hesabın var mı? giriş yap

  • kolay kolay yapılamayacak harekettir türkiye'de.

    ama üzülmeyin sokakta yapabileceğiniz çok şey var:
    karınızı, çocuğunuzu, yoldan geçen birini ya da uygun bulmadığınız bir eylemciyi dövebilirsiniz.
    sevmediğiniz birine ana avrat sövebilirsiniz.
    biriyle kavga edebilir, onun ağzını-burnunu-gururunu kırabilirsiniz.
    nefes alan herhangi bir dişiyi taciz edebilirsiniz (mühim olan karşıdakinin gönüllü olmaması).
    güpegündüz birini de kurşunlayabilirsiniz mesela.
    istiklal'in orta yerinde birini bıçaklayabilirsiniz.
    meydanlarda binlerce kişiye gözünüzü kırpmadan yalan söyleyebilirsiniz.

    öpüşemezsiniz kardeşim ısrar etmeyin. ahlaksız dolmuş burası.

  • ekrem imamoğlu büyük düşünen bir insan, tevfik göksu'yu düşüneceğini sanmıyorum.

    tevfik göksu, icraatleriyle değil de asılsız iddialarıyla tanınmış bir insan. üstelik bundan rahatsızlık duymuyor. ekrem imamoğlu'nun, "sizce tevfik göksu söylüyorsa doğru mudur?" demesinin sebebi de o. "yine ne iddia edecek?" diye merak eden varsa izleyebilir, diğer türlü zaman kaybı.

  • evin bir yerinde mutlaka gözünüze çarpan, içinde yoğurttan başka envaiçeşit şey olabilecek sözde yoğurt kabı.

  • alındığı gün çingeneler tarafından bir tur istenen ve mahallenin köşesini dönüp gözden sonsuza kadar kaybolan gıcır gıcır bir bmx.

    yıllar sonra editi: ulan şimdi bile okuyunca cümlenin sonlarına doğru gözlerim doluyor amk.

  • emre'nin saha dışında ki davranışları kamuya açık olmamakla beraber sadece emre'yi ilgilendirir. yeryüzünün en iyi insanı da olsa bunu sadece hususi hayatında göstermek ve kamuya tam tersi bir karakterde kendini sunmak en hafif tabiri ile dengesizliktir ve tıbbi müdahale gerektirir. onun saha dışı davranışlarını örnek gösterip saha içinde yaptıklarını meşrulaştırmaya çalışmaksa en yerinde tabir ile geri zekalılıktır ve bu da diğeri gibi tıbbi müdahale gerektirir.

  • herkesin çok mutlu mesut bir şekilde çok ucuza siparişler verdiği yıllar. sonra akp bu millet niye mutlu lan diyerek vergi getirdi.

  • bu konuda yetkili bir abi olarak tabiki tek bir entrye sığdıramam fakat birkaç tüyo verebilirim;

    *kesinlikle ve kesinlikle kahvenizi öğütülmemiş halde çekirdek olarak alın.

    *zincir kahveciler ya da tchibo gibi markalar yerine butik ve yerli kahve firmalarını tercih edin ve aldığınız kahvenin üzerinde kavurma tarihinin yazıyor olduğundan emin olun. kavrulmasından sonraki 1-1.5 ay içerisinde tüketilmesi gerekiyor çünkü.

    *kendinize bir değirmen edinin en ucuz yollu olarak sözen el değirmeni alabilirsiniz. elektriklilere bütçeniz yoksa bulaşmayın. orta ölçekli olarakta hario markasının el değirmenlerine bakabilirsiniz.

    *doğru kalınlıkta öğütmeniz gerekmektedir.pour over yapıyorsanız fazla ince öğütürseniz eğer demlenme süresi artar, ektraksiyon artar dolayısıyla kabaca yanık/acı diye tabir edilen istemediğimiz tatlara sebep olur. tam tersi fazla kalın öğütülürse de ekstraksiyon azalacağından demleme süresi azalır, yavan tatlara sebep olur. french press kullanıyorsanız ince öğüttüğünüzde bu kötü tatların yanısıra fincanınıza kahve partikülleri karışır. güvendiğiniz bir kahve dükkanının baristasına danışabilirsiniz. kullandığınız kahve demleme metodunu söyleyip ufak bir örnek rica edip yakın kalınlıkta değirmeninizi kalibre edebilirsiniz. çoğu yardımcı olacaktır. ( ya da göz atabilirsiniz tıkla )

    *kağıt filtre kullanılan bir metodla demleyecekseniz kahvenizi kesinlikle beyazlatılmış filtre kullanın. ve kahvenizi demlemeye başlamadan önce sıcak su ile 200-300 ml kadar filtrenizi ıslatın kahvenizi sonra demleyin.

