hesabın var mı? giriş yap

  • insan ölçeğinde bir meslek değil. teoride tersini söylerler ama pratikte maalesef. her türlü bizi aşıyor. bu yüzden kendimizi parçalamak zorunda kalıyoruz hem ruhsal hem fiziksel açıdan. sıradan çalışkan bi insan performansının yetebileceği işler değil bunlar. çalışma süresi/iş oranı çok düşük. olmuyor. ateşim çıktı diye kendime sinirleniyorum iki saattir, ne o çizecek halim kalmamış. hasta olmaya bile tahammülüm yok sadece bir projeyi bitirmek oldu bütün derdim. manyaklık bu bence zıvanadan çıktım. bir günün sadece 24 saatten ibaret olmasından şikayet eden birine dönüştüm. kainata isyan etmeye teşvik ediyor. bu düzenin olayı değil. iyi değil.

  • 16 aylık bebeğimin kahvaltısını hazırlarken aklıma düştü bu başlık. henüz süreci tamamlamadık ama yaklaşık 7 yıl önce başlayan maceramızı evlat edinmek isteyenlere anlatmam gerektiğini düşündüm.

    öncelikle aklınıza bir kere düştüyse hayatınız boyunca hep evlat edinmek isteyeceksiniz. bu düşünce peşinizi hiç bırakmayacak. çok uzun bir bekleme süresi var şartlarınız uyuyorsa gidip başvurun, sıraya girin. sıra yaklaşık 6 yılda geliyor o an istemezseniz dondurabilirsiniz. başvurunuz bir dilekçeyle açılıyor tekrar ve kaldığınız sıradan devam ediyor. yani kendinizi hazır hissettiğiniz an dilekçe verip 15 gün içinde bebeğinizi kucağınıza alabilirsiniz.

    evli, bekar 30 yaşını doldurmuş herkes evlat edinebilir. ama heyet raporu almak, psikolojik testlerden geçmek gerekiyor. maddi durumunuzun iyi olduğunu da kanıtlamanız gerekiyor. yani evi olmayan asgari ücretli bir çiftin ya da kişinin başvurusu çok yüksek ihtimalle kabul edilmeyecek. ev varsa parka, hastaneye yakın olması ve bebeğin odasının güneş alması lazım. her aşamada ev kontrolüne geldiklerini de eklemem gerekiyor. başvurunun kabul edilme süreci yaklaşık bir yıl sürüyor.

    başvurunuz kabul edildi ve sıraya girdiniz. bundan sonra yapacağınız tek şey beklemek. ama beklerken uzmanları arayıp arayıp darlamayın. sürekli sıranızı sormayın. ellerinde bir bebek fabrikası yok gelen bebekleri sırayla veriyorlar işte. bekleme süresi şehirden şehire ve tercihlerinize göre 4-7 yıl arasında değişiyor. mesela sağlıklı bir kız bebek isterseniz 6-7 yıl, erkek isterseniz 5-6 yıl beklersiniz. sokağa terk edilmiş anne, baba bilinmeyen bir bebek isterseniz 15 yıl bile bekleme ihtimaliniz var.

    engelli ya da ensest bebek isterseniz sıranız hemen gelebilir.

    her şey olumlu sonuçlandı, yıllarca beklediniz. o telefon hiç ummadığınız anda geliyor. ben mesela sabah uyuyordum, öğleden sonra anne oldum. o da başka bir entryi hakedecek kadar ilginç bir gündü. yazarım bir ara :))

    bebeği aldıktan sonra evlat edinmeye hak kazanmak için bir yıl bakmanız gerekiyor. tabi bu bir yılda sürekli kontrol altındasınız. bebeğin gelişimini takip ediyorlar.

    veeee işin en zor kısmı başlıyor. biyolojik anne, babaya rıza davası açılıyor. bu süreçle çocuk esirgeme kurumu ilgileniyor. hakim karşısında da evlat edindirmek istediklerini beyan etmeleri gerekiyor. bu süreç onlara ulaşamazlarsa yıllarca sürüyor. tabi vazgeçme ihtimalleri de var. rıza davası bitince geri dönüşü olmadan bebeğin tüm haklarını kayyuma devretmiş oluyorlar. bundan sonra bebek artık onlara ait değil.

    biz tam olarak bu sürecin ortasındayız. rıza davası sorunsuz sonuçlandı. şimdi uzmanımızın arayıp “nüfusa geçirme davası açabilirsiniz” demesini bekliyoruz.

    o dava da genelde tek celsede bitiyor. “tebrikler bebeğiniz artık sizin soyadınızı taşıyor” şimdi bunu duymak için yaşıyorum.

    sonrası iyilik, güzellik.

