hesabın var mı? giriş yap

  • rakip firmadan teklif alıp etik olmadığı için reddettikten bir ay sonra küçülüyoruz bahanesiyle işten çıkarılan çalışandan daha iyi hissediyordur şu anda.

    edit: imla.

  • "bir yerde duruyoruz. turistin elinde telefon, uber'den taksi çağırdığını görüyoruz. arkadaşın da gelip işimizi alması bizi sıkıntıya sokuyor. devlet hakkımızı savunmazsa bu tür olaylar zaten olacak."

    "devlet hakkımızı savunmazsa bu tür olaylar zaten olacak."

    "zaten"

    böyle böyle taksiler ve taksiciler kendi elleriyle kendilerini bitirecekler.

  • resmi şarkısı ve logosu en güzel olan dünya kupası. sscb, ingiltere ve yunanistan’ın arasından sıyrılan italya, meksika’nın ardından dünya kupasına ikinci kez ev sahipliği yapan ikinci ülke oldu.

    brezilya ilk kez finallerin dışında kalma tehlikesi yaşadı. brezilya ile şili arasında oynanan eleme grubu son maçında şilili futbolcular tribünden gelen yanıcı bir maddenin kalecilerinin yaralanmasına neden olduğunu öne sürerek maçtan çekildiler ve itirazda bulundular. fifa şili’yi galip ilan etseydi brezilya tarihinde ilk kez bir dünya kupasına katılamayacaktı, ancak fifa yanıcı maddenin kaleciye temas etmediğini tespit etti ve maçı kesildiğindeki skor olan 2-0'la tescil etti ve şili’yi de 1994 dünya kupası elemelerine katılmamakla cezalandırdı.

    turnuvaya ilk kez katılan ekipler kosta rika, irlanda cumhuriyeti ve birleşik arap emirlikleri'ydi. bu takımlardan b.a.e. hiç puan alamazken, kosta rika grubunda isveç ve iskoçya’yı mağlup edip brezilya’nın ardından ikinci olarak son 16 takım arasına kalmayı başardı ancak 2. turda çekoslovakya’ya 4-1’le boyun eğdi. irlanda ise elde ettiği 3 beraberlikle grubundan çıktı ve ikinci turda gheorghe hagi’li romanya’yı daha sonra samsunspor'da oynayacak olan daniel timofte'nin kaçırdığı penaltıyla eledi. ilk kez katıldığı finallerde hiç maç kazanmadan çeyrek finale çıkan irlanda, ev sahibi italya’ya 1-0 yenilerek turnuvaya veda etti.

    açılış maçında son şampiyon arjantin’i yenen, s.s.c.b.’ye 4-0 yenilmesine rağmen grubunu lider tamamlayıp, kupa tarihinde eksi averajla grubunu lider bitiren ilk takım olan kamerun turnuvanın sürpriz takımı olmuştu. ikinci turda da kolombiya’yı eleyip kupa tarihinde çeyrek finale yükselen ilk afrika ekibi oldular ve çeyrek finalde turnuvanın en zevkli maçlarından birinde ingiltere’ye karşı 2-1 öndeydiler. ancak gary lineker’in 2 penaltı golü skoru 3-2’ye taşıdı ve kamerun turnuvaya veda etti. kamerun’un bu performansı fifa’nın, afrika’nın kontenjanını 2’den 3’e çıkarmasında etkili oldu.

    arjantin ise turnuvaya kamerun yenilgisiyle başlayıp grubundan güçlükle çıkabilmesine rağmen ikinci turda brezilya’yı 1-0 yenip, çeyrek finalde de yugoslavya’yı penaltılarla eleyerek yarı finalde ev sahibi italya’nın rakibi oldu. ev sahibi italya, yarı finale gelene kadar oynadığı 5 maçı da kazanmış ve attığı 7 gole karşın kalesinde 1 gol bile görmemişti. iki takım diego armando maradona’nın futbol hayatını sürdürdüğü napoli’de karşı karşıya geldi. bazı napoli taraftarlarının kendi milli takımlarını değil de napoli’yi şampiyonluğa taşıyan maradona’nın takımı arjantin’i desteklemesi ise kupanın ilginç yanlarından biriydi. italya, turnuvaya sadece 1 kez milli olmuş bir futbolcu olarak gelen ve kariyeri boyunca milli formayla attığı 7 golünün 6’sını bu turnuvada atarak hem gol kralı hem de en değerli oyuncu olan salvatore schilacci’nin golüyle 1-0 öne geçti. ilk yarının sonu ise ilginç bir olaya sahne oldu. hakem michael vautrot zamanı unutunca yanlışlıkla ilk yarının sonuna 8 dakika eklemiş oldu. ikinci yarıda ise arjantinli claudio caniggia, daha sonra teknik direktör olarak ülkemizde gaziantepspor’u da çalıştıracak olan walter zenga'nın 517 dakikalık dünya kupaları tarihinin en uzun süre gol yememe rekoruna son verdi. italyanlar’ın turnuva boyunca yedikleri bu tek gol, penaltılarla arjantin’e elenmelerine neden oldu.

