hesabın var mı? giriş yap

  • sanırım 13-14 senedir kullandığım browser, chrome vb yokken firefox bizi internet explorer gibi bi kamyon tekeri browserdan kurtarmıştır, o browser kıtlığında firefox sayesinde insan gibi internet'te gezmeyi başardık.

    şimdi chrome gelince herkes firefox'u sattı, vefasız ipneler, hala süper ötesi browserdir, ipneliğin luzumu yok şimdi gidip yükleyin kullanın.

  • atom bombasinin mantigi olsa da; olay atomda degil, cekirdektedir. ve yaricap bakimindan atomun cekirdegi, atomdan 100.000 kat kucuktur. cekirdegin icindeki tum protonlar (pozitif yuklu olduklarindan) birbirini ittikleri icin bunlari bir arada tutan kuvvetli bir tutkal olmalidir. cekirdekler kararsiz ise kararli olmak icin ugrasirlar ve buyuk enerji aciga cikartirlar.

    supernova gibi bazi yildizlar patladiklarinda cok buyuk miktarda kutle cekim enerjisi cekirdek sureclerine dahil edilir. bu da uranyum ve plutonyum gibi agir elementleri meydana getirir.

    agir elementler nukleonlari alfa parcacigi, elektron, pozitron ya da tek tek notron olarak firlatip en kararli yapiya dogru hareket ederler, bu da enerji aciga cikartir. bu esas olarak uzerinden uzun zaman gecmis bir supernova patlamasinin birikmis enerjisidir.

    nukleonlar cekirdegin etrafindadir. kuvvetli bicimde bir arada tutulurlar, fakat alfa parcacigi cekirdegin hemen disinda guclu bicimde itilecektir. bu iki kuvvetim birlesmesinin etkisi fizikcilerin "potansiyel kuyusu" dedigi seyi olusturur. bir yanardagin yandan kesitini dusunun, kenarlari egimli , hafif de kenarlari egimi olup derin bir agzi olsun. bu yanardagin icine girip cikanlari nukleon olarak dusunun. burada nukleonlar veya alfa parcaciklari kuyuyu asacak yeterli enerjiye sahip degillerdir. zaten olsa kuyunun icinde olmazlardi. fakat kisa sureligine bir parcacik belirsizlik bagintisindan enerji odunc alir ve yeterli enerji ile kuyu disina cikar. meseleye soyle bakalim; fakat klasik kuram yerine kuantum kurami ile bakildigi takdirde enerjinin yeteri kadar olmasi gerekmez, parcacik tunel acarak engeli asabilir ve bu kuantum etkisidir. radyoaktif bozunmanin temelini olusturan da budur.

    bir cekirdegin sallandigini dusunelim. bir cekirdege enerji verilirse salinim o kadar uc noktaya cikar ki cekirdegi ikiye bolup iki kucuk cekirdege ayrilip alfa ve beta parcaciklari ile notrondan olusan minik damlaciklari sacar. bazi cekirdekler icin bu ayrilma hizli hareket eden bir notronun cekirdekle carpismasi sonucu tetiklenebilir ve her parcalanan cekirdek yanindaki en az iki cekirdegin parcalanmasini saglayacak kadar notron saldiginda zincirleme reaksiyon baslar.

    ıste bu atom bombası surecidir. bu sureci yavaslatip yavas yavas islemesini saglayip daha kontrollu enerji elde etmek icin de notronlari soguran bir malzemeyle ayar yapilirsa suyu isitarak buhar elde edip elektrik ureten kontrollu bir atom reaktörü olusur.

    gelecekte cekirdek birlestirme sayesinde sinirsiz enerji elde etme umudu yeterli sayida cekirdegi bir arada tutmanin yolunu bulmaya bagli. ayrica cekirdekleri birbirime itmede kullandigimiz enerjiden daha fazla enerji aciga cikaracak bir surec bulmak cok onemli.

    bombada her sey daha kolay; esas olarak birlestirmek istediginiz cekirdekleri uranyumla kapliyorsunuz, sonra da uranyumu cekirdek bolerek patlatiyorsunuz. cevresindeki patlamadan kaynaklanan ice dogru basinc yeteri kadar hidrojeni bir araya getirip ikinci ve daha muazzam bir füzyon patlamasıni meydana getirir.

