hesabın var mı? giriş yap

  • herkes şirin mirin bir şeyler yazmış ancak nasıl çalıştığını doğru düzgün anlatan olmamış. bir makale bulup çevirdim, buyrun:

    lav lambası, şeffaf bir sıvı içinde asılı duran renkli balmumu damlalarının büyüleyici bir görüntüsünü oluşturan dekoratif bir lamba. lamba, ısı taşınımı prensibine göre çalışır ve çalışması üç temel unsur içerir: bir ısı kaynağı, şeffaf bir sıvı ve bir balmumu (wax) damlası.

    lav lambasının üçte ikilik kısmında şeffaf bir sıvı var. bu sıvı genellikle su ve mineral yağ gibi bir yağın karışımından oluşuyor. geri kalan üçte birlik kısımda ise balmumu var.

    lav lambasının tabanında genellikle ısıtma işlevi gören bir ampul bulunuyor. ampul kabın altını ısıtır ve şeffaf kısmın altındaki sıvının genleşmesine ve üstteki sıvıdan (yağ+su) daha az yoğun olmasına neden olur. daha hafif olan sıvı, balmumu kütlesini de beraberinde taşıyarak tepeye çıkar.

    balmumu damlası tepeye ulaştıkça soğur ve sıvıdan daha yoğun hale gelerek, kendisinin kabın dibine geri batmasına neden olur. ısı kaynağı kabın altını ısıtmaya devam ettikçe döngü kendini tekrar eder.

    balmumu damlalarının hareketi ilginç şekiller ve desenler oluşturuyor ve lambada kullanılan renklerin kombinasyonu görsel etkiye katkıda bulunuyor. lav lambası, herhangi bir ev veya ofis dekoruna benzersiz ve büyüleyici bir ek her zaman.

    kaynak

  • ahmet çakardan rok'a gelsin: benim senin gibi iktidardan gücüm yok ertem gibi ilişkilerim yok. ben kendi halinde bir adamım.

    helal lan hoca.

  • hiç bir zaman hiç kimsenin sonsuz aşkı olamayacağını anlamak kadar koymaz adama...

    evlenmek kolay. sevmek de zor değil. ama sevilmek... işte onu bilemezsin.

  • aslında bana zararı olmamasına rağmen ağzının ortasına ayağımın altıyla yapıştırmak istediğim arkadaşdır bu insan. nedenini anlayamadığım bir şekilde bulunduğu yeri insanlara duyurma merakıyla yanıp tutuşur. gerçi nedeni konusunda bazı fikirler yok değil tabii. misal twitter ve facebook'un nasıl insanların hayatına bu kadar adapte olduğuyla ilgili bir şeyler okumuştum. kilit cümle, bu ortamların insanlara kendilerini "önemliymiş gibi" hissettirmeleriydi. bir nevi özgüven pompası yani. ama çok gerizekalı değilsen insanların senin "herkeşlere ne kadar sosyal olduğumu göstermem lazım" triplerinden sıkıldığını da biliyor olman lazım artık. hele ki bir de "ne ekşınlı hayatım var be" tadında yorumlarını da eksik etmiyorsan..

    misal bir yere eğlenmeye mi gitti arkadaşlarıyla bu, çaaaaat "kopmacaaa - tuğçe is @bilmemneresi w/43 others". vay anam vay.. biz evde arka sokaklar izlerken tuğçe kopuyor, seratoninin dibine vuruyor.. onu da geçtim, yemin ediyorum facebook'da kendisiyle birlikte 23-24 kişiyi tagleyeni gördüm. iş için bir mail istesen 3 gün sonra cevap döner ama...

    daha acayibiyle metrobüste karşılaştım. 200 kişi yekpare halde yolculuk ediyoruz, ben orada nefes almak için son çırpınışlarımı yaparken, köprüye geldiğimiz an 3-4 kişinin birden telefonlarına saldırıp check-in yaptıklarına şahit oldum. zannedersin köprünün üstünde parti veriyoruz anasını satayım. ulan metrobüstesin be kıçımın kenarı, millet dayıyor sana o esnada, sen gidip "kıtalar arası yolculuk eki eki - buğracan is @boğaziçi köprüsü w/299 others"