    diğer yarı finalde ise, çeyrek finalde kamerun’u eleyen ingiltere, son avrupa şampiyonu hollanda ile çekoslovakya’yı eleyerek yarı finale gelen almanya’ya rakip oluyordu. normal süresi 1-1 biten maçta almanya penaltılarla ingiltere’yi eleyip kupa tarihinde üst üste üçüncü kez finale çıkan ilk takım olmayı başardı. her iki yarı finalin de penaltılarla sonuçlandığı ilk dünya kupası’nda finalin adı tıpkı 4 yıl önce olduğu gibi yine almanya – arjantin oluyordu.

    arjantinli pedro monzon, ikinci yarının ortalarında gördüğü kırmızı kartla dünya kupası finalinde kırmızı kart gören ilk oyuncu oldu. sayı avantajını yakalayan almanya son dakikalara doğru andreas brehme’nin ayağından bulduğu penaltı golüyle maçı 1-0 kazandı ve 6. finalinde üçüncü şampiyonluğunu elde ederek kupa tarihinin en başarılı takımı oldu. ancak bu ünvanı yalnızca 4 yıl koruyabildiler. maçı 9 kişiyle tamamlayan arjantin ise dünya kupası finalinde gol atamayan ilk takım oldu. şampiyon almanya’nın teknik direktörü franz beckenbauer, mario zagallo’dan sonra kupayı hem futbolcu hem de antrenör olarak kazanan ikinci isim oldu. bununla birlikte hem takım kaptanı hem de antrenör olarak kazanan da ilk isim oluyordu.

    16 kırmızı kartla önceki iki dünya kupasının toplamından daha fazla kırmızı kart gösterilen turnuva 2.21 gol ortalaması ile en az gol atılan dünya kupası olmuştu. bu durum fifa’nın bir sonraki turnuvadan itibaren 3 puanlı sisteme geçmesine neden oldu.

    bütün bu hikayenin içerisinde benim kupaya dair en canlı anılarım üzerinde italya 90 logosu bulunan cırt cırtlı spor ayakkabılarım ve mahalle maçlarında schilacci ben olacağım diye kavga eden çocuklar.

    (bkz: 2002 kore japonya dünya kupası/@laff a lympics)
    (bkz: 1998 fransa dünya kupası/@laff a lympics)
    (bkz: 1994 abd dünya kupası/@laff a lympics)
    (bkz: 1986 meksika dünya kupası/@laff a lympics)
    (bkz: 1982 ispanya dünya kupası/@laff a lympics)

  • bolu'da her yere izzet baysal dendiğini öğretmiş olay. habaerden bi bok anlamadım. şimdi izzet baysal meslek liseli öğrenciler izzet baysal caddesinde diğer izzet baysal meslek lisesine doğru yürümüşler. sloganlar atıp izzet baysal dondurmacısının önünden geçip izzet baysal kaldırımlarına basmışlar.

  • insana mtv nin müzik kanali degil de motorlu tasitlar vergisi anlamina gelmeye baslamasidir kisinin yaslandigini anladigin an..

  • ya aklımı kaciracağım, bunlar bir orusbu çocukluğu yapıyor ama idrak edemiyorum.

    üç ay önce bir saat aldım. kordonu plastik ve kullanışsız. saati öylece attım çekmeceye, bir yandan da aklımda "kordonu mu değiştirsem acaba" fikri dolanıyor. kimseye demedim, internete de yazmadım.

    bir haftadır önüme kordon reklamı çıkıyor. namussuz evladıyım bir şeyler çeviriyor bunlar.

    ek: @helal kesim domuz nickli yazardan çok mantıklı bir cevap geldi. eğer zihin okuma yoksa doğru cevap budur:

    muhtemelen aldığınız saatin marka modelini biliyor. daha önce o saati alanların bir süre sonra kordon arayışına girdiğini de biliyor ve buna istinaden istatistiksel bir sonuç olarak isabetli bir tahminle size o reklamları çıkarıyor. buna büyük veri ve onun kullanımı denir basit tabirle.

  • ablamın bir ortaokul arkadaşı vardı. 5 kardeşlerdi, durumları kötüydü. bir gün birlikte okula giderken annem ayakkabısını görmüş. yırtık ve giyilemeyecek bir haldeymiş. annem çok kafaya takınca bu durumu, babamla birlikte üçümüz bot almaya gitmiştik. ben 6 yaşındaydım. tutturmuştum bir de kazak alalım diye. sonra ablamla ve arkadaşıyla buluşup vermiştik hediyesini. ben "beğendin mi?" diye soruyordum ısrarla. kız inanılmaz mahçup oluyordu, çocukluk işte anlayamıyordum o durumu.

    yıllar sonra ablamın düğününe geldi, orada gördük. avukat olmuş, çok da güzel ve özgüvenli bir kadın olmuş. bana sarıldı ismimi hatırladı, şaşırdım. "unutur muyum seni bana seçtiğin kazağı çok beğenmiştim." dedi güldü. ablam söylemiş kazağı kardeşim seçmiş diye, gülmüşler aralarında çocukken. içim cız etti öyle diyince. bana ilham oldu. karakteriyle, azmiyle, hayatıyla.

  • öğrencilikte para bozdurmak istediğiniz ve ''50 kuruş eksiğine bozarım'' şeklinde yanıt aldığınız bakkalın dükkanının anahtar deliğine 100 metre ilerideki bakkaldan 50 kuruşa alınan capon yapıştırıcısının tamamını ortalık sakinledikten sonra boca etmek.