hesabın var mı? giriş yap

  • 1938-1988 yılları arasında yaşamış bir amerikalı yazar ve şair. hikayeleri sıradan insan hakkındadır, olağanüstü hiçbirşey olmaz. o insanların başına gelenler de onların yaşamları da bizim gibidir, alabildiğine sıkıcı. dilimize çevrilmiş aşktan sözettiğimizde sözünü ettiklerimiz, "ateşler" ve "sessiz geceler" gibi kitapları bulunur. robert altman'ın shortcuts isimli filmi de onun hikayelerinden uyarlanmıştır. bir kitabının kapağında edward hopper resmi bulunduğundan değil, kendisi edebiyatın edward hopper'ıdır bana göre.

  • ''dedeme -sana mahalleden suriye uyruklu bayan bakalım dedim, - acele etme hele ukrayna'da karışık dedi.''

    not: aynı dedenin torunları değiliz.

  • sıkıntılı olay.

    denizaltı 1980'li yılların başında arjantin donanması tarafından almanya'ya ısmarlanan tr-1700 sınıfı 6 denizaltıdan biri. borda numarası s-42. kızkardeşi santa cruz (s-41) ise serinin ilk denizaltısı. üçüncü denizaltı santa fe (s-43) ve dördüncü denizaltı olan santiago del estero (s-44) kızağa konduktan bir süre sonra iptal edilmiş. isim verilmeyen serinin son iki denizaltıları ise (s-45 ve s-46) doğrudan iptal edilmiş. bu projenin böyle sonlanmasında muhtemelen falklands savaşı'nın da etkisi olmuş.

    denizaltının kaybolduğu suların ortalama derinliği 1200 metre. en derin yerine 2200 metre diyorlar. tr-1700'ün test edilmiş maksimum derinliği ise 300 metre. yani 300 metre altında denizaltı biraz daha dayanır ancak 1200 metre denizaltı için çok fazla ve konserve kutusu gibi ezilir.

    denizaltıcılık pis meslektir. denizaltıların batma nedenleri çeşitlidir. açık unutulan veya tam kapatılmayan gevşek bir kapak, taşıdıkları mühimmatın patlaması, dahili bir yangın sonucu elektrik sisteminin çökmesi, hatalı sualtı seyri nedeniyle sualtı engebelerine çarpma, yılların verdiği metal yorgunluğu sonucu su alma gibi nedenler denizaltıları batırabilir.

    denizaltılar batar. ilk defa yaşanan bir durum değil, denizin dibinde de bir gizem filan yok. soğuk savaş döneminde amerikalılar uss thresher ve uss scorpion isimli nükleer denizaltılarını kaybettiler. sovyetler ise k-27, k-8, k-219, k-278 komsomolets ve k-429 denizaltılarını kaybettiler.

    denizaltılar batma durumu yaşarsa gemiden otomatik veya manuel ayrılan bir imdat şamandrası olur. bu şamandra denizaltının yerini belli eder. ama çok derin sularda kaybolma olursa maalesef bu işe yaramaz. zaten çok derin sular denizaltıyı bir anda basınçla ezeceğinden ve denizaltı paramparça olacağından bu şamandra yüzeye çıkamaz bile. eğer batma olayı gerçekleşmişse deniz yüzeyinde yağ ve dizel yakıtı görülecektir. belki bir miktar enkaz ve naaşlarda görülebilir ama yağ/dizel yakıtı kümesi en net belirtidir. umarım batma olmamıştır ve denizaltı bulunabilir.

    denizaltının su yüzeyine çıkmadan 30 gün seyir olayı tüm sistemler faal olursa geçerli. yani elektriği olacak, hava temizleme ve üretme sistemi çalışacak, su arıtması çalışacak, ısıtması çalışacak filan. onun dışında elektrik kesilip dibe oturularsa zaten hava bitmeden önce o soğukta kısa bir sürede donmak işten bile değil. bir de oturdukları derinliğin test edilenden çok fazla olmaması lazım, yoksa sıkıntı olur illa su almaya başlar.

