hesabın var mı? giriş yap

  • başlıkta şalgam severleri görünce amme hizmeti yapayım dedim*

    (bkz: şalgam tarifi)

    malzemeler:
    kapaklı bidon
    10 litre çeşme suyu
    2 kg mor havuç
    1 - 2 adet şalgam turpu (çelem de denir ve olmasa da olur ancak bununla orijinal adana şalgamı yapmış olursunuz)
    1 çay bardağı salamura tuzu
    maya için bir bardak bulgur veya aynı miktarda somun ekmek içi

    yapımı
    havuçları yıka, boyuna doğra, bidona at.
    şalgam turplarını da küp küp doğra bidona at.
    bulguru sıcak suda birkaç saat beklet, tülbente sar, bidona at.
    bir kapta tuzu suda eritip bidona at.
    bidonu ağzına kadar suyla doldur.
    bidonun ağzını sıkıca kapat.
    balkonun az güneş gören bir yerine koy, ağzını hiç açma.
    15 gün bekle.
    mayayı çıkar.
    afiyet olsun.
    (kesinlikle limon tuzu, pancar, sirke, sarımsak falan konulmaz)
    not: bu anlatılanlar adana ikliminde ekim sonu kasım başı gibi bir dönem baz alınarak yazılmıştır. bulunduğunuz şehrin iklimini de gözönünde bulundurun. soğuk buz gibi iç anadolu kırsalında 15 gün yetmeyebilir.

    t: geleneksel hiç bir şeyin yerini endüstriyel ürünlerin alamayacağını bir kez daha gösteren örnek. zaten normalde de şalgam öyle uzun süreç gerektiren zahmetli bir şey değil ve bir o kadar da sağlığa faydalı bir içecek. bunun evde yapılabiliyor olması da ayrıca bir güzel.
    ayrıca son bir uyarı olarak, bazı bünyelerde 2 3 bardak sonrası çok ciddi ve ani gelişen ishal benzeri bağırsak temizleme görevi vardır ki en sevdiğim yönü budur*

    bu arada en önemli konuyu unuttum. acılı sevenler için acı turşu suyu ekleyerek içebilirsiniz ama ben tercihimi daima acısız ve varsa sadece çelem küplerinin olduğu şalgamdan yana kullanıyorum. acısız içerseniz gerçek şalgam tadı alırsınız. acıyla içince şalgamın tadı bence kaçıyor.
    debe editi: (bkz: sma tip1 hastası yağız bebek yaşasın kampanyası)
    (bkz: miraç emir'e hayat ol)
    (bkz: sma tip1 hastası lina'ya yardım kampanyası)

  • rize iyidere belediye başkanının açıklaması tamamı şu şekilde;

    "beyinkanaması geçiren ve 20 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra sağlığına kavuşan rize iyidere belediye başkanı ahmet mete, muhtarlara verdiği iftar yemeğinde, “öbür dünyaya gittim geldim; dedeleriniz 10 ağustos’ta başbakan erdoğan’a oy vermenizi istedi” dedi."

    haber

    insan evladının bambaşka bir canlı olduğuna delalettir. sen öbür tarafa gitmemişsin dostum bonzun yan etkileri hep bunlar. ufak çaplı bir badtrip diyelim...

    gerçek...

  • oda kirasının yanı sıra çocukları için "haftada 5 gün, günde 2 saat eytim" isteyen bir dallamanın ilanını kabul etmekle başlayacak kölelik. önce sana vermek lazım sayın amk ev sahibi.

  • "işin zor gökhan..."
    "valla işin zor hadise..."
    "işiniz çok zor mazhar abi..."
    "ebrucum işin çok zor, kolay gelsin sana..."

    sanırsın canlı yayında atom parçalıyorlar.

