıkalım dediğinde yorgunum demesin. bazen de tamam desin. gideceği yeri adam seçsin ona uyayım diye bekler. otoriter olmalıdır adam. ona sormasın. şuraya gidiyoruz desin adam.

    kıskanmıyorsa s.. olup gitsin afedersin. ama güzel kıskansın. onu hasta etmek yerine bunu ona söylesin. kıskandığı şey neyse bi daha yapmaz zaten. ya da dikkat edilecek bişey varsa eder. hiç de gocunmaz. kendisine karışılmasından rahatsız olmaz.

    belirsiz hareketlerden nefret eder, seven adam sevdiğini açık net söyleyecek. sürekli peşinden koşmak, ilgisizlik, bi öyle bi böyle tavırlar onu soğutur.

    hediye
    düşünülmemiş sadece parası neyse verilip alınmış hediyelere hiç değer vermez. gıcık olur. pahalı çantada ayakkabıda gözü yoktur. nolur düşünerek alınmış olsun. o hediye canı, vazgeçilmezi olur. kaybederse kendini affetmez o derece. küçük şeylerden çok mutlu olur. eliyle yemek yedirme, durup dururken sarılma, gözlerine bakarken konuşamama gibi sevimli şeyler.

    ortamı
    kimseyle çok aşırı samimi olmaz. herkesle meraba merabası vardır. ama çok çok yakın olduğu bir yada iki insan vardır. onların da başkasıyla çok samimi olmasına tahammül edemez. rahatsız olur. gıcık olur. trip atar. sırf o gün takılmış olmak için kimseyle arkadaşlık etmez. böyle yapan insanları da etrafında istemez. çok seçer. çok çok yakın olmanın dışında da samimi olduğu çok fazla insan yoktur.

    evde oturmayı hiç sevmez kültürel etkinliklere bayılır. ama yanında samimi olduğu biri olmayacaksa gerekirse bi hafta evden çıkmaz.

    arkadaş konusunda biraz salaktır. seçicidir ama hemen de inanır sevildiğine. herkesi kendi sanar. aklından ne geçiyorsa aynısını o da düşünüyor zanneder. laflarının yanlış anlaşılacağı aklına gelmez. doğum günlerini özel günlerini unutmaz kutlar. kendi doğum gününün de kutlanmasını da bekler.

    özel konuları da anlatır. saklamaz hiç. aptal insana katlanamaz. onla uğraşırlarsa tersler aşağılar. genel anlamda muhattap olmaz.

    ayrıntılar
    aşk mı para mı derseniz aşk der. parayı kendi kazanacak hırsa ve azme sahiptir. dış görünüş meselesinde iyi şeyler yazmışsınız allah razı olsun. bu sizin bileceğiniz bişey. ben içimde kopanları yazmak istedim. acı çekme konusunda güçlüdür hiç belli etmez. hakikaten monalisa smile moduna girer. ama derdi sevgiliyse normalde kapanmak bilmeyen çenesi kapanır. sessiz sürekli uyuyan gerekmedikçe dışarı çıkmayan bi insan olur. düzeltene kadar kendine gelemez. 50 tane kankası olsun sevgilisi yoksa hayat çok anlamsızdır. içinde boşluk taşır. sürüklenir. amaçlarını unutur, bu yüzden yalnız olmaktan nefret eder. katlanamaz.

    kenara köşeye kaydetmişim. çok tepki çekmekten korktum sanırım. bunlar tamamen subjektif görüşlerim olup çoğunluğunu diğer terazilerde de görmekteyim. bak sadece bende olan şeyler diye değil. altını çizeyim tekrar. yazdıklarım tamamen doğru olmayabilir. kızmayın. üzmeyin beni.

    edit; özellikle aşk konusuna değinmişsin ne ima etmeye çalışıyorsun diyen oldu. ben bunu; bana böyle böyle davranın demeye yazmadım. kimseyle işim yok benim. ayrıca insanlar burç muhabbetinde aşk konusunu merak ediyor diye bu konudan bahsettim. hobi olarak astrolojiyle ilgilenen kaç kişi var allahaşkına. hoşlandığınız terazi kızları neyin kafasını yaşıyor anlayın diye yazdım. ya da ben teraziyim bi tek ben mi böyleyim diyenler için yazdım.