    denizaltıcılara yüzeye kaçma eğitimleri verilir ve kaçış teçhizatları (submarine escape and immersion equipment) vardır ama 1200 metre gibi ortalama derinlikte yüzeye çıkamadan boğulursunuz. birkaç yüz metrede bile çıkmazsınız, teçhizatlar işe yaramaz, ciğerleriniz basınç farkına dayanamaz. şu andaki teçhizat ile 180-200 metreden filan çıkılabiliyor. tabi denizaltı battığında gemi içinde uygun lokasyonda bulunmak ve giysiye erişebilir olmak da önemli.

    ve son bir not, şöyle başlıklarda salak salak espri kasanları gördükçe deli olmamak mümkün değil. çok komiksiniz, yarıldık! burada...! bilgi verecekseniz verin, yoksa komik değilsiniz.

    edit: bu bir konvansiyonel denizaltı ve 1980'lerin teknolojisi. bu tip bir denizaltının batması bir nükleer denizaltı kaybı gibi görülmemeli. nükleer denizaltılar hala çok gizli askeri sırlar içeriyor mesela yüzeylerindeki kaplama malzemeleri, reaktör tasarımları filan. ama taşıdıkları en önemli şeyler elbette (füze denizaltıları için ) füzeleri veya nükleer/konvansiyonel torpidoları.

    edit-2: denizalti ile son irtibat kurulan bolge san jorge korfeziymis. bu korfezin ortalama derinligi 85 metre. yerel medyada denizaltinin en son kiyidan 300 km acikta 70 metre derinlikte oldugunu bildirdigi bilgisi yazilmis. bu durumda asiri derin sularda gezinmediklerini ve eger bir kaza olmussa dibe oturmus olabileceklerini soyleyebiliriz. ama elbette gemide elektrik vs destek sistemler calismiyorsa her dakika bulunmalari acisindan cok onemli.

    edit-3: gemiyi anlatan video-1 ve son modernizasyonunu anlatan video-2

    edit-4: denizalti sualtinda batik vaziyette bulunursa ve icinde yasayanlar olursa amerikan donanmasinda bir ornegi bulunan submarine rescue diving and recompression system/ (srdrs) benzeri cihazla denizcilerin kurtarilmasi mumkun olabilir. mesela bu alet tek seferde 16 kisi alabiliyor ve 600 metre derinlikte kurtarma operasyonu icra edebiliyor.

    edit-5: ilginc bir haber gecti cnn. cumartesi gunu denizalti murettebatinin farkli donanma usleri ile 7 defa iletisime gecme denemesi yaptigini ancak basarili olamadiklarini yazmislar. kaynak.

    edit-6: işler karışık. edit-5'te söylediğim sinyallerin denizaltıdan gelmediği açıklandı. ayrıca donanma denizaltının kaybolmadan önce bataryalarında mekanik arıza kaynaklı bir sorun olduğunu ve görevi yarıda kesip geriye dönmek istediğini ancak daha sonra sorunun halledildiği ve göreve devam edecekleri bilgisini verdiğini duyurdu.

    edit-7: arama çalışamaları yeniden denzaltının ilk kaybolduğu bölgelere yoğunlaştırılıyor. bu noktada denizaltıda kaybolan askerlerin aileleri de 34 yıllık bir gemiyi neden bu göreve gönderdikleri yönünde arjantin devlet başkanına sitem etmişler. araştırmanın eski bölgelere dönmesinin nedeni ise denizaltının kaybolduğu gün olan geçen çarşamba gününde bölgede bazı kaynaklarca tespit edildiği öne sürülen bir hidro-akustik anomaliymiş. arjantinliler ise bunun bir gürültü olduğunu konu hakkında fazlaca spekülasyon yapmak istemediklerini söylemiş.

