hesabın var mı? giriş yap

  • demiş ki, normalde bu parayı ensar'a vermek istiyoruz. ama öyle yaparsak direkt cebimizden çıkıyor.

    "halihazırda harcamış olduğumuz parayı vermiş olsak, devletin kasasına gireceğine, ensara gitsin. o zaman kızılay'a yollayayım, oradan ensar'a yollarım. "

    sonuç: devlet ensar'ı 7-8 milyon fonlamış oldu. normalde vergi denetçileri bu adamları asmalı.

  • böyle çok şey var...
    hindistancevizi mesela, babama vermişler geçen gün manavdan bi tane, matkapla anca delebildik, yere atsak fayansı kıracak.. öyle sağlam yaratmış rabbim. o devirde nası anladın onun içinde lezzetli bir şey olduğunu a adam? girişimcilik böyle bişey işte. ben biliyorum, eğer hindistan cevizinin yetiştiği bölgede benim gibi birkaç adam olsa "yenilmez olm bu boşuna uraşıyosun, muz iyidir, muz getir; külfeti yok" der, uğraşan adamı da safımıza çeker rahatlardık. hiç ellemezdik hindistan cevizini. şimdi yoktu piyasada böyle bişey. kurur giderdi.

    hindistan cevizini ilk kıran adam şimdi yaşasa, yatırımcı falan olurdu. biz de böyle bilgisayar başında hileler, masa başı oyunlar...

  • berkeley'in düşünce sistemi, kendisinin şu sözleriyle özetlenebilir: "kendilerini gördüğümüz ve dokunduğumuz, bize algılarımızı verdikleri için nesnelerin varlığına inanırız. oysa algılarımız sadece zihnimizde var olan fikirlerdir. şu halde algılar aracılığıyla ulaştığımız nesneler fikirlerden başka bir şey değildirler ve bu fikirler, zihnimizden başka yerde bulunmazlar zorunlu olarak… bütün bunlar madem ki sadece zihinde var olan şeylerdir, öyleyse evreni ve şeyleri zihnin dışında varlıklar olarak hayal ettiğimizde, yanılmaların içine düşmüş oluyoruz demektir… öyleyse bizi çevreleyen şeylerin hiçbirinin bizim zihnimizin dışında bir varlığı yoktur."

    çeşitli örnekler vererek daha da detaylandırılabilecek bu görüş, materyalistler tarafindan, kendi içinde tutarlı olarak çürütülememiştir. kısaca anlatmaya çalışmak gerekirse bunun nedeni şudur: materyalistler, görüşleri gereği, tek mutlak gerçeğin "madde" olarak isimlendirilen ve beş duyu ile algıladığımız evren olduğunu kabul ederler. bu kabullerin somut dayanağı olarak da, yine algılanan evrenin kendisini gösterirler. ve kısaca derler ki; bu evreni bilim yolu ile incelersek, maddeyi madde algılamaktadır.

    halbuki burada materyalistlerin atladıkları çok önemli bir nokta vardır ki, kendilerinin dahil, tüm insanların yaptıkları, yapıyor oldukları, veya yapacakları gözlemler yine kişilerin algı dünyaları içerisinde olacaktır. "algı"ya bakarak da, algının dışında olduğu varsayılan "maddesel" bir dünyaya kanıt getirilemez.(bu aynı insanın rüya görürken birisinin ona aslında gördüklerinin birer hayal, algı olduğu anlatılırken, "hayır, algısal dünyamın dışında bir de bunun aynısı maddesel dünya var" demesinden farksızdır.)

    ayrica, hiçbir kimse kendi algı dünyasının dışına çıkıp, dışarıda gerçekten madde var mı, yoksa yok mu kontrol edemeyeceği için, bu konuda kesin bir kanıt öne süremez.

    bu yüzden, örnek olarak bertrand russell -ki kendisi yakin tarihin en baba materyalistlerindendir- berkeley'in anlattığı bu gerçeği çürütememiş, felsefenin problemleri adlı eserinde durumu şöyle değerlendirmiştir:
    "berkeley, herhangi bir mantıksızlığa düşmeden, maddenin varlığını reddetmenin mümkün olduğunu ve eğer bizden bağımsız olarak birşey mevcut olsa bile duyularımız tarafından algılanamayacağını, ispatlama onuruna sahiptir."

    yani bazılarının* "şairâne" yaptıkları gibi, hakaretler eşliğinde dizeler dizmekle bu görüş çürümemiştir; internette veya herhangi bir yerde, konu hakkında sağlam bilgisi olan ve görüşlerine romantik bağlılıkları olmayan materyalistlere konuyu açıp, görüşlerini sorduğunuzda, eger size objektif bir cevap vereceklerse, buna benzer açıklamalardan farklı şeyler duymanız olası değildir.

