ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
1985-1990 arası doğan mutsuz nesil
-
yoklukla imtihan edilmekten iflahi kuruyan x kuşağının sonuç olarak ürettikleri yanlış politikaların yanı sıra teknoloji çağına geçişe maruz kalmış nesildir.
ne tam anlamıyla x olup monoton yaşamayı, azla yetinmeyi, teknolojiden uzak olmayı becerebilmiştir ne de tam bir z gibi makinelerin, yazılımların çocuğudur.
kafası hem nostaljik çalışır hem de modern çağın koşuşturması ve yabancılaşmasına duhul olmuştur.
yine de en iyi bu nesil hayal kurmasını bilir. geçmişi ve geleceği harmanlamak sancılıdır ama görmesi/görebilmesi haz verir.
elif şafak'ın intihal davasını kaybetmesi
-
ben atanan bilirkişiye üzüldüm en çok. 2024 bilirkişi tarifeleri burada. adam yaklaşık 1.500 tl karşılığında hem elif şafak hem de mine g kırıkkanat okumakla kalmamış, iki romanı çalışıp karşılaştırmış da. resmen davanın gerçek kaybedeni o. kafa da yanmış belli ki, %5 intihal gibi acayip bir matematiksel sonuç üretmiş. adamcağız ctrl+f ile kelimeleri mi saydı ne yaptı bilmiyorum. mesela %7 deseydi ceza ne olacaktı meraktayım. bence bu iş tam yapay zekalık. popüler yapay zekalara romanları yükleyip, onlara sorup, intihal ortalamalarını almak lazım. böylece kimse zavallı bilirkişimiz gibi acılar çekmez. hatta türkiye'nin tüm yargı sistemini chatg... (oha ne diyorum lan ben)
görülen lüzum üzerine ekleme:
çok mesaj gelmiş :) önemli noktalara değineyim:
1) bilirkişi fiyatları alt limit denmiş. aslında bu fiyatlar 2024 fiyatları, muhtemelen bilirkişi daha alt limiti olan 2023 fiyatlarından işlem gördü. ben bilirkişi olsaydım, en az 150.000 tl + okuma sonrası unutabilmek için gerekli klinik tedavi masrafları olarak anlaşırdım. sıpotlıs maynd of itörnıl sanşayn'daki gibi.
2) zaten intihal yazılımları var, turnitin gibi onlardan bu sonuç çıkmıştır diyenler oldu. ben de bir program kullanıldığına inanmak istiyorum ama elif şhafak açıklamasında sonucun bilirkişinin edebiyat bilmezliğine yorunca okumuştur herhalde diye düşündüm. canına kıymadıysa bulup sormak lazım.
harun kolçak
-
iki lokma bir şeyler yerken biraz internette dolanayım derken ölüm haberiyle lokmaları boğazıma dizen güzel adam. onu ilk tanıdığımda sene 91 di ve gir kanıma diye haykırıyordu. o güzel şarkıları ile kanımıza girdi. gençliğimizin fon müziklerinden biri oldu. iyi de bir insandı hiç çirkinliğini görmedik. mekanı cennet olsun. üzdü :(
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
serander cafe'de istemeden duyduğum diyalogtur.
-bu herif küçükken dikili'nin en salak çocuğuydu.
+hadi lan ne yaptım da salak oldum?
-sen değil miydin şirinleri görücem diye ormanı yakan? aga dinle bak. bu salak almış eline kibriti çalılıkları yakmış, plan da şöyle, çalılar yanınca şirinler dumandan boğulup ortaya çıkacak bu da şirinleri görecek. dikili'nin en büyük orman yangınını çıkardı.
edit: imla
soyadı ile uyum içerisindeki ünlüler
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
- abi sen kız mısın? niye küpe takıyorsun?
+ çok ayıp, ben kızım... şimdi o kadar çirkin miyim yani?
