hesabın var mı? giriş yap

  • yangin tatbikati sirasinda 2 dk icinde bosaltilmasi gereken okulun 15 dk'da bosaltilmasi sonucunda mudur yardimcisinin herkesi bahceye toplamasi. ogrencilerin laubali hareketlerinden, bilinc eksikliginden, adam olamayacagimizdan bahseden konusmasi sirasinda siniflardan birisine basariyla saklanmis bir arkadasin pencereden sarkip: "cengiiizz, yaniyoooommm!!!" diye nara atmasi ve okul olarak yarilmamiz.

  • işler yoğundu programı aksattık ama zaman içerisinde iki mekan daha olsun deneme şansımız oldu;

    eyvan : bornova'da bayraklı'ya yakın tarafta kanatçının az ilerisinde bir mekan. hiç bilmeyen folkart'ın ikiz kulelerine doğru gitsin onlara 200-300 metre mesafede falandır. öyle gandi'deki, tulumbalıdaki gibi sen hepsinden birer parça getir derseniz uzaylı gibi bakıyorlar ama sen bize 4 servis aç hepsinden birer porsiyon getir biz paylaştırırız deyince bir anda rajhatladılar. servi hızı da biraz düşük, iyi niyetli ama bir miktar zayıf kalıyor. etler fena değil, mezeler ortalama-ortalama üstü fiyat fena değil ama biz uzun süredir methini şöyle güzel böyle ucuz diye duyduğumuzdan biraz hayal kırıklığına uğradık. özetle tarafsız gözle bakılırsa fena değil iyi bile denebilir ama övüldüğü kadar hesaplı ve lezzetli değildi sanki.

    marika: urla demircili'de bir plaj ayrıca balık restorantları da var ve tezgahlarında şaşırtıcı seviyede balık oluyor (elbette yazın) gerçi iki hafta önce halen açıklardı ama kış boyunca durumlarını bilmem. mezeleri oldukça iyi, servis yine çok iyi balıklar da hem çeşitli hem çoğu taze tek falsosu kıyıda köşede rakı-balık mekanı buldum diyemeyeceğiniz bir fiyatı var. ama denizin kıyısında rakı balığa parası neyse vericem kardeşim derseniz adam başı 70-100 bandında adam başı 35 lik rakı-meze-balık yapabilirsiniz. tabi balık deniz balığı olsa da 2-3 kiloluk sinariti masaya kondurmayı falan unutun yine de görece mütavazı gidin.

    pek yakında : çeşit olsun deyu 1-2 fasıllı mekan, hisar balıkçısı, bucasporu sevenler lokali (ne demek başka mekan mı kalmadı adı böyle olan mekana insan sırf merakından gider)

  • bir kaç gün içerisinde karakola giderek ilk adımını atmayı planladığım kampanyadır.

    şöyle diyeceğim:

    "karakolunuzun görev alanında bulunan mahallede ikamet etmekteyim. bir kaç gündür gece 2-3 sularında ellerine davul almış motosikletli ve kamyonetli şahıslar bu davulları çalmak suretiyle mahallede dolaşmakta ve huzur ve sükunumu ihlal etmektedirler. bu şahısların tespit edilerek haklarında kabahatler kanunu, çevre kanunu ve ilgili mevzuat uyarınca adlı işlem yapılmasın talep ederim".

    peşin not: anne-babamın da doğruladığı üzere ilk orucumu 6 yaşında tuttum. son 20 yıldır zaruret hali hariç bir ramazan orucunu bile kaçırmadım. hatta teravih namazını hatimli kıldıran camiler'in müdavimiyim. şuan size oruçlu olarak sesleniyorum.

    gelin özeleştiri yapalım. oruç tutmayanlara "inanmıyorsun bari saygı duy" demek kolay. senin oruç tutmayanlara saygın var mı? hatta oruç tutanlara saygın var mı? gecenin vaktinde istisnasız herkesi rahatsız ediyorlar ve buna karşı çıkmayı bırak, destek oluyorsun. çocuğu olan var, hastası olan var. benim gibi yemeğini yeyip yatan, sahura kalkmak istemeyen var. nasıl bir hoşgörü dini bu? gerçek islam bu değil. vallahi de billahi de bu değil. bak bu sefer gerçekten de değil.

    bu zulümdür, eziyettir, dinde yeri yoktur. ve ben inanıyorum ki allah bunun hesabını hepimizden soracaktır. buna bir son verilsin; oruç tutan müslümanlar tarafından.

