hesabın var mı? giriş yap

  • 7 yaşındaki kızımla alerji testi için hastanede sıranın bize gelmesi beklenmektedir:
    - ne o kızım? mırıl mırıl ne konuşuyorsun?
    - dua ediyorum baba?
    - ne duası?
    - alerji duası.
    - nasılmış o dua?
    - allaam n'olur brokoliye alerjim olsun, çikolotaya olmasın.

  • muhtemelen defalarca söylenmiştir ama yine de biraz detaylı olarak açıklayayım: the office'in amerikan versiyonunun ilk sezonu size tırt geliyorsa bunu görmezden gelmenizi tavsiye ederim çünkü ilk sezon tamamen ingiliz versiyonundan uyarlamadır.

    michael scott'ın ingiliz karşılığı olan david brent'i oynayan ricky gervais; işinde kötü olan, çalışanlarına da kötü davranan, başkasının yerine utanma isteği doğuracak espriler ve hareketler yapan birini çok iyi canlandırmış olsa da nedense bu konseptteki bir insanı ya steve carell iyi oynayamadı ya da bir ingiliz üzerinde doğal duran bu rol bir amerikalı üzerinde eğreti durdu.

    neyse dizinin berbat geçen ilk sezonunun ardından steve carell, the 40 year old virgin filmi ile sempatik bir salağı çok iyi oynadığı için ve film de amerikada o dönemde iyi anlamda patladığı için dizinin yazarlarından olan greg daniels, michael scott'ı da ikinci sezonda uyuz olunan bir tipten sempatik bir salağa dönüştürme kararı alıyor. ki bu kararına diğer senaristler karşı çıksa da son söz greg abimizde olduğu için diğerleri de paşa paşa bu karara uymak zorunda kalmışlar.

    işte bu karar sayesinde the office'i ilk kez izleyen çoğu kişi "ilk sezonu izledim ama beğenmedim" diyerek diziyi bırakıp bir efsaneden mahrum kalıyor. birinci sezonda diziyi bırakan birilerine denk geldiğinizde onlara şefkat gösterin.

    edit: "ilk sezonu izlemeden ikinci sezona başlayayım mı?" gibilerinden neredeyse yirmiden fazla mesaj aldım. 1 bölümü 20 dakika olan 6 bölümlük ilk sezonu izleyemeyecek kadar vaktiniz değerliyse zaten hiç başlamayın. anime fillerı izlemiyorsunuz sonuçta, size "bu bölümleri atlayın" diyecek halimiz yok. bu yüzden artık "ilk sezonu izlemesem olar mığ?" gibilerinden komik sorular sormayın, tşk. kaldı ki ilk sezon da iyidir ama dizinin reyting olarak istenen seviyeye gelmediği ve neredeyse iptal aşamasına gelindiği için "berbat" ve "tırt" terimlerini kullandım.

  • dağlarda bu kadar insanın su savaşı yaptığını, yakalamaç falan oynadığını zannedenlerin feryadı. be adam, o 2 pkk'lının kafası neden yok biliyor musun? çünkü tepelerinden uçan uçaklar bomba yağdırıyor, havanla vuruluyor, top ateşiyle dövülüyor.

    sağlam kafa mı kalır, hasarsız vücut mu kalır?
    pkk mayını döşediğinde adam iç kanamadan mı ölüyor sanıyorsunuz?
    parçası bulunmayan şehitlerin boş tabutları evlerine gönderilirken hiç vahşet, hiç insanlık suçu ve uluslararası hukuk sikinizde değil?

    ağzının orta yerine sıçtıklarım.

  • jüpiter’in çevresinde yer alan asteroitleri incelemek için 16 ekim cumartesi günü nasa nın uzaya fırlatacağı uzay aracı.

