ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ebru baki'nin efsane kuru
-
fon muzigi gulmekten oldurmustur. bu gozlemleri kim yapiyor nasil yakaliyor hayret ediyorum.
17 şubat 2011 beşiktaş dinamo kiev maçı
-
sene olmuş 2011 hala shevchenko'dan gol yiyoruz, anlayamıyorum..
yaran diyaloglar
-
zaman:2002, yer: roma, interrail sirasinda tanisilan alman bir cocukla -ki adi john boy'du- muhabbet edilmektedir. ingilizce yazmak zorundayim yoksa bir manasi yok.
john: i like doner a lot. so how can i say "i want one doner" in turkish?
ben: you should say "bir doner istiyorum".
john: can you write it here, so i can spell.
(kagida once turkce olarak "bir doner istiyorum" yazarim. cocuk duzgun telaffuz edemeyince, o okunusu veren ingilizce kelimlerle anlatmaya calisirim)
-"beer doner is tea your um"-
john: biir doner iz-tii-yor-um.. that's it?
ben: yep.
john: cool.. but you know, when i go to turkish restaurants in berlin, the turkish guys always use some words like "be" and "ulan". what does "ulan" mean?
ben (hadi buyrun): hmm.. "ulan" is a turkish lingo. it doesn't have an actual meaning but it adds a more serious feel to the sentence. like, "gel" means "come" in turkish; but if you say "gel ulan", it's more serious like "come here right now" or something.
john: hmm ok. what about "be"?
ben: not the same thing but similar.
john (aha burası): ok then.. so when i go to the restaurant, i'm gonna say "ulan biir doner iztiiyorum be"
ben: hahahaha!
john: ??
bitmek tükenmek bilmeyen öğrenci evi geyiği
-
pisliği, dağınıklığıyla övünen şapşalların öve öve bitiremediği geyikler bütünü..
- abi bizim evin dolabındaki muzu sucuk sanıyolardı yeaa.. makarnanın içinde başka canlılar vardı hahah..
tamam amk en pis senin evin.
beyin yakan yirmi beş at sorusu
-
bora ve gorkem nickli birisinden sabah sabah öpücük istemediğim için uğraşmayacağım soru.
doktor hasta diyalogları
-
(uyuz doktor)
- doktor bey,koluma şöyle yaptım mı acıyor?
- yapma öyle...
insan olmak
-
engin geçtan ın insanın yüzleşmek istemediği yönleriyle yüzleşmesine neden olan kitabı. özellile önsözünde "bazı bölümleri okurken sanki belirtilen sorunlar insanın kendinde değilde sadece çevresindekilerde varmış gibi değerlendirilir, oysaki bu durum, o sorunuyla insanın yüzleşmek istemediğinin bir göstergesidir" vurgusu belirtilen sorunları okurken kişinin kendinde de tespitler yapmaya yönelmesine ve böylece daha da etkilenmesine neden oluyor.
eski sevgilinin attığı mesaja alternatif cevaplar
-
gelen:
-kalbimi çok kırdın,seni affetmeyeceğim..
cevap:
-kırılmamıştır o çıkmıştır,kırılsaydı yerinde duramazdın..
2090'da uyanılsa google'da aranacak ilk şey
-
(bkz: ne zaman öldü?)
abd'deki psikoloji bozan bıçaklanma videosu
-
ben amerikan deniz piyadesi'nin videoda gösterdiği tekniği kullanıyorum. şimdiye kadar hep işe yaradı. size de tavsiye ederim.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık : sevgilimin tel deki adı google
1.çünkü aradıgım herşey onda var
2.demekki dünyanın en büyük motoruymuş
(bkz: 2 sikmiş)
kortizol
-
stres hormonu olarak da bilinir (ben öyle biliyorum yani). ıssız bir sokakta yürürken karşınıza aniden silahlı bir adam çıktığında, karnınızdan sırtınıza ve tüm vücudunuza yayılan hissin müsebbibidir (çok güzel okunuyor bu kelime, müsebbibi, müsebbibi). hiç böyle bir tecrübeniz olmadıysa, sizin için hayati önemi haiz bir sınava mutlaka girmiş, o sınav öncesinde bu hissi yaşamışsınızdır belki.
selene et.al.'in açıkladığı üzere, glikojen yapımını uyarır. yani, karşılaşılan, stres yaratıcı unsur, tehdit her neyse, onunla baş etmek için gerekeceği düşünülen enerjinin üretimini sağlayacak glikojenin üretimini.
stresli çalışma ortamları kadar bu hormonu da severim.