    (bkz: #8331974)

  • uzun zamandır aklıma takılmış sorudur. gülünecek bir şey olabilir farkındayım fakat gerçekten merak ediyorum.

    şimdi biliyorsunuz milyarlarca gezegen var. ya bu gezegenler, galaksiler; bizde olduğu gibi birleşip başka komplike bir canlının bedenini oluşturuyorsa?

    hatta aklıma şu da geldi, biliyorsunuz kanser kontrolsüzce çoğalan ve durdurulamayan hücrelerdir. insanoğlu başka bir canlının kanseri olabilir mi?

    çünkü biz de kontrolsüzce çoğalıp içinde bulunduğumuz gezegene zarar veriyoruz.

    bilmiyorum çok garip gerçekten.

  • şu müge anlı’nın, ailesi tarafından terkedilen çocuklari 20-30 sene sonra bulup, bir de zorla, onları terkedenlerle buluşturmaya kalkması resmen bir zulümdür.

    bugün yine aynısı yaşandı. 18 sene önce ailesi, 6 çocuğundan birini, zengin bir aileye vermiş veya satmış. bir de sözümona şart koşmuşlar “ayda 1 bize çocuğu gösterin” diye… ben o ailenin yerinde olsam “az yiyin de bakıcı tutun kendinize” derdim. neyse, aile göstermemiş tabii, aradan da 18 sene geçmiş. kızın adı sanı belli olmasına rağmen, aile “dur bir instagram’da araştırayayım” vs demeden, direkt cümbür cemaat müge anlı’ya çıkmışlar.

    kız da dogal olarak, “olmaz olsun böyle aile” diyip, konuşmak istemediğini, üniversite sınavlarına gireceğini, bunlarla uğraşmak istemediğini söylüyor. ama müge bırakır mı? “yok anneni boşver ama kardeş çok değerli, yok sen bir daha düşün…” böyle böyle yarım saat dil döktü.

    sevgili müge, insanların hayatlarına bu şekilde burnunu sokmaya ne hakkın var? tamam, kızı buldun, neden “hayır” cevabını kabul etmiyorsun? şimdi birisi tv’ye çıkıp, “müge, senin annen benim, anne dediğin kadın annen değil” dese, o aileyi bağrına basar mısın?

    valla izlerken sinirim bozuldu. sevgili tuğba, duruşunu hiç bozma. müge anlı’nın da gazına gelme. seni bulmak isteyen, sen 5 yaşındayken, 10 yaşındayken bulurdu, 18’ini beklemezdi. o kardeş edebiyatlarına da inanma. kardeşin, kan bağın olan değil, birlikte büyüdüğün kişidir. 18 sene sonra ortaya çıkan aile de kardeş de olmaz olsun.

  • öncelikle bu bir troll basligidir, lutfen altini doldurup gundeme sokmayin.

    ikinci ve daha önemlisi pkk ve ypg daha önce hiç olmadıkları kadar dünyada meşruiyet kazandılar erdogan sayesinde. erdogan cikip kobani düştü düşecek diye açıklama yaptığında bu teröristler isidli teröristlerle savaşıyordu. suriyeyi karistiranlarin başında gelen erdogan, pkk ve ypg'ye özgürlük savaşçısı sıfatı kazandiranlardan biridir. partizan kurtler ile erdogan bu sebeple bir madalyonun iki ayrı yüzüne dönüştü. altından kalkamayacaktin madem neden suriyeye müdahale ettin m ve oradaki ayrılıkçı kurtlerin ek.egine yağ sürdün?

    şu an ypg icin erdoganin varlığı en az esadin varlığı kadar önemli ve değerlidir. siz bu masalları zaten fikri degismeyecek olan anadolu comarlarina anlatin.