hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
    edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.

  • _________________________________________________________
    +/.\+/.\+/.\+/.\+/.\+/.\güncelleme başlangıcı/.\+/.\+/.\+/.\+/.\+/.\+/.\+

    fotoğraflarıyla geliştirilen tarifimiz şöyle:

    4 patates (rendele)
    4 kabak (rendele)
    4 havuç (rendele)
    2 soğan (rendele)
    2 yemek kaşığı en hakikisinden acı biber salçası
    baharatlar (kimyon, karabiber, kekik, kırmızıbiber ve damak tadına göre tuz)
    6 yumurta
    2-3 kahve fincanı kadar un

    rendelenecekler rendelenip hepsinin suları iyice sıkılır (bu sebze sularını bir kapta toplayıp çorbada kullanabilirsiniz, ziyan etmeyin) kalan harcın içine salça, baharat, un ve yumurtalar eklenir iyice karıştırılır..

    sonuç şu: harç

    harç tavada hamburger köftesi boyutunda kızartılır..
    kızartma başladı
    diğer yüz de kızarıyor

    ve dilenen dekorasyonla (marul, hardal, ketçap, mayonez, turşu, domates) hamburger ekmeği içine alınarak afiyetle lüpletilir..

    anfiye dolsun

    dibine notella: bu tarifteki oranlarla en kocamanından hamburger köftesi boyutunda 11 adet köfte çıktı.. siz oranlarla oynayıp kendi durumunuza göre revize edebilirsiniz..

    ____________________________________________________
    +/.\+/.\+/.\+/.\+/.\+/.\güncelleme sonu/.\+/.\+/.\+/.\+/.\+/.\+/.\+

    tamamen vegan olmasa da (yumurta giriyor çünkü içine) etsiz diyebileceğimiz reçetemi oluşturduğum spesiyal sebze burgere verdiğim isim.. bizim sıpalar sünger bob hayranı oldukları için müşteri manipülasyonu amacıyla da bu adı seçmiş olabilirim tabii..*

    şaka bir yana müthiş lezzet ve düşük maliyet dolayısıyla inanılmaz bir sonuç çıktı ortaya.. bay yengeç görse gözleri yaşarırdı.. bu ekonomik şartlarda eti ikame edip aynı anda sıpaları tatmin de edebilecek bir alternatif olması açısından tam bir bütçe dostu diyebiliriz.. yarı yarıya falan değil, ete kıyasla neredeyse 1/10 gibi bir masraf farkı var..

    neyse efenim,

    10 adet kocaman ve kalın burger köftesi için gereken malzeme:

    4 patates (rendele)
    2 kabak (rendele)
    2 soğan (rendele)
    2 havuç (rendele)
    5-6 diş sarmısak (ez)
    4 yumurta
    4 kahve fincanı un
    2 - 3 dolu dolu yemek kaşığı kimyon
    2 dolu dolu yemek kaşığı kekik
    3 dolu dolu yemek kaşığı pul biber
    damak tadınız kadar tuz (ben 2 tatlı kaşığı koydum)

    bu malzemeler iyice karıştırılıp bir süre (15-20 dakika) dinlendirildikten sonra delikli kepçeyi kalıp gibi kullanarak ve kalınlık olarak de 1cm'den ince olmamak şartıyla oluşturulan köfteler az yağda kızartılır.. delikli kepçe boyutu çok iyi ayarlıyor, tavsiye ederim.. etle yapılan köfteler kızardıktan sonra ufacık kalır ama bu arkadaş kızarırken zinhar hacim kaybetmediği için ekmekten taşan köftesiyle müthiş görünümlü burgerler çıkıyor ortaya..

    burger dekorasyonunu zevkinize göre yaparsınız; çedardır, kaşardır, turşudur, domates sosu veya ketçap, mayonez, hardal ve saire..

    sonuç:
    pişmiş sebze yedirmekte zorluk yaşadığımız küçük oğlan tabağı yalıyordu en son..

