ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
türklere sorulan salak sorular
-
almanya'daki exchange sırasında:
alman: - türkiye'de itfaiyeci var mı?
türk: - hayır dev battaniyeler var onlardan örtüyoruz biz yanan binalara ormanlara..
mühendis fıkraları
-
adamın biri bir gün yolda giderken bir kurbağa görür ve kurbağa dile gelir: 'ben aslında bir insanım, eğer beni bir kere öpersen çok güzel bir prenses haline gelirim.' adam kurbağayı eline alır ve cebine koyar. kurbağa tekrar dile gelir. -' eğer beni öpersen çok güzel bir prenses olacağım' yeniden cebine koyar. kurbağa yalvarmaya başlar: -'eğer beni öper ve güzel bir prenses haline çevirirsen seninle bir hafta kalırım ve istediğin her şeyi yaparım' adam tekrar kurbağayı çıkarır, şöyle bir bakar ve gülümseyerek cebine koyar. sonunda kurbağa dayanamaz--
'senin neyin var? sana çok güzel bir prenses olduğumu ve beni öpersen 1 hafta seninle kalıp istediğin her şeyi yapacağımı soyledim. neden beni öpmüyorsun?'
sonunda adam konuşur- 'bak, ben bir mühendisim. kızlarla uğraşacak vaktim yok, fakat konuşan bir kurbağa çok ilginç geliyor.'
kişinin büyümediğini anladığı an
-
şarküteri reyonundan alışveriş yapmayı bir türlü beceremediği andır.
şarküteri reyonları hep kâbusum olmuştur, millet orada kendinden emin biçimde durup, "bilmem ne peyniri, bilmem ne çökeleği, bilmem ne sucuğu istiyorum, evet, hepsini biliyorum ben hahayy" diye telemesini, çerkesini, çeçilini (ne demekse) tarif ede ede anlatır, yok taşlık, yok incik bilmem ne, bissürü ayrıntısı var o reyonun. hangi et daha çabuk pişer, antrikot mu daha lezzetlidir, bonfile mi, bileceksin. bununla övünen insan var lan. ama gel gör ki, bende yok böyle bir bilgi. sıfırım yani.
****play****
adam,
-buyrun, dedi.
-peynir alacaktım, dedim.
-ne peyniri olsun, diye sordu.
-dana, dedim.
****pause****
ama tamamen sallıyorum, dananın şarküteri reyonuyla ilgili bir şey olduğunu biliyorum, ama danadan ne yapılır, dana hayvanı nasıl bir hayvandır, en ufak bi fikrim yok. ağzımdan öyle bi dana çıkıveriyo, hani istiyorum ki adam benim ne istediğimi bilsin, "aaa sana süper ezine peynirim var, ondan vereyim!" desin, ya da "çok güzel köy peynirim geldi, 250 gram sarayım." desin, "hee olur." diyeyim.
benim bildiğim bi öküz var, bi inek var, bunlar evleniyo, buzağı oluyo falan. düvesini, güvesini, danasını, camışını inan bilmiyorum. hangisinin peyniri olur bilmem, benim için peynir, babanın satın alıp eve getirdiği, masaya konan bir şeydir, peynir peynirdir, bunun dört ayaklı arkadaşlarımızın devreye girmesiyle bu kadar karmaşık olmaması gerekir!
****play****
-ne peyniri olsun?
-ıahh, şey peyniri olsun, hmmmm, şey, mmmmm, dana!?!?
adam,
-dana değil de inek peyniri olur, dedi.
-haa inek inek, dedim. (bozuntuya da vermiyorum.)
sıra geldi salam almaya. o da ayrı bi zulüm.
-ne vereyim, dedi.
-inek inek, dedim bu sefer.
****pause****
ama kendimden çok eminim. inek abicim, bildiğin inek yani, sonuçta onu da devirip yatırıyolar, cart diye kesiyolar, eti yenen bi canlı sonuçta, elbet salamı da olur.
inek dediğin şey ettir, salam da ettir, o halde inek salamdır yani.
tamamen p ise q, q ise p, işte bu kadar! düz aristo mantığı.
