hesabın var mı? giriş yap

  • avukat olmayanlar için de oldukça kullanışlı olabilen cihaz, ayrıca en güzel yanı, eşiniz de avukat olmadan bu konfordan yararlanabilir.

    avukat demiş miydim?

    avukat.

  • sade iskender

    malzemeler:
    ekmek
    yoğurt
    domates salçası (sos için)

    yapılışı:
    ekmek küçük parçalara bölünür ve tabağın içine yayılır. üzerine yoğurt dökülür ve salça ile yapılmış sos üzerinde gezdirilerek servis yapılır.

  • turk erkeginin yagsiz ve imkanlar sayesinde daha iyi giyineni (daha iyi gelir dagilimi, ve marka olmus tekstil sektoru sayesinde). baska numaralari yok, 1 sene italya'da yasayinca anliyorsunuz. 35 yasinda anasiyla yasayan adam dolu roma'da.. bizimkiler hic olmazsa ev araba alma cilesinde.. hor gorulen turk erkeginden daha seviyesizce espriler yapilan erkek muhabbetleri var.. ayrica en az (hatta daha fazla) turk erkegi kadar abazalar.. pardon turk erkegi abaza tabi italyan erkegi "yatakta bir harika canim hic durmadan kadinligimi hissettirdi"..

    komplimani italyan yapinca "ayh cok zarif, kelimelerle adeta bedenimi yaladi", turk yapinca "ne diyosun sen be pis sapik!?" oldugundan kalani geciniz. yabanci hayranligi sagolsun, turk erkegi en son size iltifat ettiginde 3. sinif hollywood filminde bayat komiklikler yapip bardan hatun kaldirmaya calisan ezik bir loser kafaniza yer etti ve oyle kaldi, gelin itiraf edin.

    is yerine surekli yemek icin gelen turk erkegi birden (birden kismi onemli bak) "bu güzellik nerden geliyor hep aynısın bu tempoda" dese adami dogduguna pisman edersiniz. hicbirsey olmasa oyle soguk bi bakis atar yalandan gulersiniz ki adam kadinlardan sogur.

    "valla o an ne diyim bilemedim "pezzo di merda!" dedim ve yanındaki arkadaşı döndü "italyancada iyiymiş" dedi güldük vs."

  • absürt, anormal ama normal aynı zamanda. çocukluk hayali imiş, gerçekleştirmiş. ne var yani?
    sosyal hayatta ve medyada beğeni için kırk türlü maymunluktan daha elim değil.

  • hemen sıralayarak anlatayım.

    - komedi dizileri araplara satılmıyor. araplar daha çok tarih ve entrika dizilerini seviyor. bu dizileri türkiye'de ucuz işçilikle bir bölümünü 150 dakika çekip, 50'şer dakika yayınlıyorlar.

    - iş bu yüzden kanal yöneticileri kendilerini sağlama almak için dram dizilerine ağırlık verirler. 6 bölümde patlayan bir dramada yurtdışına satılabilir. ama komediyi satmak güç. örneğin geniş aile, leyla ile mecnun ve işler güçler gibi dizilerin yurtdışında anlaşılması çok zor.

    - bir kanal kötü komedi yapınca uzun süre yapmıyor. komedi yaptık demek ki zamanı değilmiş diye düşünüyorlar. en son iyi aile babası'nda gördük. senaryosu o kadar kötüydü ki, ama kanal yöneticileri bunu üstüne almaz. onlara göre komedinin zamanı değildir.

    - iyi komedi dizisini iyi bir komedi yazarı yazar. komik oyuncunun oynaması diziyi komik yapmaya yetmiyor. örneğin tutunamayanlar. aydın doğu demirkol komik ama yazarları çok vasat olunca dizi kötü oldu. aslında iyi aile babası'nın tutmamasının bir sebebi de bu, evet çağlar çorumlu komik ama senaryo değil.

    - komedi yazarlarının dramatik matematiğe riayet etmemesi de bir başka sebep. esprileri gelişi güzel sıralamak diziyi dizi yapmaz. bunu becerebilen türkiye'de 2-3 yazar var zaten.

    - birol güven ucuzculuğu. birol güven komedi dizilerini genellikle çok ucuza mal eder. bu yüzden kanal yöneticileri iyi içerik yerine ucuz içeriği tercih eder.

    pandemiden sonra komedi açığı yükseldi, sinemada olmadığı için aslında insanlar iyi komediye aç. ama türkiye'de tv kanalları her dönem farklı kafayla çalışır. bir standardı yoktur hiçbir zaman.

    ilginç bir şekilde tv'de olmayan komedi digital mecralarda da yok. özellikle son yapılan hep hayal kırıklığı.

  • allah çirkin şansı versin derler; tipsizliğimin en avuntu duyduğum yanı da bu sözdür. hatta züğürt tesellisi olarak kullanırdım ama gördüm ki hem tipsiz hem şanssızım arkadaş.

    pisuvarda çişimi yapıyorum çok afedersiniz. içerde dayanılmaz bir koku var; ki tarifi mümkün değil. bi baktım finans müdürü çıktı içeriden, valla ben öyle sıçsam insanlığımdan utanırdım. ama herif hiç bir şey olmamış gibi ellerini yıkadı, çıkarken de göz kırptı.
    pisuvarda işim bitti tam ellerimi yıkamaya gidiyorum, genel müdür girdi içeriye. göz göze geldik. bu arada dışarının temiz havasından sonra tuvaletin havasını soluyunca rengi falan değişti:
    - hay maşalllaaah... ahmetcim neden bu kadar zayıf olduğunu anlamış olduk böylece.
    - efendim maamut bey? (ihale bana kalıyor yavaş yavaş)
    - düşük yapmışsın diyorum, geçmiş olsun iyi misin?
    - ehehe iyiyim, sağolun.

    aradan 1 hafta geçer, tuvalet kapısında yolumuz kesişir. genel müdür geçen hafta burnunun direklerini sızım sızım sızlatan kokuyu anımsamış olacak ki; iç çekerek "neyse" der, arkasını dönüp ofise doğru yürümeye devam eder.
    bense arkadan melül melül bakarak;
    - "ben yapmadım miki yaptı" diyip, işemeye giderim.

    hiç gereği yok ama editi: 850 kişinin çalıştığı bir japon fabrikasında, genel müdürle aynı tuvaleti pisleyebilirsiniz.
    hatta hatta bu firmanın japonya'dan gelen ceo'su ile yan yana çişini yapan arkadaşım var* :)