    -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-
    edit hun:
    birkaç ayrıntıyı belirtmem gerek;

    pul biber miktarı gözünüze fazla gelmesin.. bu asla acı bir köfte değil.. biberin orada yapığı iş sebzenin kendine has rayihasını kimyon ve kekikle birlikte biraz olsun bastırmak ve et köftesine biraz daha yakın bir aroma kazandırmak.. yedi yaşındaki çocuk rahat rahat yiyebiliyorsa size de acı gelmez, endişe etmeyin..

    patatesler miktar olarak bir tık fazla olduğu için çok su bırakıyorlar rendelendiklerinde.. ben ilk önce onları rendeledikten sonra sularını sıkıp (abartmaya gerek yok, hafifçe sıkıp suyunu akıtın yeterli) akıtmıştım.. diğer sebzeleri sıkmadım, onların suları zaten un ve yumurtayla birleşip pekleşecek..

    bu köfteleri önceden yapıp derin dondurucuya atabilirsiniz.. birbirlerine değmeyecek şekilde buzdolabı poşetiyle falan porsiyonlara ayırıp dondurucuya atın ve böylece daima kullanmaya hazır yengeç burgerler olsun dolabınızda =)

  • zamane cocugudur.
    izlerken icimiz ciz eder biz abilerin, etmez mi?
    bizim zamanimizda kinder surprise azdi, pahaliydi, anne babalarimiz alamazdi oyle cok cok. ayda bir falan toplu ali$veri$te ogretmenler kooperatifine gidilecek, anne iyi zamaninda olacak da 1-2 tane alacak. ancak o zaman kinder surpriseimiz olurdu bizim.
    onun cikolatasini binbir torenle yerdik. kirmadan ikiye bolerdik once, sonra ufak ufak yalardik, buyuk bir parca kopartacaz da zort diye bitecek diye korkardik... bissuru bissuru olsa da bissuru yesek diye hayaller kurardik, gercekle$mezdi bu cocukca hayaller.
    kagidini bile ozenle yirtmadan cikarirdik. aliminyumdu ya, boyle duzle$tirir, defter arasina koyardik falan, biriktirirdik.
    $imdiki veletlere bakiyorum, zart diye yirtarak acip, huptedenek su gibi iciyorlar cikolatayi, onlar icin ozel degil, onlar icin luks degil, onlar icin degerli degil...
    bizim icin neydi o kinder surprise biliyonuz mu siz?
    bir gun birinin kafasina cakacam yerken, ne nereden geldigini anlayacak, ne neden oldugunu kerata...
    aglayasim geliyor.
    hislendirmeyin beni...

    (bkz: bastigin yerleri toprak diyerek gecme tani)

  • evet bi efsanevi nesilde daha beraberiz. pazardan annesine zorla aldırdığı civcivi maksimum 1 ayda pert etmiş nesilin ta kendisi işte bu. ben en az 10 tane aldırmıştım mesela hepsi de hakkın rahmetine kavuştu ergenlik dönemlerini atlatamadan. neden böyle oldu bilmiyorum.

  • "cumhurbaşkanı erdoğan, taşınmaz satışı karşılığı vatandaşlık verilmesi uygulamasının genişletilmesine karar verdi.

    artık arsa alarak da türk vatandaşlığı edinilebilecek. uygulamanın şartı ise arsada kat mülkiyeti veya kat irtifakı olması ya da arsa üzerinde yapı bulunması olacak." görsel
    link

    edit: gazeteci bora erdin:
    “türk vatandaşlığı verilmesine ilişkin taşınmazlar arasına 400.000 dolar niteliğindeki kat irtifakı ve üzerinde taşınmaz bulunan arsalar da dahil edildi.
    mücavir alanda bulunan köylerdeki arsalar da vatandaşlığa uygun hale geliyor.”

    bir ülke işgal ediliyor. torunlarımız bize lanet okuyacak. yazıklar olsun!

  • bu kafasızların anlamadığı şey şu ki, sen floransa'nın çakıl taşına kadar her şeyini getirsen bile sivas'a, oranın zihniyetini getirmediğin (dahası o entelektüel birikimi yıllar içinde oluşturamadığın ) sürece bir bok olmaz. sadece sivas mimari açıdan şuan olduğundan daha güzel olur ama turizm merkezi olmaz.

    inşaat ya resulullah zihniyeti anca sizin gibi çomarlara işler.

    debe editi : (bkz: turkcell hatlarımızı iptal ediyoruz kampanyası)

  • insanın yetersizliklerini, kendisinde eksik gördüğü şeyleri yalan aracılığı ile kapattığı yalan söyleme hastalığı. bir süre sonra yalanın onun gerçekliği olması ile doruğa ulaşıyor. bir nevi simulacra.

    mitoman gerçek ile yalanı karıştırmaya başlayınca topallamaya başlıyor. hangi konuda gerçeği söylediği, hangisinde yalanı söylediği önemsiz hale geliyor. bunu takip etmeyi bırakıyor. sürekli olarak pot kırıyor. kırdığı potu başka bir yalan ile kapatıyor. başkasını başkası ile. süreç onun vazgeçilmezi durumuna geliyor. yalan gerçek oluyor. gerçek ise ölümü.

    peki bu nelere sebep oluyor ?

