hesabın var mı? giriş yap

  • tüm mükemmel özelliklerinin yanında bencil olmamasıyla da gönlümde apayrı bir yeri olan grup.

    bugün efsane diye andığımız the beatles, pink floyd vs. gibi pek çok grup kendi aralarındaki tartışmalar yüzünden birer efsane olan gruplarını dagıtarak dinleyicilerini bu bütünlükten mahrum etmişlerdir.

    peki queen'in arasında hiç mi anlaşmazlık yoktu? hem de nasıl. o sessiz sedasız john deacon bile bazen birbirlerine kesinlikle tahammül edemediklerini, birbirlerinin sinirini bozduklarını söylüyor. hepsi de defalarca stüdyoyu terk edip sakinleşince yeniden bir araya geliyorlar.

    bir keresinde roger taylor, brian may'in gözüne saç spreyi sıkıyor ve brain may çok sinirleniyor. ikili tam birbirine girmek üzereyken freddie mercury en sinirli halinin palyaçovari bir taklidiyle aralarına atlıyor ve onları sakinleştirene kadar şaklabanlık yapıyor.

    yine başka bir gün roger taylor, freddie'ye öyle sinirleniyor ki davul setini toptan sahneye doğru fırlatıyor ve freddie'yi kılpayı ıskalıyor.

    brian may'in freddie'ye sinirlendiği ve stüdyoyu terk ettiği bir olaydan sonra freddie ertesi gün elinde bir hediye ile brian'a geliyor. sabaha kadar uğraşıp brian'ın sololarından bir mix yapıyor ve onu brian may'e verirken " o mükemmel şeyleri bir de benim duyduğum gibi duymanı istedim " diyor.

    bunların yanında şarkı seçimleri ve telif gibi konularda da anlaşmazlıklar yaşanıyor. mesela bohemian rhapsody single'ı milyonlarca kopya satıyor ve single'ın b yüzündeki i'm in love with my car'ı yazan roger taylor, freddie ile aynı telifi alıyor. bunun kavgası da uzun süre yaşanmasına rağmen sonunda bir uzlaşmaya varılıyor.

    şarkı seçimleri konusunda çoğunlukla farklı fikirlere sahip olsalar da herkes birbirine saygı duyuyor. roger taylor hepsinin tarzının aslında farklı olduğunu söylüyor ve şöyle diyor: " ben progressive seviyorum, brian heavy metal, john punk, freddie ise tüm tuhaf şeyleri. "

    john deacon, another one bites the dust ile çıkıp geldiğinde brian may elektro gitarın yan enstrüman olarak kullanılması fikrine alışamadığını söylüyor. ama sonuçta bu onun olduğu kadar john'un da grubu ve arkadaşı sert bas saundunu koruyarak bir şey yapmak istiyor ve buna saygı duyuyor.

    freddie mercury gruptaki iki kişinin bile birbirine benzemediğini, konserlerden sonra kapıda ayrı yönlere gidecek olan 4 limuzin beklediğini, müziği paylaşmak dışında herkesin kendi hayatını yaşadığını söylüyor.

    her ne kadar uyuşamasalar da egolarına yenilmediler ve hep bir arada kaldılar. beatles ve pink floyd gibi kariyerlerinin zirvesinde dağılmadılar. mesela roger waters'ın devasa egosu yıllarca fanları hepsini bir arada dinlemekten mahrum bıraktı.

    queen iç çatışmalar yüzünden 1 yıl bir araya gelmedi ama grubu dağıtmadı da. ancak live aid konserinde yeniden bir araya geldiler ve ordan aldıkları müthiş enerji ve gazla yeniden stüdyoya girdiler. freddie mercury hastalık onu tüketene kadar şarkı söylemeye devam etti.

    işte queen her şeyin yanında böyle mükemmel bir gruptur. müziğe olan tutkuları, farklı kişi ve düşüncelere saygıları ile benim için her daim 1 numara olacaktır.