  • yine ayşe arman'la röportaj yapmış. "iklim farkındalığı" yaratmak istediği şu yeni şarkısıyla ve doğayla ilgili konuşmuş yine.

    tüm yazı bodrum'da teknesinde geçiren kendisi değilmiş gibi, denizi olabildiğine kirleten değilmiş gibi, eşinin denize işerken fotoğrafı yokmuş gibi "çevreci".

    çocuğuna uygun ana okulu bulamayıp "bari ben açayım" deyip milleti silkelememiş gibi de "halkçı"

    10 reklamdan 7-8 tanesinin müziğini kendisi yapmamış, piyasayı domine etmemiş gibi de "eşitlikçi"

    pandemide millet ekonomik zorluklar içinde çabalarken, bu durumu "koza içindeyim gibi düşündüm, kelebek gibi çıkayım kozadan" dememiş gibi de "akıl hocası"

    nefret ediyorum böyle halktan kopuk yaşayıp, halka akıl veren "elitist" insanlardan.

    ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol ya da hiç sesini çıkarma, fikir yürütme de ne olduğun ortaya çıkmasın.

    edit : röportaj yorumlarında da bayağı giydirmişler. neyse ki samimiyetsizliğini anlayanlar çoğunlukta

    ayşe arman'ın nil röportajı

    edit : yahu şu denize işemekle ilgili ne kadar mesaj geldi, bunun neresi yanlış diye. arkadaşlar, yanlış olan direkt tekneden denize işemek. yoksa ben de yüzerken çok sıkıştıysam ve etrafta da kimse yoksa elbette denize işedim. ikinci önemli nokta da, nil ve familyası gibi "kelebek, böcek, koza, doğa, saygı, deniz, toprak...vs" diyip, böyle birşey yapmak. umursamaz davranışlar, şımarıklık, yaparım kimse karışamaz tavrı ve sonrasında da işte bu samimiyetsiz konuşmalar.

  • aç kalsalar yemek üzerine kahve içmezlerdi diye tahmin ediyorum.

    hava limanında normal şartlarda da pahalı olan yere oturursan az bile. madem doyacaksın çantana at bir iki ekmek arası bisey önceden hazırlanmış streçli falan aç ye yani.

  • az önce denk geldiğim video. sinirden elim ayağım titriyor. şerefsizler, adi köpekler. o çocuğun tek bir damla gözyaşına değer mi lan yaptığın fanatiklik? nasıl bir gözü dönmüşlük bu?

    https://twitter.com/…rlig/status/656406750330036224

    edit: adam kayseri'de tanınan bilinen amigo recai adında biriymiş. böyle adamların öfkeli kalabalık lafıyla aklanması, sakinliğe davet edilmesi utanç vericidir. bir tane kolluk kuvveti görmedim "aga hayırdır sen kimsin de çoluk çocuğa, insanlara saldırıyorsun" diyen. yeter lan.

    edir 2: vaguedespassions denen bir garip kişilik "hemen saldırı diye olayı lanse et, ortalığı ateşe ver. işte bunlar hep uzun süren akp döneminin sonuçları" gibi değişik laflar etmiş. saldırı kelimesinin anlamının sadece fiziksel şiddete dayalı olmadığını anlaması için bu cahilliğinden kurtulması gerekiyor. tdk bile saldırı kelimesini açıklarken "kötülük yapmak, yıpratmak" diye başlar cümleye. aksi takdirde bu saldırı yapanlarla aynı düşünce yapısına sahip olduğunu iddia edebilirim.

    edit 3: ilhan ekşioğlu ve şekip mosturoğlu minik kardeşimizin kadıköy'e davet edildiğini yazdı.

    kardeşimize ulaşılmış, nasıl da gülüyor. emeği geçen herkese teşekkürler.

