ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
dumpster diving
-
isveç'te de çok popüler bir faaliyet. çünkü ürünlerin dış görünümü ve ambalaj durumları ile ilgili çok sıkı düzenlemeler var. bu yüzden kullanım tarihi geçmeyen bir çok ürün çöpe atılıyor. özellikle görece zengin muhitlerin marketlerinde bu ambalaj görünümü, dış görünüş, yıpranma gibi konular daha sıkı ele alındığından, çok çok kaliteli ürünleri çöpte bulabiliyorsunuz. baya organize bir faaliyet bu isveç'te ve facebook grupları her detayı tek tek anlatıyor. kriminal olarak da bir cezayı çarptılanı da duymadım. birkaç arkadaşım sadece ekmeği, sütü ve peyniri marketten para ile aldıklarını bile söylüyorlar..
aydın boysan
-
ayşe arman: "bu hükümetin en beğendiğiniz yönü nedir?"
aydin boysan: "bir gün gidecek olması!!!"
fayans ustasının yenilediği banyo
-
adam 70.000 tlyi alıp işi 5000 liraya başkasına vermiş. geçmiş olsun.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
bulaşıkların yemekten sonra değil de yemekten önce yıkandığı tek yer öğrenci evidir..
bir mhp'li olarak erken seçimde oyum akp'nin
-
(bkz: aktroll)
--- spoiler ---
fuatavni ?@fuatavni_f 13h13 hours ago
20. mhp ile koalisyon seçeneğine karar verildiği an mhp görünümlü akp trolleri akp-mhp koalisyonu şart kampanyasına başlayacaklar.
fuatavni ?@fuatavni_f 13h13 hours ago
18. kendilerini mhp'li gösteren akp'li troller, mhp chp koalisyon kurarsa bir daha mhp'ye oy vermem' diyecek.
--- spoiler ---
stefan zweig
-
avusturyalı yazar ve muhabir , 28 kasım 1881'de viyana'da doğdu. neredeyse butun dunyayi dolasti. belcika'dayken 1. dunya savasi basladi. zweig evlendi , unlendi... ardarda cok basarili eserler cikartiyordu. netekim bu durum nazilerin hosuna gitmemisti.nazilerin , stefan zweig a olan dusmanligi artiyor, yaktiklari kitaplar arasinda zweig kitaplari ilk siralarda yer aliyordu.zamanla bu durum yerini bir tur kovalamacaya birakti ve zweig, ailesini bile geride birakarak londra'ya kacti. esinden bosandi ve daha sonra huzur arayisina dewam etti.portekiz e yolculuk yaparken yaninda olan lotte altman ile 2. evliligini yapti ve beraber yolculuklara devam ettiler... *
bir satranç öyküsü'nün finali, yazarın, 1942 yılı başlarındaki ruh halini yansıtır. umutsuzluk içindeki zweig, en sevdiği yazarlar olan goethe, homeros ve shakespeare'de teselli arıyordu.
okumak için bir şeyler ararken, tesedüfen montaigne'in "denemeler" ine rast gelir . montaigne, ölüm karşısında özgür olmak istiyordu. zweig da, naziler'den kurtuluş için tek çare olarak ölümü görüyordu.
1942'nin 14 şubat'ta , karı-koca , rio festivalini izlemeye gider. o gun gazetelerde manset olan haberi gorunce huzurlari yeniden yokolmustur. nazi gucleri suveys kanalina dogru yonelmislerdi ve libya ya geliyorlardi. esi ile beraber stefan zweig, festivali izlemeden apar topar brezilyadaki evlerine donerler...
sevgilisi kendisini arkadaşıyla aldatan yazar
-
olaydaki en mağdur kişinin ahmet olması
kardeşin ölmesi
-
13 sayısına uğursuz diyenlere sadece gülerdim. bu yılın 13 ekimine kadar. akşam bir mesaj geldi, atla türkiyeye gel diye. n'oluyoruz diye aradım, kardeşin dediler, trafik kazası yapmış durumu ağır. bütün cesaretimi toplayıp sordum sağ mı diye, yoğun bakımda dediler; söylemediler saatler önce göçtüğünü bu dünyadan. yürek dayanmaz dedikleri buymuş sanırım, kardeşin gitmesi sadece geçmişteki anıları, kahkahaları, kavgaları, gezip tozmaları, içmeleri, ağlamaları getirmiyor gözünüzün önüne..beraber bir hayat planladığınız, 10 yıl sonra şurda şu gün diye kurduğunuz planları kursağınızda bırakan bir olay, hayata karşı çaresizliğinizi mermer soğukluğuyla yüzünüze çarpıyor. sadece 'yapma, gitme beni bırakma' diye bağırıyosunuz.
en son arabada beraber giderken bülent ersoy'un 'bir ben bir allah biliyor' unu bağırarak söylemiştik. mekanın cennet olsun kardeşim - gerçekten ne çektiğimi bir ben bir allah biliyor artık.
rus edebiyatı klişeleri
-
"general ivan fyodoroviç yepançin'in ortanca kızı adelaida ivanovna yepançina odadaydı."
siz herkes odada zannedersiniz ama sadece bir kişi vardır.
yurt dışında yaşanan dumur olaylar
-
yer : isvicre alpleri
zermatt yakinlarindaki "monte rosa" dagina yapilan , buzul üzerinde yürümeyi de kapsayan, bir trekking turundayiz. ilk gün yaklasik 8 saat süren yürüyüsün sonlarina dogru gruptan bir arkadas ayagini burkar. biraz toparladiktan sonra, "tamam sorun yok" diyip tura devam eder. ancak aksam 2800 metredeki dag evine vardigimizda, arkadasin ayagi siser ve üzerine basamaz hale gelir. ertesi gün de tirmandigimiz onca yolu geri dönmemiz gerekmektedir ama sakatlanan arkadas icin bu mümkün olmaz. ve geriye tek alternatif kalir : helikopter (helikopter masrafinin sigorta tarafindan karsilanmasi mevzuuna girmiyorum bile)
ertesi sabah, grubumuzun lideri olan isvicreli arkadas, zermatt air isimli helikopter merkezini arar ve konusur. sonradan bize aralarinda aynen söyle bir diyalog gectigini anlatir:
- monte rosa hütte'deyiz. bir arkadasimiz ayagini burktu ve asagi yürümesi mümkün degil. yardiminiza ihtiyacimiz var.
- agrisi cok mu?
- hayir. hatta hic agrisi yok, ama ayagi sisti ve üzerine basamiyor.o yüzden size ihtiyacimiz var.
- yalniz biz sadece hayati tehlike olan durumlarda hemen müdahele ediyoruz. sizin durumunuzun aciliyeti yok, o yüzden daha sonra gelebiliriz.
- peki, ne kadar sonra?
- yarim saat sonra
gercekten de helikopter yarim saat sonra gelir.
gatekeeping
-
bir eylemin kim tarafından yapılabileceği ya da bir statünün kime ait olabileceğine dair kriterler koyup onları savunmaya kalkma hareketi. o kriterlere uymayanlar hor görülür, "gerçek x" olmadıkları ya da "gerçek anlamda y" yapmadıkları vurgulanır. reddit'te r/gatekeeping subreddit'inde yapanlarla doyasıya dalga geçerler.
bizdeki yaygın kullanımı:
- x yapmayan y'yim demesin
- x dediğin y yapacak
şeklindedir. aynı amaçla kullanılan başka bir hor görme çeşidi için (bkz: nothing else matters metallica'cısı)