    *kaliteli su kullanmaya özen gösterin. kaynar su ile kahve demlemeyin, kaynadıktan 1 dakika sonra ideal ısılarda olacaktır.

    *hassas tartı edinin. kullandığınız kahvenin 16 katı kadar su kullanmanız ideal orandır. örnek olarak 18 gr kahve 288ml(gr) su gibi.

    çekirdek konusu çok kişisel bir konu. ülkeden ziyade çiftlikler önemlidir. colombia çok iyi, ethiopia en kötüsü demek çok saçmadır. kahve yetişen her ülkede kayıtlı yüzbinlerce çiftlik vardır. bir çiftliğin içerisindeki iki farklı alanda bile (lot) birbirinden bambaşka notalara sahip kahveler yetişebilmektedir. bunun dışında çiftçinin verdiği emek, toplama işleminin nasıl yapıldığı, fermantasyon işlemi, kuru işlenmiş ya da yıkanmış olması gibi birçok değişken vardır. aldığınız kahvenin sadece ülkesinin ismini biliyorsanız çokta kaliteli bir kahve içtiğinizi söyleyemezsiniz. bu yüzden butik yerleri tavsiye ettim. fakat şark kurnazı ülkemizde çok olduğu için ve çekirdek maliyetleri çok yüksek olduğu için bunların arasında da doğruyu bulmak ve seçim yapmak hayli zor. ufak bir araştırmayla kaliteli kahve çekirdekleri satan firmalara ulaşmanız mümkün. başlıkta da paylaşanlar olmuş zaten. bundan sonra damak tadınıza göre ilerleyebilirsiniz.

    filtre kahve hazırlamak çok kolaydır bazı şeyleri doğru yaptığınız taktirde ufak tefek hatalar fincanınıza yansımaz bunları uygularsanız kesinlikle aldığınız keyif artacakdır.

    evde gerçekten güzel espresso hazırlamak gibi bir maceraya atılırsanız çok uğraşmanız ve bütçe ayırmanız gerekir. kahve demlenirkenki parametreler ve dikkat edilecek unsurlar çok fazladır. en ufak hatanız 9 bar basınçlı suyla (250 kg kadar) demlenen kahvenizi rezil etmeye yeter. yeşillendirebilirsiniz. kahveli günler.

  • içerisinde bir uzaylılar bir de insan kılığına girmiş uzaylıların bulunduğu matrix filmi. allah allah, var mı böyle bir matrix filmi, bilen aydınlatsın. imdb sayfasında filan da rastlamadım. :)

    yok eğer bildiğimiz matrix filmi ise bahsettiği, bir çok şey açığa kavuşuyor aslında. matrix filmini böyle okuyan bir insan mevcut ülkenin halini nasıl okumaz ki.

    http://www.sabah.com.tr/…lel-devlet-ve-matrix-filmi

    edit: linke tıklamaya üşenenler için. matrix filmini bugünki yazısında kullanmak istemiş sevilay hanım. cümle şu; "izleyenler bilir. hani o filmde bir uzaylılar var bir de insan kılığına girmiş uzaylılar..." neresini düzelteceksin şimdi bunun.

  • amerika'da iki genç adam ot içerken yakalanır ve mahkemeye çıkarlar.
    yargıç, "sizler iyi insanlara benziyorsunuz, size hapse girmeden önce ikinci bir şans vermek istiyorum. bu hafta sonu dışarı çıkıp, insanları uyuşturucu kullanmamaları için ikna etmeye çalışacaksınız" der ve mahkeme pazartesi gününe ertelenir.

    pazartesi günü gelir ve yargıç ilk adama ne yaptığını sorar.

    -sayın yargıç, 17 insanı sonsuza dek uyuşturucuyu bırakmaya ikna ettim.
    + 17 mi? harika. bunu nasıl yaptın?
    -diyagram kullandım sayın yargıç. şunun gibi iki daire çizdim: 0 o ve dedim ki, büyük olan uyuşturucu kullanmadan önceki beyniniz, küçük olan uyuşturucu kullandıktan sonraki.

    bunun üzerine yargıç "bu takdire şayan bir yöntem" der ve ikinci adama döner "ya sen ne yaptın?"

    -sayın yargıç, 156 insanı sonsuza dek uyuşturucuyu bırakmaya ikna ettim.
    + 156 mı?!! bunu nasıl yaptın?
    -benzer bir diyagram kullandım sayın yargıç. şunun gibi iki daire çizdim: o 0 ve dedim ki, bu hapse girmeden önceki g*t deliğiniz...