hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi

  • temel sorunsallarından biri de düşünmek-yaşamak arasındaki ilişki olan roman. şöyle ki

    'insanların büyük çoğunluğu yüzmesini öğrenmeden yüzmek istemez.' ne anlamlı bir söz, değil mi? yüzmek istememeleri doğal çünkü karada yaşamak için dünyaya gelmişler, suda değil. ve düşünmek istememeleri de doğal, çünkü yaşamak için yaratılmışlar, düşünmek için değil! evet, kim düşünürse, kim düşünmeyi kendisi için temel uğraş yaparsa, bunda ileri bir noktaya ulaşabilir; ne var ki, karayla suyu değiş tokuş etmiştir böyle biri ve bir gün gelip suda boğulur.

    hermann hesse
    bozkırkurdu

  • ilk olarak köy koop bir kooperatif birliğidir. neptün soyer in kendisine ait bir şirket veya tek bir kooperatif değildir. bir çok kooperatif in bir araya gelmesi ile kurulmuştur. neptün soyer de bu kooperatifin başkanıdır.

    izmir büyükşehir belediyesi bu kooperatif ten yıllardır mal alıyor. daha eskiyi aratırsanız onuda görürsünüz.

    peki burada bir yolsuzluk varmı? neyi iddia ediyorsunuz?42 milyon tl lik ihale bir kere de verilmemiş. 2019 ila 2022 yıllarına yayılmış.

    ihale bedelleri ve alınan mallar da gizlenmemiş.

    ney peki şimdi bu ? yani karısı indiragandi mi yapmış? para mı kaldırmışlar ? bir işi yapıyorsanız tam yapın . adam gibi araştırın öyle başlık açın.

    hadi karısının özel şirketi olsa ihale şartlarını karşılasa bile etik değil dersin amk da bu kooperatif lan . neyle suclayacaksiniz insanları ?

    tanım: kooperatif nedir bilmeyen aktrollerin açtığı başlık.

    edit: aktroller bu aralar fena delirtiyorum. mesaj kutumu gene doldurmuşlar.

    edit 2 : özelikle ben akp li değilim diyenler!! lan okadar mesaj atıyorsunuz ihale 2019 dan beri veriliyor 3 yıldır aklınız neredeydi??????

  • sadece bende mi var emin değilim ama çok büyük bir ruh hastalığı belirtisi olabilir bu. lan ne zaman elektrik kesilse kitaptı dergiydi bir şeyler okumak, çılgıncasına edebiyatla yoğrulmak istiyorum. öpesim geliyor o koca koca ciltleri, klasikleri. mum ışığında ya da aynı zamanda radyo da çalan pilli büyük ışıldağın ışığı altında kitap okumak... aman yarabbim. sanki bir dostoyevski oluyorum, romalı perihan oluyorum.

    mum ışığı ve o ışıkta yazıp okuma çabasında olan ben.... elektirik kesilmeden önce de bir şeyler okuyor olsam neyse de... kesintiden önce hep öküz gibi meheheheh diye diye camış keyfiyle en güzel dizileri, üst bitmesine dua ettiğim la liga maçlarını seyrediyor olmam ilginç. ama elektrik kesildi mi... mum ışığı ve edebiyat... o ince stabilo kalemle kitabın altını çizmeler, akla gelen şiirler "yalnızlık vurdu bu akşam kapımı sözsüz soluğunun gri rüzgarlarında" derken elektriğin gelmesi ve ayı gibi mumu üfleyip tv'ye koşmak "anaa malaga üçüncüyü de yemiş la" şeklindeki isyanım. az önce proust olmuştum oysa ki, balzac'tım goriot baba'yı yeniden yazan...

    bizim ailede bir sorun olabilir gerçi. normal tv izleyen aile elektrik kesilince adams ailesi gibi oluyor. annenin duygulanıp "yıllar geçiyor, ömür de geçiyor be" diye iç çekmeleri, babanın "televizyonun fişini çekin de elektirik gider gelir yanmasın alet" hassasiyeti, kardeşin içe kapanıp dertli dertli şarkı söylemesi... ve mum ışığında ben ve edebiyat... ama yine de elektiriksizlik kötü be.

    not: bu entry'imi elektrik kesintisinde evde olduğu zamanlarda sürekli "elektriksiz yaşamak mı zor susuz yaşamak mı?" isimli söylev ve demeçlerini bizlerle paylaşan dayıma ithaf ediyorum. ve yıllardır içimde bir volkan gibi büyüyen şu cevabı veriyorum buradan ona: bence susuzluk. ama elektrik de ekmek su gibi artık çağımızda.