  • hesaba gerek yok, konda kendisi yapmış zaten:

    ilkokul mezunu: 50% akp, 19% chp
    ortaokul mezunu: 43% akp, 17% chp
    lise mezunu: 36% akp, 30% chp
    üniversite mezunu: 29% akp, 35% chp
    master/doktora mezunu: 12% akp, 55% chp

    konda'nın kendi yorumu:

    "eğitim seviyesi arttıkça ak parti’ye oy verenler azalırken, chp’ye ve kısmen mhp’ye oy verenler artıyor."

    akp'nin bakanının yorumu:

    "eğitim seviyesi arttıkça akp oyları azalıyor."

    trollsün eyvallah da, hem rakamlar ortadayken hem de adamın gol diyorken ayıp oluyor biraz.

  • "uzlaşmacı bir tavırla memur olduğunu sabit bir gelire sahip olduğumu bu cezanın hem ağır hem de lüzumsuz olduğunu söyledim diğer polis cebinden çıkardığı telefonla beni videoya kaydetmeye başlayınca sinir krizi geçirdim"

    yalan.. yalan söylüyorsun. polis sana "bana ne öğretmensen" dedi, sen de ego patlaması yaşadığın için çığlık atmaya başladın. nasıl beni ciddiye almaz? ben akademisyenim, diye düşündün. çığlıklarından ürken polis de "başıma iş açacak" diye sonra seni çekmeye, kendini güvence altına almaya başladı.

    yalancının birisin.

  • kendisi bence bir türk firmasına gelmiş geçmiş en başarılı yöneticilerden biri. ilk roportajlarının birini hatırlıyorum, amacının "turkcell'i salt bir cep telefonu operatörü olmaktan çıkarıp, bir servis şirketine dönüştürmek" olduğunu hatırlıyorum. bu o günlerde çok seyrek telaffuz edilen bir olgu idi. "servis" dediğin olay yalnızca büyük şirketlere yapılan kurumsal anlaşmaların yanında sunulan bazı ek detaylardan ibaretti. o dönemki gsm operatörü piyasası kontör, lira ve tarife üzerinde yapılan kampanyalar ile farklılaştırılan marketing operasyonları ile ilerleyen bir market imiş baktığında. ben hala hatırlıyorum 5 dakikası 1 kontör, 10 dakikası bilmemne tarzı olayları. ki telsim - vodafone'da da olay aynı, avea'da da aynı, türk telekom'da da aynı.

    bu herifin vizyonu, operatöre bir "servis şirketi" olma yeteneğini kazandırdı. nedir bu? küçük, büyük işletmelere, öğrenciye, çalışana, patrona, esnafa farklı kombine servis paketleri ile ilerlemek. eskiden turkcell ne yapardı, atıyorum 100 kişi için aylık "500 dk + 5000 sms + 4 gb internet" şeklinde gsm servis sağlayıcısı sözleşmesi yapar çıkardı. adam aldı datacenter'ları kurdu, hosted servisler için gerekli altyapıyı oluşturdu. superonline ile birleşmeyi gerçekleştirip telekom altyapısını yarattı. kurumsal birleşik çözümler için markalarla anlaşma yaptı, danışmanlar işe aldı, güzel takımlar kurdu. sonuç olarak olay "500 dk + 5000 sms"'ten bakın nereye geldi:

    bi kuruma gittin. 200 çalışan için 500 dk + 5000 sms anlaşması yaptın, okey, sonra adsl / vdsl anlaşması da yap. adamın 500 mağazası var her birinin ağ altyapısını sen kur. onun yanında merkeze switching altyapısı lazım olacak, onu al tarifenin içerisine göm, 24 ay taksitle ödesin. yanında kablosuz ağı gerekecek, alalım 500 adet ap her mağazasına ekleyelim. ip telefon altyapısı gerekli herkese artık, telefonlarla birlikte 36 ay taksitle ekleyelim. ip santral de turkcell'in kendi cloud'undan çalışsın. vpn gerekecek her farklı mağazaya, hepsini tarifeye ekleyelim, yine turkcell datacenter'ları üzerinden kiralama modeli ile ilerlesin. şirketin 4 farklı merkezi var, video konferans yapmak isteyecekler, bunu da tarifeye ekleyelim, tcell altyapısı ile çalışsın. ayrıca şirketin istediği farklı spesifik ihtiyaçlar da var fakat kaynak ayırmak istemiyorlar, biz girelim işin içine, %5 vade farklı ile yine tarifenin içine gömüp taksitlendirelim, hiç alakamız olmayan bir konuda bile sadece finansör olarak içeride bulunalım.