  • sıcak bir yaz gecesi, yazlıktayız...
    odamdayım uyku tutmuyor, vakit de geçmiyor, derken telefonuma bir mesaj "uyudun mu prenses?"...
    hemen cevap yapışıyor "uyku tutmadı, yanıyomm çok sıcak!"...
    ardından beklenen cevap öttürüyor telefonumu "odama gelsene"...
    yüzüme pis bir sırıtış dalga dalga yayılıyor ve en doğal halimle odasına dalıyorum...

    ablam benim yaa, uyumak bilmeyen bebesini nihayet uyutmuş ve sigarasını yalnız içmek istememiş..

    sonrasında bi mesaj daha geliyor "sessiz konuşun eşşolueşekler, torunlar uyuyor" *

  • pek cok kisinin garip buldugu* bir tercihtir. kisi sevenler paltolari, kazaklari, bereleri, evden cıktıgında yuzune carpan serin havayla canlanmayi, terlemeden, bunalmadan uzun yuruyusler yapmayi sevenlerdir. sabah kalktiginda ilk is olarak acaba aksam kar yagmis mi diye camdan disari bakanlardir. dizlerine kadar kara gomulmekten zevk alan, basilmamis karlara basmaktan cocukca bir mutluluk duyanlardir. son olarak kis mevsimini sevenler nadide bir cicektir, onlari sevelim, sayalim, yolmayalim.

  • ben bi' şey söylemek istiyorum; ama soru olarak değil, ciddi ciddi merak ediyorum.

    bizler vatandaş olarak aldığımız maaşı iyi yönetemeyip borçlandığımızda, çıkmaza girdiğimizde devlet dahil kim yardım ediyor?

    kulüpler bu yardım toplama çakallığını hep yapıyor. türk toplumunun genlerine işleyen radikalizmi, fanatizmi sömürdükçe sömürüyorlar.

    deprem olur, vatandaş mesaj atsın 10 lira. salgın olur, haydi pamuk eller cebe. bayram olur, haydi birlik beraberlik. vatandaşa girsin de girsin. mesela herhangi bir kulüp kar elde etse vatandaşa yardım yapar mı? örnek vereyim; şampiyon olduk bakın baskılı tişört çıkardık, alın. adamlar başarıda bile vatandaştan para toplama derdinde.

    kimse kusura bakmasın, özellikle kulüp organizasyonlarına para gönderen insan kerizin bayrak sallayanıdır benim gözümde.

    tanım: takım fark etmeksizin gerçekleştirilen keriz silkeleme tespihinin bir başka tanesi.

    edit:
    #111347317 alın bakın, destek ise bu durum bence herhangi bir futbol takımının durumundan daha önemli.

  • hic denemedim ama sanirim soyle bir yol izlerdim.

    -selam:) alkolle aran iyi sanirim pek etkilemiyor seni:)
    -sanane desem
    -sarhos oldugunu dusunurum
    -gulumseyip evet desem.
    -bana asildigini dusunurum:)
    -evine gidelim mi? :)

    oha lan cok kolay oldu. hayal diye belki.

  • doğma büyüme ankaralıyım. istanbul'a yerleşeli beş yıl bitti geçen hafta. daha eve elektrik bağlatmadan gittim kombine aldım. işten güçten sezonda 2-3 maça gidebilsem bile stad yıkılana kadar da her sezon aldım. inönü'den hatıra kalan kombine kolduğum da evin balkonunda duruyor hala. beşiktaş dergisine de aboneyim, hem de iki tane. kart1903 de almıştım, arada kulüpten arıyorlar, saat al havlu al kahve fincanı al ıvır al diye, hiçbirini geri çevirmedim.

    yirmi yıllık iki üye onaylı üyelik formumu kulübe vereli aylar yıllar geçti, hala bir dönüş yok ama. neyi beklettiklerini bir söyleseler de; kendimi bildim bileli hayatımın bir parçası olan bu kulübe niye üye olamadığımı, benim sevdamın kimin keyfiyetine bağlı kaldığını öğrensem.

    başka sözüm yok hakim bey.

  • gülün siz gülün bir kaç sene sonra hepimiz elimize bir direksiyon simidi alıp kafamıza huniyi takıp düt düt yeter düt düt diye gezicez.

    bu arkadaşın bünye zayıfmış, erken gitmiş.

  • kız değil erkektir haber kaynaklarında sorumsuzca 2 adı açıkça belirtilip soyadı kısaltılmaktadır. saçları ve tırnakları bakımsızlıktan uzamıştır. teyzesi olacak kamuran isimli bir psikopat tarafından çöp evin kilitli bir odasına hapsedilmiştir. yaşadıklarının amerikan true crime hikayelerinden farkı yoktur.

    edit:başlık düzeltilmiş kız ibaresi çocuk ile değiştirilmiştir.

  • az once genc bir arkadasimiz yazmis:

    "hiçbir korku filmi insana babanin 36 cevapsiz çagrisi kadar korku veremez"