hesabın var mı? giriş yap

  • 2000 yılında kupa galipleri kupası mı vardı aq?

    bu fenerbahçelileri, dolunay zamanlarında werewolf’a dönüşenlere benzetiyorum: bunlar da fener maçlarının olduğu günlerde ve sürü liderleri bunları gazladığında rambo okan’a dönüşüyor. ilginç. bence fenerbahçe sembolünü kanaryadan kurt adama çevirmeli *

  • gittik, botları verdiler.
    tabanı sert geldi.
    ayağım acıdı.
    sivilde giydiğim ayakkabının içindeki ortopedik tabanı bota koydum.
    rahatladım.
    ertesi gün botun içini gören arkadaş "seninki niye böyle?" diye sordu.
    "dayım ankara'da general, sağolsun ayarlamış" dedim.
    bunun üzerine arkadaş botumu alıp "şu adaletsizliğe bakın, rezillik, biz hayvan mıyız, dilekçe yazalım..." gibi sitem dolu sözlerle bütün koğuşlara göstermişti.
    ilginç günlerdi tabi.

  • "alfonso cuaron'un gravity filmiyle bana meydan okumasını kabul ediyorum. ben de bu filmle darren aronofsky,david fincher ve streven spielberg'e meydan okuyorum. dök suyu dök. abouuuuuuww" -chris nolan

  • insan olup olmadıkları tartışmalıdır. oldukça değişik kafatasları var. ancak bunların insan olup olmadığına ancak sandıkta karar verilecektir. öyle dna testi, araştırma falan bunlarla olmaz, sandık insan derse insandır, değil derse değildir. milli iradeyi yok sayamaz kimse.

  • internette sağda solda bu helikopteri takla atarken gösteren bir fotograf ve bu fotografla ilgili yalan yanlış şehir efsaneleri dolaşmakta. bu işin aslını, geçmiş yıllardan birinde ankara'daki 30 ağustos sergisinde bir jandarma helikopter pilotundan dinlemiştim. işin aslı şu:

    bu helikopter türkiye'nin teslim aldığı ilk blackhawk. 1990 yılında kabul testleri sırasında abd'li pilot ile birlikte uçan pilotumuz yusuf keleş idaresinde iken bu manevra deneniyor. çekilen fotograf o dönem sikorsky tarafından reklam amaçlı kullanılıyor.

    bu helikopterimiz 1995 yılında lice'de bir operasyon sırasında teröristler tarafından düşürülüyor, 5 şehit veriliyor.

    (bkz: https://get.google.com/…w5gnmzdfcegwbqwyt8st-8mghhw)

    bu helikopter ile ilgili internette dolaşan diğer bilgiler "kulaktan kulağa" mahsulü.

  • bu yurtdisindaki insanlar hakkinda yurticindeki herkesin bu kadar bilgi sahibi olmasi goz yasartici. valla bravo.

    oncelikle, oy vermek icin randevu alma gerekliligi ve bunun getirdigi zorluklari [bu yuzden egitim duzeyinin cok daha yuksek oldugu abd gibi ulkelerde yasayan turk vatandaslarinin oy verme orani, almanya gibi ulkelerde yasayan ve egitim seviyesi cok dusun turk vatandaslarinin oy verme oranindan daha yuksek zira randevu alma islemi bu insanlar icin pek de kolay bir is degil] vesaire bir yana koyalim.

    yurtdisinda oy verme islemi, turkiye'deki gibi herkesin yasadigi sehirde yapilmiyor. turkiye cumhuriyeti temsilciliklerine gideceksiniz. bu da ornegin abd'nin bati yakasindaki eyaletlerde (washington'dan, alaska'ya, colorado'dan hawaii'ye kadar) yasayan herkesin los angeles'a gitmesi demek.

    kafanizda canlanmamis olabilir, bahsettigim mesafeler soyle.

    - hawaii'den los angeles ~4000km.
    - alaska'dan los angeles ~4000km
    - denver-colorado'dan los angeles ~1400km

    simdi bu mesafeleri istanbul'a uygulayalim

    - istanbul'dan madrid 2800km
    - istanbul'dan berlin 1750km
    - istanbul'dan londra 2500km

    umarim mesafelerin buyuklugu hakkinda bir fikir vermistir. avrupa ozelinde, zaten gurbetci adam bu kadar yol tepecegine gider turkiye'de oy verir (sinir kapisinda)

    sahsen ben los angeles'a nispeten cok daha yakin olan san francisco'da yasiyorum. kalktim oy kullanmaya gittim. oncelikle haftasonu san francisco'da bulunmak zorunda oldugum icin mecburen bir is gunu izin almak zorunda kaldim. ayni sekilde yine hemen donmek zorunda oldugum icin araba ile degil, ucakla gittim. bunun oteliydi, araba kiralamasiydi, yeme icmesiydi $1000 civarinda para harcamam gerekti. ıki kisi icin $1500 diye dusunun. ben gittim bu parayi harcadim ve oyumu verdim. ama herkesten bekleyemem.

    bu baska ulkelerde ayni hesaplamalara yol acmiyor olabilir, her ulkenin karakteristigi farkli lakin hangi ulke olursa olsun, kalkip belki de mahallenizde oy kullanmak gibi bir is olmadiginin farkinda varmalisiniz.

  • adını vermek istemeyen bir eski sevgili ile sushiciye gitme planları yapılmaktadır.

    avibes: bu bluz nasıl sence? yakası fazla mı açık?
    saruman: bi bakalım. kısa saç, mavi göz, dekolte bir giyim tarzı ve çiğ balık. valla film yıldızı sanıcaklar.
    avibes: kim sanıcaklar be?
    saruman: gollum!

  • aslında ne kadar güzel bir ülkede yaşadığımızın göstergesidir. bu masum, güzeller güzeli çocuklar hep böyle el değmemiş saflıklarıyla büyüyebilse keşke. keşke iğrenç ve kokuşmuş düzenimizin içinde bu güzelliklere de yer olsa, yitirmesek onları. işte o zaman cennet olur bu vatan.

  • şöyle bir aydınlanma yaşanıldığı andır bence.

    sözlerini de yazayım da tam olsun hatta.
    '' asuman: beni artık sevmiyorsun, öyle mi?
    mükremin: ya seni seviyorum da, seni sevmeyi eskisi kadar sevemiyorum.. hani eskiden seni sevmenin, birbirimizi sevmenin, yeşil gevrek bir tadı vardı. seni güldürmenin lezzeti damağıma yerleşir, orada mutlu mesut yaşardı.. yani bişey olduğu vakit, ilk bunu koşayım gideyim, asuman'a söyleyeyim tarzında bir haberci telaşı olurdu.
    asuman: şimdi n'oldu peki?
    mükremin:bilmiyorum asuman, bilmiyorum.. kalbim bir kuyunun dibindeki suda nefes almaya çalışan bir gariban.yukarı tırmanmaya çalışıyor..ama ne yapsın? kuyunun duvarları düz..kuyunun duvarları ıslak..''