  • 2007 yılıydı yanılmıyorsam. istanbul'da garajistanbul diye bir mekanda koçani orkestar grubunun konseri var, ben de oradayım çok sevdiğim bir arkadaşımla. konser süper, adamlar zaten inanılmaz eğlenceli. istanbul'a dışardan gelen herkesin ilk fark ettikleri şeylerden birisiyle karşı karşıyayım: pek çok tv ünlüsü var etrafta. tanıdık bir kaç yüz, birkaç ünlü işte. yok dream tv'nin viceyi bilmem ne falan da çarpıyor gözüme. o sırada gözüm bir hanımefendiye takılıyor. çok güzel, çok zarif. çalan grubu dinliyor mutlulukla. kim dersiniz? şevval sam. ama nasıl güzel, nasıl zarif. şimdi şevval sam, şevval sam olarak orada durmuyor olsa, belki de bütün geceyi ona bakarak geçirmek isterdim. ama yapamıyorum. aklım 1 dakika içinde bu zarif hanımın kim olduğunu, ne kadar hoş olduğunu ve aynı anda ona bakmamam gerektiğini söylüyor. niye? çünkü bu hanımefendi sarı fırtına metin'in eşi de ondan. 2007'den önce ayrılmışlardı ama benim için hep metin tekin'in eşi işte. bakamıyorum, utanıyorum. benim için beşiktaşlı olmak, şevval sam'ı görünce utanıp başka yere bakmak, süleyman seba'yı her görüşünde duygulanmak, nartallo'nun bile iyi futbolcu olduğuna inanıp onu sevmek, madida'yı ölmüş bir aile büyüğünü yadeder gibi hayırla yad etmek, hiç tanımadığım taraftarları, inönü'yü dolduran adamları her haftasonu evimden izlerken onlarla gurur duymaktır.

  • sadece fibonacci sayılarıyla değil, aynı kuralla oluşturulacak her dizide bu oran elde edilir. (yani bir dizide n. ve (n+1). terimler toplanarak (n+2). terim elde ediliyorsa, terimler arasında altın oran bulunur.)
    bir örnekle açıklayalım, iki sayı seçerek dizimizi oluşturmaya başlayalım. hesaplama kolaylığı açısından bu sayılar 2 ve 3 olsun. böylece dizimiz 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34... olur. hımm, bu fibonacci dizisi oldu zaten. "bizi mi kandırıyosun lan it oğlu it" dediğinizi duyar gibiyim, bir daha deniyorum. sayılarımız 1 ve 5 olsun. sayı dizimizin ilk 10 terimi şu şekilde olur: (10 terim kullanmanın bir faydası var, birazdan açıklayacağım) 1, 5, 6, 11, 17, 28, 45, 73, 118 ve 191. son iki terimi birbirine bölelim: 191/118=1.618... bu işlem ilk terimlerde yapılırsa sonuç tabiki altın orandan uzaklaşır ama terim sayısı büyüdükçe, elde edilen oran altın orana ((sqr(5) + 1) / 2) yaklaşır.
    şimdi gelelim 10 terim meselesine, 1, 5, 6, 11, 17, 28, 45, 73, 118 ve 191'den oluşan dizide 10 terim var. bu terimlerin toplamı da: 495. 495 aynı zamanda 7. terimin (45) 11 katı.
    n. ve (n+1). terimlerin toplanarak (n+2). terimin elde edildiği dizilerde, 10 terimin toplamı her zaman 7. terimin 11 katıdır.
    peki bu ne işe yarar? ne bileyim, sözlüğe falan yazılabilir.