    fakat sivil enerji santralleri (bkz: nükleer santral) icin daha incelikli bir is gereklidir. yuklu cekirdekleri iceride sise gibi tutacak sekilde ayarlanmis guclu manyetik alanlarin kullanimini ve cekirdekleri fiziksel olarak bir arada sikistiran lazer demetlerinden gelen isik palslarini iceriyor.

    sonuc olarak radyoaktif bozunma muazzam bir enerji aciga cikmasini saglar. kontrollu veya kontrolsuz olmasi ise ne amacla (iyi/kotu) kullanilacagina gore degisir.

    ****

  • 2011'in mayis'i.. tib'den eksi sozluk'u kapatma emri cikiyor. ortalik biraz karisik. her kafadan bir ses.

    olay butonu hep yesil.

    4 mayis 2011 - #23338165
    5 mayis 2011 - #23363517
    7 mayis 2011 - #23395635
    8 mayis 2011 - #23407952

    bu entry'deki birkac cumleye dikkat:

    ''...daha kalabalık bir internet kullanıcı grubuyla katılmak. bu yüzden hepinizin (evet sen dahil) orada olması lazım...''

    ssg'nin burada bahsettigi kisiler sen, ben, antik'i bugunu kullanmayanlar falan. (evet sen dahil)

    9 mayis 2011 - #23416679
    11 mayis 2011 - #23447436 (bizden oneri bekleniyor. hani su an hicbir talebi ve onerisi siklenmeyen bizlerden)
    12 mayis 2011 - #23465436
    12 mayis 2011 - #23468031
    12 mayis 2011 - #23468497
    13 mayis 2011 - #23485966

    sonrasinda dusunen hayvanin onde gideni de bir seyler yazip kafamizi utulemis. ben ozellikle ssg'nin olaganustu cabasini gostermek istedim.

    ***

    konu, eksi sozluk'un kapanmasi olunca, sozluk yazarlari can ciger kuzu sarmasi. onerileri dikkate alinan onemli kisiler ve olay butonu surekli yaniyor. aciklama ustune aciklama yapilabiliyor.

    konu, o pek kiymetli yazarlarin basit talepleri olunca, olay butonu hic yanmiyor. taleplerin karsilanmasini geciyorum... karsilanmasa da olur. ancak, o gun o yuruyus'te ssg'yi yalniz birakmayan yazarlara, ssg bugun tek cumlelik bir aciklama yapmaktan dahi kaciniyor.

    bakalim... devran donuyor nasil olsa...

    sunu ek yapalim: ssg ile ilgili yazilan her entry'den sonra devreye giren ''adam sozlugun sahibi'' refleksine eyvallah. evet, ssg sozlugun sahibi, dusuneni, tasarlayicisi ve sairesi. ancak biz de(yazarlar) kendi sozumuzun sahibiyiz. biz de iki lakirdi edelim arada musadenizle.

  • yıllarca zinanın dibine vur, gece hayatı deyince akla ilk gelen isim ol, ondan sonra namaz güzellemeleri... al sana türk işi dindarlık!

  • net bir bilinç tanımına göre yanıtının değişebileceğini düşündüğüm sorudur. bu konuya ilgi duyup da bir şeyler öğrenmek isteyenlere john archibald wheeler'ı araştırmalarını önerebilirim. ben biraz daha farklı bir açıdan yanaşacağım.

    bilim insanlarının bakteriye veri depolayabilmesi gibi bazı deneyler burada da konuşuldu biliyorsunuz. verinin canlı bir varlığa aktarılmasına f fonksiyonu dersek, bu fonksiyonun tersini almayı başardığımızda kendimize dair bir şeyleri dijital ortama aktarmış oluruz. peki bu fonksiyon terslenebilir bir fonksiyon mu? öyleyse bile günümüzdeki teknoloji tersini almamıza imkan vermiyor gibi duruyor. ancak dediğim gibi önce kümelerin ve fonksiyonun net tanımı yapılmalı ki süreç hakkında fikir yürütebilelim.

