ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
işte bu öğrencinin adı albert einstein'dır
-
saçmasapan bir hikaye anlatıp, sonunu bu cümleyle bitirirseniz herkesin ağzı açık kalır. %100 çalışıyor.
yaran fıkralar
-
serçenin bir tanesi bahar günü dalgın dalgın uçuyormuş.
bir anda farketmiş ki, bir yolun üstünde uçuyor ve karşıdan da motorsikletli bir adam geliyor.
her ikisi de çarpışmayı engellemek için ellerinden geleni yapmışlar ama nafile...
serçe "çotan daank" diye kaska çarpıp düşmüş.
şimdi, motorcu arkadaşımız, allahı var sıkı bi hayvansever.
doğal olarak hemen atlamış motordan; koşmuş serçenin yanına.
serçe baygın yatıyor...
kıyamamış, bırakamamış yolda; almış getirmiş eve.
eskiden kalma bir de kafesi var evde..
baygın serçeyi kafesin içine güzelce yerleştirmiş..
yanına da az biraz su, az biraz ekmek koymuş, vurmuş kafayı yatmış....
bizim serçe bir müddet sonra ayılmaya başlamış..
daha tam seçemiyor ortalığı..
hafif bulanıklık var yani...
bi bakmış parmaklık, ekmek, su falan var bulunduğu yerde...
birden dank etmiş vaziyet:
motorcuyu öldürmüşüz beeeee...!!!!!!
bir insanla ilişiği kesmek için yeter sebepler
-
karsiniza gecip baskalari hakkinda atip tutmasi ve arkasindan atip tuttugu kisilerle yuzunuze baka baka kanka olmasi.
sizin de arkanizdan atip tutuyordur kesin.
kiminle görüşüyorum
-
(karismatik)
- kiminle görüşüyorum?
- yanlış insanla.
(sıkıcı)
- kiminle görüşüyorum?
- hangi numarayı aradıysanız, o numaranın sahibiyle.
(çok kişilikli)
- kiminle görüşüyorum.
- kimi arzu ederdiniz?
(paranoyak/asabi)
- kiminle görüşüyorum?
- sen kimsin?
(ev hanımı)
- kiminle görüşüyorum?
- hatice sen misin?
(ev babası)
- kiminle görüşüyorum?
- aloo
(espriktüel)
- kiminle görüşüyorum?
- özcanoğulları'nın malikânesi, buyrun. eküki
(sözlükçü)
- kiminle muhatap oluyorum?
- (bkz: kiminle görüşüyorum) (bkz: aramaya inanmak)
murat bardakçı
-
senden ve yarı cahilliğinden yıllardır tiksindim.
yazmadım bugüne kadar değmezsin diye.
ama az önce celal şengör koordinasyon eksikliği vardı derken senin itiraz ettiğin nokta var ya... yatacak yerin yok
kendini yeniden icat edebilmek
-
turgut uyar der ki:
"ben kırkından sonra artık yazmayan şairlerimizin, hayatın yükü, geçim derdi falan gibi sebeplerle değil... kendilerini yeniden icat edemediklerinden sustuklarını inanıyorum."
buna kendini inşa etmek de diyebiliriz.
besim dellaloğlu cumhuriyetin temel probleminin bu olduğunu düşünür ve şunu sorar:
"varolan bir şeyin kopyası olan insanlar mı yetiştireceksiniz, yoksa kendini inşa ve yeniden icat edebilme "kültür"ü edinmiş insanlar mı? "
120 kilo olup sosyalizmi savunmak
-
(bkz: marx okusam yarıyor)
parkta yiyişirken polise yakalanan çift
-
ayıp lan sizin yaptığınız. ulan ne yapsınlar, kuytu köşe bulmuşlar, önleri kapalı, üstü kapalı, kimseyi rahatsız etmiyorlar, ne diye karışıyorsunuz gençlere? kime ne zararları var yani? anca artistliğiniz bu sesi çıkmayanlara yeter zaten.
nasıl da mutlulardı oysa, şekilden şekile giriyorlardı.
(bkz: gözümde canlanır koskoca mazi)
yiyip yiyip kilo almayan insan
-
beni de yesin...
kurtarsın bu hayattan. sağlıklı beslenmekten, spordan falan gına geliyor bir yerden sonra...
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"şu an ağlıyorum desem umrunda olmaz, ev boş desem hey yavrum heyy"
yaran fıkralar
-
karadeniz'e röportaja gelen gazeteci çiftçi temel'e sorar:
g: bu inekler ortalama kaç litre süt veriyor?
t: hangisi? beyazı mı, siyahı mı?
g: beyazı...
t: 10 litre...
g: peki siyahı?..
t: 10 litre...
g: peki neyle besliyorsun bunları?
t: hangisini? beyazı mı, siyahı mı?
g: beyazı...
t: otla besliyorum...
g: peki siyahı?
t: onu da otla besliyorum...
gazeteci iyice dellenir. neden peki sürekli hangisi, hangisi diye soruyorsun? zaten cevaplar aynı...
t: çünkü siyah olan benim de ondan...
g: haaa... peki beyaz olan kimin?
t: o da benim...
debe editi: ünlü şovmen cem yılmaz'ın bir gösterisinde dediği gibi: nereden bileyim, o fıkralardaki adamların gerçek olduğunu...
edit: bu fıkra mükerrerdir...
pişman olmak isteyenlere tavsiyeler
-
birini kendinizden çok sevip, ona herkesten çok inanın.
sonrasında öyle pişman oluyorsunuz ki kafanızı duvara sürtüp ateş çıkarasınız, dünyayı yok edesiniz geliyor.