hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
    edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.
    edit 4: soru işaretleri giderek artıyor bu yeni çağ ne zaman başlıyacak acaba?

  • evinize alın!
    gelinlik kızınız varsa verin, bekar oğlunuz varsa everin
    kendi içinizde çözün. bizi karıştırmayın.

  • işte ben buna tahammül edemiyorum arkadaş.

    gururuma dokunuyor
    oturduğum yerde terliyorum, elim ayağım titriyor, hırslanıyorum.

    bu nasıl bir cehalet,
    bu nasıl densizlik,
    bunlar nasıl insanlar birader.

    hayır bir iki örnek olsa diyeceğim ağzlarından kaçtı cahiller, konuşmayı bilmiyorlar.
    ne takla attırmaya çalışanı bitti, ne hasta genç kızın eline para sıkıştırmaları bitti, ne aşağılamaları bitti.

    "gözlerin görmüyor sana iş vermişiz" cümlesi hala havada yankılanıyor yeniden saçmalıyorsunuz.
    bir durun lan.

    bunların onurdan gurudan anladığı makamdır mevkidir.
    haysiyetinze tüküreyim emi.

    birinin çıkıp bu ağız ishali olmuş insanlara halkın efendileri olmadığını haykırması lazım artık. tüm devlet mercileri halkın ortak ihtiyaçlarının giderilmesi amacıyla halk tarafından finanse edilen mevkilerdir. o koltuklarda oturanların haddini bilmesi gerektiği aşikardır.

    bu halk tebaa değil, tiranlığınıza sokturtmayın.

  • gün itibariyle şahit olduğum tatlı bir evlilik teklifi.

    yanımdaki elemanın bir anda üzerindeki kazağı çıkararak, üstünde "x benimle evlenir misin?" yazılı tişörtü sevgilisine göstermesi, akabinde amerikan filmi havası yakalayan metro yolcularından alkışların kopması, klasik olduğu üzere elemanın diz çöküp yüzüğü kızın parmağına takması ve en güzeli de yolculardan bembeyaz saçlı yaşlı bir teyzenin "annenin-babanın haberi var mı kızım?" diye sorması.

  • hayatinda hic tendon sakatligi yasamamis olanlarin oynar bir sey olmaz yorumu yaptiklarini gormek uzucu. icardininki darbeye bagli oldu ama oncesinde zaten oradan sikintiliymis ve bjk macina bandajla cikmis (yani ayagi-tendonlari desteklenmis). darbeye bagli olmasi ve sakat olan tendonun bulundugu yer yapisi vs bakildiginda normal bir tendinite gore daha kolay iyilesir. normalde tendinitin iyilesme suresi ilk baslangicta (uzerine gidilmezse zamaninda dogru tedavi dinlenme vs ile) 4-6haftadir. tabi bu sporcunun yasina ve tendonun yerine-gorevine-tipine-gore degisir ve ayrica ileri tedavi yontemleriyle daha da kisa surebilir. eger dejeneratif olursa ve kroniklesirse 6aya hatta 1 seneye kadar uzayan iyilesme surecleri olur. ornegin bakiniz falcao (asil tendonu-kritik). simdi bu adamin igneyle oynamasi yani en basitinden kortizon ile oynamasi demek hem oradaki agriya sebep olan iltihabin azalmasi dolayisiyla agrinin azalmasi demek ama ayni zamanda o ayagi kullandikca oradaki hasarli tendonun uzerine yuk binerek hasarin artmasi, kortizon sebebiyle tendon dokusunun da zarar gormesi ve dogal olarak da iyilesme surecinin uzamasi demektir. ileri tedavi yontemleri vs ile yine belki 1 aya dusse dahi alinan riskin sonunda daha uzun sure icardiden mahrum kalmak ve sakatliginin da tam tedavi edilmediginde kroniklesme riski vardir. genelde kendine bakan kendi vucudunu bilen sporcular oynayip oynayamayacaklarini anlarlar, okan buruk un bugunku aciklamasina bakilirsa once icardiye soracak, duruma gore doktorla dusunup tasinip (icardinin kesin oynamak istedigini de cok muhtemel tahmin ettigimizden dusuncesizce karar vermesi cok olasi) riske edecek gibi duruyor. oradaki kanama-odem igne yapilmadan maca kadar azaltilabilirse bir ihtimal ki bu hem oyuncunun bunyesine ve terapistlere bagli daha az riskle oynayabilir de. yazilanlara gore oynamamasi en sagliklisidir hem onun icin hem galatasaray icin.