    bir metin dosyasını ele alalım. boyutu küçüktür değil mi? word'de 2000 kelimelik bir yazınız 24 kb kadarcık yer tutabilir. bunu notepad'de yazarsanız daha az yer tutması lazım. görünmez bir katibin var olduğunu ve fi tarihinden beri insanların ağzından her çıkanı metin dosyası olarak bir yerlere yazıp kaydettiğini varsayalım. hah, tahminlere göre bu dosyanın büyüklüğü 5 exabyte kadar olacaktır. yani bir kentrilyon byte kadar. bir kelimenin boyutu 10 byte olarak kabul ediliyor. şimdi düşünün, zihnimizde neler var? geçmişe ve şimdiye dair vidyo görüntüleri (144 piksel falan da değil ha full+full hd), fotoğraf görüntüleri, dinletiler (ses dosyaları), geçmişe dair pişmanlıklar ve hesaplaşmalar, on dakika sonrasından tutun da on yıl sonrasına dek uzanan gelecek planları ve olasılık hesapları, bir yandan sosyal ilişkilerimize dair bir sosyal ağ yapısı, bir yandan her an maruz kaldığımız birçok uyartı, say say bitmez. daha bir de veri olarak tanımlayamadığımız ağrı hissi, koku algısı gibi durumlar var. buna buzdağının görünmeyen kısmı olan bilinçaltımızı da ekleyin.

    insan ömrünü ortalama 80 yıl kabul edelim, yukarıdaki bilgiler ışığında sizce ortalama yaşta, 40 yaşında olan birinin zihninde ne kadar veri olabilir? çok. şimdiye dek matematikte o büyüklükte bir sayı kullanıldığını zannetmem. e peki bunca bilgiyi nasıl bir bilgisayara aktaracağız? biraz büyük ve depolama hacmi geniş bir bilgisayar olması lazım. e daha bunun aktarma teknolojisi var, evet kızılötesini geride bıraktık ama yine de vaziyet belli. saniyede en fazla ne kadar veri iletebilirsiniz? diyelim ki saniyede 10 gigabyte veri aktarabiliyoruz, süper değil mi. nöron sayısına dayanarak insanın hafıza alanının 2.5 petabyte kadar olduğu söyleniyor, 2,500,000,000,000,000 byte civarı. eğer hesapta yanlışlık yapmıyorsam sırf hafızayı aktarmak bile 28 gün kadar vakit alıyor. 28 gün uzun bir süre, bu esnada birçok yeni bilgi daha eklenecektir zihnimize, ek olarak onların da aktarılması var. e bir de hayallerimizi, planlarımızı, algılarımızı falan ekledik mi ohooo ölme eşeğim ölme.

    işte, günümüzdeki teknolojinin pek elvermediğini düşünmemin sebebi buydu. ha bundan yaklaşık 35 yıl önce bill gates 640 kb hafızalı bilgisayarın herkese yeteceğini söylemişti. oysa şimdi 1.44 mb'lik disketin yüzüne bile bakmayız. zamanla yukarıda saydığım veri depolama ve aktarma sorunları da çözülecektir. eğer bilincin net tanımını yapabilir, nerede nasıl var olduğunu da saptayabilirsek, bilgisayara aktaramamak için ne sebep olabilir ki?

  • şaman adetlerinden biridir. aileler çocuklarının kısmeti açılsın diye yaparlar. bir şey olacağından değil de batıl inanç işte napacaksın.

  • bir adam ile kızının ilişkisini kızından daha iyi bilip kızı hakkında ahkam kesebilecek adamlar da varmış, bunu da gösteren beyan.
    her boku bilen ekşiciler vardı hep eyvallah da, bunun bu boyutlarda olabileceğini tahmin etmemiştim yahu.
    -hayır o iyi bi babaydı tamam mı! bütün filmlerini izledim ben.

  • damla sigara iciyorsa yunus reisin neler yaptigini gosterseler de nesemizi bulsak dedirten goruntulerdir.