hesabın var mı? giriş yap

  • hmm çoktan seçmeli sınav sorusu.

    tipe önem veririm. boy pos kaş gözü geç, el önemlidir. güzel el müzel el diye şeyler çıkarmışlar, onlar tırı vırı. el önemlidir, maharetli mi misal. çalışmış el mi. ne yapmış? topraktan anlamış mı? hayır. peki taş taşımış mı? çekmece tamir etmiş mi? kablo mu bağlamış, çiçek mi sulamış, ağaç yontmuş, rahmaninof çalmış, kare kare havuç doğramış?? bi at çizmeyi mi denemiş yahut kire pisliğe bulanıp buji değiştirmiş? tip tip el var. güzel eller... yoksa pıtı pıtı akıllı telefon ekranından twit atıp durmuş anca ama yok uzun parmaklıymış, yok kemikliymiş zart zurtmuş. geç, dandik el o.

    paraya da önem veririm. hiç iflas etmiş mi misal. burnu dibine kadar boka batmış mı, aç karna bi tost alıp yiyecek meteliği bile olmadan dolaşmış mı.. tekrar geri çıkabilmiş mi bundan? nasıl çıkmış? beş parasız ve çok paralıyken karakteri değişmiş mi? tapınmış/ tapınıyor mu paraya, onu kendisini daha önemli, üstün ya da daha değersiz yapan bi varlık olarak mı görüyor? bakışı ne paraya, kendini konumlayışı ne?

    zekaya da bakarım. görebilmek zeka. hele en üst seviyesi kendini görebilmek. yoksa isterse 3'le 5'i parmaklarıyla toplasın, isterse 6 nobel dizsin, bana gelişi bir.

    noldu bak, hepbiri çıktı... kadınlar azı beğenmez işte, böyle bunlar.

    çok pis çarpık, çizik çuzuk bi binary mercekle bakıyorsunuz şu mevzulara. kötüsü, zaman dışında kimse de size gösteremez o merceği. kaybettireceği onca yıla cidden yazık.

  • -diyalog kurmayı neden düşünmediniz?
    -kurdum işte.
    -fotoğrafınızı çekebilir miyim?
    -buyurun
    ve kadın;
    -sizi teşhir edeceğim.
    genç adam ineceği durak geldiği için umursamaz bir tavırla kapıya yaklaştı.

    (bkz: alfa)

  • bakın çok net söylüyorum. joseph goebbels mezarından kalksa ve şunları görse, "vay arkadaş sizin yaptığınız propagandayı ben yapsam bütün dünya bugün nazi ydi" filan der. vallahi bunların yanında goebbels çok masummuş. 1 birim parası daha 3 gün önce bizim ülkede 20 birim eden, bütçe fazlası veren, gençlerine karşılıksız para veren, 1-2 aylık maaşlarıyla bizim bugün en iyi ihtimalle 100-150k birim para ödediğimiz arabaları alan, dünyanın her yerine vizesiz seyahat eden, gençleri yaşlıları dünyayı gezen, asgari ücretli çalışan sayısı %2 civarı olan ülke batmış öyle mi?

  • çalar saati icat etmiş, iyi halt yemiştir. sorsan bir de aferin bekler, takdir bekler, teşekkür bekler..

  • japonlar herkese saygılıdır.
    bir afgan'a da bir mozambikli'ye de aynı hayranlık ve hürmet ile yaklaşırlar.

    zamanında bize de aynı insani duygular ile yaklaşmışlar ve bizim abartılı mehmet scholl milliyetçiliğimizin kurbanı olmuş söylemdir.

  • 45 derecelik açıyla duran, birbirine teraslarla bağlı, altıgen evler… hatta eğimli duvarlı kübik bir evde nasıl yaşanabileceğini göstermek için aralarında bir de müze var. 1977’de hollanda’nın rotterdam şehir planlamacıları mimar piet blom’dan (1934-1999) yaya köprüsü üzerine konut tasarlamasını isteyince, ortaya bu ‘’kijk-kubus’’ yani ‘’kübik ev’’ çıkmış. kübik evlerden 55 tane planlanmış. ancak bugüne dek 38’i küçük, ikisi büyük küp olmak üzere toplam 40 ev inşa edilmiş. eğimli olup, yana yatmış her küp altıgen şekilli direk iskeletler üzerinde bulunuyor. küpler üç seviyeye ayrılmış yaşam alanlarını içeriyor. üçgen şeklindeki alt kat yaşam alanını içeriyor.

  • adını insan vücudunun yeniden doğması anlamında eski yunanca resoma kelimesinden alır. cesetlerin kostikle dolu resomator denilen paslanmaz çelik kaplarda yüksek basınçta ve 180 derecede bekletilmesi ileyapılır. üç, dört saat sonra elde edilen sıvı cenaze sahibine verilebileceği gibi mezarlık sulamasında da kullanılabilir veya lavaboya dökülerek kanalizasyona gönderilebilir. sistem bir iskoç şirketine ait, belçika da uygulanmaya başlanıyor, amerika'da da 6 eyalet hukuki alt yapılarını buna göre değiştiriyor.