hesabın var mı? giriş yap

  • + sigara içiyor musunuz?
    - içmiyorum.
    +hah bu da çok iyi. genel müdürümüz sigara içen elaman istemiyor
    -neden ki?
    +işte bağımlılık olarak görüyor bunu, zayıflık olarak görüyor. bir de çok molalı çalışıyorlar tabi.
    -ben de günde en az beş kere çişe çıkarım.
    +(...)
    -en az bir kere de sıçarım.
    +(...)
    -ama tabii nereden bilecek ki sayın genel müdür bunları.
    +(...)
    -sigara içmiyorum demiştim, siz de çok güzel demiştiniz. oradan devam edelim konu bulanmasın.

  • aldığım bilgiler ışığında
    yazayım fiyat vergi dahil fiyatı
    türkiyede 10000 tl kapora ile isminizi yazdırıyorsunuz
    araçlar mayıs ayında teslime başlıyor sıra ile türkiyeye ayda 1000-1500 gibi araç geleceği söyleniyor ilk etapta ancak bu rakam kesin değil
    tesla satış mantığı siparişe göre olduğu için bekleme süresi ne olacak belli değil ancak suan gigaberlin fabrikası günde 1000 araca yakın üretim yapıyor
    araç avrupadan geleceği için avrupa birliği normları uygulanacak yani gümrük vergisi yok ötv ve kdv olacak artı tabikisi tesla türkiye kar marjı
    vergi falan yükselir denmiş öle birşey suan söz konusu değil zaten seçim önü böle birşeyrde girişmezler
    türkiyede korkunç satış yapacaklardır bu sebeple bekleme süresinin ciddi olarak 3-4 ayları bulacağını düşünüyorum
    saygılar

  • freud der ki:
    “çocuk yapmayı doğal ihtiyacın zaruri olarak giderilmesi gibi karmaşıklıktan çıkarıp, üzerinde düşünülmüş sorumlu bir eylem seviyesine çekebilseydik, insanlık için en büyük zaferlerden birini kazanmış, doğanın koyduğu sınırlardan esaslı şekilde özgürleşmiş olacaktık."

  • sikimin üstadı.

    edit: fesli deli bekir atatürk'e en ağır hakaretleri ederken kimsenin sesi çıkmıyordu. şimdi özelden bu deliye neden böyle bir ifade kullandığım soruluyor. mevzu hatıraya sahip çıkmaksa ey siyasal islamcılar siz de adam gibi saygı duyacaksınız. duymuyorsanız da saygı beklemeyeceksiniz.

  • ruh hastası şerefsiz.

    şu anda sinirden elim ayağım titriyor. 39 yaşında kadın hasta çarpıntı ile geldi, çekilen ekg'si svt dediğimiz bir ritm ile uyumluydu. ben de hastaya durumu izah ederek ve ondan izin alarak karotis sinüs masajı yapmaya başladım. o sırada hastanın eşi içeri girdi ve hiddetle şöyle sordu:

    -ne yapıyorsun sen lan?
    -masaj yapıyorum.
    -sen benim karıma nasıl masaj yaparsın it?
    -beyefendi yanlış anladınız.

    adam, durumu anlatmama bile izin vermedi. eşi de anlatmaya çalıştı ama ona da vurdu ama daha çok bana vurdu.

    2 sağlam yumruk yedim ama bir tane de sağlam yumruk geçirdim.

    şu anda sinirden gülüyorum.

    bu arada masaj dediysek: https://m.youtube.com/watch?v=493z2_kacoq

  • “bir gün iki berduş kasaba meydanında avare avare dolaşırken bir kalabalığa rastlamış. bakınırlarken bir tane güvercin uçup gelip berduşlardan birinin omzuna konmuş.
    herkes berduşun yanında toplanmış ve :
    – işte padişahımızı bulduk. sen padişahımız olacaksın, padişahım çok yaşa. demişler.
    berduş:
    – olmaz öyle şey...
    diye ısrar etse de, inatçı kasabalılara yenik düşmüş. padişahlığı kabul edip arkadaşını da sadrazam yapmış. aynı gün de başlamış zulme, boyun vurmaya, vergi salmaya. bunlara dayanamayan arkadaşı:
    – yapma, halk kızacak ... demiş.
    çiçeği burnunda padişah da ona:
    – güvercin uçurup padişah seçen halka böylesi az bile.” diye cevap vermiş.

    not: bu fıkrayı 1982 anayasası referanduma sunulup sonucunda anayasa’nın kabulüyle birlikte kenan evren'in cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra, süleyman demirel'in bu durumdan rahatsızlığını belirtmek için anlattığı söyleniyor.

  • öncelikle aramaya inandığımı ancak bulamadığımı belirtmek isterim. ikinci olarak karakter sınırlaması nedeniyle başlık biraz malca oldu, evet.

    bu da yeni bir moda. yeni doğan bebeğinin fotoğrafını sosyal medyaya koyanlar -sanırım- nazar değmesin diye bebeği yüzüne gülen bebek vb. smiley koyuyorlar. yavrum siz mal mısınız?

