ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bu gezi direnişinde ultraslan nerede
-
bir soru cümlesidir.
ultraslan'ı bilmem de; galatasaray taraftarı bir çatıya ihtiyaç duymadan direnişteler. gerisi teferruat.
not: fenerbahçeliyim. *
edit: bilgilendirme. başlık başa kalmış.
kafede yalnız oturan insanlar
-
hayatında olduğu gibi kafede, restoranda, trafikte, işte, evde yalnız olan insandır. sanıyorum dünya gittikçe yalnızlaşıyor. üzülmeyin herkes sizin gibi.
an itibariyle oturuğum yerde, 13 masa tek başına oturuyor. ellerinde telefon/tablet var. yarısının kulağında kulaklık. yarısından fazlası sigara içiyor. 4 tane masada 2 kişi oturuyor, tamamı hemcinsiyle. 2 kişi oturanlardan biride ağlıyor. 2 masada boş.
üstelik günlerden bi pazar sabahı, hiç mi kimse eşlik edecek birini bulamaz..
arkadaşlık/ilişki/evlilik süreçlerinin her geçen gün kısaldığı günümüzün problemi nedir? teknoloji olduğunu düşünmüyorum. sosyal medya yalnızlaştırmıyor, insanlar yalnız olduğu için sosyal medyaya yöneliyor. paylaşım ihtiyaçtır, bunun için imkan bulunamıyor çareyi sosyal medyada buluyor ama bu çare gerçek değildir, sahtedir. peki neden böyle oluyor? sanıyorum egolar, ispatlar, hırslar, kötülükler bu noktaya getirdi. her şey sahte olmaya başladı. başta sevgi. samimiyet, sevgi rolleri oynanıyor. e karşındaki bunu farkedemeyecek kadar aptal değil. doğal olarak tatmin olmuyor. kısa bi süre oyuna dahil oluyor. bakıyor mutlu değil. eee ne çekicem karşımdakinin mallıklarını diyor, alıyor kulaklığını çıkıyo geziyor.
şarkıdaki gibi; biz büyüdük ve kirlendi dünya..kirlenen dünyada kimse omuzunu yaslayacak birini bulamıyor. aksine çoğunluk menfaat için birlikte. vakti zamanında yaşca büyük birisi demişti ki; arkadaş arkadan taşlayan demektir. ne güzel demiş. selam olsun kendilerine.
edit: imla
tombili'nin heykelinin çalınması
-
görüntüden anladığım kadarıyla demir ya da benzeri bir maddeden yapılmış heykel. demirini satmak için çalmışlardır.
o boğa nasıl yıllardır orada duruyor, hayret.
edit: gelen mesajlara göre, heykel bronzmuş.
yaşar usta
-
repliğin tamamı şöyle:
yaşar usta-saim beyi görecektim.
sekreter-randevunuz var mi?
yaşar usta-yok.ama yaşar usta derseniz beni kabul eder.çok önemli.
sekreter-hiç sanmıyorum ama bir sorayım.(telefonda) saim bey, yaşar usta diye biri sizinle görüşmek istiyor.peki efendim.(yaşar usta'ya) sizi bekliyorlar, buyrun.
(içeri girer)
saim bey-söyle ne istiyorsun?
yaşar usta-bak beyim, sana iki çift lafım var.koskoca adamsın.paran var, pulun var, herşeyin var.binlerce kişi çalışıyor emrinde.yakışır mı sana ekmekle oynamak.yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu karda kışta sokağa atmak, aç bırakmak.ama nasıl yakışmaz.sen değil misin öz kızına bile acımayan, bir damlacık saaddeti çok gören.anlamıyor musun beyim, bu çocuklar birbirini seviyor.ama ben boşuna konuşuyorum.sevgiyi tanımayan adama sevgiyi anlatmaya çalışıyorum.hıh.sen büyük patron, milyarder, para babası, fabrikalar sahibi saim bey.sen mi büyüksün.hayır ben büyüğüm, ben, yaşar usta.sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç.gözümde pul kadar bile değerin yok.ama şunu iyi bil, ne oğluma ne de gelinime hiç birşey yapamayacaksın.yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi.çünkü biz birbirimize parayla pulla değil, sevgiyle bağlıyız.bizler birbirimizi seviyoruz.biz bir aileyiz.biz güzel bir aileyiz.bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun.dokunma artık aileme.dokunma çocuklarıma.dokunma oğluma.dokunma gelinime.eğer onların kılına zarar gelirse ben, ömründe bir karıncayı bile incitmemis olan ben, yaşar usta, hiç düşünmeden çeker vururum seni.anlıyor musun.vururum ve dönüp arkama bakmam bile.(çıkar)
hakan sabancı don juanizm sendromu yaşıyor iddiası
-
biz arkadaşlarla bu durumda olan tanıdıklarımıza amsalak diyoruz ama, don juanizm sendromu da iyiymiş* bundan sonra daha kibar oluruz*
kitapçıda hissedilen kitap çok ömür az anksiyetesi
-
gençken daha çok olur. çünkü gençken insana hiçbir şey yeterli gelmez. zaman dahil.
genç. adı üstünde. diyelim, sadece yirmi yılını yaşamış ömrünün ve bunun üç misli daha zamanı var ortalama. ve kitap delisi. kendimden biliyorum. böyleydim. onbin kitabım olur herhalde diye düşünüyordum. onları okuyacağımı düşünüp heyecanlanıyordum. sonra, bir insanın hayatını sırf kitap okumakla geçirse dahi bile bu kadar çok kitap okuyamayacağını anladım. vazgeçtim çok sayıda kitap almaktan. herhalde 1.000 kadar kitabım vardır ve herhalde 700 kadarını okumuşumdur. şimdi hayatın ortasındayken ben, bana deseler ki, artık kitap satılmayacak, bitti, peki derim.
kitaplarım bana yeter ömrümün ikinci yarısında da. okumadıklarımı okurum, severek tekrar tekrar okuduklarımı tekrar tekrar daha okurum. bu bana yeter. gerçekten yeter.
kapitalizmi anlatan en iyi söz
-
"patronuma yeni arabanız çok güzel dedim. eğer kendine hedefler koyar, çok çalışır ve işini iyi yaparsan gelecek sene kendime daha iyisini alabilirim dedi"
çanakkale'de yaşanan bedelli askerlik rezaleti
-
bariz ironi amaçlı açılmış başlığı ciddiye alıp cevap yazan mı dersiniz, ironidir umarım diyen mi dersiniz, şu sözlüğe girişte bir iq testi şart artık.
edit: herkes aynı dertten muzdaripmiş anlaşılan, gece yazmıştım şunu 666 fav almış an itibariyle. yönetimde okuyordur umarim :)
666 bu arada, tırstım.
zengin olunca yapılacak ufak şımarıklıklar
-
sabah işe giderken bir kuş sütü eksik olan kahvaltı masasından sadece bir yudum portakal suyu içip aceleyle çıkmak.
kılıçdaroğlu ile mi yoksa ince ile mi eve çıkardın
-
kılıçdaroğlu ile çıkardım ki kirasını faturasını günü gününe öder, dert yaratmaz gibi.
ince ile çıksam bu eve paso karı kız getirir, içer, dağıtır, bulaşıklara el sürmez gibi. “olm muharrem gel bir konuşalım şu evin durumunu” dediğimde de demagoji yapar, kafa bırakmaz gibi.