hesabın var mı? giriş yap

  • cocuklarin hayal gucunun kanitidir. ben ak sakalli bir dede olarak tasvir etmistim ki bu da benim o zamanlar ne kadar hayal gucu kit bir insan olduguma isarettir;

  • jagger'ın, insanın karanlık yüzünü anlattığını (satanizme övgü olmadığını) söylediği şarkı aynı zamanda rolling stones'a -temiz çoçuklar the beatles'ın aksine - kötü çocuklar imajını sağlayan şarkıdır.

    parçanın orijinal ismi the devil is my name'dir. jagger şöyle anlatır:

    "şarkılar değişim geçirebilir. sympathy for the devil de bu şekilde başlayıp yazıldı ancak sonra ritmi değiştirmeye karar verdik. ardından tamamen farklı bir hale geldi. çok heyecan vericiydi. bir folk şarkısı olarak başladı ve ardından bir sambaya dönüştü. iyi bir şarkı her şey olabilir. hele ki içinde pek çok tarihi gönderme ve şiir varsa."

    sözlerde, mikhail bulgakov'un the master and margarita isimli kitabından esinlenildi (kaktus yukarıda bahsetmiş: (bkz: #11993620)). ingiliz şarkıcı marianne faithfull o sırada jagger'ın kız arkadaşıydı ve kitabı jagger'a o vermişti (üst sınıf bir aileden gelen faithfull, jagger'a kariyerinde pek çok başarılı fikir verdi). kitapta şeytan; üst düzey, sofistike, servet ve zevk sahibi bir karakter olarak anlatılıyordu.

    açılış cümlesi "please allow me to introduce myself i'm a man of wealth and taste," the toxic avenger part iii* isimli filmde rick collins'in canlandırdığı şeytan karakteri tarafından dile getirilir. aynı satır ayrıca 10 bölümlük resimli roman v for vendetta'nın 2. bölümünde de kullanılır.

    sözlerin bir bölümü,kasım 1998'de microsoft'un kartelleşme davasında intel başkanı steve mcgeady'nin ifadesinde de kullanılır. mcgeady, microsoft hakkında sympathy for the devil başlıklı bir yazı yazmıştır.

    "troubadours who got killed before they reached bombay" satırı bir görüşe göre hipi güzergahında (istanbul - yeni delhi) seyahat eden hipileri işaret ederken (birçoğu afganistan ve pakistan'da uyuşturucu satıcıları tarafından öldürüldü), başka bir görüşe göre de soygunlar ve katliamlarla ünlü thuggee isimli hint tarikatından bahseder (suffocated yukarıda bahsetmiş: (bkz: #27289765)). ölüm tanrıçası kali'ye tapan thug'lar, hindistan'a seyahat eden grupları topluca öldürerek değerli mallarına el koyarlardı. gelmiş geçmiş en ölümcül topluluklardan biri olarak kabul edilen thuggee tarikatı (2 milyon insan öldürdükleri söylenir) ingiltere'de de oldukça iyi biliniyordu. bu tarikata son veren de sömürgeleşme döneminde ingiliz ordusu olmuştu.

    "whoo - whoo" şeklinde ilerleyen arka vokaller, richard'ın kız arkadaşı anita pallenberg'in fikridir. pallenberg, kayıtlar sırasında kendi kendine bu şekilde mırıldanırken, bu vokal grubun hoşuna gider. parçada pallenberg, keith richards, brian jones, bill wyman (marakas), marianne faithfull ve jimmy miller arka vokalleri yaparlar.

    parçada samba ritmi esas alınmıştır. richards şöyle anlatır:

    "sympathy for the devil akustik bir folk şarkısı olarak başladı ve benim bass çaldığım bir çeşit çılgın samba olarak son buldu. işte bu yüzden bütün şarkılar önceden çalışılmış ve planlanmış olarak stüdyoya girmeyi sevmiyorum."

  • tokyo'ya yakin bir yerde bir engelliler bakim merkezine saldiri sonucunda gerceklesmis hadise.
    japon kyodo haber ajansina gore bu bilgiler var. detaylari yakinda cikar ortaya.

