hesabın var mı? giriş yap

  • kupa töreninden sonra neredeyse tüm oyunculara mikrofon uzattılar. ebrar ve vargas hariç.

    kafanıza girsin sizin o yobazlığınız.

  • şarabın parasını saf mı saf alt komşumdan gelen vergilerle ödediğim için haklı serzeniş; tövbe.

  • avrupa'nın türkleri dışarıda tutmak için bulduğu çözümlerden birisidir. domuz yemeyen türkler ülkelerine giriş yapmasın diye sabah akşam her yeri domuzlu ürünlerle bir güzel kokutuyorlar. hatta teşvik amaçlı belediyeler evlere bedava domuz eti gönderiyor. yoksa yedikleri yok ha, sırf şekil olsun diye ürünlerini satın alıyorlar.

    not: hatta bu sabah tren istasyonunda gördüm. temizlik görevlisi kılığına girmiş bir tip yerleri domuz yağı ile silip bir yandan da üstlerine "işlem tamam hans" diye onay veriyordu. "ooooh biraz da şuraya domuz süreyim", "hmmmmh şuraya da domuz koyayım".

  • go 19x19 yatay ve düşey çizgiden oluşan bir tahta üzerinde oynanan uzak doğuda (çin) çıkmış strateji oyunudur. öğrenmesi çok kolaydır çünkü sadece birkaç kuralı vardır. ama ustalaşmak ve oyunun felsefesini öğrenmek bir ömürlük süreçtir. uzak doğunun denge felsefesini (ying-yang) içinde barındırır.

    oyun tahta boş olarak başlar. her hamlede oyuncular tahtada istedikleri kesişim noktasına(yani karelerin içine değil) taş koyabilirler. oyunun amacı tahtadaki bölgeleri çevrelemek ve alan kazanmaktır. rakibin taşlarını öldürmek de mümkündür ancak bu o kadar da kolay değildir. çünkü bir taşın 4 nefesi vardır. bütün nefesleri rakip taş tarafından kapatılan taş tahtadan kaldırılır. dolayısıyla 1 hamleye 4 hamle yaparak öldürmeniz gerekir. bu yüzden bodoslama taş öldürmeye çalışmak sizi zayıflatır. ancak oyunun akışı esnasında rakip taşları çevrelemek için fırsatlarınız olacaktır.

    go'da rakibi yok etmek veya tamamen tahtadan silmek mümkün değildir (tabi çok büyük bir seviye farkı yoksa). asıl amaç rakipten fazla alanınızın olmasıdır. savaşları çok çetin geçer çünkü birbirinden bağımsız taş gruplarınız ölüm ve yaşamın geleceği öngeren zeka dolu hamlelerle belirlendiği bazı pozisyonlara düşecektir.

    çinde "weiqi", korede "baduk" olarak bilinir. yeni başlayanlar 9x9'luk tahtada oynayarak oyunun kurallarını kavramaya çalışır. daha sonra 13x13'lük tahtaya geçer ve savaşmayı öğrenir.

    oynayanlar oyunun kurallarını öğrendiklerinde 25 kyu olarak başlarlar. oyunda ustalaştıkça seviyeniz 25'den 1'e doğru yükselir. kyu öğrenci demektir. 1 kyu olduğunuzda sonraki aşama 1 dan'dır. bu noktadan sonra 7 dan'a kadar yükselebilirsiniz. tabi bunlar amatör seviyeler.

    buraya kadar sıkılmadan okuduysanız şurdan oyunu öğrenebilirsiniz.
    https://online-go.com/learn-to-play-go

    öğrendikten sonra canlı olarak diğer insanlarla yukarıda ki sitede "play" menüsünden oynayabilirsiniz. ayrıca pandanet (https://pandanet-igs.com/communities/pandanet) ve kgs (https://www.gokgs.com/) gibi alternatifleri de deneyebilirsiniz.

  • "zor zamanlar yaşıyorum, ağır sınavlardan geçiyorum. bu günler bittiğinde, sularım durulduğunda, dengemi bulduğumda, huzuruma kavuştuğumda geleceksen eğer, gelme. ben o gün, daha güçlü, daha katı, bir dağ gibi kıpırtısız ve heybetli olacağım. oysa şefkate bugün ihtiyacım var."

    edit: söz şahsıma aittir.