  • evde de pisirebileceginiz, hatta hazir hamburger ekmeginden "bile" daha lezzetli oldugunu garanti edecegim bir tarifini paylasmak istedigim ekmek turu.
    *en basarili buldugum tarifi ingilizce'den cevirdim,

    8 ekmeklik tarif:

    - 1 paket kuru maya
    - 3.5 - 4 su bardagi civari un
    - 1 bardak ilik su (41 derece)
    - 1 buyuk yumurta
    - 3 yemek kasigi eritilmis margarin
    - 3 yemek yasigi seker
    - 1 cay kasigi tuz (tepeleme degil)
    - 1 cay kasigi zeytinyagi

    pisirmeden once uzerine surmek icin:

    - 1 cirpilmis yumurta
    - 1 yemek kasigi sut
    - istedigin kadar susam

    yapilisi:

    1) buyuk bir kase icerisine mayayi koy, yarim bardak un ve ilik suyu ekleyip hafifce karistir ve 10 -15 dakika dinlendir.

    2) 1 yumurta, erimis tereyagi, seker ve tuzu bu karisima ekle, sonra da geriye kalan unu (3 bardak civari) ekle.
    yumusak ve yapiskan bir yapiya ulasana kadar yogur., eger eline fazla miktarda yapisiyorsa un ekle

    3) unlanmis bir zeminde yuvarlak sekil ver. kase icine al, cevresine zeytinyagi sur, aluminyum folyoyla kaplayip ilik bir yerde beklet. boyut olarak 2 katina ulasmasi gerekiyor, 2 saat civari surebilir.

    4) yeniden unlanmis zemine al, hava kabarciklarini yok et, gerekirse unlayarak 8 esit parcaya ayir.
    (ince uzun sekilde acip, bicakla kestikten sonra yuvarlak sekil vermesi daha kolay)

    5) firin tepsisine yagli kagit ser, bu 8 parcayi elinle bastirip yassilastir. hafif unla ve tepsiyi fazla siki olmamak sartiyla strech film (plastic wrap?) ile sar. yine 1 saat civari sismeleri icin dinlendir.

    6) firini onceden 190 derecede 8-10 dakika civari isit, cirpilmis sut - yumurta - susam 3'lusunu uzerine sur ve 15-17 dakika civari kizarana kadar pisir.

    not: dilerseniz uzerine tereyagi surup, yeniden firinda 1-2 dakika bekletebilirsiniz ama etiniz yagliysa gerek yoktur.
    * firindan cikarmadan once tamamen sogumasini bekleyin.

    hazir aklima gelmisken, evde hamburger yapacaksaniz orta yagli, mumkunse sadece 1 kere makineden gecmis kiymaya caps lock icerisine tuz karabiber vs. baharat kesinlikle koymayip caps lock usulca sekil verip dokum tava pisirin. ete sakin ama sakin mudahele etmeyin.
    sonra uzerine tuz ve karabiber ekin. boylece agziniza gercek et tadi gelecektir.
    eger icine baharat koyarsaniz bu kofte olur; hamburger koftesi degil.

    bir de ekmegin icini kizartin ve ince bir tabaka mayonez surun. ketcap kullanmayin.
    icerisine yesillik ve domates koyacaksaniz burger king vs. nin tersine etin altina koyun. yerken etin suyu bunlara gecsin mis gibi.

  • muhtesem bir site.

    edit: bu entryi kotuleyenler. evet bugun cumle alem youtube'un muhtesem bir site oldugunu biliyor, google'a muhtesem bir site demek gibi birsey. fakat bu entry girildiginde youtube nedir kimse bilmezdi ulan. biz de dehsete dusmustuk milyon tane klibi gorunce, hayret bisi ya...

  • hesabı ödedikten sonra, kapı önünden birkaç metre uzaklaştıktan sonra, arkanızdan koşarak gelip; "efendim, masadaki suyun ambalajını zedelemişsiniz. 3 lira daha almam gerekiyor" diyebilen garsonlara sahip işletmedir. bahsettiği su hamidiyenin küçük bardak boyutundaki suları.