    edit-8: denizaltının kaybolduğu bölgeden geldiği söylenen patlama sesinin muhtemelen denizaltıdan kaynaklı olduğu kabul edilmiş gibi. denizaltı kaybolmadan önce şnorkelinden su aldığını ve bunun da bataryalarda bir kısa devreye yol açtığını söyleyen arjantin donanması denizaltının zarar gören bataryasını izole edip diğer bataryası ile yola devam edebileceğini söylemiş. bu arada kaybolduğu gün itibariyle yalnızca 7 günlük oksijen rezervi bulunduğu söylenen denizaltıdan artık umut kesilmiş sanırım.

    nihai edit: birkaç saat önce kurtarma amaçlı çalışmalara son verildiği açıklandı. yani donanma artık denizaltıdan ve içindekilerin canlı olmalarından umudu resmen kesti. bu noktadan sonra sadece enkaz arama çalışması yapılacak. konu denizaltı gibi "bulunmamak, tespit edilmemek" amacıyla üretilen bir makine olduğundan enkazı bulmak uzun sürebilir.

  • valla akp midir ne sikimdir bilmiyorum neye benzediğini ama gözlerimi doldurdu, köyde benzerini yapardım, acaba beni görürler mi diye el sallardım, gözlerim doldu, yapana, edene helal olsun.

  • ataturk'ün dogdugu evin kundaklandığı haberi üzerine ve gazeteci huseyin cahit yalçın'ın uyan ey ehli vatan başlıklı provokatif yazısıyla galeyana gelen halkın 1955 yılında istanbul'da azınlıklara ait olan ev, işyeri mağaza vb.yi yağmalamasıyla oluşan olaylar ki bunlar türkiye genelinin ve istanbul özelinin azınlıklarımızın güvenini kaybetmesine ve akıllarına gelen ilk işin artık bu diyarlardan göç etmek olmasına yol açmışlardır. bu da tabii ki azınlıkların gündelik yaşama kattığı renkleri soldurmuş, azınlıkların kendilerine has kültürleriyle toplum hayatına getirdiği canlılığı, efendiliği, medeniyeti ve gelenekleri yok etmiş bugünkü maganda, kro arabesk, düşük seviyeli hayatı hak etmemize neden olmuştur

  • bu carpismanin simulasyonu yok. "simulasyon" basligiyla paylasilan videolar daha ziyade yaratici sanat eserleri olarak degerlendirilmeli.

    zira samanyolu galaksisindeki toplam yildiz sayisini dahi bilmiyoruz. yani o kadar bilmiyoruz ki tahminler 100 ile 400 milyar arasi. senin boyun ne sorusuna "valla son teknoloji mezuralarla olcturdum, rontgenler cektirdim, yuzlerce bilimadamina sordum, 2 ila 8 metre arasiymis" demek gibi.

    andromeda da tahmini 1 trilyon yildiz iceriyor.

    bunlarin her birini bilsek de bu kadar karmasik bir etkilesimi simule edecek teknolojimiz yok. her bir yildizin yercekim alani binlerce yildizi etkileyecektir, buradan cikacak non-lineer denklemi en guclu superbilgisayarlar cozene kadar zaten carpisma olmus bitmis olacak. insan beynindeki tum noronlarin simulasyonu bile daha az karmasik bir proje.

    neyse, bir de carpismanin bu kadar uzun surmesinin nedeni, yildizlarin kafa kafaya girmemeleri. yuzmilyarlarca yildiz olmasina ragmen aralarindaki mesafe o kadar buyuk ki, birbirlerini iskalayacaklar. bazilarinin momentumlari digerlerinin yercekimi alanlari tarafindan yavaslatilip, yoyo gibi tersine donecek ve milyonlarca yil suren spiral "danslara" neden olacak.

    bence insanin soyundan ilerleyen "seyler" birak milyarlarca yili, birkac yuzyil icinde uzay zamani tamamen anlamis, birkac onbin yil icinde de onu istedikleri gibi manipule edecek seviyedeki enerjileri kontrol edecek hale gelmis olurlar ve bu carpisma hic yasanmayabilir. 1 milyon yil sonraki halimizle (ya da urettigimiz bilinclerin haliyle) su anki halimiz arasindaki fark, bizle protozoalar arasindaki farktan katbekat fazla olacaktir.