ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sadece evli erkeklerin bildiği gerçekler
-
entrylerin çoğunluğu bıkkınlıkla dolu. insan biraz kafa yorsa evliliğin bi rutinden ibaret olduğunu anlar. ne sanıyordunuz ki?
bu size taa çocukken öğretilen bi şey. küçükken hiç mi evcilik oynamadınız? kızlar o oyunlarda neyse evlenince aynısını yapıyor.
''ben meğersem yemek hazırlıyormuşum, sen de o sıra işten gelmişsin. bu da senin iş çantanmış. kapıyı çal şimdi'' gibi cümleleri hiç mi duymadınız çocukken? bak o oyunlarda bile ne olacağı üç aşağı beş yukarı belliydi. o oyunlarda bile talimatı kadından alıyordunuz. evlenince de alacaksın. gerçi doğru, evcilik oynamaktan çoğu zaman sıkılırdı çoğu erkek çocuğu. hemen doktorculuk oynardı. evet. sizin de ne olduğunuz taa çocukkenden belliymiş.
bugünü de bu haklılığımla bitiriyorum.
edit akbayram: ben hic evlenmedim. sadece iyi gozlemliyorum.
the shawshank redemption
-
2010 yılında izleyen bebelerin, holywood klişesi olarak nitelendirdiği bazı olguları, 1994 senesinde sinema sanatına yerleştiren, yani klişe olan değil arkasından gelen filmler için "klişe" yaratan sinema tarihinin en önemli başyapıtlarından.
yaran sevgili diyalogları
-
kuzenim, 14 yaşındaki oğlunun facebook mesajlarına bakmaktadır. "yin yang, gel gel beraber okuyalım çok komik" çağrısıyla birlikte bu eşsiz günaha katılıyorum. yazışmalar muazzam.
ilk mesajla birlikte her şey hızla gelişiyor..
erkek: beni eklemişsin? tanışıyor muyuz?
kız: ben sizin okuldan bilmem ne sınıfından bilmem kim. ben seni tanıyorum ama demek ki sen beni tanımıyorsun.
araya birkaç kısa geyik serpiştirildikten sonra:
erkek: çıkalım mı?
kız: düşünmem lazım..
1-2 dakika sonra kız: düşünüyorum...
1-2 dakika sonra kız: tamam kabul ediyorum.
erkek: oleyy. çok sevindim :)))
5 dakika sonra erkek: aşkım?
kız: aşkımmmm.
yarım saat sonra erkek: o senin fotoğrafının altına yazıp duran lavuk kim?
kız: salağın teki ya boşver. peşimde koşup duruyo. yüz vermiyorum. önemli biri değil, kafana takma.
erkek: benim için önemli ama!..
kız: ya boşver, yakında vazgeçer zaten.
erkek: neyse ben onu hallederim en kısa zamanda..
murphy yasaları
-
"umarim bir tanidikla karsilasmam" dediginiz anda birden fazla tanidikla karsilasacaginiz garantidir
zencilerin yüzme yarışmalarında başarılı olamaması
-
yüzmede, kollar kadar ayakların da önemi büyüktür. birbirini dengeleyen iki ayak arasında, başka bir ayak daha varsa tabii ki başarı elde edemezsin.
denize atılan şişe içindeki mesajlar
-
"kafamız çok güzel.. hamit-serkan-vedat 21.08.2003 ankara"
amsterdam
-
normal olmayan olayların yaşandığı şehirdir..
çok yakın bir arkadaşımdan birebir dinlediğim bir anekdotu paylaşacağım.. (bkz: sözlükte anekdot paylaşmak)
________________________
daha önceden otla bokla hiç işi olmayan 3 arkadaş iş gereği amsterdam'a yol alır..
otururlar bir coffe shop'a. sigara ile araları olmadığından space cake siparişi ile gece başlar. klasik olarak "bana bişey olmadı, bana bişey olmadı" diyerek kekleri altın gününe gelen mübeccel hanım gibi yutarlar.
çıkıp gezerken space cake etkisini göstermeye başlar. biraz gezip kafa yapıp eğlendikten sonra otele doğru yol alırlar. fakat grupta iki kişi aynı odada kalırken, bir kişi başka bir otelde tek başına kalmaktadır.
otellere dağıldıktan sonra "tek kalanı bir kontrol edelim. öldü mü, kaldı mı, yattı mı, battı mı?" diyerek bir telefon açılır.
çift: olum, napptın lan? bulabildin mi odanı, yatağını? ahuahaueehe
tek: buldum aq buldum da odada 2 tane cüce var. sağa sola koşuşturuyor ibneler. dur kovaliyim şunları. kapat.. kapat!..
bu konusmadan sonra çift kalanlar "ohooo, adamın kafaya bak lan!:)" diye gülüp eğlenir. yarım saat sonra yine ararlar..
çift: nedir durum, yakaladın mı cüceleri? ahuahhnhehhhehuhehe
tek: bir tanesi kaçti, diğerini yakaladım. elini ağzını bağlayıp kapattım elbise dolabına. yatıyorum şimdi, hadi iyi geceler..
diyip kapatır telefonu..
ertesi sabah olur, güneş doğar. çift kalan arkadaşlarlar tek olanın oteline gider. odasına çıkarlar.
adam yeni uyanmış, hala dün gecenin etkisinde. gülüp eğlenirken "nerde lan cüce?" diyip dolabi bir açarlar ki kanlı-canlı bir cüce eli ağzı bağlı dolapta yatıyor. hepsinin öd boka karışıyor tabi. adamı çözüyorlar ve herif bağıra çağıra vurup kapıyı çıkıyor.
3 kafadar uzun bir süre kendine gelemiyor.
işi aslı lobiye indiklerinde ortaya çıkıyor. meğerse o gece otelde cüceli-müceli bir eğlence varmış. cüceler otelin katlarında, odalarında heyyo meyyo diye koşup duruyormuş..
________________________
herif allahtan iyice uçup cüceyi camdan atmamış dedim.
zaten son günleri olduğu için de; pılı pırtı toplayıp istikamet istanbul deyip başları belaya girmeden de memlekete dönmüş bu arkadaşlar..
kıssadan hisse: amsterdam'da ne görürsen gör, "he he" deyip geçiceksin aga.. hayal olmasındansa, gerçek olma ihtimali daha fazla..
emekli olduktan sonra evde terör estiren baba
-
eşi kumaş pantolonunda çift ütü çizgisi yaptı diye pantolonunu salonun duvarına çiviyle çakarak eşini ve pantolonunu cezalandıran bir emekli astsubay tanıyorum. topunu ahşap boyama kursuna göndermek lazım bunların.
öğretmen öğrenci diyalogları
-
(biyoloji dersinde menstruasyon konusu islenmektedir. baymistir igrenctir ders. sira alti cilgin sakalasmalar sirasinda abartilir olay bacaga igne batirilir.)
- ahhh ananin ami.
(sinifta yankilanmistir ses, hoca doner noluyo evladim diye sorar)
- eoo, hocam dersle ilgili konusuyoduk ehi.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"kişi başına yıllık milli gelir 17.000 doları geçmiş canım ülkemde.. ben kişi mi değilim, milli mi değilim anlayamadım..."
kitapçıya gidip günde 20 sayfa bedava kitap okumak
-
amk, okuyun da nasıl olursa olsun diyerek desteklediğim durumdur.
aynı anda ciğer midye kokoreç ve kelle paça yemek
-
canan karatay'a göre afiyet olsundur. ekmek yok yalnız.