ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
amerika'da araba satmaya çalışan türk
-
ortadoğu ahlaksızlığını, medeniyetin tam ortasına taşımak isteyen bir ilkel primattır.
türkiye'nin hala gruptan çıkma şansının olması
-
(bkz: hoca sözlüden 100 100 verse)
aniden gelen evi temizleme isteği
-
eğer ev değil oda ise sebebi : (bkz: ders çalışmamak için yapılan anlamsız hareketler)
utanmasam cam silicem o derece.
tiyatro
-
karantina günlerinde erişime açılan gösterimler dahil olmak üzere online olarak izlenebilecek oyunları şuracığa bırakayım;
ankara devlet tiyatrosu
- reis bey
- leyla ile mecnun
- osmancık
bornova şehir tiyatrosu
- bir anarşistin kaza sonucu ölümü
- işgüzar bir tekerrür
- küheylan
- kral lear 1 , 2
istanbul devlet tiyatrosu - bir nefes dede korkut
eskişehir şehir tiyatroları
- bir şehnaz oyun
- gergedan
- keşanlı ali destanı 1 , 2
- ağır roman
van devlet tiyatrosu - kahvede şenlik var
nilüfer kent tiyatrosu
- şark dişçisi-1 , 2
- romeo & juliet
- iki efendinin uşağı-1 , 2
- tersine dünya
- iii. reich'ın korku ve sefaleti 1 , 2
- titanik orkestrası
- cambazın cenazesi
- kanlı düğün
- çöl oyunu
trabzon şehir tiyatrosu
- 444
- kafes
- dokuz canlı
afyonkarahisar belediye şehir tiyatrosu
- bana bir şeyhler oluyor
- haybeden gerçeküstü
- yaşar ne yaşar ne yaşamaz
tiyatro pangar - kozalar
dostlar tiyatrosu
- marx'ın dönüşü
- sivas'93
- nazım'a armağan
- yalınayak sokrates
levent üzümcü - anlatılan senin hikayendir
haluk bilginer - şekspir müzikali
levent kırca tiyatrosu - azınlık
nejat uygur tiyatrosu - zamsalak
kadro pa - macbeth mutfakta
proje no2 - hizmetçiler
mekan artı
- 80'lerde lubunya olmak
- şiddet üçlemesi 2 - şeker
- üçkişi
itü müzikal topluluğu - sidikli kasabası 1 , 2
nazım hikmet kültür merkezi - en gerçek masal - ç.o
galataperform - aksak istanbul hikayeleri
tiyatro ak'la kara;
- karımın kocası
- patron kim?
- yargı
- kadın aklı erkek aklı
- audition
- kelebekler özgürdür
tiyatro oyunevi - tiyatro öldü
tiyatro mundus
- beckett
- marat sade
- akıl defteri
hareket atölyesi
- ahhval
- ülke - yolculuk - hafıza
- insan(lık) hali
- kül kadın
- ruhiye
fulya peker
- dem
- veba
fmv ışık müzikal topluluğu
- lüküs hayat 1 , 2 , 3
- hisseli harikalar kumpanyası 1, 2
- istanbul efendisi 1 , 2
- tosunpaşa 1 , 2
enka tiyatro kulübü
- yedi kocalı hürmüz 1 , 2
içimizden bir ekip: risus sanat
bonus: küçük kara balık :')
küçük öğrenciyi tekme tokat döven öğretmen
-
daha vahimi diğer sınıfın kapısından bakıp sınıfına geri dönen öğretmen. allah herkese sarılı öğretmen vicdanı ve adaleti nasip etsin.
ümraniye
türkiye'de coğrafi yönlerin kullanılmaması
-
gerçekten ilginç bir tercih. şehirlerde ve adreslerde hiç rastlayamazsınız kuzey-güney-doğu-batı terimlerine. adres tarif ederken de kullanılmaz.
-falanca bakanlık nerede hemşerim?
-atatürk bulvarından kuzeye doğru devam edin...
gibi bir diyaloğa asla rastlayamazsınız. burada sadece aşağı-yukarı-sağ ve sol vardır. hatta aşağının kime göre aşağı olduğu da bazen bir tartışma konusudur.
demirtaş'ın domuz pastırmalı sandviç yemesi
-
diyanet denen kul hakkını arabalara, paralara çevirerek yiyen bir kurumu kaldırsın da isterse bok yesin banane lan dediğim manşet.
hayata dair gülümseten detaylar
-
hayatimda bazi ritueller var. mesela her sabah kahvemi alip gazetemi okudugum bank da bunlardan biri. biraz amerikanvari evet, ama olsun.
son iki aydir, tahminimce 60 yaslarinda, dislerinin yarisini kaybetmis, agir adimlarla yuruyen, inceden beli egilmis, basindan sapkasi hic eksik olmayan, sevimli bir amca geliyor her sabah yanima. alman disiplini iste, her sabah 7:40-45'te yanimda oluyor. tanimiyorum. iki aydir hic konusmadik; ama her sabah yanima gelip oturuyor. yaptigi tek sey, oturduktan on saniye sonra basini hafifce gazeteme cevirip goz ucuyla tarihe bakiyor olusu. kisik bir sesle dienstag(sali) diyor ve gidiyor. samstag(cumartesi) diyor ve gidiyor. haftanin yedi gunu boyle. gune bakmaya geliyor. ben de arkasindan gulumsuyorum sadece.
ne olduysa dun oldu. saat 7:55 olmustu. hala gelmemisti. iki aydir ilk defa boyle bir sey oluyordu. ne okudugum gazeteye odaklanabiliyordum, ne de kahveden tat alabiliyordum. gozum sadece o'nu ariyordu. niye gelmemisti? endise ediyordum. basina bir sey mi gelmisti? gun boyunca aklimdan cikmadi. "montag" demesi gerekiyordu o gun. o kadar kafama takmistim ki, ruyama bile girdi gece.
bugun sabah oldu. ben yine gazetemi ve kahvemi alip banka oturdum. sadece gelmesini bekledim, adini bile bilmedigim o adamin. kahve iciyordum; ama gazete okumuyordum. saat tam 7:43'te belirdi kendisi. uzun zamandir boyle mutlu oldugumu hatirlamiyorum. oyle bi heyecanla actim ki gazeteyi. bu defa o basini cevirmeye zahmet etmesin diye epey sag tarafa dogru okuyordum. oturdu, on saniye gecti, yine basini cevirdi, bakti, "dienstag" dedi ve kalkip gitti.
bu defa tedbirliydim. arkasindan fotografini cektim. olur ya bir gun gercekten hic gelmez. anisi kalsin bende.
http://i.imgur.com/k3q5dyo.jpg
- http://i.hizliresim.com/oeyeqx.jpg
bir daha boyle yapma amca.
gelmeyeceksen bile haber ver.
salda gölü'nün son hali
2 milyon 206 bin malvarlığına sahip milletvekili
-
muharrem ince'nin en hafif tabirle, ne kadar 'saf' bir adam olduğunu gösterir. akp'li milletvekillerini bırak, 15 temmuz'da kamyonla şov yapan kadın bile bundan daha fazla para kaldırmıştır.