  • bugün annem " barışma ihtimaliniz yok mu? ben size vereceğim evi hazırlamış, işsiz kalırsanız sermaye veririm iş kurarsınız diye para ayırmıştım." dedi.

    hani donup kalınır ya bazen. kaldım öyle bi an, kafamdan binlerce şey geçti. " aldatıldım, başkasına gitti anne" dedim en sonunda. sonra ağladı annem. bana kıyamazmış öyle dedi. teselli etti beni ağlarken.

    annemi ağlattığın için ilk defa nefret ettim senden. o da bi anlık, "mutlu olmaz umarım" dedim. sonra kıyamayıp "yok yok olsun tabi lan." dedim.

    beni ne hallere düşürdüğünü bilmiyorsun bile belki. onunla mutlusunuz. vicdanınız bile sızlamıyor, biliyorum.

    insan insana bunu yapar mı?

  • 4 ayın sonunda 39 kilo vermemi, dolabımda bir bahar temizliği ile kutladım bugün.

    dolabımın yaklaşık %70i çöpe gitti bugün. kalanların yarısı da atmaya kıyamadıklarım, birine veririm dediklerim ve bol da olsa daha giyiliri olan şeyler. üstüme normal olan kıyafetim çok az. iç çamaşırından ayakkabıya kadar her şey çöpe gitti. (ayaklarım da ufaldı biraz, şişi indi zaar) şu an sadece iki çift ayakkabım var. biri spor ayakkabım, diğeri de kışlık botlarım. ayağıma giymeye çorap yok. hepsini attım. kıçıma giymeye don kalmadı sadfghfdfs hepsi çöpte. kabanlar, kazaklar, ceketler, elbiseler, pantolonlar, pijamalar... hepsi gitti.

    kelimenin tam anlamıyla, üstüme giyecek hiçbir şeyim yok. iyice kıvama gelene kadar alışveriş yapmamaya karar vermiştim üstelik. ama artık dondur çoraptır alıcaz mecbur. buna rağmen, aşırı mutluyum. işte kilo vermek böyle bişey.

    niye kıyafetlerini çöpe attın diye darlayanlar için edit: size ne arkadaş, size ne? ister çöpe atarım ister saklarım istersem yakarım istersem makasla kırpık kırpık yaparım yaa, babamın oğlu musunuz arkadaş "niye çöpe attın birine versene" diye hesap soracak kadar? ki zaten kalan kıyafetlerin bir kısmını "birine vermelik" olarak ayırdığımı belirtmişim. ki o birine vermelikler, hiç giyilmemiş olanlar. millet sırf fakir diye benim giye giye sündürdüğüm kıyafetleri kabul etmek zorunda mı? donumdan çorabıma her haltımı attığımdan bahsediyorum, eleman mesaj yazıyor niye birine vermedin diye. eski donumu mu vereyim lan bu kadar mı sapıksınız? manyak mısınız arkadaş? çok meraklıysan git sen dolabındaki eskilerini ver bi fakire. emin ol yer bezi yapıyorlar.

    birine hayır yapılacaksa, gidilip yeni alınır verilir. "al ben bunları giydim giydim paraladım, şimdi de sen giy" diye giyilmiş kıyafet verilmez insanlara. ayıp denen bişey var yaa...

  • "çocuk sahibi olanlar sistemin devamı için özveride bulunuyorsa..." demiş.
    devamı çok mühim(!) olan bu sisteme gerek sağlık (hamilelik, doğum, çocukluk süreci), gerekse eğitim konusunda daha fazla yük olan çocuk sahipleri yerine, sisteme yükü olmayıp, bilakis sistemi besleyen insanlardan daha fazla vergi alınması önerisi...

    ulan sırf alkol kullanan tayfa organize olabilip 1 sene içmiyoruz dese, 1 sene o vergi gelirleri gelmese diyanet "akşam iş çıkışı 2 bira yuvarlamayan bizden değildir" diye fetva verir siz ne anlatıyorsunuz?