    12 yıllık görevi boyunca rekor sayıda asteroit keşfedecek. seyahati boyunca mars ve jüpiter arasında kalan ana kuşak’ta yer alan ve farklı özellikler taşıyan 8 göktaşının yakınından geçecek. bu bölgelerdeki asteroitleri ziyaret eden ilk uzay aracı olacak ve bize gezegenleri oluşturan ilkel cisimlerin çeşitliliğini ilk kez gösterecek.
    güneş sistemi’nin doğuşuna dair önemli bilgiler sağlayacak.
    (bu nedenle, insanlığın doğuşuna dair eşsiz bilgiler sağlayan primat lucy’yle aynı ismi paylaşıyor.)

    bu uzun yolculuk sırasında, dünya’nın yer çekimi kuvvetinden de yararlanmak için güneş sistemi’nin dış kısmına varmadan önce ve sonra birçok kez dünya’nın yakınından geçecek olması, bu uzay aracının türünün ilk örneği olmasına sebep oluyor.
    çünkü, güneş sistemi’nin dışından dünya'ya doğru uçacak ilk uzay aracı lucy olacak.

    not: fırlatma, nasa’nın internet sitesinden, sosyal medya kanallarından ve space.com üzerinden canlı yayımlanacak.

    kaynak

    edit: kaynak düzeltildi.

    edit2: firlatma anından 1.5 dk lık görüntü burada

  • simdi bi aciklama yapacam, ortalik darma duman olacak ama yapayim.

    renk; bir cismin yansittigi isik degildir. once buna bi tamam deyip, sonra kalanini okumaya devam edin.

    gordugumuz renk, beyaz isigin dalga boylarinin zihnimizde sekillenen hali. bildiginiz uzere, beyaz isik gorulen spektrumdaki tum renklerin bir bilesimidir. biz bu bilesimi "beyaz" olarak algiliyoruz. yani bizim beyaz gordugumuz cisim, uzerine dusen "beyaz" isigin tum dalga boylarini oldugu gibi geri yansitiyor.

    yesil bir cisim ise, uzerine gelen isigin "yesil" dalgaboyu haricindeki tum dalgaboylarini soguruyor. yani sadece yesil rengin bulundugu dalgaboyunu yansitiyor. bu durumda biz o cismi yesil olarak goruyoruz. kisaca diyebiliriz ki, yesil cisimler belli bir dalgaboyu haricindeki tum diger gorunur tayf dalgaboylarini sogururlar. yesili yesil yapan iste o sogurdugu, yansitmadigi gozumuze gelemeyen "beyaz" isik dalgalaridir. bizler bu yesil haricindeki dalga boylarini icine hapseden cisimleri "yesil" renkli algiliyoruz.

    bunun gibi, "siyah" bir cisim de, uzerine gelen "beyaz" isikta bulunan tum dalgaboylarini sogurur. yani o cisimden gozumuze herhangi bir dalgaboyunda isik ulasamaz. iste biz tum dalga boylarindaki isigi icine hapseden cisimleri de "siyah" renkli algiliyoruz.

    eger rengi, beyaz isigin goze yansiyan dalgaboylari olarak dusunurseniz elbette siyah bir renk degildir. siyah, isiksizliktir. fakat, renk tarifinizi, sogurulan dalgaboylari uzerinden yaparsaniz, siyah bir renktir.

    nasil baktiginiz onemli. bu prensibe halk arasinda "neye gore, kime gore" deniliyor.

  • 12 - 13 yaşlarındaydım. erdek'te denize giriyorum, yüzme bilmediğim halde boyumu aşan bir yere gelmişim. çırpındım ve sahilde oturan enişteme doğru çığlık attım. sonra giderek gömüldüm karanlık suya. bilincimi yitirmeden önce aklıma gelen son şey, "umarım ailem çok fazla üzülmez" oldu. aradan kaç sene geçti, işte o son saniyeleri ve ne düşündüğümü hala unutmuyorum. sonra gelip eniştem beni kurtarmış. kumların üzerinde su kusarken kendime geldiğimi hatırlıyorum. eğer ölmüş olsaydım, son anlarımı yaşarken düşündüğüm şey ailem olacaktı.