hesabın var mı? giriş yap

  • emekli olduktan sonra, belki de kendini önemli biri olarak hissetmeye devam edemediği için kafayı yemiş eski bir futbolcu tarafından ortaya atılmış, neresinden tutsan bilim dışı bir şeyle karşılaştığımız komplo teorisinin merkezinde bulunan sözde canlı türünün genel adı.

    bu canlıların bir kısmı gezegenimizde bir kısmı da başka gezegenlerde evrilip gelişmişler. böyle bir önerme ortaya atabilmek için biyolojiden gerçekten anlamamak lazım. söz konusu saçmalık iki farklı gezegende aynı tür canlının evrilmiş olması değil, zira birinin tohumunu diğeri atmış diyor zaten kendisi. esas sıkıntı gezegenimizde sürüngen soyundan "zeki" bir canlının evrilmiş olması. bir kere gezegenimizin doğal döngüsü yarı sıcak ya da soğuk kanlı bir hayvanın bu kadar evrilmesine izin verecek nitelikte zaten değil. kaldı ki "sıcak kan" olayı evrimde bir üst aşamadır. ancak david amca bir çok kere bu canlıların soğuk kanlı ya da yarı sıcak kanlı olduğunu defalarca belirtmiş. hatta ve hatta youtube(!) üzerinde dönmekte olan bu komplo teorileriyle alakalı videolarda güya bu canlılarla röportaj(!) yapmış insanlar da çok kez bundan bahsetmişler. güneşi çok sevmelerine rağmen yer altında saklanıyorlar kendileri. kendi yapay güneşleri(!) olmasına rağmen gerçeğinin yerini tutmuyormuş. ayrıca sıcak suda yüzmeyi de seviyorlar keratalar. ha bir de kuyrukları yok. kuyruğun evrim açısından gereksiz bir şey olduğunu fark edip kendi genetik yapılarıyla oynamışlar. ama bir sıcak kanlı olamamışlar sefiller...

    diğer bir saçmalık da bu canlı türünün "kötü enerji" ile beslendiği. bu yüzden insanları türlü alavere dalavereyle kötülük yapmaya iterek yapılan eylem sonrası açığa çıkan enerjiden besleniyorlarmış. yani bu canlının varlığına inanabilmek için herşeyden önce iyilik ve kötülüğün bir enerji türü olduğuna inanmak gerekiyor. zira reptilianlar "kötü enerji" ile beslenmekte. bunun için de gördüğümüz üzere simbiyotik bir yaşama ihtiyaçları var. evrimin hangi sürecinde, doğrudan enerji ile beslenmeye geçtikleri hakkında bir fikrimiz yok. ayrıca beslenme şekilleri de pek organik değil. yani bir doğal kötülükle beslenmek var bir de fitne fesatla beslenmek var. bence böyle beslenmeye devam ederlerse soyları çok fena tükenecek. insanların kendi içlerindeki kötülüğü sürekli başka şeylerin üzerine atma eğilimi göstermelerinden olsa gerek hemen kabul görüyor böyle saçma önermeler.

    bu canlılar yer altında çok gelişmiş teknolojileri ile bizden gizlenirken bir yandan da gezegeni ele geçirme ve insanları köleleştirme planları yapıyorlar. modern insan ırkının gezegendeki var oluş süresi düşünülürse, biraz gecikmişler diyebiliriz. zira bu canlılar bizden çok çok önceki zamanlarda evrimlerini tamamlamışlar. (bir canlının evriminin tamamlanması gibi bir cümle kurmak da ayrı bir cahillik unsuru tabi) bu kadar "kötü" olan bir tür, bu zamana kadar insan gibi aciz bir yaratığın evrimleşmesini kendi gezegeninde çoktan engellemiş olmalıydı. evrimsel süreçte baskın tür olarak zaten bunu doğası gereği yapmalıydı. zira biz insanlar uzun bir süredir bunu yapıyoruz. bir de üstelik güneşi bu kadar seven canlılar bizim yüzümüzden yer altında bizden saklanarak yaşıyorlar. kötü enerji üretmemizi sağlamak için onca komplo kuruyor, uğraşıp duruyorlar. hal bu ki teknolojileri kendi genetik yapılarıyla oynayabilecek kadar gelişmişken, insana gelinceye kadar, aynı bizim tavuk çiftlikleri kurmamız gibi bin bir çeşit zeki canlı türü üretip bunlara kötülükler yaptırtabilirlerdi...

