hesabın var mı? giriş yap

  • sol framede gorunmesi bile yuzume bi gulucuk kondururken basligina girip hem filme zaman kaybi diyen hemde puana gore oturup film izleyen insan gercegiyle karsi karsiya kaldim

    cok sevdigim guy ritchienin cok sevdigim filmi

  • ben bir tahmin yapayım biri yakışıklı ama sana çok pas vermiyor. ne geliyor ne gidiyor ve sen aşıksın. diğeri tam tersi beğenmiyorsun ama sana çok ilgi gösteriyor. duygularını önemsiyor seni mutlu ediyor o yüzden ondan da vazgeçemiyorsun.

  • sosyal psikolojide bu terror management theory ile açıklanabilir. kısaca, çıldırmamak için daha büyük ve yok olmayacak, bizden daha uzun süre var olacak bir şeyle kendimizi özdeşleştiririz (örn. müslümanlık, türklük, galatasaraylılık). biz ölsek bile onlar varlıklarını sürdürürler. böylece çıldırmayız, hayatımız anlam kazanır diyor.

  • piyasa ortalama fiyatı 170 tl/litre olan virüslere karşı en etkili dezenfektanı yarı fiyatına almışlar. hem de mübarekler için alkolsüz. bu dezenfektan su içerisine 1/20 oranına kadar seyreltilebiliyor.yani kullanımda litresi 3.5 tl’ye kadar düşüyor.

  • beğenmiyorlarsa geri gelmeleri gereken ailedir. isviçre gibi bir ülkenin uyum sağlayamayan kanton göçmenlerine ihtiyacı yoktur.

  • ayasofya müzesi'nin bende hayranlık uyandıran eserlerinden biri. bayılıyorum ayasofya'yı dolaşmaya, kraliçe theodora'nın durduğu farz edilen yerde durup aşağıya bakmaya.

    görseli: https://goo.gl/images/cjc9dr

    ne demek deisis? deisis şefaat anlamına gelen bir kelime ve deisis sahnelerinde kıyamet günü hz. isa'dan insanlık ve ümmet için merhamet dilenmesi anlatılıyor. 13. yüzyıldan kalma ayasofya'daki bu mozaikte de meryem ile vaftizci yahya'nın hz. isa'dan af ve merhamet dilemesi gösterilmiş. isa'nın eli baş parmağı ile yüzük parmağı birleşecek şekilde duruyor. baba, oğul ve kutsal ruhu temsil eden takdis, yani kutsama işareti bu. yüzük parmağından kalbe uzanan bir damar olduğuna inanılıyormuş eskiden. baş parmağı ile yüzük parmağının birleşmesiyle ise kalbe uzanan o damar yolu kapanıyor ve böylelikle "kalbimden geleni değil, tanrı'nın sözlerini söylüyorum." anlamına ulaşılıyormuş.

  • her normal beyinde yüzleri tanımaya yarayan merkezin -ismini öğrenemedim bir türlü- yaptığı şey gözün yakaladığı* bir resmi renk ve parlaklık gibi temel özelliklerinden öte tanımlamak, daha önce gördüğü görüntülerle karşılaştırmak ve bu karşılaştırmaya göre kimliklendirmek. işte prosopagnozisi olanların yapamadığı şey de bu sonuncusu. karşılarındaki yüzü kesinlikle görüyor, daha önce gördükleri yüzlerle kıyaslayabiliyor (büyük-küçük, uzun-geniş, siyah-beyaz gibi özellikleriyle) fakat bu kıyaslamanın sonucunu herhangi bir kişiyle ilişkilendiremiyorlar.

    tıpkı normal insanlar gibi, çok olağanüstü durumlar dışında, birinin yüzüne baktıklarında onun yaşını tahmin edebiliyor, cinsiyetini ayırt edebiliyor, mimiklerini algılayabiliyor, hatta kendilerine bakıp bakmadıklarını bile fark edebiliyorlar. tek fark bu yüzün daha önceki yüz kayıtlarıyla eşleşmiyor olmasında, hatta daha öncesinde hiçbir yüz kaydı bulunmamasında...

  • suudi arabistan’ın büyük müftüsü şeyh abdülaziz el eş-şeyh: "10 yaşındaki kız evlenebilir."

    kelimeler kifayetsiz. ama yani bu araplar da hep yanlış anlıyorlar dinimizi.
    saçmalık yani. ne denir ki.

    http://www.ntvmsnbc.com/id/25343471/

    zöge: bunu zamanın ötesine gönderen hangi zihniyet amk. everin la kızınızı 10 yaşında.

  • öncelikle allah rahmet eylesin.

    ama ne kadar duayen gazeteci, ne kadar örnek gazeteciydi bilemem.
    zira 14 aralık 2004 g-mall yangını'nda yaptığı habercilik ile kendi kalitesini herkese ispatlamıştır.

    sinemada yangın çıkmış, insanlar içeride mahsur kalmış ve yoğun dumandan etkilenmişler.
    itfaiyeciler sinemada mahsur kalanları tahliye etmeye çalışırken rahmetli savaş abimiz olay yerine bir minibüs ile ulaşıyor ve ulaşır ulaşmaz minibüs içinden her yeri siyah boyalı olarak çıkıyor ve başlıyor kamera kaydetmeye...
    olaya şahit olan itfaiyeciler şaşkın zira adam minibüsün içinden çıkıp itfaiyecilere "içeride durum çok kötüydü tahliye neden gecikti" gibi sorular soruyor ve itfaiye amiri kendi işine bakmasını söyleyerek tersliyor abimizi.
    tabii rahmetli gidiyor bu sefer başka kimselere, içeriden çıkan insanlara, durum çok kötüydü ne hissediyorsun diye soruyor, birisi "aa savaş abi sen içerdemiydin ben görmedim" diyor.
    bunların hiçbiri yansımadı kameralara...
    ama yangın güvenliği ile ilgilenenler, itfaiyeciler kendisinin programını seyredince hemen anlıyorlar düzmeceyi...
    çünkü; sinemadaki yoğun dumana maruz kalmış herkesin ağız ve burun bölgeleri havadaki nem ile beraber nefes alıp verdikçe is yüzünden simsiyah olmuşken sadece savaş ay'ın ağız bölgesi bembeyaz ve yüzünün her yeri sıvama usulü simsiyahtı...

    bu olay ayyuka çıktı, savaş ay önce yalanladı, sonra itiraf etti.

    işte böyle bir haberciydi, olmadığı yerde varmış gibi davranarak insanlara düzmece şekilde haber ulaştıran...

  • müftülükteki usulsüzlüklere karşı çıktığı için hedef oluyor. ceza olarak koronadan ölenlerin cenazesini yıkamakla görevlendiriliyor ve koruyucu elbise verilmiyor.
    bunlar nasıl bu kadar vicdansız, nasıl bu kadar insanlıktan çıkmış durumdalar akıl almıyor?
    bu kadarı olmaz dedikçe, çok daha fazlası oluyor. akıl sağlığını koruyabilmek mümkün değil artık.

  • milattan önce 3 bin yıllarından beri var olan "şarap" a bile sansür uygulayan bir zihniyet ile karşı karşıyayız.
    hala anlayamadılar yasak olan her şeyin, insanlara daha çekici geldiğini ve geleceğini.

    edit : işin en ironik kısmı da bu yasaklayan zihniyetin inandığı değerler, onlara şaraptan ırmak vaadediyor. *

    (bkz: boş bakkal taşak tartar)