  • jinekologun biri 'lanet olsun' der ve doktorluğu bırakır. arabalara merakı vardır.

    niyeti araba tamircisi olmaktır. gider ve sendikanın sınavına girer. sonuçta 100 üzerinden 150 alıp gecer.
    bunun üzerine bir soruşturma açılır. müfettişler sınav hocasına sorarlar,

    - "bu iş nasıl oldu" diye..
    hoca :
    - 'valla, yağı değiştir dedim, değiştirdi. filtreyi değiştir dedim, degiştirdi. bujileri temizle dedim, temizledi.'
    müfettiş :
    - 'iyi de neden 100 degil de 150?'
    hoca :
    - 'bunların hepsini arabanın egzoz deliğinden yaptı!'

  • bitmek bilmeyen melankoli halleri. bir insan 7/24 mutsuz olur mu lan? insana en azından sıçınca bi rahatlama gelir, o da mı yok?

  • valla bi ekmek kasasının altına bi bilgisayar koyun. sonra bi sopayla kasanın ucunu kaldırın. sopaya ince bi ip bağlayın ve uzakta bi yerde gizlenip beklemeye başlayın. açıkta bilgisayar gördüğünü sanan redhack hayvanı hemen gelecektir. kasanın altına girdiğinde ipi hızla çekin. tebrikler redhacki yakaladınız. emin olun benim yöntemim bazılarınınkinden daha güvenilir.

  • 1997 yilinda 39 yasindayken annapurna'da cig altinda kalarak hayatini kaybetmis efsanevi rus kokenli kazakistanli dagci. 8000 metre ve uzerindeki zirvelere tam yedi kere oksijensiz tirmanmistir. olumunun uzerinden neredeyse 10 yil gecmesine ragmen hala bazi yuksek irtifa hiz rekorlarinin sahibi kisidir. butun bu basarilari, hayattayken kendisine 'himalayalar'in tiger woods'u' yakistirmasinin yapilmasina sebep olmustur.

    dagcilik basarilarinin yaninda, kendisi en cok 1996 everest trajedisinde yaptigi kahramanca kurtarislar ile bilinir. kendisi, zirveden donmekte olan bazi dagcilari 8400 metre irtifada yakalamis olan ani bir firtinada, gozgozu gormez bir haldeyken yardim icin cadirinden cikmis ve dagda olmek uzere olan ve yon duygusunu tamamen kaybetmis 3 dagciyi teker teker resmen cadirlarina kadar surukleyip donmaktan kurtarmistir; akabinde daha yuksek bir irtifada yardima muhtac durumda olan ve kendisinin de rehber olarak dahil oldugu grubun lideri scott fischer'a yardim etmek icin tirmanmis, malesef cabalari fischer'i kurtarmaya yetmemistir. butun bunlari everest'in zirvesine oksijen tupu kullanmadan gerceklestirdigi tirmanistan hemen sonra yapmistir.

    olmeden once yazdigi the climb adli bestseller kitabi, 1996'daki trajedi hakkindadir ve ayni kitapta jon krakauer'in ayni olayi temel alan kitabi into thin air'de kendisi hakkinda yaptigi bazi suclamalara cevap verir.

    hayatini kaybettigi annapurna eteklerinde adina yapilmis mutevazi anitta kendisine ait su sozler yazar:

    "mountains are not stadiums where i satisfy my ambition to achieve, they are the cathedrals where i practice my religion - daglar, basarma hirsimi tatmin ettigim stadyumlar degil, dinimi tatbik ettigim katedrallerdir"

  • gençlik ve spor bakanlığı cümlesi. feyk hesaptan vatandaş taklidi yaparak kendi kendilerini aklamaya çalışırken tiviti yanlışlıkla resmi hesaptan atıp yine rezil rüsva olmuşlar. koskoca ülkenin bakanlıklarının uğraştığı şu işlere, düştüğü şu kepaze duruma bakın. neyse en azından yeni bir bkz. doğmuş oldu.

    bari bu vesileyle 19 mayıs'ı da doğru düzgün kutlamış olalım. pek kıymetsiz ve saygıya değmeyen devlet yetkilileri: atatürk'ü anmak için profilinizi "epey atatürk"le donatıp sahte rollere girmeniz değil, onun ilkeleri ve vizyonunu yaşatmanız gerekliydi ama yapmadınız. zaten bu yüzden bugün bu kadar acınacak haldesiniz ve gömülmeniz çok yakın. arkanızdan coşkuyla kutlayacağımız nice 19 mayıs'lara...

  • önce şaka sandım, baktım baktım anlamadım.

    sonra gittim derinlerden fularımı çıkardım ve taktım. inanamıyordum, fularlı halimle bile sadece selda bağcan ve frodo'yu tanıyabiliyordum. beynim almıyordu, o harf cümbüşünü ve selda bağcan & frodo birlikteliğini algılayamıyordu beynim.

    bu kadar marjinalliği yakalayamıyordu aciz, yobaz, anadolu çomarı bedenim.

  • kremlin sarayı'nda öğrenilen ingilizce ile girilmesi sanırım pek akıllıca olmayacak sınavdır.
    buckingham sarayı olsa neyse..