  • fulbright bursları amerikan ve türk hükümetinin ortak para akıttığı bir havuzdan verilerek amerika'da yüksek lisans-doktora imkanı sağlar. hükümet kaynaklı bir burs olduğu için prestijlidir. her ne kadar amerika'ya gidiş için iyi bir destek olsa da* sizi amerikanın en iyi üniversitelerine göndermek için her şeyi karşılamaya yetecek bir burs değildir. o kadar çalışır hayvan gibi mezuniyet ortalaması ve toefl gre skorları elde edersiniz ama yine de yıllık 40000 50000 dolar tuition masrafı olan okulların kapısının önünden geçemezsiniz fulbrightlıyım diye**. bu nedenle okul tercihlerini yaparken çok yükseklerden uçamazsınız. bu durumda bile gittiğiniz eyalete göre aylık olarak verilecek olan para sizi krallar gibi yaşatacak bir meblağ değildir ve burs doktora-yüksek lisans farkı gözetmeksizin 2 yıl süreyle verilebilmektedir.

    iki hükümetin ortak çabasıyla insanların iyi bir eğitim alabilmesini sağlamak kulağa hoş gelir. ama bu denklemde de düdüklenen ülke türkiye olmaktadır. çünkü iki kaynaktan para gelmekte fakat bu paranın tamamına yakını * amerikaya gitmektedir. burs gidiş dönüş uçak biletinizi karşılayacaktır* ama türk hava yollarından almayacaksınız bileti. ancak delta airlines gibi amerikan bir hava yolundan alırsanız bursunuz dahilinde alınabilir biletiniz. onun dışındaki paranın çoğu zaten okul tarafından eğitim ücreti* olarak alınacaktır kalan kısım da sizin orada yaşamanız için gerekli masrafları teşkil edecektir. bu açıdan bakınca nasıl düdüklendiğimiz açıklık kazanır sanırım.

    ama bunlar fulbright bursunun amerikada yüksek lisans için iyi bir imkan olduğu gerçeğini değiştirmez ve amerikada bu bursun limiti dahilinde olup da türkiyedeki benzer bir yüksek-doktora programlarından daha çok şey bulabileceğiniz bir çok okul vardır. sonuçta nature'daki science'daki makalelerin tamamı harvard stanford yale çıkışlı değildir. önemli olan gittiğiniz yerde sizin çalışma kapasiteniz ve azminizdir. bu bilgiler ışığında alınan burs afiyetle yenmeli ama herşeyin pespembe olmadığının da farkında olunmalıdır.

  • insanı durduk yere 3-5 yıl yaşlandıran durum. özellikle de çevreniz oynamaktan, ortamın odak noktası olmaktan çok hoşlanan insanlardan kuruluysa. artık düğünlerde, düğünün başlangıcından itibaren, nikahtır, fake pastanın kesilmesidir, takı törenidir, oynamaya kalan süreyi kafamda hesaplayabilme yeteneği kazandım. 45 dk kaldı, 30 dk kaldı. özellikle de evlenen kişi yakın arkadaş - akraba ise.

    bu konuda çok da öküz sayılmam aslında, halay türü ve senkronize oynanan kalabalıklar içerisinde kendinizi unutturabileceğiniz, takım çalışması ile icra edilen oyunlara kendi isteğimle katılarak, çiftetelli türü oyunlarda oyunlara çağırılınca, "aabi yorulduk be, siz oynayın" diyebilme çakallığını keşfettim kendimce. çünkü göbek atmalı oyunlarda her türlü hırboluğa maruz kalıp kendinizi bi anda el ayak çırpan 8 - 10 kişinin ortasında zenne gibi bulabilirsiniz. düşman başına.

    hayır bir de ailede bu konudaki tek sığır adam benim diğerleri, utanmasalar "düğün olsa da ortada dönsem" diye evde pratik yapan insanlar, sırf bu yüzden bile "lan acaba gerçek anam babam kardeşim mi lan bunlar" diye düşündüm. abim, tam bir disko kralıdır. benimse kenarda el çırpma yeteneğini kazanmam 25 yılımı aldı. adam bi dalar ortaya bi damadı çeker kenarı 1-2 dakika altından üstünden girer ordan burdan fırlar, bi anda yanınızda biter. adam tam olarak şöyle. tövbeler tövbesi, ben bu özgüvene sahip olabilmeyi rüyamda bile göremiyorum lan.

    abim evlendiğinde bile damatlıklarla pistin orta yerinde hani şu romanların mı bilmiyorum tam, yerde dizlerinin üstünde çamaşır yıkarcasına yaptıkları dans figürünü icra edip, müstabel kayınpederini renkten renge sokmuş adamdır. off yazarken bile içim şişti yeminne. adam orda "noluyo lan, kimlere veriyoruz bu kızı, bu nasıl damat, azcık ağır ol lan" demiştir içinden. ama yeni taktik de buldum tabi fotoğraf makinasını kullanıyorum artık, insanlar oynarken ben fotoğraflıyorum, nerden baksan 1 saat kazandırıyo bana, 4 kere de sigaraya çıksam 10'ar dakikadan 40 dakika. 1 kere de telefonla konuşuyorum ayağı çektim miydi. nerden baksan 1 saat falan kalır köşe kapmaca oynayacağım.

    bak gerçekten, yılların birikimi bunlar, biliyorum bizim sayımız çok fazla, sessiz bir kalabalığız biz oynayamayanlar. partisini kursak iktidarı sallarız. örgütlensek, liderler seçim öncesi ziyaret eder.

  • o değil de, çayı gören akplilerin sesleri anında nasıl da kesiliyor ama! assgasfsgshsfshsjs.