****play****
-dana demek istediniz herhalde, dedi.
-ahaha evet evet, dana tabi, hatta yüzde yüz dana, dedim. (yüzde yüz oranı da bi yerlerden aklımda kalmış, yüzde yüz dana, yüzde elli hindi falan, öyle bi oranlar uçuşuyo kulağımın etrafında ama bir an önce versin de gideyim diye sabırsızlanıyorum.)
sonuç olarak inek peynirimi ve %100 dana salamımı alıp kasaya koşuyorum ama biliyorum ki bir sonraki seferde yine düşünücem, dananın peyniri oluyo muydu, koyunun nesi oluyodu, hangisi sertti, hangisi yımışaktı diye.
kısacası alışveriş yapmayı hâlâ bilmiyorum, büyük işi bunlar.
1928'de çekilmiş edebiyatçılar fotoğrafı
-
söz konusu fotoğraf alay köşkünde çekilmiştir. alay köşk, 1926 yılında uygun bir mekan aramakta olan güzel sanatlar birliği'ne mustafa kemal'in emriyle tahsis edilmiştir. birliğin 1928 yılında kurulan edebiyat şubesi'nin ilk kongresi burada yapılmıştır ve o tarihte hayatta olan yazar ve şairlerin çoğunu bir arada gösteren fotoğraf bu köşkün bahçesinde çekilmiştir. 18 temmuz 1928 tarihinde gerçekleştirdiği kongreden önce köşkün bahçesinde çektirdiği toplu fotoğraf. bu fotoğraf 26 temmuz 1928 tarihli servet-i fünun dergisinden alınmıştır. (sonradan resimli uyanış dergisi adını almıştır)
fotoğraf
@slp arkadaşımız isimleri tek tek fotoğrafa eklemiş.
isimlerin eklenmiş hali
renklendirilmiş hali
1.sıra (soldan sağa): ziya osman saba, cevdet kudret solok, sabri esat siyavuşgil, kenan hulusi koray, yaşar nabi nayır.
2.sıra: peyami safa, orhan seyfi orhon, mehmed rauf, celal esat arvesen, şaziye berin kurt, hüseyin siret özsever, hüseyin rahmi gürpınar, halid ziya uşakligil, necip âsım yazıksız, suad derviş baraner, mahmud sadık, hüseyin suad yalçın, izzet melih devrim.
3.sıra:bilinmiyor, kâmuran şerif (saru), faik ali ozansoy, salih zeki (aktay), selami izzet (sedes), yusuf ziya ortaç, hüseyin rıfat (ışıl), burhan cahid (morkaya), ibrahim necmi (dilmen), edhem izzet (benice), reşat nuri (darago), halil nihad (boztepe).
4.sıra: necip fazıl kısakürek, ali haydar emir(alpagot), necmeddin halil onan, nizameddin nazif (tepedelenlioğlu), ahmet hidayet (reel), halid fahri ozansoy, florinalı nazım (özgünay), ibrahim alaaddin (gövsa), vedad nedim (tör), hıfzı tevfik (gönensay), bilinmiyor, celaleddin (göktulga), vâlâ nurettin (va-nu).
bir süre önce yükleyecektim ama sözlükte var mıdır yok mudur bilemedim. epey kurcaladım açıkçası şaşırdım da.
düzeltme: link güncellendi.
ekleme: yeni link eklendi. (bkz: 1928'de çekilmiş edebiyatçılar fotoğrafı/@slp) dahil edildi. kendisine teşekkür ederim.
ekleme 2: @spatchcock tarafından renklendirilmiş hali dahil edildi.
yaşamaya dair isteksizlik
-
çok da kafaya takılmaması gereken durum. edip cansever'in dediği gibi; kimsenin öldüğü yok yaşadığı da, herkes biraz var o kadar.
elin dangalağına verip onu yaşatmanın anlamı yok
-
celal hocama çok saygı duymakla beraber bir soru sormak isterim aslında.