  • ihracat yapanlara, üretenlere geçmiş olsun,
    10 yıllık fabrikaları yeniden açıp 300 fabrika açtık diye gezersiniz.

    1 tane dost ülke kalmadı inadınızdan, kibrinizden, hırsınızdan.
    20 yıldır bu ülkede şöyle coşkuyla, adam gibi milli bayram kutlayamadık,
    kulağı rahatsızlanır, ateşi yükselir, sağanak yağmur var derler, pandemi var derler...
    havalimanında daha 2 gün önce suudi arabistan milli gününü kutluyordunuz afişlerle.

  • dayak atan öğretmen meslekten atılmalı, sınıfa geri kaçan öğretmen bir yıl ücretsiz izne gönderilmeli, çocuğu kurtaran öğretmen de üstün başarı belgesi ve bir maaş ikramiye ile ödüllendirilmeli. adalet doğrudan ve hızla sağlanmalı ki herkes yaptığının ödül ve cezaya tabi olduğunu öğrenmeli ancak o zaman bundan sonra böyle olaylar yaşanması engellenebilir.

  • kendisini, 250 gramın peşinde olduğu için mezhep değiştiren ve kendi kilisesini kurarak (bkz: anglikan) katolikten çıkan sapkın, cani ve zikine düşkün kişi olarak nitelemek magazincilik yapmaktır. bu adamın ziki sayesinde ingiltere'de modernleşmenin en önemli adımı atılabilmiştir. yine bu zik sayesinde dinin devlet üzerindeki tahakkümüne son vermiş ve doğu roma imparatorlarına benzer bir şekilde devletin-kralın din üzerindeki hakimiyeti sağlanmıştır. katolik kilisesinin ekonomik, syasi ve hatta sosyal etkisi kırılmaya başlanmıştır. bunun uzun vadeli etkileri rönesans, reform, endüstri devrimi, aydınlanma çağı, laisizm, halk-millet egemenliği vs her yerde görülecektir. kısacası modern avrupa medeniyetinin temelleri kısmen de olsa henry 8'in ziki sayesinde atılmıştır.

  • her akşam iş dönüşü yaptığım gibi dün akşam da evimin ordaki laz bakkala girdim, birkaç parça şey aldım, gözüm biscolata paketlerine takıldı, tam da elimi uzatıp bir tanesini alıyordum ki bakkalım:

    +şu güzelliği bozma, dedi.

    ben de zannediyorum ki, "kilon çok iyi, böyle şeyler yiyip de bozma." demek istiyo.

    -hı, ne? falan derken yabıştırdı devamını:

    +tam 10 lira tuttu, bırak böyle kalsın!

  • yükselmemiştir, adeta patlamıştır.

    çok genç sayılmam, 30’um.
    1 tane müslüman arkadaşım yok. bildiğin yok. 10’a yakın arkadaş var 1’i bile müslüman değil.

    liselilerden ve üniversitelilerden hiç bahsetmeyeyim. dua bilene entelektüel diyolar.
    kısacası dini sevmiyor, hayatlarını kendi istedikleri gibi yaşamak istiyorlar.

    bir de, bir üst kuşağa bakıyorum. geneli akp türkiyesini yaşıyor. din hayatın heryerinde.

    türkiye çok keskin bir yol ayrımına girdi ve işin rengi günden güne değişiyor, geri dönülemez şekilde.
    ateist olup da müslümanlığa döneni görmedim daha. yalnız müslümanlığı bırakıp ateist olan bir çevrem var, değişime gözlerimle şahit oldum. her sene 1 2 arkadaşın nasıl sorgulayıp da bıraktığına.

    edit: imla, düzeltme vs.