    bu strateji o kadar başarılı bir strateji ki, hem vendor lock-in sağlıyorsunuz (yani müşteriyi bi kere bağlamış oluyorsun), hem tek seferde çok ciddi boyutta işlere imza atabiliyorsun (sadece tarifeyi sağlıyorum demek var, tüm it altyapısını ben verdim demek var), hem ciddi danışmanlık ücretleri alabiliyorsun (ek bir gelir kolu oluyor bu sana) hem de vendor'dan bağımsız olarak krallar gibi oyunu kurabiliyorsun. artı olarak sana sadık onlarca alt bayii yaratıyorsun, zira adamlar senin finans gücünü ve ismini kullanıp, normalde giremeyecekleri projelere giriyorlar. artı, üretici firmalarla da kanka oluyorsun, her üreticinin fiyatlarını, özelliklerini biliyorsun. her yönden pazarın patronu oluyorsun özetle.

    ciliv'in kazandırdığı bu beceri daha sonrasında türk telekom - avea ile de birebir aynı şekilde gerçekleştirilmeye başlandı, şimdi yavaş yavaş vodafone da oyuna ısınmaya başladı. her halükarda adamın bu vizyonunu inanılmaz başarılı buluyorum. sadece çalıştığı şirkette değil, sektörde ciddi bir değişime, paradigma kaymasına sebep oldu, ki değişim iyidir, değişim candır. adam başlı başına dev bir sektörü değiştirdi. bu sebepten ülkeden gidişi, bence türkiye it camiası için ciddi bir kayıptır.

    küçükten büyüğe yönetilebilir turkcell servislerini incelemek isteyenlere link: http://www.turkcell.com.tr/kurumsal/bulut

    son bir ekleme olarak şunu da belirtmek isterim, ik tarafında kazandırdığı vizyon nasıldır bilmiyorum ama gerçekten çok başarılı ve vizyoner isimlerle çalışıyorlar. birlikte çalışma imkanı bulduğumuz arkadaşlar hem alanlarında uzman, hem de sektördeki gelişmeleri direkt yakından takip ediyorlar. bir san francisco'da ne oluyorsa, turkcell'de de bu konuşuluyor ve çalışmaları anında başlatılıyor. mesela atıyorum mobil marketing tarafında yapılan ya da planlanan projelere bakıyorum, türkiye'de daha m'si yokken, adamlar bir şeylere başlamış oluyorlar. ha onlar şirket içi bürokrasiyi aşana kadar atı alan üsküdarı geçmiş oluyor ama o ayrı :)

  • mhp genel başkanı devlet bahçeli'nin grup konuşmasında sarf ettiği sözlerdir.

    ülkenin parasının nerede olduğunu sormak da ihanet oldu.

    biz komple gidelim abi, yakında nefes alarak da ihanet edeceğiz bu ülkeye.

    tayyip ve devlet beyler biz olmadan daha da rahat ederler bu ülkede. halka gerek yok, 15-20 yönetici yeter bu memlekete. halk olduğu zaman hesap vermek zorunda oluyorsun.

    70 küsur yaşındaki adamları hesap vermeye zorlamamış oluruz böylece. babalarının çiftliği gibi kullansınlar ülkeyi, biz başlarını ağrıtmayalım.

    edit: tashih

  • saat 3'te çalan davulla topluma bağlanan, gericiliği gelenek sanan ibneler bir bir dökülüyor. alarmlı saat alayım da boynuna bağla. ulan bunun hastası var, bebeği var, vardiyalı çalışanı var. gecenin üçünde gelip kapının önünde 10 dakika korna çalsam ana avrat düz gidersin. geleneğine sokayım.

    edit: geldi yine tokmaklı bela.