ya araştırma için bağışladığın herhangi bir organdan yada iskeletten bir hastalığa çözüm bulurlar da, bir dangalak tedavi olur ve yaşarsa, yine sorun olmayacak mı?
edit : msjla gelen soru ve yorumlar üzerine küçük bir açıklama.
yapılacak organ bağışı sonrası kurtulacak kişinin (çocuğun) ilerde tüm insanlığa faydalı bir buluş, araştırma yapmayacağını nasıl bilebilir. araştırma için bağışladığı organın yapılan araştırma sonucu daha fazla insanin kurtulmasına nasıl kesin gözü ile bakılabilir.
bu ihtimali kim hesaplayabilir. organ bağışı bekleyenler hep bilgisiz, faydasız ve fakirler mı?
herkesi mesleğinden nefret ettiren şey
-
insanlarla uğraşmaktır. başka bir şey değildir.
otel parasını tabii ki babası acun karşılayacak
-
niye? sen de anası değil misin?
zara (marka)
-
ürettiği erkek pantolonlarını bir kere kız arkadaşımın isteğiyle giyindim.
1. kabinden çıkamadım
2. pantolonun içinden çıkamadım
3. pantolondan hâlâ çıkamadım. şimdi içlik olarak giyiniyorum. kurtarın lan:(
e. imamoğlu'nun öğrencilere kadın pedi dağıtması
-
troller artık ne kadar düşebilir dedikçe daha da düşen, kadın pedini utanç malzemesi olarak düşünmekten utanmayan bir de bunu ekşide paylaşan trolün söylediği şeydir.
bu resmen trollüktür. feministlerin ak parti yaparsa da onaylayacakları, olması gereken eylemdir.
kadın pedi bir hijyen malzemesidir. ahlaksız olan bu gibi trollerin beynidir.
odtü'de yapılan neden vegansın röportajı
-
kırsaldan kente göçmüş lümpen proleterya’nın çocuklarının okuyunca kendilerini marjinal sanma durumları. kibar feyzo’daki o paraya öküz alınacak denilen öküz kadar aklınız kalmamış.
akılda kalan reklam replikleri
sadece çaylaklarca favorilenme mutsuzluğu
-
aynı duyguyu gsm şebekesi mesaj gönderdiğinde de tadarsın.
(bkz: acaba sadece bana mı oluyor diye düşünülen şeyler)
edit: sevgili çaylaklar favorileriniz sayesinde depresyona girdim. çıktığımda hepinizin fav tuşuna acı biber sürücem. adamlara bak; "madem mutsuz oluyon, geber pezevenk" diye abanmışlar favori tuşuna. bu mu sizin psikoterapi anlayışınız?
lan hemen dramatize etmişsiniz olayı hem. geyik yapıyoruz şurada. yoksa biz de sizin gibi çaylaktık. üstün belagat ve edebi yeteneklerimiz sayesinde yazar olduk .* . ezikler sizi.
edit2: ssg sırf ben üzülmeyim diye favorilemiş. lan olum daha evvel söylesene ben senin entry'lerini okuyorum diye. o kadar çaylağı ayağa kaldırdık boşu boşuna.*. hem senin nickin niye en başta görünüyo bakim?
biz çekerken çok eğlendik
-
bi de böyle bir klişe var.
en son dün gece alper kırşan, avanak kuzenler için söyledi bunu.
'' biz çekerken çok eğlendik, izleyicilerin de eğleniceğini düşünüyoruz''
yani her yeni filmde çekenler çok eğleniyor anasını satim. o değil, çekenler eğlendiği için, izleyicinin de eğlenmesi şart oluyor.
arkadaşım 31 çekerken de eğleniyorsun oysa. senin 31'inin beni eğlendirmesi mi lazım şimdi.
ayrıca başlık karakter sınırından böyle. ayrıca böyle daha fesat olduğundan hoşuma gitti.
yazarken çok eğlendim, şukela verin o zaman, ne duruyosuuz.