    -sorunlu bir karakter
    -ne idüğü belirsiz bir hayat
    -sahte ilişkiler
    -dışlanma

  • yer birkaç sene önce monako.
    tesadüf eseri bindiğim takside bach çalmaktadır ve şoför ikizi kadar gerard depardieu'ye benzemektedir, ama baya bir genç halidir. bach hastası ve gerard hayranı biri olarak şoför bey'i hayranlıkla izlerken ön koltukta gabriel garcía márquez'in yüzyıllık yalnızlık kitabını görürüm. sohbet etmeye başlarız, türk olduğumu duyunca nazım hikmet'den orhan pamuk'tan bahsetmeye başlar. adam orhan pamuk'un tüm kitaplarını okumuştur, en sevdiği kitabı ise benim adım kırmızı'dır. türkiye'de taksilerde ibrahim tatlıses o da olmadı ankaralı turgut duymaya alışmış bünye bayram etmektedir. bu arada konu şaraplara gelir, adam bana birkaç güzel şarap önerisi bile yapar. ben mavi ekrana bağlamak üzereyken gideceğim yere varmamızla yolculuğumuz ve ne yazık ki aşkımız sona erer.

  • - zor be anne çok zor...

    - neyi zor eşek sıpası... okulda yedinci senen bu.

    - ehehhe... finaller biraz şey oldu da...

  • 2014 yılının yaz dönemi. çanakkale'de bir barda garsonluk yapıyorum. biraların, votkaların havada uçuştuğu hareketli bir cumartesi gecesi. mekan tıklım tıklım dolu.

    bir eleman geldi, tek başına. kendi halinde zararsız bir tip. hepiniz bilirsiniz; tek başına gelen erkekler pek hoş karşılanmazlar böyle mekanlarda. bu yüzden mekanın arka taraflarında bir masaya oturmasını rica ettik. adam hiç ikiletmedi, 'masa masadır' dedi, gitti oturdu. tamamen kendi halinde. söyledi birasını, içmeye başladı. ne yan masasında kimin oturduğu umrunda, ne de mekanda çalan müzikler. kulaklığını takmış, kendi kendine müzik dinliyor.

    3. biranın ortalarındayken; elemana bir şeyler oldu. oturur vaziyette dans etmeye başladı. hepimiz işi gücü bıraktık, lavuğu izliyoruz. gerdan kırmalar, omuz silkmeler, neler neler. sonra oturduğu sandalyeden ayağa kalktı, başladı moonwalk yapmaya. güzel de oynuyor piç.
    ama hiç kimseye bir zararı yok. tamamen kendi halinde.

    bizim patron rahatsız oldu.
    ''kaç kere söylemem gerekiyor evladım. şöyle kekoları mekana almayın bir daha'' diye söylenmeye başladı. ama adamın gerçekten hiç kimseye bir zararı yoktu. kendi halinde eğleniyordu, canı dans etmek istemişti ve kimseyi rahatsız etmeden canının istediği şeyi yapıyordu. ben asla yapamazdım örneğin onun yaptığını. yanlış olduğunu düşündüğümden falan da değil üstelik. utandığımdan, sadece utandığımdan. yan masadaki kız güler mi diye çekindiğimden veya elalem ne der diye düşündüğümden. ama hayatta yapamazdım. eleman dans etmeye devam ediyordu ve müthiş eğleniyordu.

    atın şu kekoyu mekandan dedi bizim yavşak patron. ''burası düğün salonu mu?''

    güvenlikler masaya gittiler ve adamı dışarı davet ettiler. adam hiç istifini bozmadı amk. yerine oturdu, kulaklığını toplayıp cebine koydu ve ''rahatsız etmek istememiştim, kusura bakmayın. hesabı alabilir miyim'' dedi.
    sakince çıkıp gitti mekandan.

    ''yavşaklar ölmez, sadece şekil değiştirir'' der ünlü bir yazar. ve o akşam kendi halinde dans eden o adama 'keko' diyen zihniyetle, dün akşam bu güzel abimize 'sığır' diyen zihniyet aynı yavşak zihniyet.

  • kanuni'den sonra tahta kim oturacak diye tahminler yapanların olduğu dizi. "favorim selim" diyen olmuş bir de. yok yok cidden bir deneyin parçasıyız millet olarak.