  • annemin gardiyanı olduğu hapishane. devamlı bu cümleyi kurarak yaşamak istediğim her şeye olması gereken zamanda engel oldu.
    mesela modern bir ailem olsaydı şu an bambaşka bir hayatım olabilirdi. ıyi bir modern dansçı ya da solist olabilirdim. hayatta en sevdiğim şeylerden biridir dans etmek. daha ortaokul yıllarımda müzik öğretmenim yalvarircasina bu kızı konservatuar sınavlarına sokun diye dil döktü ama nerdee.. annem elalem ne der diyerek bana hapishanenin kapısını açtı bir defa. sonra turizm lisesine yazildim. birkaç hafta gittikten sonra içkiyle haşır neşir olacağımı düşünerek beni okuldan alıp normal liseye verdi. tüm hevesim kaçtı okuldan atıldım. sonra hasbelkader okul dışardan bitti, şehir dışında üniversite okumaya gittim. orda ne mi oldu? barda iş buldum. hem içkiyle haşır neşir oldum hem dans ettim hem de şarkı söyledim. belki biraz geç kalmıştım ama istediğimi yaptım. hala dans etmeyi seviyorum. yani beni o hapishaneye atamadı annem. ılk fırsatta kaçtım ve bir daha kimin ne diyeceğini umursamadim. her koyun kendi bacağından demişler banane elalemden. neticede zararim varsa kendime diyerek sallamayin kimseyi. hayat kısa, kuşlar uçuyor.

  • türk dizi tarihinin;

    - en tırt holdingini, (bütün mahalleyi işe aldılar)
    - en tırt ceo'sunu, (hiç danışmanı, avukatı falan yok, en küçük sorunda bütün yetkileri damadına devretti)
    - en tırt komiserini, (kuzey'in peşine takıldı olay çözmeye çalışıyor, arada kuzey'i alttan alıyor, sakinleştiriyor falan)
    - en tırt mafya babasını, (alt tarafı bir adam vurdu, japonya'ya kaçtı herif)
    - en tırt girişimcilik hikayesini (makara),
    - en tırt stilistini (sabah sporunu park aletlerinde yapıyor)

    barındıran dizi.

    kabul edin aslında senaryo komple ilkokul müsameresi gibi ama izliyoz işte mal mal.

  • "doktorların doktoru metin abimiz" dedi acun.
    adam 120 gün kırık çıkık yanık yırtık bulantı grip herşeye su ve buzla müdahale etti.
    gururlu edit :
    bu sene doktor sprey kullanıyor.
    ekşinin gücü :)

  • hızlı bir biçimde ekşi sözlüğün ticari yönünü kafasında ve uygulamada bir yerlere oturtması gerektiğini düşünüyorum.

    bu oturttuğu yeri de bizlerle paylaşması gerekir. medyaya verdiği röportajlarda sözlüğün fenomen haline gelme sebebinin içinde barındırdığı protest ruh olduğunu kendisi bizzat tarif etmişti.

    şimdi işler değişti. ekşi sözlüğün sahibi/yöneticisi artık yanlızca burada yazan bir takım huzursuz tiplerin bildiği, saydığı kişiler değil, bir yandan bu işlerden kazandığı paralarla mercedes'e binen, canı sıkıldı mı 2 bilet alıp oraya buraya tatile gidebilen tipler. işin içine para girince her iş değişiyor, çoğunlukla da çirkinleşiyor. sözlük de çirkinleşti artık.

    ha bu paralar gelmeye devam eder mi? eminim ki sonsuza kadar olmasa da çok uzun bir süre evet devam eder. ama şunu unutmamak lazım;

    işlek bir yerde açtığınız umumi helayla bir tıp profesörünün kazandığından daha fazla para kazanabilirsiniz. hayatta tıp profesörü mü olmak istersiniz yoksa helacı mı? bence bunun cevabını versin. bize de bildirsin. bizde ssg ve kilolu arkadaşının uygun gördüğü başlıklara, onların uygun gördüğü fikirlerimizi ona göre yazalım.

  • akp'li erdoğan'ın damadı selçuk bayraktar adlı arkadaşın iktidar değişiminden son derece endişe etmesi olayıdır.

    gerginlikten sesi titriyor, ne diyeceğini düşünüyor, iktidar gidince dünyanın mahvolacağı mesajını vermeye çalışıyor. halkın iradesinden korkma selçuk. bu ülkenin başka mühendisleri de var. kayınbabaları ülke yönetmiyor ama emin ol onlar da elinden geleni yapma imkanına kavuşacaklar. 20 yıl daha mı istiyorsun anlamadım ki.

    link