    reptilianların halihazırda zaten köle yaptıkları bir çok "insan türü" bulunuyor. bunların başında da bizim çok bildiğimiz tipik uzaylı çeşidi olan griler var. bakın ilginç kısım şu, david amca'nın önerisine göre insan türü ve reptilian türü bu gezegene özel türler değiller. bizim uzaylı dediğimiz şeyler toplam dört ana türden oluşuyor. bizden ve sürüngenlerden çok çok üstün olan kediler ve kartallar var. bunlar zamanında insanlar ve sürüngenler gibi doğal düşmanlarmış. kendi aralarında uyumu yakalamışlar ve ruhani(!) açıdan bir üst boyut'a(!) geçmişler. sonra bizim galaksimize gelip insanlar ve sürüngenler arasındaki bu düşmanlık oyununu başlatmışlar.

    david amca ve müritlerine göre tanrısal bir oyun var. her galakside bu oyun oynanıyor. doğal olarak bir birine zıt iki farklı tür geliştiriliyor. birisi şimdi bizim galaksimizde insanların temsil ettiği, ruhani açıdan gelişmiş*doğanın ve düzenin koruyucusu(!) bir ırk ve bunun tam tersi olan ve şimdi galaksimizde sürüngenler tarafından temsil edilen, teknolojik açıdan gelişmiş ve her şeyin sahibi olduğuna inanan diğer ırk. bunları galaksiyi savaşarak yok etmesinler diye kontrol altında tutuyorlar ve bir birlerine kırdırtıyorlar. ta ki iki ırk uyum içinde yaşamayı öğrenene kadar. uyumu sağlayınca ırklar boyut atlıyor ve her boyutun kendine has başka oyunları var. ırklar yeterince gelişince de tanrıyla bütünleşiyorlar. bu şekilde tanrı kendi kendini deneyimleyip biraz daha gelişmiş oluyor. zira bu teoriye göre hepimizin bir ruhu var. bu ruh dediğimiz şey tanrının bir parçası. tanrı bilerek kendi kendini paraçalara ayırıyor ve sonra tekrar birleşiyor. her birleştiğinde biraz daha gelişmiş oluyor.

    artık buna teori yerine dini inanç desek yeridir. bu inanca göre gezegenimizden çok çok önce, başka yıldız sistemlerinde ve gezegenlerde evrimleşen sürüngenler ve insanlar mevcut. hepsi bir birine benzememekle birlikte ruhani dna'larımız aynı(!) bütün bu inancın temeli uzak doğu felsefelerine kadar gidiyor. reankarnasyon, ruhlar vs vs...

    bunu kanıtlamak için de düşük çözünürlükle yapılmış çekimlerde oluşan piksel piksel bozukluklar neticesinde insanların abuk subuk şekillere girmesi, röportajlarda tv programı çekimlerinde bir kaç sn'liğine konuşmacıların gözlerinden kamera ışığının yansıması gibi son derece bilimsel yöntemler kullanıyorlar.

    öff bir de işin içinde illuminati falan da var ki o konuya hiç girmesem daha iyi. insanların ciddi ciddi gerçek olduğuna inandığı bu saçmalıkları daha çok merak ediyorsanız biraz reptilian diye araştırma yapın. okumayı sevmiyorsanız özellikle engin bir bilgi kaynağı olan youtube(!) üzerinden bunu yapın. bilimkurgu-fantastik kitaplar serisi gibi eğlenceli olabiliyor. *

  • pırıl pırıl, muhteşem görüntüler.
    görüntülerin en önemli detayı şu:
    taksim meydanı 50 yıl önce bugünkünden herhalde 50 kat filan daha güzel. neredeyse uygar bir şehir meydanına benziyor.

    edit: ayrıca gerçekten de ortalıkta tek bir türbanlının olmadığı, ülkenin balkan ülkesi havasında olduğu görüntüler. o günden bugüne bakınca dubai'ye dönmüşüz hissi geliyor insana.

    edit2: bunun nesi gg yahu? şaşırdınız iyice. ülkenin geldiği hali sevmek zorunda mıyız lan?

  • universiteden iki arkadasla aramda gecen olayla sanirim cozdugum hede dir. yurdisinda okumaktayiz,bir arkadasin babasi rahatsizlanmis hemen turkiyeye donmek istiyor biz de yurtta hep beraber ucak bileti falan bakiyoruz saat kacta var falan filan arastiriyoruz. sonra iceriden x sahisi geliyor soruyor hayirdir diye. anlatiyoruz iste olayi durun bi dakka diyip geri odasina gidiyor. bi 15 dakka sonra geliyor diyor sen hazirlan 4 saate bizim ucak seni goturecek. megerse adamlarin bikac tane ozel jeti varmis babasina sormus acil bir durum diye babasi da tabi oglum demis. simdi bu cocuk bizimle birlikte ozel yurtta kaliyor dayanamadim sordum abi niye eve falan cikmadin diye, hepiniz burdasiniz ortam var dedi gulumsedi gitti. ıste bence maddi zenginlik boyle bisey olsa gerek.
    edit:yazim hatasi.
    edit 2: cok soruldu napiyim artik yazayim, arkadas babasini kaybetti, son bir kere gormus oldu.