    edit: sanki ben japonca biliyormuscasina yazdim, degil mi?
    aklima aziz nesin'in bir hikayesi geldi. yazmaya hevesim olsaydi uzun uzun yazardim ama ozet geceyim. dur bakalim ne kadar anlatabilecegim cunku hikayeyi lise doneminde okumustum. o hikayesine aziz nesin soyle basliyordu "fransizca'dan turkceye cevirdigim kitaplari cagaloglu'nda yayinevine teslim ettim ve eve dogru geri donuyordum ki beyazit'ta onumde yuruyusunden, salinimdan ve ruzgarda savrulan atkisindan fransiz oldugu tahmin edilen bir kadin yuruyordu" sonra bir yerde bu kadin bir adres sormus ve etraftakilerin diyaloglarini uzun uzun anlatiyor aziz nesin ama cok hos anlatiyor. ilk olarak soru sordugu adam hic birsey diyemiyor ama yardim da etmek istiyor. gitgide kadinin etrafinda kalabalik toplaniyor ama kimse yardim edemiyor. kadin anlatmaya calisiyor. kadinin fransiz oldugunu anliyorlar ama etraftakilerin fransizcasi da yok. aziz nesin de iclerinde ve olan biten herseyi susarak izliyor. bir ara uc tane liselinin kendi aralarinda konusurken birisinin digerine "hadi konussana oglum, okulda fransizcadan 10 uzerinden 9 almistin, konus lan. anlat" diyor. oburu de "ben konusamiyorum ki oglum, ben okuldakileri biliyorum, konusma farkli" falan diyor. yani diyaloglar diyaloglar. neyse ilerleyen kisimlarda sorun cozuluyor ve aziz nesin soyle bitiriyor oykusunu "simdi siz diyeceksiniz ki maden fransizcadan turkceye kitap ceviriyorsun da niye orada kadina yardim etmedin. cevap vereyim, ben fransizca bilmiyorum ki. o kitaplarin ismini yayin evinden aliyorum sonra gidip arapcalarini sahaflardan satin aliyorum. arapcadan turkceye ceviriyorum ve yayinevine gidip fransizcadan turkceye cevirmis gibi parami aliyorum"

    ben de yukarda ilk yazdigim iki cumleyi japon haber ajansindan almiscasina bbc'den arakladim.

  • flört dönemindeki bireylerin karşılıklı olarak ellerini birleştirmesiyle yapılan eylem. bu eşik flört dönemindeki önemli eşiklerden biridir ve sonucu %99.98 erkek tarafının elinin büyük olmasıyla sonuçlansa da hep bir şaşırma durumuyla karşılanır. buradaki asıl amaç pek tabii ellerin birbiriyle buluşması, birbirlerine bağlanmak isteyen ellerin bahane ile tutuşmasıdır. bireyler bir eşiği daha aşmış olurlar ve sevgilik müessesine bir adım daha yaklaşmış olurlar.
    not: 2006 senesindeymişiz gibi entry oldu, evet arkadaşlar siz bilmezsiniz eskiden buraya böyle entryler yazılırdı. hey gidi günler hey...

  • başlığı altında %9 alkol oranlı xtra shot'tan 4 tane içip %36'lık alkol aldığını sanan, yüzde kelimesinin anlamını bilmeyen gerizekalıları ortaya çıkarmış olan biradır.

  • bugunlerde harikulade bir yasa geciyor danimarka parlementosu'ndan. halk, bundan sonra kendi arasinda uygun gordugu/istedigi bir seyi, 50bin imza toplama kosulu ile mecliste gorusulmesi icin kanun teklifi verebilecek.

    dusunsenize. biz daha internette bile "devletin bize uygun gordugu" sitelere girebiliyoruz sadece. haha sinirim bozuldu, adamlar kanun teklifi veriyor meclise. ne hakla ya? kimsin sen? halksin hepi topu...

    sozum ona, ulkesinde "ileri demokrasi" oldugunu dusunenlere cok yabanci gelecek uygulama gercekten.

    k: http://m.t24.com.tr/…nun-teklifi-sunabilecek,306338

  • şimdi gördüğüm bir videoda, sabiha gökçen havalimanında gerçekleşmiş olay. malum bugünlerde rüzgar fazla ve pist de ıslak. bütün ekibe ve yolculara geçmiş olsun. daha fazla bilgi geldiğinde editleyeceğim..

    edit: video linki geldi. ekşiup'ı kaldırdım. yeni linki koydum.

    https://streamable.com/qbz3w

    edit2: olm nasıl insanlarsınız lan. bi sakin olun, bi tane video'dan giydirmediğiniz insan kalmadı. yok pegasus, yok ali sabancı, yok low cost. allahtan yeni havalimanında olmadı.

    sabiha'da şu an rüzgar hızı hem çok fazla hem de hamleli (gust) (27 kt g37kt)hamleli olması ne demek? rüzgar normal bir şekilde eserken aniden rüzgar hızının çok kısa bir süre için fazlasıyla artması demek. denizde dalganın çarpması gibi düşünün. zaten o hızda esen rüzgara bir de gust eklenince iniş esnasında profili bozmuş olabilir. hiç bir şey bilmiyoruz, benimki sadece hava şartlarına göre bir akıl yürütme. ama şirketi low costu falan bi karıştırmayın, ne çok biliyorsunuz her bişeyi birader.

    edit 3: bu ülkenin çivisi çıkmış yemin ediyorum :) bilgi verme amaçlı başlık açıyorum, adamdan gelen mesaja bak "bi dahaki sefere youtubedan düzgün video koy. yer hizmetlerinde çalışman şaşırtmadı" oğlum niye bu kadar kötü niyetlisiniz siz yahu?