hesabın var mı? giriş yap

  • genoa beraberliğinden sonra basın toplantısında soru geliyor "acaba takım yorgun muydu?" diye. jose mourinho'nun cevabı ders niteliğinde:

    -yorgun? günde 15 saat çalışıp ayda bir kaç yüz euro kazanıp evine dönen baba yorgun olur. biz değil...

  • günümüzde 57. alayın sancağının melbourne müzesinde olduğuna dair bilgiler vardır internette. bu da kahramanlık adına yayılmıstır. "sancağı tutacak kimse kalmadı" seklinde ama işin doğrusu o şekilde değildir.

    57. alayın hepsi canakkale'de sehit olmamıs, daha sonra birçok cephede savasmıslardır. "57’nci alay, çanakkale cephesi’nden sonra, önce galiçya cephesi’nde savaşmış, ardından bağlı olduğu 19. tümen ile birlikte filistin cephesi’ne intikal etmiştir. 19. tümen 23 eylül 1918 tarihinde ingilizler’e esir düşmüştür. 57. alay’ın da 29 temmuz 1917 - 23 eylül 1918 tarihleri arasında filistin cephesi’nde birçok muharebeye katıldığı, son olarak nablus meydan muharebesi’nde mevcudunun hemen hemen dörtte üçünden fazlasını kaybettiği ve daha sonra muharebe gücünü yitirerek ingilizlere esir düştüğü tespit edilmiştir." bunun üzerine 57 alay böylece ordu bünyesinden çıkarılmış, aziz hatırasına saygı nedeniyle bir daha da kurulmamıştır. bugün türk ordusunda 57. alay yoktur. ancak bazı kaynaklarda 57. alayın ege’de kurulan 57. tümen ile karıştırıldığı görülmüştür.

    genelkurmay baskanlığı'nın sancak ile alakalı acıklaması söyledir:
    “57. alay çanakkale muharebelerinden sonra 30 kasım 1915’te sultan v. reşat’ın iradesiyle altın gümüş imtiyaz ve harp madalyaları verilmiştir. bu madalyalar 25 nisan 1916 tarihinde istanbul-şile arasında bulunan çelebi köyü’nün kuzeydoğusunda toplanan alayın sancağına törenle takılmıştır. dolayısıyla alay sancağının çanakkale muharebeleri sırasında avustralyalıların eline geçtiği iddiası doğru değildir. bazı yayınlarda bu sancağın bugün melbourne müzesinde sergilendiği iddia edilmektedir. bu iddialarla ilgili melbourne müzesinin de içinde bulunduğu dört müze adına victoria eyalet müzesi tarafından gönderilen cevabi yazıda ellerinde 57. alaya ait bir sancak bulunmadığı bilgisine ulaşılmıştır.

    57. alay çanakkale cephesinden sonra önce galiçya cephesi’nde savaşmış, ardından bağlı olduğu 19. tümen ile birlikte filistin cephesine intikal etmiştir. 19. tümen 23 eylül 1918 tarihinde ingilizlere esir düşmüştür. 57. alayın da 29 temmuz 1917- 23 eylül 1918 tarihleri arasında filistin cephesinde birçok muharebeye katıldığı, son olarak nablus meydan muharebesinde mevcudunun hemen hemen dörtte üçünden fazlasını kaybettiği ve daha sonra muharebe gücünü yitirerek ingilizlere esir düştüğü tespit edilmiştir.

    günümüze dek geçen sürede 57. alay sancağına ilişkin herhangi bir bilgi aydınlığa kavuşamamıştır. ancak türk ordu geleneği göz önüne alındığında alayın ingilizler tarafından esir alınırken sancağını teslim etmeyerek imha edilmiş olması kuvvetle muhtemeldir.”

    genelkurmay baskanlığı

  • türkiye cumhuriyeti'nin kurucusu olan gazi mustafa kemal atatürk'ün 85. ölüm yıl dönümünde emniyet şeridinde saygı duruşunda durduğum için türk polisi tarafından bana düzenlenmiş cezadır.görsel

    bu sabah trafikte olduğumdan dolayı herhangi bir kazaya neden olmamak amacıyla aracımı 09.04’te e-5 yenibosna-merter istikametinde yenibosna mevkiinde en sağ şeride çekip saygı duruşunda bulundum. trafikte yer alan tüm araçlar araçlarını durdurarak saygı duruşunda bulundular. durduğum yerin 50 metre ilerisinde ise 1 polis aracı ve 3 memur olduğunu fark ettim. ilk olarak saygı duruşu sırasında bir trafik kazası meydana gelmesi durumunda hızlıca müdahale etmek için polislerin hazır beklediğini düşündüm. ilk yanlış düşüncem bu oldu.