  • silahlanmasınlar demiyorum, hobi olarak yine silahlansınlar ama...

    bu adamların süper güç olduğu dünyada çok kan akar. kapalı, içe dönük ve "uzak" bir toplum oldukları için mevzu anlaşılamıyor ancak, hitler, stalin falan bunların kafa yapısı yanında amatör eğlendirir. batı her ne kadar bi sürü insani suç işlemiş olsa da, çin'in yanında gerçekten insan hakları aktivisti bir melek gibi kalır. çin yeterince güçlenirse, hepimizin boynuna zincir vurup madenlerde çalıştırır ben söyleyeyim. uncle sam'i falan çok aratır yani. insanlık için en büyük tehdit bu olabilir şu anda.

    kendi vatandaşlarına ne vaat ediyorlar ki, dünyaya ne sunabilirler? 2019 yılında bildiğin toplama kamplarında aileleri parçalayan, insanlara zulmeden, her türlü bireysel özgürlük alanını sonuna kadar daraltan, vatandaşın bakkala giriş çıkışını bile takip eden, 1984 tarzı yönetilen bir ülke. yok ulusalcılıkmış, avrasyacılıkmış, otmuş bokmuş gibi uyduruk fikirlerin arkasına saklanıp, bütün mesaisini dünyayı bu yamyamlara teslim etmeye harcayan dingiller var. ülkemizde de var bunlardan. inanılmaz bi şey gerçekten.

  • google'dan üşenmedim baktım;

    prof. dr.
    bildiğin profesör doktor demek

    dr. h. c.
    honoris causa olarak geçen ve kişinin yaptığı önemli bilimsel araştırmalar sebebi ile kendisine verilen bir ünvanmış. fahri doktora gibi galiba.

    mult.
    multiple yada multiplex olarak geçen bir ifade yani birden farklı bilimsel alanda h.c. sahibi olan kişiye verilen ekstra bir ünvanmış bu da.

    a. m.
    celal şengör'ün ön adlarıymış. ali mehmet.

    hepsi bu.

  • şekil üzerinde kısa bir çalışmayla doğruluk payı olup olmadığı rahatlıkla anlaşılabilecek iddia.

    - ulan hepiniz oradaydınız be. (oldu)
    - oğlan hepiniz oradaydınız be. (olmadı)

    eş anlamlı başka kelimeler üzerinde deneyelim şimdi de:

    - sandalyeye oturma, kırık. (oldu)
    - iskemleye oturma, kırık. (oldu)

    şu saatten sonra kazık kadar adamlara eş anlamlı kelimeler üzerinde ders mi verelim lan? ayıp denen bi şey var.

  • sadece kara kuru bir olum hikayesi olmayan, zirve yaptigi donemde olumuyle osmanlinin sonunun basladigi sehzadedir, zira diger sehzadelere nisbeten babasini en fazla seven sayan hatta ibadet derecesinde itibar edendir, ornek alan ondan ogrenendir, babasini iran sahina satmiyacak kadar asil ve sadiktir adi guzel kendi guzeldir mustafanin, lakin olmustur artik agiziyla akcigerleri arasindaki borusu kesilmistir ne cevap vermeye mecali vardir ne de verecegi cevaplari inandirabilecegi merciiler, cok gectir artik.

    yatagin paylasildigi kisinin yalan yanlis, gercekle alakasi olmayan iftiralara kisiyi inandiricak kadar gozleri kor ettiginin tarihi belgesidir olumu. candan bir parca olmanin degerinin kucuklugunun gostergesidir hatta. baba baba ben yazmadim o mektuplari deseydi ne olacakti ki acaba; alternatif entrikalar bitmez di elbette hurremde.

    kendisini kurtarmaya geliyor diye dusundugu zal mahmut aga da ondan beklenmiyecek sekilde davranmistir mustafaya.

    sadece mustafa yi oldurmemistir suleyman, kendisinden sonra 2. selimin padisah olmasina sebebiyet vererek bir imparatorlugunda sonunu hazirlamistir aslinda, tirnaklarla kazinilarak gelinen yerleri, bir kalemde kumar masasina koyuvermisitir suleyman, kendi zayifligina yenik dusup asli olmayan savsatalara inanmistir, hurremin anlattiklarini dinlemis onun kurdugu hayale kendiside inanmistir. sadece hurrem hatrına canında bir parcayi koparmamistir ayni zamanda osmanliyida cokmeye mahkum etmistir. demek ki anildigi kadar da muhtesem degilmis suleyman sıradanmis hatta yoldan gecenler kadar.