- ee... şey... ama sakalın da var
+ hastalığım var o tüyler ondan. çok kırdın beni ufaklık
- abla çok özür dilerim ya böhüüeee
20 mart 2020 cezaevleri kademeli tahliye kararı
-
virüsle uğraşmak yetmedi, bir de sapıklarla, torbacilarla, katillerle uğraşacağız. aman ne güzel ne güzel (!)
hiçbir kızın ilki olamamış erkek
-
tüm içtenliğimle söylüyorum, keşke ben olsam dediğim erkektir. ,
hayatım boyunca hep ilk olan erkektim ben. bu ne demek biliyor musunuz? pantolonlar aşınana kadar sürtünmek demek. imkansız hesaplar ödeyerek "zamana ihtiyacım var." lafını duyup tavana bakarak uyuyakalmak demek. hep ertelenmek demek, hevesi kursağında bırakılmak demek. ve hepsinden önemlisi müzakere etmek demek.
o yatağa girdin mi müzakere edeceksin arkadaş. bu topraklar kolay kazanılmadı. elin bele değmesinin bile şanlı galibiyet olarak addedildiği nice geceler yaşandı o er meydanında. sütyeninin kopçasını açtığımda gözleri yuvalarından fırlayan sevgilim oldu benim. birini elimle yerine taktım. iç çamaşırına dokunduğumda "hayatımda bu kadar kirlenmiş hissetmedim" cevabını aldım. yılmadım, müzakereci tutumumu korudum. "sadece uyuyalım hiçbir şey yapmayalım" dedim ve sadece uyudum. yaz sıcağında kışlık eşofmanlarla girdim yatağa, isilik oldum. yeri geldi ayaklarımız birbirine değsin diye mücadele verdim.
sonra vay efendim neymiş ikinci olunca rererö. oglum mal mısınız lan?
gossip girl
-
limuzinsiz adım atmayan chuck bass'ın neden ilk bölümde okula belediye otobüsüyle gittiğini çözemediğim dizi. limuzin sanayideydi heralde o sırada.
2013 editi: gossip girl'ün çözülemeyen yegane gizemi sıfatını koruyor.
a101 bim veya şok'un üstündeki evi satın almak
-
uzun süredir okuduğum en fakir hayali içeren başlık. bari migros hayal et birader.
barbarella
-
az evvel "soyle bir retro sci-fi film bulayim da izleyeyim" kafasiyla netflix'te dolanirken karsima cikan, afisini gorur gormez hemen atladigim ve acilis sahnesiyle sahsimi dumurlara sevk etmis film. jane fonda guzel, barbarella'nin kiyafeti de guzel. geminin konusmasi doctor'un k9'uzunu hatirlatir.
bülent ersoy'un bir oturuşta 2.5 kilo et yemesi
-
"yetişkin bir bülent ersoy bir oturuşta 2.5 kilo et yiyebilir." -national geographic
bmw'nin zengin doblosu olması
-
uzun bir süredir aklıma gelen düşünce aslında bu, bugün debe'de olan şu entry ile de pekişti.
peki neden böyle düşünüyorum:
-bütün yol kendilerininmiş gibi davranıyorlar
-sinyal kullanımı yerine bol bol selektör kullanımı yapıyorlar
-en sol şeritten en sağ şeride (ya da tersi) bir anda geçmeye çalışıyorlar
-orta şeritte giderken sağ dikizinizde hızla gelen bir araba görüyorsanız ya doblo ya bmw'dir (kiralık satış araçları da bu kategoriye dahil)
-dibinize kadar girip yol istiyorlar
-kısacası trafik kurallarını hiçe sayıyorlar
eskiden mercedes vs. bmw karşılaştırmasında tasarımı ve spor araç karakteristiği nedeniyle bmw derdim ama yaş ilerledikçe (30+) mercedes demeye başladım, sanırım bu da türkiye'de bmw kullanan kesimden kaynaklı.