hesabın var mı? giriş yap

  • + mendil verem mi?
    - ne?
    + mendil verem mi diyorum?
    - ver madem?
    + mendil ayrılık demek kendim gelem mi?
    - anlamadım?
    + mendil diyorum, ayrılık demek diyorum, mendil vermeyeyim de kendim geleyim?
    - gel <3

    evet çok canım sıkılıyor lan.

  • evet, türkiye'dedir. meşhur olan en psikopat biliminsanları bile bu kadar makaleyi kariyerleri boyunca ancak yazabilirken, güzel ülkemizde farkedilmeyen dehalar bu sayıyı 5 yıla sığdırabilmekte. o değil de haftada bir bilimsel makaleye denk geliyor, çok merak ediyorum "buradan da bir skandal patlar mı acaba" diye (nitekim bkz: fizikte bilimsel aşırma skandalı) , umarım öyle bir şey değildir ama yine de bunca zamandır mustafa saltı da dahil olmak üzere bu derece kısa zamanda bu kadar fazla makale yazan birini görmemiştim.

    http://fen.ege.edu.tr/~jfourier35/

    edit: bu başlığı açtıktan sonra sayfa içeriği nedense uçuverdi.

    edit2: "editör"ü olduğu dergilerden birinin sayfasındaki makale listesi:
    http://www.sapub.org/…journalid=1070&personid=16145

    edit3: 1 haziran 2012 itibari ile universite ile ilisiginin kesildigi haberleri dolasmakta. bolum websayfasindan ismi de silinmis.

    edit4: doktora tezinin tamamen kopyala-yapıştır olduğu ortaya çıktı*. tezi de iptal edilmiş. ama hiç bir resmi kurumdan, tek bir resmi açıklama gelmedi. intihalin kendisinden ziyade bu sessizlik türkiye akademisinin utancı olarak hatırlanılmalıdır. bir makalesi çok prestijli bir dergi olan journal of mathematical physics'ten geri çekildi.

    edit5: leiden ranking'e göre ege üniversitesi matematik ve bilgisayar bilimlerinde kendisinin makaleleri ile dünya ikincisi oldu. olay türkiye'den insanların leiden ranking'i uyarması ile dikkatleri çekti, en sonunda milliyet ege'ye manşetten haber oldu: http://i.imgur.com/ew2pe0p.jpg (bkz: #35638118)

  • insanı yiyip bitiren istek olacaktır. öncelikle bir insanın telefonunu karıştırma amacınız varsa o ilişkide ciddi güven sorunu başlamış demektir. telefonu saate bakmak gibi şeylerle almayı kast etmiyorum burada. özelikle bir şeyleri okumak ya da kontrol etmek için elinize alıyorsanız o ilişkide kuşkularınız var demektir ve bir ilişkide kuşkuların olması ilişki devam ettiği müddetçe onunla yaşamak anlamına gelir ki bu da insanı eninde sonunda tüketir. güven yoksa bir ilişkide insan sürekli kendi cebinden yer.

    ikinci olarak ise bu hayatta hiçbir şey gizli kalmaz. ne kadar zaman alırsa alsın mutlaka ortaya çıkar. eğer karşınızdaki kişi bunu yapıyorsa zaten tedbir alacaktır ve sizin kontrol istekleriniz bir işe yaramayacaktır. sürekli kontrol ederseniz karşınızdaki kişi de başka yöntemler geliştirir. asıl önemli olan karıştırmadan ilişkiye güvenmektir. söylediğim gibi zaten mutlaka ortaya çıkıyor bu durum.

    eski sevgilimin telefonunu hiçbir zaman karıştırmadım. fakat telefonunu yanımda unutup lavaboya gittiği zaman ve annesinin ısrarla aradığı ve benim telefonu meşgule alıp mesaj atmam gerektiği zaman durumu anladım. ben kontrol etmediğim için karşımdaki kişi tedbir almaya bile gerek duymadı ve işler öylesine denk geldi ki ben durumu öğrendim. yani demem o ki kafanızda soru işaretleri varsa o ilişkiye devam etmek ve karşıdaki kişiyi kontrol altında tutmak günün birinde sizi tüketir. kuşku varsa mutluluk olmaz ve böyle bir durumda en iyisi kendine saygını kaybetmeden ilişkiyi bitirmek olur. çünkü yapacak insan ne olursa olsun yapacaktır.

  • yanlış bilgidir.

    messi arda turan'ı düğüne davet etmiştir ancak arda adam olduğu için düğünü bırakmıştır.

  • salona geldiğinizde gözleriniz sehpanın üzerindeki kasede kalan birkaç antep fıstığına ilişir ya. içinizde filizlenen umut tohumlarıyla kasenin içinde kalan birkaç antep fıstığına hamle yaparsınız. elinize fıstıklarla birlikte garip bir ıslaklık gelir de avucunuzdaki fıstıklara baktığınızda anlarsınız işte o an. o nemli fıstıklar; babanın ağzına atıp kıramadığı, umutları başka bir bahara bırakan, hiçbir yerinden açık vermeyen salyalı fıstıklardır. o an herşeyden vazgeçip en azından kasedeki beyaz leblelebileri gömüp, durumu kayıpsız atlatmak adına ağzınızda oluşacak kuruluğu dahi göze alırsınız lakin baba kişisi geriye hiçbir yemiş bırakmamıştır.

    beyler :(

    (bkz: hayata dair iç burkan detaylar)
    (bkz: umut sarıkaya tipi mutsuzluk tanımları)

  • benim içime dert olmuş alacaktır. 1 mart 2010 tarihindeki malvarlığı açıklamasında görülen ve 16 haziran 2011 tarihindeki malvarlığı açıklamasında yerini aynen koruyan alacaktır.

    arkadaşım kimsin sen? sen kimsin ki başbakandan borç alıp 1 yıl boyunca ödemiyorsun? bak bu daha 2011 rakamı, yıl 2012 oldu belki hala ödemedin. başbakanın bankada 3 milyon 390 bin 384 tl'si, 25 bin euro'su, 199 bin 867 doları olabilir, parası var diye niye borcun üstüne yatıyorsun arkadaşım. neden bu halk çocuğunun parasını vermiyorsun? belki kendisi 4 milyona bir şeyler alacak ama 3 milyon 400 bin lirası olduğu için alamıyor? efendiliğinden alacağını da isteyemiyor, bunları düşünüyor musun hiç?

    bak arkadaşım, başbakan güzel bir insan, tutmuş sana 500 bin lira borç vermiş, tamam güzel kullanmışsın, işini görmüşsün ama yeter, yıl olmuş ver artık borcunu. hiç mi utanmıyorsun bu gariban dostu, halk çocuğu başbakanın parasının üzerine yatmaya? biliyorum o söyleyemiyor sana ama ben buradan sesleniyorum, versene olm artık şu borcunu!

  • akşamları yapabilecek tek atraksiyonu tv izlemek olan insanın yaşama dair son tutunma umutları, son çırpınışları olsa gerek. hayatı bu kadar sığ olan insanlardan farklı bir bakış açısı beklemek saçmalık olurdu zaten. birde az önce acun abi aradı sana sezon sonunda verdiğin destek doğrultusunda ödül vereceklermiş.