    polis memuru beni durdurup evrakları isteyince rutin kontrol yapıyorlar diye düşündüm. ikinci yanlış düşüncem de bu oldu. bana trafik cezası yazacaklarını söyleyince itiraz edip, siz türk polisi değil misiniz saygı duruşunda durduğum için bana nasıl ceza yazarsınız dediğimde, saygı duruşu için mi durdun dedi (bu sabah 09.05’te aracımı sağa çekip, dörtlümü yakıp, aracımdan inip, arabanın yanında 1 dakika boyunca ayakta istanbul’un temiz havasını ciğerlerime çektiğimi düşündü galiba). evet dedim saygı duruşu için aracımı çektim. tamam o zaman ceza yazmıyorum dedi. ben de ehliyet ve ruhsatımı yoluma devam ettim. (yolda keşke polis aracının ve memurların videonu çekseydim diye düşündüm, çekmediğime şu an çok pişmanım.)

    bu akşam e-devletten ceza sorgulaması yaptığımda tarafıma 47/1-c maddesi kapsamında 436 tl ceza düzenlediğini gördüm. şimdiye kadar yediğim trafik cezaları (hız limitini aşma) arasında bu cezanın yeri çok başka. ben bu cezayı yemekten gurur duyarım. lakin bu cezayı, bana kesenlerin yanına bırakmaya hiç niyetim yok. öncelikle cezaya itiraz edeceğim, sonrasında ise bana ceza yazan memur hakkında (tutanaktan belli oluyordur diye düşünüyorum) dava açacağım.

    edit 1: güzel mesajlarınız için teşekkür ederim arkadaşlar. dava süreci ile ilgili gelişmeleri ayrıca burada paylaşacağım.

  • "başım omuzunda olsun. ne ekmek isterim, ne su.."

    evlendik sonra. sözünün eriymiş.

    istemedi.

    ***

    arkadaşlar bu mesajı artık editlemem gerekiyor. şöyle ki boşanma aşamasındayız. istemediği bir tek eflak ve boğadan kaldı. bir de kulağımın arkası.

  • ikinci öğretim tıp açılsa onu bile kazanamayacak tiplerin ıslak rüyalarını süsleyen istek.

  • “neden amazon” sorusunun cevabı niteliğinde bir rezalet. ülkemizde boykot kültürü gelişmedikçe böyle rezaletlerle karşılaşmaya devam edeceğiz.

    edit: "hepsiburada satıcı değilse, hepsiburada'nın suçu yok" denmiş, gülmek istedim ama gülemedim. hepsiburada, müşterilerine internet üzerinden alışveriş hizmeti sunan bir şirket olarak, tedarik zinciri güvenliği kapsamında müşterilerine karşı sorumludur. "biz sorumlu değiliz" vb. ifadelerin hukuki olarak karşılığı yoktur. hepsiburada'yı nasdaq gibi bir borsaya taşıyan, müşterilerinin hepsiburada altındaki satıcılara değil hepsiburada markasına güvenmesidir. böyle küçük ama mide bulandırıcı konularda müşterilerini satıcılarla başbaşa bırakırsa, yarın o müşterileri çok arar.

    edit2: amazon'da da benzer problemleryaşayanlardan çokça mesaj aldım. ben kendi tecrübelerimden hareketle yorum yaptım. zamanında almanya amazon'dan bir ürün sipariş etmiştim, sıkıntılı olduğunu bildirdim. bir gün sonra yenisini gönderdiler ve eskisinin de bende kalmasını istediler.

    edit3: pazar yerlerinin "sorumluluk reddi" yaptığı ve benzer durumlarda mahkemelerin satıcıyı sorumlu tuttuğuna dair birkaç mesaj aldım. nalet olsun böyle düzene!

  • orası diyarbakır'dır. lakin amed diye bir yer yeryüzünde yoktur.

    moderasyondan başlığı düzeltmesini talep ediyorum.