ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
20th century fox'un ezel senaryosunu satın alması
-
(bkz: ramirez dayı)
spermler arasındaki diyaloglar
-
-olm ben çıkıyorum
-lan manyak herif üzülüyo işte bekle 2 dakka da kıza mahcup olmasın.
neden zorunlu kimya dersi tartışılmıyor
-
çünkü kimya masal değildir diye cevaplanabilecek soru.
acemi asker komutan diyalogları
-
komutan, acemiliğin ilk zamanlarında askerleri gazinoya toplayıp konferans verir.
k: arkadaşlar hepiniz kısa dönemsiniz, bu vesileyle sizlerin bazı hususları daha çabuk anlayacağınızdan şüphemiz yok. askerlikte çoğunlukla kullanacağınız kelimeler emret komutanım, emredersin komutanım ve sağol olacaktır. misal vermek gerekirse ( o esnada izmirli bir arkadaşı işaret eder) sen kalk bakalım.
a: buyrun battal bey.
k: ne battal beyi olm tekmil verip emret komutanım diyeceksin.anladın mı?
a: tamam hojam bir daha baştan alalım kusura bakmayın.
k: olm mal mısınız? a.k
elektrik tüketimini 150kw altında tutmanın yolları
-
görsel
son 6 ayda 150kw altinda kalmayı başarmış ve 2 çocuklu biri olarak bizim kullanımımız şöyle;
tüm ampuller led ve genelde holdeki iki ampul sürekli yanar
kombi hava 10 derece ve altında iken çalışır.
evdeki beyaz eşya genelde en az a sınıfı ve kullanımına pek dikkat edilmez
klima yok
masaüstü oyun bilgisayarı yok (bu cihazlar ciddi elektrik harcıyor)
ütü haftada bir o da 3-5 gömlek
çamaşır makinesi kurutmalı ve haftada en az iki kere çalışır.
elektrik süpürgesi kullanmıyoruz, robot ve şarjlı dyson ile idare ediyoruz
led tv 1 adet ve genelde günde 4 saat açık olur
son ay 147kw ile sınırda kalmışız bakalım bu ay ne çıkacak bahtımıza.
kaşmir
-
bel fıtığından ameliyat olmuş ,üç ay rapor verdiklerinden evde yatıyordum. eşim, akşam işten dönerken mukavva bir kutu getirip açtığında , daha bir haftalık yavru kedi, avucuma oturdu. adını kaşmir koyduk.
o tarihten bu yana 20 yıl kadar geçti. birlikte yaşlandık. çok şey gördü . 1999 depreminde ataköy semtinde korkudan üç gün gizlendi. 6 aylıkken yatağımıza işedi. kastrasyon yaptırdık. siyam kedileri yün yemeği severlermiş. 2002 yılında yün iplik yuttu,veteriner zor kurtardı.
evimizin bu küçük bireyi ,doğası gereği biraz vahşi ve huysuzdu. “ kırık kuyruk” denilen bir kısa kuyruğu vardı. bu yüzden görenler biraz şaşırıyordu. yabancı biri ile bağırarak konuşursak o da bizimle birlikte muhatabımıza bağırarak miyavlardı. nankör değil sadıktı.
son bir yıldır ,diş taşı yüzünden zor günler geçirdi. taşları temizlemek için narkoz verilmesi gerekiyormuş, uyanamaz dendi-biz de öyle düşündük- taşlar temizlenemedi. kuru mamadan konserve mamaya geçildi. yaşlanma nedeniyle kemikler gücünü kaybetti,kaslar eridi. atlamayı bırakın zor yürür hale geldi. inatla çişini kumuna yaptı. temizliğine özen gösterdi.
son üç gün yemedi,içmedi. enjektörle verilen sıvıyı bile tükürdü. sonra dünyayı terketti.
50 yıl sigara içip bıraktığımda ne haldeysem, şimdi de aynı haldeyim. 20 yıl ,dile kolay…
tanım : dün ölen kedimizin adı.
georges-eugene haussmann
-
her ne kadar yoksul kesimin isyanlarini rahatca bastirmak ve parisi ekonomik siniflara ayirarak dizayn ettiyse bile bugun gelinen noktada zenginin de fakirin de sehirde belli bir duzen ve refah seviyesinde yasamasina imkan saglamistir.sehir mimarisinde bir esi daha yoktur.
sehrin genel yapisinin degismesi,yeni zenginlerin ve tuvalet/banyo kullaniminin artmasi sebebiyle kanalizasyon sistemini de degistirmeleri elzemdi.
ruzgar ve yagmurun seine den tasidigi hastaliklar ve kotu koku cehresi degismis bir sehrin anlamini haliyle bozmaktaydi.parisin temizlenmesi yasayan insanlarini da mecburi bir temizlik icine soktu.sehir boylece karanlik cagdan aydinlik caga gecis yapti.
ek bilgi: hausmann ve ııı. napoleonun o gunku sartlarda sehri yikip yeniden yapmak icin harcadigi mebla 2.5 milyar frank olmakla beraber 1950 amerikasinda ny un degisimi icin harcanan para 78 milyar dolara denk dusmektedir.
ahmet hakan'ın 29 temmuz 2016 tarihli yazısı
-
"sen ne büyükmüşsün hey atatürk" başlığına sahip yazı.
"hey atatürk" ne lan? uzaktan arkadaşına mı sesleniyorsun? bir kemalist söylese, samimiyetine inanırsın. mustafa kemal'e o kadar yakındır ki, hey mustafa bile der içtenlikle. samimi buluverirsin.
"ey atatürk" diyeceğine... bu adamları yazar yapıyorlar işte..
voyage sorgun
-
1 saat içinde 3 farklı sağlık sorunu yaşayan yazar ortaya çıktığına göre ya çok fazla sağlık sorununa yol açan bir otel, ya da reklam yapan otel.
hoşlanılan kızın whatsapp'tan gönderdiği son mesaj
-
(bkz: boş küme)
valla en son bi kızdan hoşlandığımda whatsapp yoktu.
hatta akıllı telefon yoktu, salak salak telefonlar vardı.
rte henüz bir kul kabul ediliyordu.
fışkiye kırılmamıştı.
küçük ibo hala küçüktü.
nihat doğan daha seda sayanla çıkmamıştı.
ibrahim tatlıses yıldız tilbe'yi pezevenklerin elinden kurtarmamıştı.
düşünün euro daha yoktu ya.
starbucks'ta bardakların üstüne isim yazılması
-
yaşanmış bir olay:
yaşlıca bir amca starbucks görevlisi delikanlıya bir adet sütlü kahve almak istediğini söyler.delikanlı 'latte' mi der,adamcağız sütlü kahve evladım der,bir şekilde anlaşılır,delikanlı:
beyefendi isminizi alabilir miyim?diye sorar,
yaşlı amca:
emekli korgeneral hede hödöoğlu diye cevap verir bünyede alışkanlık yaptığından dolayı.
az sonra delikanlı imanının gücüne sığınarak yeri göğü inletir:
emekli korgeneral hede hödöoğluuuuuu,emekli korgeneral hede hödöoğluuuuu kahveniz hazır paşam.
la casa de papel
-
denver’ın arturo’yla ilgili avustralya yalanını söylerken bunun palavra olduğunu el hareketiyle de gösterdiği dizi.